Oluşturulma Tarihi: Temmuz 29, 2004 20:19
Uyuşma nerede olur, kaslarda mı sinirlerde mi?
Soru: Kasların uyuşması deyimi ne anlama gelir, kas uyuşur mu?
Yanıt: Aslında kasların uyuşması diye bir şey yoktur; uyuşma hissine yol açan sinirlerdir. Kolunuz uyuştuğunda aslında ''ulnar'' sinirleri uyuşur. Bacağınız uyuştuğunda iç ''tibial'' sinir etkilenmiştir. Bu ikisi de adını yanındaki kemikten alır.
Uyuşma konusunda tipik bir senaryo şöyle oluşur:6 saatlik bir uçak yolculuğunda sıkışık bir koltuk düzeninde tam ortada oturduğunuzu varsayalım. Sardalye gibi sıkıştığınız halde, yanda oturanları rahatsız etmemek için yerinizden kıpırdıyamıyorsunuz. Birdenbire bacağınızın hissizleştiğini fark ediyorsunuz. Koridorda yürüme talimlerine başlıyorsunuz. Birkaç dakika sonra uyuşma hissinin azaldığını, ancak iğne batıyormuş gibi karıncalanmayı hissediyorsunuz.
Peki, bütün bunların nedeni nedir? Rahatsız oturma pozisyonu iç tibial siniri baskılar ve sıkışmasına yol açar. Bu da sinire giden kan miktarını azaltır ve iskemik bir durum ortaya çıkar. Sonuçta sinirin kasları hareket ettiren sinyali göndermesi engellenir. Doğal olarak uyuşma başlar.
Ancak ayağa kalktığınızda sinir üzerindeki baskı kalkar ve kan akışı normale döner. Sinir tekrar etkin hale gelirken karıncalanma hissi ortaya çıkar.
Ağzımızdaki yaralar neden daha çabuk iyileşir?
Soru: Ağız niçin vücudun diğer kısımlarından daha hızlı iyileşir, peki bunun nedeni nedir?
Yanıt: Vücudun bir parçasının hızlı bir şekilde iyileşmesi için o bölgedeki kan miktarın fazla olması gerekir. Vücuttaki dolaşım sistemini bir yol ağına benzetebiliriz. Yalnızca bu yollardaki trafiği arabalar değil, akmakta olan kan oluşturur.
Vücudun ihtiyacı olan gıda ve yaraların iyileşmesi için gerekli olan antikorlar kanın içinde seyahat ederek hedefe ulaşır. Bir bölgede kan damarları ne kadar yoğun ise kanın o bölgeye ulaşması da o kadar çabuk olur.
New York İniversitesi Tıp Fakültesi öğretim üyesi ortodondist-plastik cerrah Barry Grayson, ağız bölgesindeki kan miktarının vücudun diğer kısımlarına oranla daha fazla olduğunu belirtiyor. Dolayısıyla ağzınızdaki bir yana, örneğin ayaktaki bir yaraya göre daha hızlı iyileşir.
Ağzın hıza iyileşmesinin tek nedeni kan yoğunluğu değildir. Tükürük de bu iyileşme sürecini hızlandıran bir faktördür. Parmağınızdaki son kesiği anımsayın; büyük bir olasılıkla eliniz kesilir kesilmez parmağınızı ağzınıza götürüp yalamışsınızdır.
Hayvanların yaralarını yalamaları da bu nedene dayanır. Fizyologlara göre tükürük yarayı temizlediği gibi antiseptik olarak da işlev görür. Böylece yara mikrop kapmamış olur.
Kan plazması nedir?
Soru: Yazılarda veya haberlerde kan plazması deyimi çok sık geçiyor. Bunun gerçek anlamı nedir?
Yanıt: Kan başlıca iki unsurdan oluşur. Kanın yüzde 40'ı hücrelerdir: Alyuvarlar, akyuvarlar ve trombositler. Geride kalan yüzde 60 adına plazma denilen bir sıvıdan oluşur. Plazma sıvısı su, tuz, potasyum, magnezyum ve kalsiyum bileşiğidir. Plazma ayrıca hormonlar, globülinler ve proteinler taşır. Houston Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden Dr. Mark Udden' e göre kan naklinde kanın yalnızca bazı bölümleri nakledilir; tümünün nakledildiği durumlar çok nadirdir. Örneğin, anemik bir hastanın alyuvarlara ihtiyacı vardır, tüm kana değil. Bağışıklık sistemi zayıf olan hastaya ise yalnızca globülinler nakledilir. Kan nakilleri genellikle hastalığın cinsine göre ayarlanır. Ciddi karaciğer hastaları başta olmak üzere bazı hastalar, normal pıhtılaşma için gerekli olan proteinlerden yoksundur. Bu hastalara taze plazma nakli yapılarak pıhtilaşma sağlanır.
Cinsiyet testlerinin sonuçları kesin mi yanılgı payı var mı?
Soru: Ölmüş kişilerin kimliklerinin tesbiti için gerçekleştirilen DNA testlerinde yanılgı payı var mıdır? Yanılgıya yol açan etmenler nedir?
Yanıt: Adli tıp uzmanları cesetler üzerinde yapılan cinsiyet tesbitinde DNA testlerine güvenirler. Ancak Oxford İniversitesi'nden bir grup bilim adamı mevcut testlerin bazı durumlarda yanlış sonuç verdiğini ortaya çıkarttı.
Cinsiyet testlerinin pek çoğunda amelogenin adı verilen bir gen aranır. Amelogenin diş minesinde bulunan bir cins protein salgılar. X ve Y kromozomlarında bu gen değişik şekillerde görülür. X ve Y kromozomu taşıyan erkekte bu genin Y şeklinin görülmesi DNA'nın erkeğe ait olduğu anlamına gelir; yalnızca X şeklinin görülmesi de DNA'nın kadın olarak sınıflandırılmasına yol açar.
Bu testin her zaman doğruyu göstermediğini ileri süren Oxford İniversitesi'nden Fabricio R.Santos ve çalışma arkadaşları, Y'ye özgü AMEL geni taşımayan erkeklerin, yanlışlıkla kadın olarak sınıflardırılabileceğine dikkat çekiyor. Bu, Y şekilli genden yoksun olan kişinin dişi veya mutasyona uğramış erkek olabileceği anlamına geliyor.
Bu soruna çözüm olarak AMEL testi yerine SRY testinin uygulanmasını öneriyor. SRY geni erkeklerdeki mutasyona göre şekil değiştirmiyor ve daha güvenilir sonuçlar veriyor.