'Derbi maçı 3 puandan fazlası'

Güncelleme Tarihi:

Derbi maçı 3 puandan fazlası
Oluşturulma Tarihi: Nisan 04, 2014 18:14

Ünal Aysal, Galatasaray TV'de yayınlanan "Aysal Arena'da" programının canlı yayın konuğu olarak yöneltilen soruları yanıtladı.

Haberin Devamı

Galatasaray Kulübü Başkanı Ünal Aysal, UEFA Şampiyonlar Ligi'ne katılabilme yolunda Fenerbahçe derbisini mutlaka kazanmak istediklerini söyledi. Florya Metin Oktay Tesisleri'nde futbol takımı için düzenlenen barbekü partisinde oyuncuları oldukça moralli gördüğünü aktaran Aysal, "Kendi aralarında şakalaşıyorlardı ve güzel bir yemek yendi. Pazar günü oynayacağımız derbi 3 puanlık bir maç. Bizim Şampiyonlar Ligi'ne gitme hedefinde muhakkak kazanmak istediğimiz ve kazanmamız gereken bir 3 puan. Sonraki maçlar da aynı şekilde. Bunun bir derbi olması olaya ayrı bir heyecan, renk katıyor" dedi.

Tesislerdeki havaya değinen Aysal, "Tek kelimeyle süperdi. Gazetelerde okuduğum gibi değil. Tersine, oyuncuların kendilerine her zamankinden biraz daha fazla güven duyguları ön plandaydı" değerlendirmesinde bulundu. Oyuncular arasında huzursuzluk olduğu yönünde haberleri gazetelerde okuduğunu ancak görevli kimsenin kendisine gerçekçi bir huzursuzluk tablosu çizemediğini aktaran Aysal, şu ifadeleri kullandı:

"Gençlerin kendi arasında, adrenalin artışından kaynaklanan, özellikle antrenmanlarda bazı vukuatlar olabilir. Bunu huzursuzluk olarak nitelendirmek bence biraz erken karar vermek olarak görünüyor. Son dönemde aldığımız neticeler maalesef beklentilerimizin ötesinde kötü. Bunun nedeni, yaşanan bir huzursuzluk mu, takımın 3 kulvarda birden mücadele etmesi mi, sezonun hemen başında teknik heyetin değişmesi mi, yoksa geride kalan iki sezonun büyük baskısıyla oyuncularda bir nefes alma ihtiyacı mı? Bunların hepsini bir araya getirdiğimiz vakit, gerçek cevabı bulmuş olacağız. Bir iki oyuncu arasında yaşananlar olabilir ama bunun geçici olduğunu söyleyebilirim."

"UEFA'nın bize özel bir incelemesi ya da denetlemesi yok"

Başkan Aysal, UEFA'nın mali fair-play kriterleri çerçevesinde Galatasaray'a uyarılarda bulunduğu, savunma istediği, transfer yasağı koyabileceği gibi gündemde olan konularla ilgili olarak, mevcut durumun Galatasaray'a özel bir inceleme ya da denetleme olmadığını söyledi. "İddia edildiği gibi bize özel bir inceleme, denetleme yok. Diğer kulüpler de 3 aylık süreçlerle raporlar veriyor" ifadesini kullanan Aysal, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Avrupa'da mücadele eden 237 kulüpten 31'inden UEFA tarafından bilgi istenmiş. Ayrıca 6 kulübün de Avrupa'daki ödül gelirlerine el konulmuş. UEFA, bizimle birlikte 76 kulüpten ise ek bilgi talep etmiş durumda. Bu 76 kulübün toplam zararı 600 milyon avro. Galatasaray'ın bunun içindeki yeri 9,4 milyon avro. Bize böyle bir yasaklama gelecekse, bizden önce 75 kulübe bu yasaklamanın gelmesi lazım. Zaten 10 Nisan'dan önce istenilen bilgileri göndermek zorundayız. UEFA, 'ne tedbir alıyorsun anlat ve bizi ikna et' diyor. Biz de kendilerine alacağımız tedbirleri söylüyoruz. Bu tedbirlerin temelinde maliyetleri düşürmek var. Burada önemli olan, 9,4 milyon avro zarardır. Zararı kapatmanın muhtelif yolları vardır. Kar ederseniz, ilave gelir sağlarsanız, maliyetleri düşürürseniz, yeni gelir kaynağı üretirseniz kapanır. Biz bunları anlatabilecek ve yerine koyabilecek durumdayız. Özetle söylemek gerekirse, bazı maliyetleri düşürüyoruz."

