Yayıncı Kuruluş'un internet sitesinde bir haber dikkatimi çekti...
Â
Fatih Kaya yazıyor
"Beşiktaşlılar kötü taraftar!" haliyle nedir diye tıkladım... Kötü olduğum söyleniyor... Video'yu izlemeye başladım... Hoca konuşuyor, "1. dakikadan itibaren 90 dakika küfür vardı"... Çelişkiye düşüyorum... Acaba ben o maçta değil miydim? Arkadan bir ses, "ceza yolda yani"... Bilirkişi konuşuyor, cezayı kendi kesemiyor hocaya kestiriyor... Devam edelim...Erman Toroğlu, elinde bir not kağıdı tek tek sayıyor...   Taraftar, Bünyamin Gezer'e şunları bunları dedi, Hurma'ya şöyle böyle bağırdı... Sonra dönüyor dolaşıyor... Beşiktaş taraftarı kötü taraftarmış... Erman hoca sanki manavdan elmanın iyisini kötüsünü seçiyor... Hayır, cevabı zaten UEFA vermiş, Alex Ferguson son noktayı koymuş... Ben sadece birşeyler sormak istiyorum... Sevgili Erman Toroğlu,defalarca yayın yaptığınız kanal üslubunuzdan dolayı Rtük tarafından uyarıldı... Hatta Rtük Başkanı programınıza bağlandı... "Aman Rtük Hocam" diyen bir de Şansal Büyüka'da var... Zaman zaman ellerinizle, kollarınızla yaptığınız hareketleri ekrandan görüyoruz... Anlattığınız imalı fıkraları zaten bilmeyen yok... Şimdi, kanalınızı yaptığınız bu hareketlerle, imalı fıkralarla ve sözlerle zor duruma sokan siz? Bu ismin kendiniz olmadığınızı farzedin... Yukarıda ki tarzla, ekranda olan bir yorumcunun derslerine nasıl bir tepki verirsiniz? Samimiyetine inanır mısınız? Rica ediyorum, kendi tarzınızla cevaplar mısınız? Tribünden edilen küfürleri savunacak halim yok... Ancak, yıllarca bu anı bekler gibi, daha önce hiç bir tribünde küfür olmamış gibi hareket etmeniz nedendir? Galatasaray - Beşiktaş maçından önceki 2 hafta, Galatasaray tribünlerine kulak verdiniz mi? Beşiktaş'a yönelik söylemlerden o zaman neden bahsetmediniz? Diyorsunuz ki; bazı siyasi yazarlar "yalakalık" olsun diye Beşiktaş tribünlerini övüyor... Onların kim olduğunu bilmiyoruz... Yuvarlak bir laf... Aynı mantıkla... Uefa, yalaka... Alex Ferguson, yalaka... Vidic, yalaka... Rafa Benitez, yalaka... Liverpool taraftarı, yalaka... Daha bir çok isim var... Allah var öyle böyle yalakalık yapmıyorlar... Methiye dolu sözler... Neden yapıyorlar acaba? Medya'da hiç bir etkinliği olmayan, sürekli 3. planda tutulan Beşiktaş camiasının tribünlerine, acaba yalakalık yaparak nasıl bir menfaat içerisinde olabilir bu insanlar? Ne çıkarları olabilir ki? Beşiktaş taraftarı sadece gürültü çıkartıyor diyorsunuz? Ne çıkartmasını bekliyorsunuz, şapkadan tavşan mı? Aşırı yüksek ses her zaman gürültüdür... O tribünden başka birşey çıkmaz... Hoca Beşiktaş taraftarını, Arsenal veya Manchester maçına götürmeyi teklif edip, sahadaki baskıyı görsünler diyor... Sevgili hoca, Manchester United kalecisi Foster'ın neler söylediğini duymadı, okumadı herhalde? "İkinci yarıda bir ara öyle bir gürültü vardı ki; kendi düşüncelerimi dahi duyamadım" Bu sözleri söyleyen Foster, baskı altında olduğunu daha nasıl ifade edebilir? Buyurun, ben de sizi dünyaca ünlü Liverpool'un Kop tribünlerinin ifadeleriyle başbaşa bırakıyorum... Uçak yolculuğuna hiç gerek yok...
