Güncelleme Tarihi:
Terim, kendini ve kafasındaki G.Saray'ı Hürriyet'e anlattı
Galatasaray'a bir felsefe verdiklerini ve sistem oturttuklarını söyleyen Fatih Terim, ‘‘Juventus maçında atak oynayınca İtalyanlar şaşırmıştı. Cesaret önemli bir iştir. Cesaret ama deli deli değil. Ben felsefemi hiçbir zaman değiştiremem’’ dedi. İşte Terim'in farklı yorumları ile ilginç bir röportaj...
Bir aile düşünün, her telden çalan... Birçok sorun çıkar ortaya... Hele bir futbol takımı düşünün, onun reisisiniz, 25-30 kişilik bir topluluğa yön vereceksiniz. Her biri ayrı ayrı yapıda, farklı düşünceler içerisinde... Bu karmaşa içerisinde başarılı olmak için aynı beyin dilini konuşacaksınız. İstanbul sıcaktan cayır cayır yanarken, Fatih Terim'le soğuk bir havanın hüküm sürdüğü Seefeld kampının sıcacık otelinde sohbet ettik.
- Söze, ‘‘Futbol hayatının neresindesin?’’ diyerek girdim.
Önemli bir yerindeyim. Başarılı bir konumdayım. Parlak başlangıçlar yapmak çok önemlidir. Asıl ustalık bunu devam ettirmektir. Geriye baktığımda, 10 yıldır Allah'a çok şükür, yükselen bir grafik görüyorum.
- Ya takım içindeki kurallar?
Kurallar düzen için
Otokontrolü genellikle oyuncuya bırakırım. Bu kurallar belirli hallerde eksikliğe uğramaz diye bir kaide yok. Felsefem, oyuncuyu kazanmaktır, kaybetmek değil. Kurallar, düzeni sağlamak için konur. O kuralların dışına çıkılırsa affedilecek taraf yoktur. Burada önemli olan insanı kazanmak. Güzel olan, yapılan yanlışın bilinmesidir.
- Saha içinde durum nasıl?
Futbolcu ne zaman yatacağını, ne zaman kalkacağını bilir. Bir iki hata yapar, cezasını öder. Bu da genellikle para cezasıdır. Ancak bunu alışkanlık haline getiremez. Sonra diyalog başlar. Bana her zaman saygı gösterirler, korkarlar da... Mahçup olmamak, saygımdan, sevgimden mahrum kalmamak için hatalarını tekrarlamazlar. Benim teknik direktörlüğüm süresi içerisinde bir hadise olursa kapatırım. İşimde acımasız olurum. Ama dışarıya sızdırmam.
- Takımda hata gördüğünüzde ne yaparsınız?
İnsanın 365 günde hata yapmaması mümkün değil. Futbolcu bir gün uyuyakalabilir, bir gün saati durabilir. ‘‘Vaay neden geç kaldın?’’ diye kızmam. Önce nedenini sorarım.
- Kontrolü nasıl sağlıyorsunuz?
İnsan esnek olmalı
Bizim zamanımızda sahaya kar yağardı, idman yapamazdık. Sahada çalışamazdık. Futbolcu, hocasına sorardı: ‘‘Çift kale yapsak iyi olmaz mı?’’ Ama o zamanki hocalar kompleks içerisinde oldukları için futbolcuların istediği olmasın diye çift kale yaptırmazlardı. Aslında yaptırırsan verim alırsın. Zaman değişti. İnsan esnek olmalı. Olmak da zorundayız. Astım, kestim olmaz. Dikkatli olmak zorundasınız. Ağızdan çıkan kelimeyi tartmak gerekir. Sonra geriye dönemezsiniz. Kişiyi kendi hatasıyla başbaşa bırakmalı. O, bilir, utanır, üzülür. Bir daha yapmamaya özen gösterir.
- Biraz da teknik analizden söz edelim. Sistem içinde kalıp değiştiriyor musunuz?
Sürekli kalıp değiştiririm
Galatasaray'a geldiğimden beri sistemim var. Ve ona bağlı kalırım. Oyun içinde birden bire kalıp değiştiririz. Bizde herkes her yerde oynar. Bir Hakan Şükür hücum adamı olduğu için onun ayrı bir görevi vardır.
- Her zaman orta sahanın üstünlüğünü düşünüyorsunuz, neden?
Orta saha üstünlüğünü her zaman düşünürüm. Orta alanda oynayan oyuncuların hepsi dayanıklı fiziğe sahip. Yüzde 30 sizleri tatmin eder, sizce yeterlidir. Bende ise yüzde 100'ü zorlamak gerekir. Orta sahamda belirli kalıplarım yok.
- Örneğin Emre. Ondan neler bekliyorsun?
Emre sınıfını geçti
Emre çift kalelerde gidiyor, geliyor, çalım atıyor. Bunlar güzel şeyler. Bu çocuğun eksik yerlerini düzelttik. Fazla olan yerlerini ise kullanamaz oldu. Hücumda çalım attığı zaman yüzde yüz gol olur.
TERIM’DEN SATIR ARALARI
Futbolcularım bana her zaman saygı gösterirler, korkarlar da... Mahçup olmamak, saygımdan, sevgimden mahrum kalmamak için hatalarını tekrarlamazlar.
Benim teknik direktörlüğüm süresi içerisinde bir hadise olursa kapatırım. İşimde acımasız olurum. Ama dışarıya sızdırmam.