UEFA'nın mali kriterlerini düşünerek geçen yıl, Türk Telekom Arena gelirlerinin büyük bir kısmını Sportif AŞ'ye devrettiklerini, 2015 senesi ve sonrası için UEFA'ya bu gelirin futbola döndüğü mesajını verdiklerini anlatan başkan Aysal, şöyle devam etti:

"Bu, UEFA için rahatlatıcı bir faktördür. Ayrıca, bizim yaşadığımız bir kur farkı sorunu var. Ciddi bir kur farkı zararımız var. Banka borçlarımız, futbolcu ödemelerimiz, bunların hepsi döviz cinsinden. Türk lirasındaki herhangi bir gerileme, ki bu son 2 sene yüzde 20 olarak gerçekleşmiş, bize kur farkı olarak yansımış. Elimizde olmayan bir faktör olarak üzerimize düşüyor. Ama UEFA bu konuda bize, kur farkı olayını dikkate alacağını söylüyor. O zaman da bir sorun kalmıyor. Zararımız 9,4 milyon avro, kur farkı zararımız ise bunun üç misli kadar. Gönderilecek belge bir savunma değil, izahattır. Zaten yaptığımız ikili görüşmelerde, bizim durumumuzun gerçekten küçük bir olay olduğu ve endişelenmemiz gerektiği şeklinde dönüşler aldık."

"Varlık satarak değil, geliştirerek gelir sağlamak istiyorum"

Ünal Aysal, Galatasaray Kulübü'nün borç yapısını pozitife çevirmek için Riva arazisini satmayı düşünüp düşünmediği yönündeki bir soru üzerine, "Üç senedir iş başındayım. Bu dönem içinde kendime koyduğum ana kriter, Galatasaray'ın varlıklarını satarak değil, geliştirerek gelir sağlamaktı. Projelerimizi de bu yönde kurguladık" diye konuştu. İleriye dönük olarak yalnızca Riva arazisi için değil, diğer projeler için de aynı mantıkta olduklarının altını çizen Aysal, "Finansmanını kendi içinde yaratıp, gelirlerin büyük kısmını kira olarak kulübe devamlı girdi olacak şekilde kurgulamak istiyoruz. Açıkçası, ben Riva arazimizi satmayı falan düşünmüyorum. Satmadan da bu sorunu çözebileceğimize inanıyorum. İyi projelerle bu olaylar çok rahat çözülür" ifadelerini kullandı.

Haberin Devamı

Borç-alacak farkı

Başkan Aysal, Galatasaray'ın mevcut durumdaki borç-alacak farkının 260 milyon dolar olduğunu kaydetti. Göreve geldiğinde kulübün borç-alacak farkının 328 milyon dolar olduğunu, bu rakamın o yıl sonunda 251 milyon dolara, 2012 yılı sonunda ise 212 milyon dolara indiğini anlatan Aysal, "Ardından 2013 senesi sonuna kadar sermaye artışı veya hisse senedi satışımız olmadı. Şu anda toplam borç-alacak farkı 260 milyon dolardır. Ancak bizim faturalamadığımız, kontratlara bağlanmış 130 milyon dolar daha alacağımız var. Faturalamadığmız için bunu mali rapora koyamıyoruz. Önümüzdeki 2-3 sene içinde faturalanacak. Ayrıca 15 milyon dolar da paraya dönecek stoklarımız var. Netice olarak Galatasaray'ın ödeme riski altında olduğu rakam 115 milyon dolardır" şeklinde konuştu.

