Oluşturulma Tarihi: Mayıs 16, 2004 00:00
‘Zor bir karar, sıkıntı çekiyorum ama kendim için bırakmam gerekiyor. Bundan böyle gelecek ‘kal’ baskıları da beni etkilememeli. Ben duygusal biriyim. Rica ediyorum bunun için çaba harcanmasın. 2.5 yıllık dönem dikenli gül bahçesiydi. Çok zor günler geçirdik. Ama gelecek için kimse endişe etmesin.
Fenerbahçe başkansız kalmaz.’ 30 Mayıs 2001 Perşembe günü milyonlarca Fenerbahçe taraftarı, televizyon karşısında Aziz Yıldırım’ın bu sözleriyle sarsıldı.Büyük vaatlerle başkanlığa gelen Yıldırım, naklen yayında sağlık sorunları yüzünden istifa ettiğini açıklıyordu. Üstelik daha dört gün önce Fenerbahçe ezeli rakibi
Galatasaray’ı geride bırakarak şampiyon olmuşken. Vazgeçti ama. Ya da daha doğrusu vazgeçirdiler. Kongre üyeleri bir yandan, Bağdat Caddesi’nde ellerinde pankartlarla yürüyüş yapan 2 bin 500 taraftar bir yandan. Bu olaydan üç yıl sonra Aziz Yıldırım, bugün yine Fenerbahçe’nin başkanlık koltuğunda oturuyor. Ve takım yine şampiyon. Başkanlıkta geçirdiği 8 yılda sadece 2 şampiyonluk yaşamış olsa da, Fenerbahçe gibi bir kulüpte kesintisiz olarak başkan kalmayı başardı. Başkanlığı sırasında tesisler yaptı, yatırımlarda bulundu. Bu arada hakkında ortaya atılan onca iddiaya rağmen taraftarın sevgisini kazandı. Peki Fenerbahçelilerin bu kadar sevdiği, kongre üyelerinin karşısına rakip çıkaramadığı Aziz Yıldırım, nereden geldi de Fenerbahçe’nin başına geçti? Nasıl kendini bu kadar sevdirdi, kurtlar sofrası bir kulüpte nasıl bu kadar tutunabildi? İşte Yıldırım’ın hikayesi...Aziz Yıldırım öğretmen babasının görevi nedeniyle bulunduğu Ergani’de 1952’de doğar. İlkokul öğretmeni olan babasının görev yeri değişince, ortaöğretimini Düzce’de bitirir. Bu arada Acar ve Ali isminde iki kardeşi daha olur. Liseden sonra İTÜ’ye girer ve İnşaat Fakültesi’nden diplomasını alır. Zaten büyük dayısı Faruk Yalçın’ın 1963’te temelini attığı Makyal Şirketler Grubu’ndaki işi hazırdır.Makyal, 1970’li yıllarda hızla büyüyüp önemli bir müteahhitlik şirketi haline gelir. Aziz Yıldırım bir yandan şirket işleriyle meşgulken bir yandan da futbolla ilgilenir. Amatör olarak top koşturduğu yıllarda meşin topun büyüsüne kapılmıştır bir kere. Can Bartu ve Lefter’in adını duyarak büyüdüğü için de koyu bir Fenerbahçeli olup çıkmıştır. Bir gün yöneticilik hatta başkanlık yapacağını düşünmeden Fenerbahçe’yi takip eder.Bu arada iş yaşamında da, Allah, Aziz Yıldırım ve ailesine, ‘Yürü ya kulum’ demiştir. Makyal Grubu, 1980’li yıllarda aldığı askeri ihaleler sayesinde kendi alanında Türkiye’nin en büyüğü olur. Ülkenin dört bir yanında, havaalanı, askeri bina ve yol inşaatları yaparlar. Makyal, sekiz şirketli dev bir inşaat grubu haline gelir. Bu şirketlerin çoğunun NATO çalışma belgesi vardır ve 40 yıl boyunca alınan işlerin bedelinin 10 milyar doları aştığı söylenir.Ailenin kutsallığına inanan birisidir Aziz Yıldırım. Evini tüm gözlerden uzak tutar. Yıldız Hanım’la evliliğinden iki kız babası olur. Hande ve Gülşah, iyi bir eğitim almak için ABD’ye gider. Ama babalarının Fenerbahçe sevgisi bir başkadır. 