Deniz Baykal ve Avcılık...

Güncelleme Tarihi:

Deniz Baykal ve Avcılık...
Oluşturulma Tarihi: Ekim 30, 1998 00:00

Metin SERTOĞLU
Haberin Devamı

Zincirbozan'lı günler sonrasıydı, eski genel müdürüm, halen DSP Karaman Milletvekili dostum, Fikret Ünlü beni arayıp, Sn. Baykal'ın ava gitmek istediğini, vurmaktan ziyade temiz havada dolaşmaya, biraz da efkar dağıtmaya ihtiyacı olduğunu söyledi.

Hafta sonu buluşma yerimize vardığımda, eski Başkent Belediye Başkanı, şimdinin CHP Ankara Milletvekili Sn. Ali Dinçer'le Ünlü'yü birlikte bekler buldum. Oran Sitesi'nden evinin önünde hazır bekleyen Sn. Baykal'ı da alarak, sabahın erken saatinde Haymana yöresindeki çil keklik avlaklarının yolunu tuttuk. Siyaset dışı hoş sohbetin eşliğinde, vardığımız avı bol dikenliğin kenarındaki söğüdün altında durup fişekleri kuşandık, elimizde tüfekler avcı hattına dizildik.

Biraz da keyif

Önümüzde ünlü köpeğim Tomi zikzaklar çizerek kekliğin kokusunu izlerken, biraz ürkmedim desem yalan olur! Çünkü bu işte kuş vuralım derken, köpekten olmak da vardı. Ufak bir heyecan ve telaş Tomi'yi de canından ederdi! Dostlarımın avcılıkları konusunda hiçbir ön bilgiye sahip olmayışım, haklı olarak beni önceleri tedirgin etti. Zira Sn. Baykal'ın dışında, tüfeğini elinde, avcı gibi taşıyan yoktu!

Çok geçmeden, biçilmiş ay çiçeği tarlasının bitiminde Tomi kaskatı kesilmiş fermada duruyordu, belli ki önünde çiller pusmuştu! Dinçer ile Ünlü, olup bitenlerden habersiz ve kuşun varlığından ümitsiz bir şekilde biraz gerimizden gelirken, 10 civarındaki bozulmamış bir alay çil, feryadı figan köpeğin burnunun dibinden fışkırdı! Ardından da tüfeklerin patırtısı başladı!

O kadar kuşun arasından saçmaları nasıl geçirebildik diye hayretle baka kalmışken, Tomi ağzında yoz bir çil keklikle yanımıza geldi. Ben de ‘‘Bravo Deniz Bey, elinize sağlık çok güzel vurdunuz’’ dedikten sonra kuşu kıtkaya astım. Şimdinin mebusları çaktırmadan kaş göz işaretiyle, lafı kim vurduya getirmek istediler. Ben de Deniz Bey'in vurduğunu işaret ederken; aramıza pusup kalmış tek bir çil palazı daha paçamızdan fışkırmaz mı!

Beyaz güvercine dikkat

Deniz Bey de kendinden emin bir şekilde; sinüsü ve kosinüsünü namlunun ucundan hesap ederek, tüfek menzilini aşmakta olan çile patlatmasıyla dingil başı yere düşmez mi! Köpeğin getirdiği kuşu elinde şöyle bir tarttıktan sonra, belinde asılı kıtkaya takmak istediyse de ilmek atmayı beceremediğinden! bu hizmeti yerine getirmek bendenize düştü. Az önce kıpırdaşan gözler de ayaklara doğru süzülüp gitti!

Bereketli bir gündü, birkaç kuş daha vurduktan sonra gelip söğüdün altına çöktük. Güvercin fokurtusunun sabırsızlığında yarenlik edip, rakılarımızı yudumladık.

Bu anımızı da rastladıkça birbirimize sözlü olarak hep hatırlattık, ama bu seferki yazılı bir öykü oldu.

Sosyalistler hemen hemen tüm Avrupa'nın oylarını avladılar. Şimdi gözler Baykal'a çevrildi. Bu nedenle usta avcılığından söz etmek istedim. Yeter ki herkesi çantada keklik görmesin, her kuşun eti yenmez! beyaz güvercine ise iştahını hiç kabartmasın. Varsın güveç etsiz olsun, acılı suyuna ekmek hep birlikte bandırılsın.



Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!