Yönetim olarak hedeflerinin Galatasaray'ı Avrupa'nın en büyük 10 kulübü arasına sokmak olduğunu anlatan Aysal, şöyle konuştu: "Görevi devraldığımız andan itibaren 3 sene içinde Galatasaray'ın toplam gelirleri, 1 milyar 295 milyon lira civarında oldu. Gelirlerin artması kötü bir şey değildir. Bu, kulübün büyüdüğünü ve bizim de çalıştığımızı gösterir. Buna paralel olarak giderlerin artması da kaçınılmazdır. Buradaki görevimiz, başarı getirmek. Burada yatırımı başarıya yaparız. Başarıyı sulamamız için para kazanmamız lazım. Avrupa'daki en büyük kulüplerden bir tanesi olmak istiyoruz. Avrupa'daki 16 büyük takımdan bir tanesiyiz. Hedefimiz ilk 10'a girmek. Bunu yapabilmek için gelirleri büyütmemiz gerek. Gelirleri ve giderleri büyütmeyince, kendinizi büyütemiyorsunuz. Önemli olan borç-alacak farkının kontrol altında tutulabilmesi ve borçların artmamasıdır. Biz de bunun için uğraşıyoruz."

Başarıda süreklilik vaadinin her sene şampiyon olacakları anlamını taşımadığını anlatan sarı-kırmızılı kulübün başkanı, şu ifadeleri kullandı:

"Galatasaray'ın iki sene üst üste UEFA Şampiyonlar Ligi'nde gruplardan çıkması Türkiye tarihinde bir ilktir. İş başına geldiğimde 'başarıda süreklilik' sloganını kullandım. Başarıda süreklilik, 'her sene şampiyon olurum' demek değil. Başarıda süreklilik, her sene başarı sayılabilecek bir seviyelerde kalabilmektir. İki sene şampiyonluk, basketbolda 30 sene sonra gelen şampiyonluk... Bütün bunları topladığınızda, bu kadar kısa süre içinde bir sürekliliği yakaladığımız düşüncesindeyim ama bunu herhalde taraftarlarımız daha iyi takdir eder."

"UEFA'nın yayın gelirlerinde çok ciddi bir dengesizlik var"

Ünal Aysal, UEFA'nın yayın gelirleri konusunda ciddi bir haksızlık olduğunu savunarak, bu haksızlığın devam etmesi durumunda yeni bir Avrupa Ligi kurmak için çalışma başlatacağını söyledi. Yaşanan adaletsizliği gidermek için çalışmalar gerçekleştirdiklerini anlatan başkan Aysal, şunları kaydetti:

"Geçtiğimiz aylarda, Juventus Kulübü Başkanı Andrea Agnelli ile Londra'da bir konferansa katıldım. Orada kendisine, 'geçtiğimiz sene ikimiz de son 8 takım arasına kaldık. Sen 43 milyon avro, ben 5,5 milyon avro aldım. Burada çok büyük bir haksızlık var. UEFA sistemi zengin takımlar üzerine kurulmuştur. Burada 9 veya 10 takımı beslemek için mi varız? Bunu açıkça konuşalım' dedim. Bu sözlerime ilk reaksiyon UEFA'dan geldi. 'Başkan ne diyor? Gelsin konuşalım' şeklinde karşılık verdiler. Ondan sonra Bayern Münih'ten, 'böyle bir şey olur mu?' diye bir reaksiyon geldi."

Aysal, Türk futbolunda yaşanan 3 Temmuz sürecinin Avrupa maçlarını yayınlayan kuruluş tarafından kullanıldığını savunarak, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Yayın geliri konusundaki aksaklıklar düzelmezse, 95 kulübü kendi arasında örgütleyip, UEFA'nın 2018 senesinde bitecek sözleşmesine karşılık yeni bir Avrupa Ligi kurulması için çalışacağımızı söyledim. Gerek UEFA ile gerekse yayıncı kuruluşlarla yaptığımız görüşmeler, bizi 3 Temmuz sürecine getirdi. Bu süreç yayıncı kuruluş tarafından çok iyi kullanılmış. İhaleye bir kuruluş girmiş. Başka kimse girmediği için UEFA, bir önceki ihalenin yarısına ihaleyi vermiş. Biz UEFA'ya bunda sonra bu tip olaylar olması durumunda ihaleye katılmak istediğimizi söyledik. Neticede bundan biz zarar görüyoruz. Özellikle karar verici olmak istiyoruz. İtalya ve İngiltere'deki yayıncı kuruluşlar, 150 milyon avro verirken, bizimkiler 12 milyon avro vermiş. İleriye dönük düzeltmeler için bir gayret içine girdik. İnşallah başarılı oluruz."

