Dedikodu kazanına nasıl düÅŸtük

Güncelleme Tarihi:

Dedikodu kazanına nasıl düştük
OluÅŸturulma Tarihi: Mart 02, 2003 00:00

Fenerbahçe BaÅŸkanı Aziz Yıldırım'ın suçlamalarından sonra dedikodu kazanının gündemine düşen Ä°brahim Seten-Sanem Altan çifti, bana herÅŸeyi anlattı. Başından sonuna kadar... Nasıl tanıştılar, evlendiler ve durduk yerde meÅŸhur oldular! Ä°BRAHÄ°M SETEN:EÅŸi olmasaydım da ÅŸefi olmak isterdimSANEM ALTAN:Yapmadığım röportajla şöhret oldumAziz Yıldırım, Lig TV'de konuÅŸurken ‘‘Karısına röportaj vermedim diye bir gazetenin spor müdürü bana düşman oldu’’ demeseydi... Ne ben bu röportajı yapardım ne de Ä°brahim Seten'le Sanem Altan, bu yeni evli çift (bakınız fotoda ne kadar mutlular!) balayındayken (vakitsizlikten 6 ay sonra çıkabilmiÅŸler) bu kadar gündeme gelirdi... Ä°kisi de ayrı ayrı tek baÅŸlarına birer yetenekti. Spor röportajlarıyla öne çıkan Sanem Altan benim iÅŸ arkadaşım da oldu. Söylemeye gerek var mı, Çetin Altan'ın torunu, Ahmet Altan'ın kızı, Mehmet Altan'ın yeÄŸeni... Bu olay sayesinde hayatının cümlesini yakaladı: ‘‘Herkesten farklı olarak ben hiç yapmadığım bir röportajla meÅŸhur oldum!’’ Ä°brahim Seten ise zaten geleceÄŸi parlak görülen baÅŸarılı bir gazeteciydi, öyle olmaya da devam ediyor. Ama ÅŸu anda ikisi, son günlerin en çok konuÅŸulan dedikodu malzemesi... Valla bana herÅŸeyi anlattılar. Başından sonuna kadar. Nasıl tanıştılar, seviÅŸtiler, evlendiler ve durduk yerde nasıl meÅŸhur oldular...Peri masalı hálá devam ediyor mu?Sanem Altan: Bu tanım yakın bir arkadaşımıza ait. Peri masalı yaşıyoruz biz diye atlamadık yani ortalığa. Ama biliyor musun, yaşıyoruz galiba...Ä°brahim Seten: Tuhaf bir güven geldi bana. Devam ediyor mu ne demek? 85 yaşında bile parkta kucak kucaÄŸa oturup, birbirimizi koklayacakmışız gibi geliyor...Bunun da adı aÅŸk oluyor!SA: Valla neyse ne. Bu yaÅŸadığımız ÅŸeyin çok sık yakalanabilecek bir ÅŸey olduÄŸuna inanmıyorum. Her konuda ilgi vardır ya, ben o haldeyim. Hani bazen bir tembellik gelir, artık adamın ayakkabısıyla da ilgilenmek istemezsin, ıh-ıh, bitmeyen bir enerji bizimki, herÅŸeyimizle ilgileniyoruz, insanı çok besleyen bir ÅŸey tabii, sokaÄŸa çıktığımda kendimi iyi hissediyorum, taksiyi kaçırsam da yaÄŸmur yaÄŸsa da, kalorifer bozulsa da...Ve bütün bunların balayından yeni dönmenizle de bir alakası yok...Ä°S: Ne münasebet! Bak bir ÅŸey anlatacağım ne demek istediÄŸimi daha iyi anlayacaksın: UzakdoÄŸu'da bir adadayız, hayatımızda ilk defa dalıyoruz. Her ÅŸey olaÄŸanüstü. Rengarenk balıklar var. FB balıkları, GS balıkları, BeÅŸiktaÅŸ balıkları, ben öyle ayırdım onları, arada Trabzon balıkları da vardı. O sırada Sanem arkada kaldı, ben bir kayanın üzerinde durdum, karımı özledim ya, ona bakacağım. O sırada ayağıma kestaneler battı. Parmağım kadar iÄŸneleri. Deve gibiler. Nasıl canım acıdı. Bunları ÅŸundan anlatıyorum, benim acı çekmem Sanem'i o kadar üzdü ki, gördüm yani suratında, ‘‘Oh be’’ dedim, ‘‘Artık rahat rahat bayılabilirim.’’ Manyakça bir ÅŸey! Ä°nsan birinin kendisi için bu kadar üzülmesinden mutlu olabilir mi?SA: Bu, nikahtan 6 ay sonra gittiÄŸimiz bir balayı. ‘‘İtiÅŸ kakış gitmeyelim. Åžart mıdır yani hemen balayına gitmek’’ demiÅŸtik. Neyse, bu bayrama denk getirdik. MeÄŸer birbirimize gizli gizli sürprizler hazırlamışız. GelinliÄŸin duvağını çantaya sıkıştırmıştım, arada Sevgililer Günü de var ya, punduna getirir bikinimin üzerine takarım diye düşünmüştüm. Gece uçaÄŸa bindik, 12 bin feet'teyiz, bir baktım çiçekler, ÅŸampanya, pasta ve yüzükler. Ne oluyoruz demeye kalmadan 12 bin feet'te tekrar evlenmesin mi benimle? Evlensin. Ama ÅŸaÅŸkın karısı duvağını bagaja vermiÅŸ olmasın mı? Olsun!Gazetede aÅŸk nasıl bir ÅŸey? Armut gibi koridorda birbirinize mi çarptınız? Nasıl oldu yani? Nasıl tanıştınız?Ä°S: Bu gazetede aÅŸk deÄŸil, sadece bir aÅŸk...Macro'da da karşılaÅŸsanız aynı ÅŸey olurdu... Öyle mi?Ä°S: Sen bir duyum almışsın...SA: Çünkü gerçekten de Macro'da tanıştık.Yok ben öylesine söyledim, Migros da diyebilirdim.SA: Macro'nun kafesinde oturuyorum, bir arkadaşıma ‘‘Ümit Davala'ya nasıl ulaşırım ben’’ diyorum. Aktüel'de çalışıyorum o zaman, Davala röportajı yapalım diye konuÅŸmuÅŸuz ama telefonu yok. ‘‘Allah'tan baÅŸka ÅŸey isteseymiÅŸsin, bak Sabah'ın spor müdürü Ä°brahim Seten geçiyor, ona sor’’ dedi. Bazen hiç tereddüt etmeden anlamsızca kalkarsın ya, hiç bir ÅŸeyi tartmadığın anlar vardır, çalıların üzerinden atladım pat diye Ä°bo'nun önüne geçtim. ‘‘Merhaba’ dedim ‘Ben bilmem kim, bilmem kime ulaÅŸmaya çalışıyorum ama sizin servis böyle durumlarda pek yardımcı olmazmış...’’ Acayip cool'du...Ä°S: Herkes atlıyor ya benim önüme, acayip cool'um. Güya! Buldum numaraları, yaptı röportajı... Sonra da kızı tavlamak için ona baÅŸka röportaj imkanları saÄŸladınız!Ä°S: Yok canım. Ben onu deÄŸil kendimi düşündüm. Bize iyi röportaj yapan birileri lazımdı. Çünkü sporun içindekiler bildik röportaj yapıyor. Bu kız çok güzel ve akıllı üstelik iÅŸi seviyor. Farklı sorular soruyor. Dinç Bilgin'e gittim bu kızı kullanmak istiyorum, ne dersiniz dedim. Aklınla bin yaÅŸa dedi. Öyle iÅŸler yaptı ki Sanem, gerçekten sıkı iÅŸlerdi. HerÅŸey önce iÅŸ iliÅŸkisi olarak baÅŸladı yani ama sonra bir gün armut gibi birbirimize çarptık ve sevgili olduk.Peki karı koca aynı yerde çalışmanın mahzurları yok mu?Ä°S: Hiç böyle deÄŸerlendirmedim ki. O iyi röportaj yapıyor ben de iyi bir spor müdürüyüm... O kadar.Gün içinde birbirinizi kaç saat görüyorsunuz?SA: Hiç ayrılmıyoruz ki. Ä°S. Bonnie & Clyde gibi iÅŸte!SA: Ben spor servisi elemanıyım. Ä°bo aynı zamanda müdürüm. Åžefim yani. Bu meselenin bir de şöyle hoÅŸ bir tarafı var, ben gerçekten spora meraklıyım. Futbol dünyası acayip derin, dışarıdan 11 kiÅŸiyle oynanan bir ÅŸey gibi görünüyor ama içine bir giriyorsun, öyle deÄŸil, olaÄŸanüstü...Biri azarlasa Sanem'i ne yaparsınız?Ä°S: Onun hayatta öyle bir duruÅŸu var ki, kimse Sanem'i kolay kolay azarlayamaz. Çünkü azarlanacak duruma gelmez.Peki siz servisin kraliçesi gibi mi dolaşıyorsunuz ortalıkta?SA: Hayır. DoÄŸal olmayan hiçbir ÅŸey yok bizim serviste. Zorlama yok. Kimse bana iyi davranmak mecburiyetinde deÄŸil. Ama davranıyorlar. Åžunu becerdiÄŸimi düşünüyorum: Bizim yaptığımız türden iÅŸlerde kimse kimseyi dinlemiyor aslında. Vakit yok buna. Ve birileri gerçekten seninle ilgilendiÄŸi zaman ÅŸaşırıyorsun. Bizimkiler de bu durumda. Karılarını soruyorum, çocuÄŸun ne yapıyor diyorum, ama gerçekten ilgilendiÄŸim için...