Oluşturulma Tarihi: Eylül 30, 2006 00:00
Samanyolu’nun merkezindeki yıldızlar daha gençŞili Katolik Üniversitesi’nden Manuela Zoccali VLT (Very Large Telescope) teleskopuyla yaptığı gözlemler sonucunda Samanyolu’nun merkezindeki yıldızların, galaksinin diğer bölgelerinden bağımsız olarak geliştikleri ve daha hızlı oluştuklarını buldu.
Samanyolu tipik bir spiral galaksisidir. Merkezin etrafındaki yıldızlar küre biçiminde dağılmıştır ve bir tür "şişkinlik" (İngl: bulge) oluştururlar. Bu küremsi iç kısımdan uzanan spiral kollarla ince bir disk meydana gelir. Zoccali ve arkadaşları VLT’deki UVES spektrografı ile Samanyolu’nun farklı bölgelerindeki 50 dev yıldızın kimyasal bileşimini incelerken özellikle de demir ve oksijene dikkat etmişler.
Oksijen, özellikle de ağır ve kısa ömürlü yıldızlar olarak bilinen tip II süpernovaların patlaması sırasında açığa çıkar. Demir ise daha çok tip Ia süpernovalarıyla. Bu iki elementin oranına göre, Samanyolu’nun merkezindeki ve dış bölgelerindeki yıldızların ne hızda korlaştığı hesaplanabilmekte.
Kabarık bölgede aynı oranda demir içeren yıldızlarda, spiral kollardaki yıldızlardan daha fazla demir bulunmakta, bu da bu yıldızların kabarıklığın içinde geliştiğini göstermekte diyor Zoccali. Ağır elementlerin kabarık kısımda daha çabuk ortaya çıkması gelişimi hızlandırmış. Bilim adamları Samanyolu’nun merkezindeki yıldızların on milyar yıl kadar önce, evrenin gençlik döneminde oluştuğunu ve bunların bir milyar yıl içinde dev yıldızlara dönüştüklerini tahmin ediyorlar.
Az salgı, daha hızlı hareketSalyangozlar daha az salgı ürettikleri zaman enerji tasarruf ederek, daha hızlı hareket edebiliyorlar.
Salyangozun, salgı üzerinde sürünerek ilerlemesi, hayvanlar dünyasında en fazla enerji gerektiren hareket türüdür. Çünkü enerjisinin üçte birini salgı üretimi için harcıyor, kaldı ki salgı üzerinde büzülme hareketiyle ilerleyebilmek için bile daha az enerji kullanmakta. Salyangoz salgısının ilginç bir özelliği vardır. Üzerinde kayarak ilerlerken, kayma gerilimiyle kıvamı bin misli azalmakta. Bilim adamları şimdi matematiksel modelle, salyangozun hareketini ve enerji bilançosunu ayrıntılı bir şekilde inceleyerek, salyangozun çok az salgıyla ilerleyebilmek için kıvam azaltıcı gerilim özelliğinden en iyi şekilde yararlandığını görmüşler.
Dünya nüfusunun üçte biri su sıkıntısı çekiyorDünya Su Haftası nedeniyle Stockholm’de sunulan rapora göre dünya nüfusunun üçte biri su sıkıntısı çekiyor. En çok su tarıma harcanıyor...
Sri Lanka’daki Uluslararası Su Yönetimi Enstitüsü’nün (IWMI) beş yıllık araştırması, dünya genelinde 700 uzmanın katılımıyla gerçekleştirildi. 2000 yılındaki araştırmada daha çok orman ekonomisindeki su sarfiyatına ağırlık verilirken, bu seferki hesaplar daha geniş alanda yapıldı. Yeni araştırmaya büyükbaş hayvancılığı ve balıkçılıkta harcanan su miktarı da hesaba katılmış. Ayrıca sulama projelerinin uydu görüntüleri de değerlendirilmiş.
Sonuçlara göre dünya genelinde en fazla tarım için su harcanmakta. 2000 yılında 7.200 kilometreküp tarlalara akarken, bu miktarın bu yüzyılın ortalarına kadar 11.000 ila 13.500 kilometreküpe çıkması bekleniyor.
Bilim adamları son araştırmada dünya nüfusunun üçte birinin doğal su rezervlerinin çok fazla kullanılması yüzünden yer altı kaynaklarının azalmasına ve nehirlerin kurumasına yol açtığı bölgelerde yaşadıklarını söylüyorlar.
Bazı bölgelerde ise sudan yararlanabilecek altyapının bulunmayışı su kıtlığına yol açmakta diyor uzmanlar. IWMI genel müdürü Frank Rijbsberman’a göre dünya nüfusunun dörtte biri haksız dağılım yüzünden su sıkıntısı çekerken, yaklaşık bir milyar insan da ekonomik nedenlerden dolayı yeterli su kullanamıyor.
Sahranın güneyindeki Afrika ülkeleri buna iyi bir örnek. Bu ülkeler gerçi yeraltı su kaynaklarına sahip ama bunu kullanmak için ellerinde uygun teknolojiler ve yeterli para bulunmamakta.