Güncelleme Tarihi:
İşte Dirk Kuyt'ın sosyal medya hesaplarından paylaştığı o mektup;
"Tüm Fenerbahçelilere,
Kulüple yaptığım toplantının ardından bu sezon sonunda Fenerbahçe’den futbolculuk anlamında ayrılacağımı duyurdum. 9 yıllık yurtdışı maceramın ardından kendi ülkeme donüp tekrar Feyenoord'da oynama kararı aldım.
Fenerbahçe forması giydiğim 3 yıllık süreçte Türkiye’de kazanılabilecek her kupayı kazanan (Süper Kupa, Türkiye Kupası ve Lig şampiyonluğu) ve Fenerbahçe tarihinde ilk defa bir Avrupa kupasında yarı finale çıkma başarısı gösteren bu takımın bir parçası olduğum için gurur duyuyorum. Ancak her güzel hikayenin bir sonu vardır. Ve bu da benim futbolcu olarak Fenerbahçe’yle olan hikayemin sonuna geldiğimiz anlamına geliyor.
"4. YILDIZI TAKMAYA..."
Bu kararı almak benim için hiç de kolay olmadı. Çünkü hem ben hem ailem Türkiye’yi çok seviyoruz. Ben burada farklı bir kültür, başka bir gelenek, farklı insanlar tanıma şansı buldum. Ayni zamanda çok sayıda güzel arkadaşlıklar kurdum. Bu yüzden de 3 yıl önce Türkiye’ye gelme yönünde verdiğim karardan büyük mutluluk duyuyorum. Uzun vadeli geleceğimle ilgili bu açıklamayı su anda yapmaktaki amacım tüm spekülasyonlara son noktayı koymak, bu sezonki şampiyonluk yarısına ve Fenerbahçe formasına 4. yıldızı takmaya ve ayni zamanda bu güzel kulübü ait olduğu yere yani Avrupa futbolunun en üst seviyesine tekrar taşımaya tamamen konsantre olabilmektir. Hiç kimsenin şüphesi olmasın, ben sezon sonuna kadar Fenerbahçe için elimden gelenin en iyisini yapacağım.
"CUMARTESİ GÜNÜ GERÇEKLEŞEN SALDIRI..."
Şunun da net olarak bilinmesini isterim ki ben bu kararı cumartesi günü otobüsümüze ve şoförümüze yapılan üzücü saldırıdan önce aldım. Futbolda da ayni hayat gibi en önemli şey sağlık ve insanların güven içinde olabilmesidir. Bu sadece Fenerbahçe için değil, Türkiye’deki tüm futbolseverler için geçerli. Turk milleti bir araya gelip hep birlikte bir çözüm bulmalıdır. Ancak bu şekilde herkes kendini güvende hissedebilir ve tekrar futbolun tadını çıkarabilir. Ayni zamanda kulüple bağlantılarımı hiçbir zaman koparmayacağımı da eklemek isterim. Ve umarım bir gün Türkiye’ye geri döneceğim.
Sonuç olarak sunu söylemek istiyorum: Bu bir elveda değil, bu bir görüşmek üzere…"