- "Liverpool taraftarı olarak dünyanın dört bir yanındaki statları gören biri olarak söylüyorum; bu en müthişi ve tartışmasız en iyisi. Orada olmak isterdim." - "Beşiktaşlılar maç boyunca şarkılar söyleyip, zıplayarak nasıl taraftar olunacağının dersini verdi. Ne yazık ki sadece çok az Liverpool taraftarı bu dersi alabildi!" - "En büyük taraftar. Bu geceden önce Şampiyonlar Ligi'nde hiç başarısı olmayan bir takım için gerçekten büyük bir destek. Beşiktaş da cesur bir yürekle oynadı." - "İnanılmaz ve fantastik bir atmosfer. Sadece bu nedenle bile kazanmayı hak ediyorlar." - "Tezahüratın ses seviyesine inanamıyorum. Bu gerçek olamaz. Tüm stadın katıldığı müthiş bir uyum içindeki koro, şarkılar söylüyor. İnönü Stadı'nı mutlaka gidilmesi gereken yerler listesine aldım bile." - "Keşke Anfield'da da böyle bir atmosfer yaratabilsek." - "Taraftarlık konusunda ne büyük bir ders. Zaten Tottenham maçında da müthiştiler." - "Bizde futbol ölmüş. Bizim stadımız bir ses cehennemi olmaktan çok endüstriyel bir tema parkı gibi duruyor." - "Kulakları sağır eden ıslıklar, şarkılar, tezahüratlar. Tribünler karşılıklı bağırıyor. Biz 10 dakika tezahürat yaptık diye övünüyoruz, Beşiktaş taraftarı hiç susmuyor!"
Sevgili hocam, tribün baskısı her zaman başarıyı getirmez... Sahada mücadele eden futbolcuların kalitesi çok önemlidir... Borussia Dortmund tribünlerini futbolla ilgilenipte bilmeyen yoktur... Almanya'nın en güçlü ekiplerinden birisi ve taraftarı maçlarda inanılmaz bir atmosfer oluşturuyor... Fakat, uzun yıllardır başarı gelmiyor... Demek istediğim, tribünler ne kadar iyi olursa olsun, başarı sahadaki futbolcuların kalitesiyle doğru orantılı... Tribünlerin, her zaman ölüyü diriltmesi beklenemez... Eğer sahadaki futbolcu, tribündeki ezici üstünlüğü kullanamıyorsa suçu tribünde değil kendisinde arayacak... Sizin neden bilirkişi rolüne soyunduğunuzuda anlayamadım, o sahada mücadele eden rakip futbolcuların psikolojisini anlamak için aynı pozisyonda sahada olmanız lazım... Daha önce bu tarz atmosferde hiç futbol oynadınız mı? Yaşınızın verdiği olgunlukla belki o hislerdesiniz, ancak rakip olarak gelen genç futbolcuların üzerindeki baskıyı nasıl anlayabilirsiniz? Taraftar, adı üzerinde taraftır... Takımının tarafında olur... Taraf olurkende hatalar olabilir... Ancak, herkese eşit mesafede olması gereken, yayıncı kuruluşun maç sonu spor programının taraf olması, Beşiktaş taraftarına 'kötü' imajı yerleştirmesi. Kusura bakmayında abeste iştigaldir... Sonuç olarak... Sevgili hocam, Liverpool maçından sonra yazdığınız yazı aklıma geliyor, bir de Cumartesi günü söyledikleriniz...
Beşiktaş, 4-4-2 oynamış, ya da Liverpool Şampiyonlar Ligi Şampiyonu olmuş hiç önemli değil... Dün gece bu maçı statta seyretmeyenler, televizyondan yorum yapanlar ne demek istediğimi anlayamazsınız. Bu satırları o tribünlerde olup, o havayı koklayanlar anlayabilir ancak. Beşiktaş dün gece Liverpol'u yenemeyebilirdi, berabere kalırdı. Hiç önemli değil. Çünkü dün gece İnönü Stadı, Türkiye Cumhuriyeti'ydi. Ve Türkiye Cumhuriyeti'nin öyle veya böyle ne olduğunu Beşiktaş seyircisi dibine kadar herkese gösterdi. Kusura bakmayın. Dün gecenin özeti buydu. Teşekkürler İnönü Stadyumu... Siz böyle olduğunuz müddetçe Türkiye Cumhuriyeti sonsuza kadar yaşayacaktır. Bu sözlerde size ait... Şimdi, doğru olan hangisi hocam? 'Kötü' diyerek karaladığınız Beşiktaş taraftarı size bu duyguları nasıl hissettirebilir? Açıklar mısınız?