Güncelleme Tarihi:
Yani bu Fenerbahçe'yi 90 dakika değil, 190 dakika seyretsem yine doyamıyorum. Ne yapayım kardeşim, bir kere kanıma girmiş bu takım. Ben de biliyorum. Haftam haftama uymuyor. Kaybedince sövüyor, kazanınca övüyorum. Ama, diyorum ya herşey bir yana, Kanaryaları seyretmeye doyamıyorum. Şimdi ‘‘Yok efendim rakip 10 kişi kalmış da, ondan sonra rahatlamış da, Fener maç kazanmış filan’’ diyenlere kulak asmayın. Bir kere bu Fenerbahçe'de Rüştü denilen bir kaleci var ki, tek kelimeyle Allah nazarlardan korusun bu delikanlıyı.
Hani bu duyguyu yalnız ben yaşasam canım kurban, ama sağıma soluma, en yakınlarıma, sarı lacivertli renklerle bezenmiş tribünlere bakıyorum, binlerce insan da adeta benim gibi ‘‘Kanaryam güzel kuşum, ben sana vurulmuşum’’ deyip, yeği göğü inletiyor. Kocaeli'ne de canım kurban, Türkiye Kupası şampiyonu ama böylesine etiket sahibi bir takım, sahaya futbol oynamamak için çıkar mı? Yok efendim 11 kişi etten duvar öreceksin, üstüne üstlük centilmenlik dışı yerde yatan sporcu arkadaşına acımasızca tekme atacaksın, ondan sonra da ‘‘Ama F.Bahçe 11 kişiydi’’ diyeceksin.
Büyük takım, boyu posu santimle ölçülerek büyük olmuyor beyler. Fenerbahçe gibi olursa büyük oluyor. Milyonlarca insan da boşuna Fenerli olmuyor. Görüyorsunuz, ben yine bu oyunda centilmenlik dışı olanları ve skoru kovalamıyorum. Sadece sahada sportmence oynayıp, maç kazanan Fenerbahçe'yi kutluyor, başta söylediğim gibi seyretmeye doyamıyorum.