"Mancini, Türk ve yabancılar tarafından çok sevilen bir antrenör"

Ünal Aysal, "Mancini'de iktidar konusunda bir problem görüyor musunuz?" şeklindeki bir soruyu şöyle cevapladı:

"Mancini'ye futbola ve sahaya karışmayacağımı ilk gün söyledim. Ne taktiğe ne tekniğe karışamam. Bu konudaki görüşlerimi söylemek dahi istemem. İzlenim olarak Mancini, Türk ve yabancılar tarafından çok sevilen bir antrenör. Mancini'ye karşı futbolcuların herhangi bir endişesi ve kırgınlığı yok. Çünkü bütün oyuncuları oynatıyor ve hepsine şans veriyor. Bu bizim için iyi mi, bu konu ayrıca sorgulanmalı. Oyuncular, bunun için kendisini çok seviyor. Hocamız, bütün oyunculara imkan tanımak için ekibi değiştiriyor. Mevsim ortasında işe başlamış bir teknik direktörün hakkında sevabıyla ve günahıyla bir tam sezonu yaşamadan karar verilmesinin haksızlık olduğunu düşünüyorum."

Sezon sonunda teknik direktör Roberto Mancini ile devam edip etmeyecekleriyle ilgili soruları da yanıtlayan Aysal, "Kendisi yönünden bir sorun yoksa bizim için de bir sorun yoktur. Ben imzama sadık bir insanım. Bundan önceki kontratlarıma nasıl sadık kaldıysam, karşımdaki taraf, bundan vazgeçme temayülü içine girmediği sürece devam ederim. Bir kontratı var. Ben bir tek devam etmeme arzusunu izleyebilirim ama şu anda böyle bir şey yok" şeklinde konuştu.

"Galatasaray, öyle 'pat' diye oynayabileceğimiz bir kulüp değil"

Devre arasında yapılan 9 transferi değerlendiren başkan Aysal, "Devre arası transferlerinden özellikle Hajrovic ve Telles hocanın üzerinde durduğu oyunculardı. Arjantinli oyuncu Ontivero da hocamızın çok beğendiği, deneme için geldikten sonra hocamızın 'bunu kaçırmayalım' dediği, istikbale dönük bir yatırım" diye konuştu. Sarı-kırmızılı kulübün başkanı, Türk futbolcuların ise genç olduğunun altını çizerek, bu futbolcuların Galatasaray'a ısındıktan sonra hizmet vermeye başlayacağını anlatarak, şu değerlendirmeyi yaptı:

"Galatasaray, öyle 'pat' diye oynayabileceğimiz bir kulüp değil. Bu arkadaşlarımız, bir bekleme sürecine girdi. Galatasaray'da oynamak için çok ter dökmeleri lazım. Bu sene hocanın deneme yanılma senesi. Biz de bunun bedelini ödüyoruz. Önümüzdeki sene için kendi kararını verdikten sonra bir kemik kadrosu oluşacak. Zaten oyuncuların hangilerini tutacağını, hangisini kiralayacağını önümüzdeki 15-20 gün içindeki vereceği raporda göreceğiz."

"Bize sabretmemizi mi öneriyorsunuz?" şeklindeki bir soruya Aysal, "Evet. Çünkü ben aynı taktiği uyguluyorum" diye karşılık verdi.