2001’deki şampiyonluk uğruna büyük kızı Hande’nin mezuniyet törenine gitmez.1990’DA İLK KEZ YÖNETİMDEAziz Yıldırım’ın istediği yöneticilik fırsatı, ilk kez 1990’da ayağına gelir. Fenerbahçe’nin fırtınalı bir dönemidir. Başkan Metin Aşık, yönetim kurulunu oluştururken Aziz Yıldırım’a da futbol şubesi başkanlığını teklif eder. Yıldırım da bu fırsatı kaçırmaz ve Metin Aşık’ın listesine girmeyi kabul eder. Ancak, yaptıkları tüm transfer hamlelerine karşın sarı-lacivertli takım bir türlü arzulanan başarıları elde edemez. Antrenörlerin biri gelir biri gider. Yıldırım 1991’de Mircea Lucescu’yu Fenerbahçe’nin başına getirmek için girişimde bulunur. Rumen teknik adamın yıllar sonra iki ezeli rakibini de lig şampiyonu yapacağını bilemez o zamanlar. İki sezonluk hayal kırıklığı onu yorar. Bu yüzden 1992’deki kongrede Metin Aşık’ın listesine girmez.Metin Aşık’ın başkanlığından sonra sırasıyla Güven Sazak, Hasan Özaydın ve Ali Şen’in dönemlerini uzaktan seyreder Aziz Yıldırım. Ancak efsane başkan Ali Şen, 1998’deki kongrede adaylığını koymayacağını duyurunca camiada yeni bir aday beklentisi doğar. Ali Şen, başkanlığı bırakmasına karşın desteklediği adayı açıkça işaret eder: Eski dostu Vefa Küçük.Aziz Yıldırım da, aradığı desteği bulunca adaylığını açıklar. Haftalar önce başlayan
seçim yarışı kıran kırana sürer. Sert tartışmaların yaÅŸandığı kongrede Aziz Yıldırım 1469 oy almayı baÅŸararak, 1468 oy alan Vefa Küçük’ün önünde bir oy farkla Fenerbahçe’nin 38. baÅŸkanı seçilir. Bu yüzden kongre üyeleri yıllarca ‘Yıldırım’ı ben baÅŸkan seçtirdim’ diye espri yapar. Bu tek oy yüzünden Küçük itirazda bulunur. Bazı sandıklardaki oylar tekrar sayılır ama sonuç deÄŸiÅŸmez. Ama bu tuhaf bir seçimdir. Yıldırım baÅŸkanlığı kazanmıştır ama listesinden tek bir isim bile yönetime girmeyi baÅŸaramaz. Yönetim bütünüyle Vefa Küçük’ün listesinden oluÅŸur. Bu çarpıklığı aÅŸmak için, takip eden yaz aylarında yaptığı olaÄŸanüstü seçimle, yönetim kuruluna kendi ekibini getirecektir.PARAYSA PARA TOPÇUYSA TOPÇUYıldırım baÅŸkan seçilmenin keyfiyle aynı akÅŸam Ä°stanbul Ali Sami Yen Stadyumu’ndaki Galatasaray - Fenerbahçe maçına gider. Son dakikalarda Elvir Baliç’in golüyle takımı beraberliÄŸi kurtarıp liderliÄŸini koruyunca yeni baÅŸkanın keyfi bir kat daha artar. Ancak Fenerbahçe ertesi hafta liderliÄŸi kaybettiÄŸi gibi ligin sonunda ÅŸampiyonluÄŸu da Galatasaray’a kaptırır.Sonraki iki sezonda da yüzü pek gülmez. Halbuki ÅŸampiyonluk için elini cebini atmaktan asla çekinmeyen bir baÅŸkandır. BoÅŸnak yıldız Elvir Baliç’i Bursaspor’dan alabilmek için tam 9 milyon doları gözden çıkarır. Bu aynı zamanda Türkiye transfer rekorudur. Johnson, Moldovan, Murat Yakın, Sergen gibi isimleri de kadroya dahil etmesine karşın ÅŸampiyonluk bir türlü gelmez. Hatta 1999-2000 sezonu Fenerbahçe tarihinin en kötü yıllarından biridir.Ligde iÅŸler iyi gitmez ama her ÅŸeyin üstüne tuz biber eken olay Türkiye Kupası’nda Pendikspor’a elenmektir. Bu maçtan sonra kaptan Rüştü Reçber’in antrenman tesislerinin içinde saldırıya uÄŸrayıp dayak yemesi belleklerden silinmez. Tabii Rüştü’yü Aziz Yıldırım’n dövdürttüğü iddiaları da.Yıldırım sadece oyuncu satın almaz, bazen Avrupa kulüpleriyle kárlı alışveriÅŸler de yapar. Paris St-Germain, Okocha için 17 milyon dolar, Real Madrid de Baliç için 19,5 milyon dolar öder Fenerbahçe’ye. Bu arada onun hedefi sadece sportif baÅŸarı da deÄŸildir. Önceki baÅŸkanların gündeme getirdiÄŸi tesisleÅŸme projelerini bitirmek öncelikli amacıdır. Önce