Devletin adamları!

Güncelleme Tarihi:

Devletin adamları
Oluşturulma Tarihi: Şubat 06, 1998 00:00

Metin SERTOĞLU
Haberin Devamı

Antalya yöresinin Cevizli ve Değirmenli beldesinin hudutlarını ayıran ‘‘Giden gelmez dağları’’ vardır. Bu sarp yamaçları süsleyen kayalıklar, yaban keçisi ile ayıların doğal mekanıdır. Meşe palamutuna çok düşkün olan Kocaoğlan, eteklere kadar inip nafakası peşine düşer. Zaman zaman insanlarla, araçlarla burun buruna gelse de, hiç kimseye bir zarar verdiği duyulmamıştır. Galibim adeta insanların dostu olmuştur.

Geçtiğimiz sayım günü meydanı boş bulan Cevizli Jandarma Karakolundan Uzman Çavuş Memiş Coşkun, ismini tespit edemediğim Emniyet Özel Tim görevlisi, Değirmenli beldesi T.E. Kurumu'ndan Mesut Arslan ve resmi aracın şoförü, genç Kocaoğlan'ın izine düşmüşler. Ellerinde otomatik demirbaş tüfeklerle, gece karanlığı yolun kenarında yemlenen ayıyı kıstırmışlar. Gözünün içine lambayı tuttukları an, iki ayağının üzerine kalkıp ‘‘yapmayın’’ dercesine yakarışına aldırış etmeden, mermileri zavallıya boşaltıp, Kocaoğlan'ı pestil gibi yere sermişler.

Vurdukları 4 yaşındaki oldukça iri hayvanı, Orman İşletme Şefliği'nin karşısında bulunan Jandarma Karkolu'nun bahçesine sırtüstü yatırıp derisini yüzmüşler. Tuzlayıp, dertop ettikleri kocaman postu Mesut Arslan aracılığı ile 35 milyon liraya İstanbul Kasımpaşa'da etiketçilik yapan Durmuş Göksoy'a satmışlar. Parayı alanın jandarma mı yoksa polis mi olduğunu çözmek bana değil, elbette ki kurumlarına düşer. Kocaoğlan'ın izinden yola koyulup İstanbul'daki etiketçiye kadar ulaştım. Ne yazık ki eli boş döndüm. Çünkü o da postu İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde fotoğrafçılık yapan Yakup'a satmış. Ancak şu ana kadar ‘‘yakalatırız’’ korkusuyla tabaklamaya bir türlü götürememişler. ‘‘Sabreden derviş’’ inancıyla yazım elimde hazır, muradıma ereceğim günü beklemeye koyuldum.

Bu olay yöre halkı tarafından biliniyor ve yedisinden yetmişine herkes tarafından kınanıyor. Haksız da değiller hani! Ayıyı vuracaksın, ulu orta gözler önünde, karakolun bahçesinde yüzeceksin. Olacak iş değil doğrusu! İnsanlar bu olaya ciddi tepki göstermişler ama korkudan bir sonuca varamamışlar, kimi kime şikayet edecekler! Ormancılar ise suskun, bu olayı bir türlü içlerine sindiremiyorlarsa da üzerine gitme cesaretini diğerleri gibi kendilerinde bulamıyorlar. ‘‘Nasıl olsa bu işin kokusu çıkar, suçluların cezasını da kendi kurumları verir’’ deyip içlerini araziye uygun bir biçimde feratlatıyorlar.

Bu postun peşinden İstanbul'a kadar vardım. Tekmelenecek kapının adresini de ormancılara verdim. Onlar taze derinin kokusuna doğru yol alırken, bana da postun dönüp dolaşıp geleceği tabakhanenin Beykoz'dan künyesi geldi. Sonuçta Erkete'de bekleyen Orman Muhafaza ve Milli Parklar ekipleri de, alıcı kuş gibi postun üzerine çöktü. Ayı vurmanın cezası 500 milyon liradır. Ayrıca resmi aracın ve demirbaş silahların, müsaredesini gerektiren, av ve orman suçudur. Ne yazık ki ‘‘postu ele veren’’ tetikçiler, kanunsuz eylemleri önlemek, suçluları yakalamakla görevli devletimiz adamlarıdır. ADAM DEMEYE ŞAYET DİLİNİZ VARIRSA!






Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!