4Manevi inancım çok yüksektir. Bu hep yüreğimde gezer. Ve tüm vücudumu kaplar. İnançsız insan olmaz ama bildiğimden de şaşmam.
Ağızdan çıkan kelimeyi tartmak gerekir. Sonra geriye dönemezsiniz. Kişiyi kendi hatasıyla başbaşa bırakmalı. O, bilir, utanır, üzülür.
4Emre, komple oyuncu olmaya aday. Yüzden fazla maç oynamış, 18 yaşını bitirmiş, tecrübe kazanmış. Bunları kullanacaksın. Ben Emre'nin oyuna ve skora tesir ettiği günleri istiyorum.
Biz gol pozisyonuna girmediğimiz zaman teknik heyet olarak birbirimize bakar ‘Ne oluyor bize’ deriz. 10 tane, 15 tane girdik atamadık, önemli değil.
4Hakan Şükür'ün yanına Arif ve Saffet var diyebilirsiniz. Saffet ve Arif kenarlardan giren oyuncular. Hakan'ın yanında net gol pozisyonuna girecek oyuncu lazım. Olursa olur, olmazsa dünya batmaz ya.
Defansa da bir tane istiyorum. Popescu gibi topu rahat çıkartabilen, dengeli, ortanın ortasında verip, alacak, yönlendirecek, hem stoper, hem oyun kurucu.
Orta alanda yaptığı zaman hiçbir pozitif yönü yok. İkiye biri var, şutu var, kesmesi var. Bunların hepsini kullanmak, sadece top kazanmak, sadece markaj yapmak mı, hayır... O, komple oyuncu olmaya aday. Yüzden fazla maç oynamış, 18 yaşını bitirmiş, tecrübe kazanmış. Bunları kullanacaksın. Ben Emre'nin oyuna ve skora tesir ettiği günleri istiyorum.
- Korku ve cesaret. Bu kavramlardan ne anlıyorsun?
Yürekli olmak lazım Vallahi korkunun hiçbir şeye faydası yok. Oyna da ne olursa olsun. Çılgınlığa varmayan cesaretin sonu anlamsız çılgınlık olur. Cesurluk önemli bir iş. Yürekli olmak önemli. Korkacak ne var, canını vermedikten sonra... En kötüsü mağlup olursun.
- Oyunda yüreklilik sizce neyi ifade ediyor?
Biz, oyuncularımıza hücuma gitmedikleri için neredeyse ceza verecektik. Gördük ki çok adamla saldırıya geçiyoruz. Baktık ki boşluk veriyoruz, pat elimizi koyduk, olayı değiştirdik. İki tarafı da düzeltmeye başladık. Cesaretle ‘‘desinleri’’ karıştırmamak lazım. Bana iki ya da üç kişi, ‘‘Vay be ne cesur’’ diyecek diye ‘‘desincileri’’ oynamam. Bana ‘‘korkak’’ diyenler o manada söylemiyorlar. Benim yüreğimi anlatmaya zaten gerek yok. Ama çılgınlık başka, yine diyorum ‘‘desinler’’ başka... 10 kişiyle skoru korursunuz bu korkaklık değil bir meziyettir, yetenektir.
- Felsefeniz ne?
İnandığımı yaparım Felsefem, her zaman inandığımı yapmaktır. Her şeye genel felsefe ile bakmak lazım. Bir takım defansını aman aman dikkatli kurar. Ona verdiği önemi başka tarafa vermez. Benim girdiğim gol pozisyonları kadar hiçbir yılda olmadı. Biz gol pozisyonuna girmediğimiz zaman teknik heyet olarak birbirimize bakar ‘Ne oluyor bize’ deriz. 10 tane, 15 tane girdik atamadık, önemli değil. O da oyuncumun becerisi. Ama nasıl olsa atarsın. İzleyen hop oturup, hop kalkıyor. Bir yerde şov oyunu. Neşeyi, keyfi veriyorsun.
Cesaret ama delice değil Kurallar ve felsefe birleştiği zaman ortaya güzel şeyler çıkıyor. 10 kişiyi 30-40 metre kare içerisinde görmek isterim. Ben bunca yıldır uğraş veriyorum, meyvesini de yemek isterim. Bir Juventus deplasmanına gittik, ‘Nasıl oynayacaksınız?’ diye sordular. İtalyanlar bir tek Hakan'ı ileride bırakacağımı sandılar. Sahada bizi görünce şaşırdılar, nasıl böyle oynarsınız diye. ‘Siz nasıl oynarsanız, biz de öyle oynarız’ dedik. Cesaret ama deli deli değil.
- Neden iki oyuncu daha...
İki takviye şart Şimdilik Hakan Şükür'ün yanına Arif ve Saffet var diyebilirsiniz. Benim aradığım adamın meziyeti değişik. Saffet ve Arif kenarlardan giren oyuncular. Hakan'ın yanında net gol pozisyonuna girecek oyuncu lazım. Olursa olur, olmazsa dünya batmaz ya. Defansa da bir tane istiyorum. Popescu gibi topu rahat çıkartabilen, dengeli, ortanın ortasında verip, alacak, yönlendirecek, hem stoper, hem oyun kurucu... Hagi, zaman zaman bu işleri yapıyor ama yorulduğu için oyun kesiliyor.