Şükrü SaracoÄŸlu’nun yenilenmesi için kolları sıvar. Kadıköy’de bir futbol mabedi yaratmaktır istediÄŸi. Ä°ki kale arkası tribünü sponsorluk anlaÅŸmalarıyla yıktırır ve büyütür. Telsim adıyla bilinen tribünün açılış gününde 35 bini aÅŸkın Fenerbahçeli, Galatasaray’a karşı alınan galibiyeti izler. Her ÅŸey iyi gitmektedir ve 2001’de takım nihayet ÅŸampiyonluÄŸa ulaşır. Ancak önce liderlik sonra da beÅŸ yıl sonra gelen ÅŸampiyonluk sevinciyle sarhoÅŸ olan taraftarlar, Yıldırım’ın istifa açıklamasıyla sarsılır.DAYISINDAN Ä°CAZET ALIP DÖNDÃœTüm Fenerbahçe camiası ÅŸampiyonluÄŸun ardından büyük bir ÅŸevkle baÅŸkanın projelerini bitirmesini beklerken, o bu iÅŸlerden elini ayağını çekme zamanının geldiÄŸini söylemektedir. Anlattığına göre iki damarı tıkalıdır ve tedavi olacaktır. Sportif alanda tek ÅŸampiyonluÄŸun dışında büyük bir baÅŸarı elde edememesine karşın Aziz Yıldırım, baÅŸkanları idolleÅŸtirmeyi seven Fenerbahçe taraftarlarının gönlündeki sultandır. Göreve geri dönmesi için baskılar baÅŸlar. Ä°stifa kararından üç gün sonra 2 bin 500 Fenerbahçeli taraftar ‘Gülü solana kadar, seni ölene kadar seveceÄŸiz, büyük baÅŸkan bizi bırakma’ pankartı eÅŸliÄŸinde baÅŸkanı ikna etme yürüyüşü yaparlar. Yıldırım tüm bu ısrarlara karşın ailesine özellikle de akıl hocası olan büyük dayısı Faruk Yalçın’a danışır. Onun onayını almadan yöneticiliÄŸe geri dönmek istemez. Bu yüzden spor medyasında Fenerbahçe’yi perde arkasından dayı Faruk Yalçın’ın yönettiÄŸi ileri sürülür. Yıldırım bir aile toplantısında dayısından icazet alınca devam etmeye karar verir. Haziran ayındaki olaÄŸanüstü kongrede tek baÅŸkan adayıdır. Artık camianın desteÄŸini iyice arkasına almıştır.Stadyum projesinin yanı sıra 2000’de hizmete giren Samandıra antrenman tesisleriyle kulüp yavaÅŸ yavaÅŸ tesis zengini haline gelir. Fakat kulüpteki tüm bu uÄŸraşının arasında ailesiyle ilgili bir sorun nedeniyle sarsılır. 2002’nin mayıs ayında 77 yaşındaki babası Åžefik Yıldırım, genç karısını Akçay’daki yazlıklarında tüfekle vurarak öldürür. Babası hapse girer, üç yaşındaki üvey kardeÅŸi Åžefit Tahir de ortadan kaybolur. Cezaevinden mahkemedeki duruÅŸmalara tekerlekli sandalyeyle gelen babası, bu yılın başında hayatını kaybedecektir.HEDEF ÅžAMPÄ°YONLAR LÄ°GÄ° KUPASISonraki iki sezon yine sportif baÅŸarısızlıklarla geçer. Mustafa Denizli, Werner Lorant gibi teknik adamlar takımda tutunamaz. Ancak, Yıldırım gelecek için temelleri saÄŸlam atar. Şükrü SaracoÄŸlu 53 bin seyirci kapasitesiyle rakip takımlar için korkutucu bir arenaya, Fenerbahçe için önemli bir gelir kapısına dönüşür. Ayrıca, tarihi boyunca yıldızları kadrosuna toplamayı adet edinmiÅŸ Fenerbahçe artık yetenekli gençlerin peÅŸindedir. Aziz Yıldırım, baÅŸarılı bir hamleyle iki yıl içinde Tuncay, Volkan, Kemal, Selçuk gibi 20-23 yaÅŸları arasındaki 10’a yakın genç oyuncuyu transfer eder. Tüm bunların üstüne, bu sezonun başında Alman teknik direktör Christoph Daum’u getirir, tecrübeli santrfor Van Hooijdonk’u da gençlerin başında sahaya sürer. Bu aşı tutunca Fenerbahçe ligin ikinci yarısında ÅŸampiyonluÄŸa koÅŸarken tribünde keyifldir. Ama Türkiye’deki ÅŸampiyonluk Yıldırım’ı kesmez. O asıl hedefini yıllarca önce belirledi bile: Herkesin arasından sıyrılıp Åžampiyonlar Ligi kupasını kaldırmak.Â
button