Oluşturulma Tarihi: Ekim 07, 2002 17:21
Bugüne kadar neden erkekler için, kadınlardaki gibi doğum kontrol yöntemleri geliştirilemedi? Bugün hangi yeni yöntemler geliştirilmeye çalışılıyor? Erkekler için doğum kontrolünün biyolojik zorluklarına dikkat çekilirken, sperm sayısını sıfırlayacak yeni bir yöntem dikkat çekiyor.
Erkekler, bazılarına göre doğum kontrolünün unutulmuş yarısıdır. Son yüzyılda kadınların önündeki seçenekler büyük ölçüde artarken, erkekler hala büyük büyük dedelerinin kullandığı yöntemlerle korunuyor. Bunların başında kondom ve vazektomi (meni kanalı ameliyatı) geliyor. Bu eşitsizliğin Ğbir görüşe göre haksızlığın- bir bölümü sosyal nedenlere dayanır; doğum kontrolünde hangi seksin sorumluluğu yüklenmesi konusundaki sosyal baskılar bu açıdan belirleyici olabiliyor. Ancak doğum kontrol haplarının erkeklere uygulanabilir tipinin üretiminde biyolojik engeller de bu süreci etkiliyebiliyor.
Sperm üretimini sıfırlamak
‘Her ay tek bir yumurtanın ovülasyonuna müdahale etmek, her ay trilyonlaca spermin üretimine müdahale etmekten daha kolaydır’ diye konuşan Washington Üniversitesi’nden endokrinolog John Amory, ‘Erkekler sperm yapan makinelerdir. Her kalp atışında bin dolayında sperm üretirler. Biz şimdi bu rakamı sıfırlamak istiyoruz’ diyor.
Amory ve ekibi, androjenlerin (erkek hormonları) sperm sayısının azaltılmasındaki rolünü araştırmak için gerçekleştirilen uluslararası bir çalışmada yer alıyor. Testosteron gibi androjenler hap olarak alındığı zaman karaciğerde bozulduğu için, deneye katılan kuzey Amerikalı ve Avrupalı 120 genç erkek her ay bu hormonları kas içine iğne olarak alıyor.
Ayrıca bu deneklerin ciltlerinin altına, bir diğer üreme hormonu olan progestin kapsülleri yerleştiriliyor. Bu hormon kombinasyonu sperm üretimini gerçekleştiren sinyal düzeneğini bozuyor. Sonuçta deneklerin yüzde 60’ında sperm sayısı sıfırlanırken, diğer üçte bire giren grupta bu sayının 3 milyona düştüğü görülüyor (Tipik bir boşalma sırasında mililitreye 20 milyon-200 milyon arası sperm düşer).
İki üç ay sürüyor
Bu tedavi sperm sayısını düşürmek için iki ile üç ay sürüyor. Ancak sperm üretimi tümüyle bastırıldığı zaman çiftlerde hamilelik oranı yüzde 1’in altına düşüyor. Bu oran doğum kontrol haplarından alınan sonuçlarla eşdeğer. Erkek tedaviyi kestikten birkaç ay sonra sperm sayısı yine eski haline dönüyor.
Burada sorun, bu araştırmada ve benzeri diğer araştırmalarda sperm sayısını sıfırlamanın mümkün olmaması. Mililitrede birkaç milyon kaçak, hamilelik için yeterince büyük bir risk oluşturmaya yeter. ‘Bir erkekten bu hapları kullanmasını istemek ve sonuç alamamak büyük haksızlık’ diye konuşan Amory, ‘Bizim hedefimiz herkes için geçerli olan ve sonuçta sıfır sperm sayısına ulaşmayı sağlayan bir tedavi’ diyor.
Kadınlardaki farklı
Erkeklerden farklı olrak kadınlarda üremeyi tümüyle durduran içsel bir sistem bulunuyor. Her ay hipofiz bezi yumurtalıklara ne zaman yumurtlayacaklarını ve ne zaman yumurtlamayacaklarını söyler.