"Florya sahipsiz değil"

Florya Metin Oktay Tesisleri'ndeki idari yapılanma ile ilgili yanlış anlaşılmalar ve bilgi kirliliği olduğunu dile getiren Aysal, "Florya sahipsiz değil" ifadesini kullandı. "Florya'da bir kopukluk var mı? Ali Dürüst ve Abdurrahim Albayrak olsaydı takım daha iyi olur muydu?" şeklinde yöneltilen bir soruyu Aysal, şöyle yanıtladı:

"CEO'muz Lutfi Arıboğan, spor kökenlidir. Kendisi, sporu bütün unsurlarıyla tanıyan ve deneyimli bir yöneticidir. Arıboğan, bundan önceki dönemde Florya'yı takip eder ve birebir götürürdü. Lutfi Bey'in Florya üzerindeki zamanını daha ekonomik kullanması için geçtiğimiz aylarda lojistik konulara dönük olarak koordinatör atadık. Ali Dürüst deneyimli bir arkadaşımız ve benim çok sevdiğim bir kardeşim. Ayrılık sebebimiz herkesin söylediği gibi kuyu kazmak falan değil. Kendisinin Florya'da çok ciddi bir kontrolü vardı ama bugün de Florya başı boş değil."

Florya'dan sorumlu olarak atanan yönetim kurulu üyeleri Şükrü Ergün ve Mehmet Cibara'yı icra kurulu başkanı Lurfi Arıboğan'a lojistik anlamda yardımcı olması için görevlendirdiğini aktaran Aysal, "Florya'ya iki yönetim kurulu üyesi arkadaşımı Lutfi Bey'in üzerine atamış değilim. Sadece Lutfi Bey'in lojistik ihtiyaçlarını karşılayabilmesi için bu iki arkadaşımızı adres gösterdik. İdari ve mali konuları yönetimle bire bir halledebilmesi için belirledik. Kesinlikle Florya'da otursunlar ve yönetimle ilgili sorunları çözsünler diye bu arkadaşlarıma ek bir yük getirmedim, böyle bir görev de vermedim" ifadelerini kullandı.

"Drogba'nın kontratını 1 sene daha uzatma taraftarıyım"

Galatasaray Kulübü Başkanı Ünal Aysal, sezon sonunda sözleşmesi bitecek Fildişi Sahilli futbolcu Didier Drogba'nın sözleşmesini 1 sene daha uzatma taraftarı olduğunu söyledi. Didier Drogba ile takımdaki geleceğiyle ilgili görüştüğünü belirten Aysal, şu ifadeleri kullandı:

"Drogba ile 2-3 gün önce konuştum. Kendisinin geçen sene hocamızın tribüne çıktığı dönemde 9 maç üst üste Galatasaray'ı sırtladığını, nasıl yönettiğini ve bu sırada nasıl başarılı bir dönem geçirdiğimizi gördük. Drogba bir lider oyuncu. Her zaman Galatasaray takımında lider oyuncuya ihtiyaç olmuştur, bundan sonra da olacaktır. Şu an Drogba bunu en iyi yapan oyuncudur. Drogba'nın kontratını 1 sene daha uzatma taraftarıyım. Kendisine de bunu ilettim. Nisan ayında beraber oturup karar vereceğiz. Kendisi şu anda hiçbir yerle anlaşma imzalamadı. Nisan sonuna kadar aile durumunu, çocuklarının tahsilini düşünüp bir karar alacak."

"Geride kalan 3 senenin muhasebesini taraftarlar yapmalıdır"

Aysal, başkanlık döneminin başarılı geçip geçmediği yönündeki soruya karşılık, bunu taraftarların değerlendirmesi gerektiğini belirtti. Geride kalan 3 senenin muhasebesini taraftarların yapabileceğini kaydeden Aysal, "Geldiğimiz sene durum belliydi. 8. sıradaydık. Sil baştan bir ekip kurduk. İlk sene play-off'u hazmederek şampiyonluk yaşadık. İkinci sene de şampiyonluğa ulaştık. İki Süper Kupa kazanıldı. 6 senedir UEFA Şampiyonlar Ligi'ne gitmemiş bir takım, Avrupa'da tutunmaya çalıştı. Bu üç senede 83 kupa, binin üzerinde madalya kazandık. 8 branşta takımlarımız Avrupa'da mücadele etti. Batmış denen Galatasaray, Deloitte Para Ligi sıralamasında iki sene üst üste ilk 20'ye girdi" diye konuştu.

