Oluşturulma Tarihi: Ağustos 31, 2005 00:00
Doping kullanımının ilk uygulamalarının ilkel Afrika kabilelerinde görüldüğü, yerlilerin 'dop' adını verdikleri bitkisel ve hayvansal karışımı maddelerin sonraki yıllarda misyonerler tarafından uygar dünyaya taşındığı belirtildi. Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Farmakoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nejat Gacar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, dopingin, ilacın kötüye kullanılmasının en sık örneği olduğunu söyledi. Dopingin ilk uygulamalarının ilkel Afrika kabilelerinde mistik törenlerde bireyin topluma kendini kabul ettirmesi için kullanıldığını söyleyen Gacar, “İlk uygulamaları ilkel Afrika kabilelerinde görülen ve 'dop' adı verilen bitkisel ve hayvansal kaynaklı maddeler daha sonraki yıllarda misyonerler tarafından uygar dünyaya taşınmıştır” dedi. Dopingin, Güney Amerika yerlilerinin de sıklıkla başvurduğu yöntemlerden biri olduğunu dile getiren Gacar, yerlilerin 'Dop'u yalnızca törenlerde değil sürek avlarında da kullandıklarını anlattı. ALMAN VE İNGİLİZ ASKERLERİ İÇİN Antik Yunan'da da sık başvurulan bir yöntem olan dopingte, ”Hyomel” (hidromel) 'ballı suyun' yarış atlarına içirildiğini dile getiren Gacar, şunları kaydetti: “1900'lü yılların başı doping uygulamalarının popülarite kazandığı bir dönem olarak bilinir. Kokain, eroin, eterli şeker bu yıllarda en çok tüketilen maddelerdir. Dopinge karşı yürütülen çalışmalar da bu yıllarda başlamıştır. Avusturya Jokey Kulübü at yarışlarında sürekli aynı ekürinin kazanması sonucuu yarışmanın eşitlik ilkesininin zarar gördüğünden yakınıp, 1910 yılında Rus kimyacı Bukowski'yi yarış atlarının beden sıvılarındaki yabancı maddeleri saptamak amacıyla Avusturya'ya davet etmişlerdir. Anti doping çalışmalar yanı sıra savaş yıllarında doping çalışmaları da hız kazanmıştır. 1934-1945 yılları arasında üstün sporcu ve üstün asker yaratma adına Alman ve İngilizler inanılmaz bir yarışa girmişlerdir. Amfetaminler bu uğraşıların sonunda sentezlenmiştir. Amaç kas gücü ve kitlesinin artırılması, beyni uyararak yorgunluk ve korku duygularının baskılanması olmuştur. Sonuç olarak, başta sporcular olmak üzere insan sağlığını ölümcül risklere sokmasına karşın doping daha sonraki yıllarda yapılmış ve halen de yapılmaktadır.” Prof. Dr. Gacar, “Doping ölüm olaylarının gölgesinde gelişmiş bir kavramdır” diyerek dopingin tarihinin ölümlerle dolu olduğunu kaydetti. Bilinen ve kayıtlara geçmiş ilk kurbanın 1960 Olimpiyat Oyunları'nda ölen bisikletçi Jensen Knud olduğunu dile getiren Gacar, şöyle konuştu: “Aynı yıl atlet Dıck Howard da amfetamin kurbanı olmuştur. 1967'de yine ünlü bir İngiliz bisikletçi olan Tommy Simpson da öldü. Doping sonucu ölenler sayamayacağmız kadar uzun ve karanlık bir liste oluşturur.”
button