İsmail ER
Oluşturulma Tarihi: Eylül 21, 2002 02:05
Başkan Bilgili, maçtan sonra tam 45 dakika stattan çıkmadı. Evine döndü, telefonla Yıldırım Demirören'i aradı ve sordu, ‘‘Bu çöküşün nedenini öğrenmek istiyorum’’
İsveçli hakem
Philippe Leuba'nın
Beşiktaş-Sarajevo maçının bitiren düdüğü ile birlikte oturduğu koltuğa sanki yığılıp kaldı. Önce sağına soluna baktı ve kimse ile konuşmadan hemen şeref salonunun büfesine doğru yöneldi.
Şaşkınlığından maçı birlikte izledikleri
Spor Bakanı
Erdoğan Toprak ile can dostu
Hikmet Çetin'i bile tribünde unutmuştu. Her tarafı titriyordu
Bilgili'nin. Aynı stadda ve tribünde benzeri şoklar yaşamış, ancak hiç birinde böylesine öfkelenip, üzülmemişti.
Yaktığı puroları içmiyor adeta yiyordu. Tam iki saat Vip'ten dışarı çıkmadı. Tribünler boşalmış, stad karanlığa gömülmüştü. Masanın üzerinde duran paketi alıp, cebine yerleştirdi, sonra kapıda bekleyen arabasına yöneldi.
Cebindeki paket, Beşiktaş-Sarajevo maçının kaseti idi. Ve eve bu kaseti izlemeye gidiyordu.
* * *
Serdar Bilgili, gece boyunca maç kasetini izledi. 100.yıl için yönetim arkadaşları ile birlikte şampiyonluğa hazırladığı Beşiktaş bu olamazdı. Amatör bir takımı andıran Sarajevo, Beşiktaş'ı bu hallere düşüremezdi. Geceyi hep bunları düşünerek geçirdi. Ve uyuyamadı. Sonunda dayanamayıp, telefona sarıldı ve
Yıldırım Demirören'i aradı.
Oysa, telefon açtığı dostu
Demirören, Bilgili'den de kötüydü. Yaklaşık 45 dakika telefonda konuştular, dertleştiler. Konuştukça öfkesi geçiyordu
Bilgili'nin. Ve sonunda her ikisi de duygulardan sıyrılıp, mantıkla bir çözüm yolu aramaya başladılar.
* * *
Bilgili, israrla
Demirören'e şu soruyu soruyordu...
‘‘Bunların bir derdi mi var?’’Ve her seferinde aynı yanıtı alıyordu
Demirören'den...
- Başkan, sen de biliyorsun. Bir dedikleri iki olmuyor.''
‘‘Öyleyse, nedir bunların hali. Maçı kasetten defalarca izledim. İkinci yarıda adeta kayboldular. Ayaklarında top tutmayı bile beceremediler. İkili mücadelenin her birini kaybettiler. Bu çöküşün nedenini öğrenmek istiyorum?’’
Ve
Bilgili, telefonu kapatırken,
Demirören'den bir istekte bulunuyordu...
* * *
Ve Demirören'in isteğine uyarak, sabahı zor ediyor ve saat 9.30'da Nevzat Demir tesislerine giderek, Beşiktaşlı futbolcularla bir konuşma yapıyordu. Hiç bir futbolcunun sesi çıkmıyordu.
Demirören, konuşmasında sık sık şu cümleyi kullanıyordu...
‘‘Bunca insanı üzmeye hakkınız yok.’’
Ve
Demirören yine Beşiktaşlı futbolculardan ısrarla özel yaşamlarına dikkat etmelerini istiyordu. Başarı için de yönetimin hiç bir fedakarlıktan kaçınmayacağını vurguluyordu.
Daha sonra
Lucescu ile bir görüşme yapan
Demirören, Rumen hocadan rövanş için garanti alıyordu. Lucescu ayrıca, Trabzonspor maçını da kazanarak, rövanşa üstün moralle gideceklerini söylüyordu.
Buna karşın, Trabzon ve Sarajevo maçlarından sonra, bazı futbolculara ceza verileceği, yönetimin bu konuda şimdilik suskun kaldığı ve bu iki maçın sonucunu beklediği de öğreniliyordu.