Güncelleme Tarihi:
Gençlik ve Spor Bakanlığı'ndan "Devşirme değil, bu toprakların şampiyonları" başlığıyla yapılan açıklamada, milli forma altında ter döken devşirme sporcuların görüşlerine yer verildi. Türkiye'de bulunan yaklaşık 6 bin 500 lisanslı devşirme sporcu arasında yer alan milli atlet Elvan Abeylegesse, Türk vatandaşı olduğu günden itibaren Türk bayrağını benimsediğini belirterek, elde ettiği her başarının Türkiye'nin tanıtımında büyük bir etkisi olduğunu ve aynı zamanda genç sporcular için de örnek teşkil ettiğini kaydetti.
Kendisini 77 milyonun temsilcisi olarak gördüğünü ifade eden Etiyopya asıllı atlet, "Elde edilen başarıyı milyonlarla paylaşmak onur verici. Günümüzde çok sayıda yabancı sporcu milli formayı giyiyor. Bu genç sporculara tavsiyem, çok çalışmaları ve başarıya odaklanmaları" diye görüşlerini aktardı.
Kenya asıllı uzun mesafe koşucusu Ali Kaya ise doğduğu köyde amatör bir sporcuyken keşfedildiğini ve ilk profesyonel yarışlarına ay-yıldızlı formayla çıktığını anlattı. Türkiye'de askerlik görevini yerine getirmek istediğini dile getiren Kaya, "Kendimi devşirme değil, Türkiye'de yeniden doğan 'Ali Kaya' olarak görüyorum. Milli formayı her giydiğimde çok mutlu oluyorum. Bana kucak açan ülkemizin bayrağını en yüksek noktalara taşımak istiyorum. Terimin son damlasına kadar milli forma için savaşacağım" ifadelerini kullandı.
İlham Tanui Özbilen
Kenya asıllı orta mesafe koşucusu İlham Tanui Özbilen de kendisini devşirme olarak değil yurt dışı doğumlu bir Türk sporcu olarak tanımladığını vurguladı. Herhangi bir baskı altında kalmadan Türk vatandaşı olduğunu kaydeden Özbilen, özellikle Türkiye'de düzenlenen organizasyonlarında tüylerinin diken diken olduğunu dile getirdi. Özbilen, "Türk bayrağındaki kırmızı rengin, onun için canını feda eden şehitlerimizin kanı olduğunu bilerek geldim. Bu formayı taşımanın nasıl bir sorumluluk gerektirdiğini anladım. Belki her zaman başarılı olamayabilirim ancak her zaman ülkeme saygı ve disiplin içinde sporumu yapacağım" diye görüş belirtti.
Nasaridze: "Türkiye imdadıma yetişti"
Gürcü asıllı milli okçu Natalia Nasaridze de Sovyetler Birliği'nde yaşanan sıkıntıların milli takıma da yansıdığını ve takım dağılınca büyük hayaller kurduğu okçuluktan kopacağını düşündüğünü anlattı.
"Türkiye imdadıma yetişti" diyen Nasaridze, şöyle devam etti:
"Bu topraklarda rüyalarımı gerçekleştirdiğim bir spor kariyerine imza attım. Milli takım formasıyla çıktığım ilk karşılaşmalarda büyük bir heyecan yaşadım. O zaman yaşadıklarımı şu an bile tarif edemiyorum. Takım arkadaşlarım bana büyük kolaylık sağladı. Türkçe'yi kamplarda öğrendim. Eski takım arkadaşlarımı uluslararası organizasyonlarda görüyordum. Bu gibi durumlarda profesyonelliği elden bırakmıyordum. Müsabaka öncesi çizginin gerisindeyken arkadaş olduğumuz için hasret gideriyor, çizgiye geldiğimizde ise sadece rakip olarak birbirimize bakıyorduk."
Hanikoğlu: "Rusya'ya karşı oynamak inanılmazdı"
2003 Avrupa Kadınlar Voleybol Şampiyonası'nda Türk Milli Takımı ile ikincilik kürsüsüne çıkan Rus asıllı Natalia Hanikoğlu, Türkiye'ye geldiği andan itibaren sıcak bir ortamla karşılaştığını söyledi. "Hiç yabancılık çekmedim" diyen sporcu, "Milli takım, o dönem tek kişilik devşirme sporcu kontenjanını benden yana kullandı ve başarı dolu bir spor serüveninde yer aldım. Rus Milli Takımı'nın 'yenilmez' olduğu bir dönemde, 2003 yılında Rusya'ya karşı oynadım. Rusya'ya karşı oynamak inanılmazdı. Tamamen maça konsantre olarak mücadele ettim ve 3-1'lik önemli bir galibiyet aldık. Çocuklarıma anlatacağım bir anı olmuştu bu karşılaşma" ifadelerini kullandı.
Sanders: "Bana bu fırsat sağlandığı için minnettarım"
A Milli Kadın Basketbol Takımı ile 2014 Dünya Şampiyonası'nda dördüncülük yaşayan ABD asıllı milli basketbolcu Lara Sanders ise şu değerlendirmelerde bulundu:
"Türk vatandaşı olmadan önce Türkiye'de liglerde 3 yıl oynadım. Sonrasında kolaylıkla milli formayla buluştum. Birçok Avrupa ülkesinde devşirme sporcular milli forma giyiyor. Bence devşirme oyuncu, milli takıma fayda sağlayacak bir husus. Türkiye için mücadele etmek kendimi harika hissettiriyor. Bana bu fırsat sağlandığı için minnettarım, çünkü herkes beni büyük bir sıcaklıkla benimsedi. Doğup büyüdüğüm Amerika'ya karşı mücadele etmek zorunda kalsaydım bu durum beni rahatsız etmezdi. Ben Türküm ve Türkiye için oynuyorum."
Türk Milli Takımlarına birçok devşirme sporcu kazandıran Önder Özbilen ise bu sporcuların Türkiye'yi tanıyıp, sevmesinin ilk koşul olduğunun altını çizdi. Sporcuların aileleriyle de yakın temasta bulunduğunu kaydeden Özbilen, "Bayrağımızın değerini onlara da anlatıyorum. Turist gibi müsabakadan müsabakaya formamızı giyen bir sporcu değil, aksine örf ve adetlerimizi bilen sporcular yetiştirmeye önem gösteriyoruz" şeklinde görüşlerini aktardı.