Doğum kontrol hapları bir takım hormon kombinasyonlarından yararlanarak bu sistemi taklit eder ve ‘açma/kapatma’ düğmesini kontrol altına alır. Ancak erkeklerdeki cinsel hücreler böyle bir açma/kapatma düğmesi özelliğinden yoksundur. Kısaca testisleri kapayacak doğal bir yol yoktur. Erkek üreme hormonları sürekli olarak çalışır. Bilim adamları yalnızca hormonlarla oynayarak cinsel organlara mesaj iletmeye çalışabilir.
Tıp biliminde ‘Daha basit cins’ olarak nitelendirilen erkekler bu konuda şaşırtıcı bir karmaşa sergiliyor. Örneğin bugüne dek kimse progestinlerin erkek üreme sisteminde ne yaptığını anlayabilmiş değil.
Kadınlarda progesteron gibi progestinler hamilelik sırasında yumurtlamayı keser. ‘Erkeklerde de progestin reseptörleri bulunuyor ve bunlar progestin yapıyor’ diye konuşan Amory. ‘Ancak bunu niçin yaptığını henüz anlayamadık. Progestin erkek meme başının hormonal versiyonudur’ diyor.
Yan etkileri azaltıyor
Ancak bu maddeler sperm sayısını sıfıra indirmekte kilit rolde olabilir. Bugüne dek yapılan çalışmalara göre testosteron türevleri ile birlikte verilen progestinler sperm üretimini diğer hormonlara göre daha başarılı bir şekilde baskılıyor. Ayrıca bunlar, kilo alma, akne ve iyi kolestrol düzeyini düşürmek gibi testosteronun yan etkilerini de azaltıyor.
Bu yan etkileri ortadan kaldırsa bile bazı denekler haftalık veya aylık periyodlarda iğne olmaya sıcak bakmadıkları için tedaviyi yarıda kesebiliyor. Bu durumda androjenleri vücuda daha ‘sevimli’ yöntemlerle verme yollarını arayan bilim adamları kolun üst kısmına, deri altına yetleştirilen kapsüllerden de yararlanabiliyor. Başka çalışmalarda daha uzun süreli enjeksiyonlardan, cilde yapıştırılan bantlardan veya spreylerden yararlanılıyor.
Bütün bu çalışmaların sonucunda piyasaya bir hap çıksa dahi, bilim adamları bir yan etkiyi ortadan kaldırmayı başaramayacaklar. Sperm hücreleri testislere hacim kazandıran unsurlardır. Hormon tedavisi testislerin boyutlarını yüzde 20 oranında küçültebilir. Tedavi sona erdiği zaman bu yan etki ortadan kalksa dahi, bazı erkekler böyle bir sonuca karşı çıkabilirler.
Halihazırda bazı laboratuvarlar işin içine hormonları karıştırmadan deneylerini sürdürüyor. New York, Manhasset’teki North Shore Üniversite Hastanesi’nden moleküler biyolog Susan Benoff bir sınıf hipertansiyon ilacının erkeklerde doğum konrolü etkisi yapıp yapmadığını araştırıyor.
Son günlerde sperm hareketlerini düzenleyen bir genin spermi hareketsiz hale getirerek doğum kontrolü sağlayacağı konusunda da bazı bulgular elde edildi. Ancak bu şimdilik çok uzak bir olasılık.
Şu anda başarıya ulaşması en yakın gibi görünen çalışma, geçen temmuz ayında Avrupa’nın büyük ilaç şirketleri Organon ve Schering AG’nin ortaklaşa başlattıkları girişim. Burada amaç hormona dayalı bir ilacı mümkün olan en kısa sürede piyasalara sürmek. Ancak bu ‘en kısa süre’ 10 yıl gibi bir süre anlamına gelebilir.
Kaynak: Discover; Ekim 2002