Başkanlığı süresince başarıyı sürekli kılmaya çalıştıklarını ifade eden Aysal, "Başarı sürekliliktir. Sürekli olmayan başarı tesadüftür. Üçüncü sene bu başarılar devam ediyor. Yalnızca ligde ikincilik mücadelesi veriyoruz. Gelecek sene de bu sezonki hataları yapmamamız için gerekli tedbirleri almamız gerekiyor. Bu sene bana atfedilen iki hata var. İkisini de mecburiyet olarak görüyorum. Geçen sene seçime gitmekte acele davranmış olabilirim ama teknik ekibin değişmesi bir mecburiyetti. İstemeden yaptığımız bir şeydi. Hata olarak görmüyorum" değerlendirmesinde bulundu.

"Federasyondan memnun olmadığımı her fırsatta söyledim"

Türkiye Futbol Federasyonu'nun yönetiminden memnun olmadığını tekrarlayan Aysal, şöyle konuştu:

"Federasyondan memnun olmadığımı her fırsatta söyledim. Lehimize hiçbir karar almadı. Her alınan karar Galatasaray'ın şampiyonluğunu önleyecek kararlar oldu. Bizi bir gün hakem şikayet ederken görmediniz. Bizim gibi hakemler de hata yapabilir. Üç senedir son derece taraf tutan ve uzun vadede Galatasaray'a hiçbir zaman destek ve yardımcı olma niyeti olmayan bir federasyonla çalışıyorum. Federasyonun davranışları konusunda yabancı oyuncu kuralı bir örnektir. Tek taraflı alınmış bir karardır. Şimdi bu kararı değiştirmek için bütün kulüplerin imzası isteniyor. Bir yanlışlık varsa doğrusunu yapmak için gecikmemek lazım. Türk futboluna büyük bir katkı sağlamak istiyorlarsa, kulüplere engel çıkarmak yerine destek olmaları gerekir."

"Bizden talep edilen rakamların büyük bir kısmı gerçekçi değil"

Sarı-kırmızılı kulübe uygulanan vergi cezası konusunda konuşan başkan Aysal, talep edilen rakamların büyük bir kısmının gerçekçi olmadığını savundu. Ünal Aysal, vergi borçlarının yalnızca bu seneye ait olmadığını belirterek, "Vergi olayı benden evvel de vardı, ondan önce de vardı. Borçlar, 2010, 2011 ve 2012'yi kapsayan bir döneme ait. Hemen hemen bütün büyük kulüplerin önünde olan bir sorun. Gerekli çalışmalarımızı yapıyoruz. Ciddiye alıyoruz. Ancak bizden talep edilen rakamların büyük bir kısmı gerçekçi değil. Bu konu eskiden olduğu gibi uzlaşmayla çözülecek" ifadelerini kullandı.

"Stadın çatısı 2015'te tamamlanmış olur"

Aysal, Türk Telekom Arena ile ilgili çalışmalarını sürdürdüklerini ve stadın üstünün 2015 yılında kapanmış olacağını söyledi. Statla ilgili çalışmaları hakkında bilgi veren sarı-kırmızılı kulübün başkanı, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Stadın kapasitesini artırmayı düşünmüyoruz ama üstünü kapatmaya çalışıyoruz. En büyük sorun çim saha. Stadın ışık ve rüzgar alabilmesi lazım. Geçen sene ciddi bir yatırım yapıp, drenajı, ısıtmayı ve çimi değiştirdiğimiz halde Juventus maçında gördüğümüz gibi bu bile başarılı olamadı. Bunun çözümü, stadın üstündeki kaplamaların kaldırılıp, ışık geçiren malzemelerle değiştirilmesi. Bu çalışmayı 2015 yılında bitirebiliriz."

"Ayağını gazdan kaldıran bir adam değilim, fren kullanmam"

Küçülen bir Galatasaray Kulübü yerine, devamlı büyüyen bir kulüp düşündüğünü anlatan Ünal Aysal, "Ayağını gazdan kaldıran bir adam değilim, fren kullanmam. Çalışmalarımı da bu yönde sürdürürüm. Arda gibi bir oyuncuyu da Galatasaray'a katmaya her zaman çalışırım. Ama Arda'nın beklentileri Galatasaray'a dönmekten ziyade İngiltere'ye gitmek. Orada bir yükseliş yakalayamazsa burası gayet tabii Arda'nın evidir" diyerek sözlerini tamamladı.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!