Oluşturulma Tarihi: Mart 24, 2005 00:25
Örümcek sanılan dev yaratık deniz akrebi çıktı
Uzun bir süre tüm zamanların en büyük örümceği olarak kabul edilen Megarachne servinei’in boyu 34 cm kadardı ve 300 milyon yıl önce yaşamıştı. Fakat şimdi bu dev hayvanın örümcek olmadığı anlaşıldı.
Açıklıkları yarım metreyi aşan sekiz ayaklı örümcek, fobisi olmayanları bile ürkütebilir. 300 milyon yıllık Megarachne servinei uzun bir süre tüm zamanların en büyük örümceği olarak biliniyordu.
Fakat İngiliz ve Arjantinli bilim adamlarından oluşan bir ekip şimdi 34 santim uzunluğundaki fosilin aslında deniz akrebi veya dev bir akrebe ait olduğunu buldu.
Taşlaşmış ilk örnek 1980 yılında Arjantin’in San Luis eyaletinde bulunmuştu ve Megarachne servinei’in tek örneğiydi. Bu ve ikinci bir örneğin incelenmesinden sonra hayvanın örümceklere değil soyu tükenmiş Eurypterid’lere ait olduğu anlaşıldı. Manchester Üniversitesi’nden Paul Selden ve arkadaşlarının konuyla ilgili yazısı "Biology letters" dergisinde yayımlandı.
Deniz akrebi
Bundan biraz daha küçük olan örümcek, Theraphosa leblondi’nin bacak açıklığı sadece 39 santimdir. Dev örümcek hiçbir familyaya sınıflandırılamadığı için kendi familyası içine sınıflandırılmıştı.
Sınıflandırma özellikle de kıskaçlarının biçimi, ortadaki gözünün konumu, ağızdaki parçalayıcı aletleri ve küre biçimindeki karnına bakılarak yapılmıştı.
Fakat bulunuşundan kısa bir süre sonra bir bilim adamı bu sınıflandırmadan kuşku duyduğunu açıkladı. Fosil, diğer hiçbir örümcek türünde bulunmayan özelliklere sahipti.
Bununla birlikte kime ait olduğuna karar verilemeyen bulgu bir banka kasasında gizli tutulduğundan ayrıntılı bir şekilde incelenememişti.
Fakat Arjantin’de kısa bir süre önce yeni bir örnek bulununca ilk fosilin incelenmesine izin verildi. Ve son inceleme kuşku duyan bilim adamlarını haklı çıkardı. Hayvanlar gerçekten de örümceklere değil Eurypterida grubundaki deniz akreplerine dahil.
Eurypterida, kılıç kuyrukluların bir kardeş grubudur. Son sonuçlar sözde dev örümcek Megarachne’nin İskoçya ve güney Afrika’daki kömür içerikli kayalıklarda rastlanan deniz akrepleriyle büyük benzerlikler taşıdıklarını ortaya koydu.
Yılanlar zehirlerine nasıl kavuştular?
Avustralyalı bilim adamı Brian Grieg Fry, yılan zehrinin evrim sürecinde zararsız proteinlerden geliştiğini buldu. Çeşitli toksinlerin kaynağı beyinde, gözde, akciğerde ve kalpte bulunuyordu. Yılanlar bu yüzden evrim sürecinde çok çeşitli zehir türleri geliştirebilmişler. Genome Research dergisinde yayımlanan araştırması için Fry, 24 farklı zehrin protein yapıtaşlarını, zehirsiz sürüngenlerin organlarından mesela beyninden alınan proteinlerle karşılaştırmış. Bilim adamı bu şekilde incelenen zehirlerin 21 tanesinin hangi beden dokusundan ve ayrıca son derece sağlam moleküler yapılı proteinlerden geliştiklerini saptamış. Fry şimdi sonuçlarının tıpta yılan zehrinin kullanılmasına dayanan araştırmalarda yararlı olabilmesini umuyor. Yılan zehrinin kullanılabilirliği kanser, artrit ve çeşitli kalp hastalıklarının tedavisi için araştırılmakta.
Rusya, uzaya salyangoz gönderdi
Rus uzay ajansı uzaydaki yerçekimsiz ortamı araştırma konusunda oldukça yaratıcıdır. Şimdi de 50 canlı salyangozu birkaç haftalık yolculuk için uzaya gönderdi. Nisan ayının sonuna dek uzayda kalacak olan salyangozlar, Kazakistan’daki Baikonur uzay istasyonundan uzaya fırlatıldı. Planlar beklendiği gibi yürürse Salyangozlar, Rus kozmonot Salişan Şaripov ve Amerikalı astoronot Leroy Ciao ile birlikte dünyaya dönecekler. Progress Transporter aracı salyangozlar dışında 2,5 ton gıda ürün, su ve diğer donanımları götürdü Uluslararası Uzay İstasyonu’na.