Ä°S: Sanem ortalıkta benim karım olarak dolaÅŸmıyor yani. Ama karımı görünce dudağından öpüyorum tabii. Gazetenin ortasında olması da bu durumu deÄŸiÅŸtirmiyor. Çünkü heyecanlanıyorum. Ben onu her gördüğümde heyecanlanıyorum.Peki evlenmeniz ÅŸart mıydı?SA: Bilmiyorum bu sorunun cevabını. Böyle geliÅŸti.Ä°S: Benim açımdan ÅŸarttı. Bu kadınla evlenmeliyim dedim. Resmen kafaladım onu. EvliliÄŸin iyi bir ÅŸey olduÄŸuna ikna ettim. Sanem daha ne olduÄŸunu anlayamadan biz evlendik...SA: Valla ÅŸunu söyleyebilirim: Kendime ihanet etmemiÅŸim. Ä°bo doÄŸru adam, bu evlilik de doÄŸru zamanda fevkalade doÄŸru verilmiÅŸ bir karar....Ben Fenerliyim, Sanem herÅŸeyim, ama ben önce haberciyim!Röportaj yapmanın zorlukları ne? Biri ‘‘Hayır, röportaj vermek istemiyorum’’ derse ne hissediyorsunuz? Ona düşman oluyor musunuz? Kocanıza gidip bilmem kim bana röportaj vermedi diye ÅŸikayet ediyor musunuz?SA: Böyle bir lüksüm olmuyor. Çünkü buna vakit yok. Bir sonraki isme geçiyorum. Ä°ÅŸ var iÅŸ! Röportaj yapan biri için hayır kelimesi duymak o kadar alışılmış bir durum ki...Aziz Yıldırım'dan röportaj talebinde bulundunuz mu?SA: Elbette ama reddetti... Sonra ne oldu?SA: Bir ÅŸey olmadı. Biz lay lay lom balayına gittik. Zaten mesele Aziz Yıldırım röportajı deÄŸildi, spor röportajı yapıyorum ben, FB'nin baÅŸkanıyla konuÅŸmak istiyorum. Aslında bir koltukla. Adamla bir derdim yok yani. Onun kendisini bu kadar önemsemesi ‘‘Ben röportaj vermedim ve sistem ona göre iÅŸledi’’ demesi biraz gülünç tabii.Ä°S: Bir de ÅŸu var, Aziz Yıldırım'a ‘‘FB'de niye her ÅŸey kötü gidiyor?’’ diye soruluyor. O da gerekçe olarak, Sanem ondan röportaj istemiÅŸ, o da vermemiÅŸ, ben de aleyhinde yayın yapmışım, bunu söylüyor. Biraz tuhaf deÄŸil mi? Zafer Mutlu bana ‘‘Neden spor sayfaları kötü gidiyor?’’ dese, ben ‘‘Çünkü Aziz Yıldırım bize röportaj vermiyor!’’ mu diyeceÄŸim yani? Absürd deÄŸil mi? Sonuçta 11 puan geride Fenerbahçe. Ortega kaçmış, bir futbolcu kalp hastası çıkmış, takım içinde sorunlar var, devre arasında teknik direktör deÄŸiÅŸmiÅŸ. FB'de problem var zaten. Yani bunun haberini yapmayacak mıyım röportaj istedik diye. Ben önce haberciyim. 96'dan beri spor müdürlüğü yapıyorum yaşım da henüz 32. Ä°ÅŸimi de iyi yaptığımı düşünüyorum. Åžunu söylemek istiyorum: Daha evvelki spor müdürleri bize bir enkaz bıraktılar, masa başı haberciliÄŸe yöneldiler, uydurma haberlerle muhabirliÄŸi de öldürdüler. Benim iddiam ÅŸu, ben net ve doÄŸru haber veririm. KurduÄŸun ahbaplıkları haberciliÄŸe satar mısın dersen, satmam. Bunu bazı yöneticilere anlatamıyorum, medyanın içindeki bazı insanlara da.,.Kendinizi kötü hissetmediniz mi? Hakkınızda ilk defa ‘‘fesat’’ ‘‘komplocu’’ gibi tanımlamalar geçti...Ä°S: Valla ben balayımı yaşıyordum. Ãœstelik böyle bir kadın var yanımda! Tropik ada, balıklar, dalıyoruz filan. Ne diyeyim ki? Ne diyorlar böyle durumlarda? Aziz Yıldırım talihsiz bir açıklama yapmış! Ne kadar Sanemlisiniz ne kadar Fenerlisiniz?Ä°S: Ben Fenerliyim. Ama Sanem de herÅŸeyim. Ama ben gazeteciyim. Yani ne Sanemliyim, ne Fenerli. Ben haberciyim.SA: Beni en çok eÄŸlendiren: ‘‘İşte o ünlü gazeteci çift’’ dendi ya, ne zaman ünlü olduk ya! Meselenin bizi taşıdığı yer güzel ama doÄŸru bir ÅŸekilde taşınsaydık keÅŸke. Düşünsene ben bir gazeteci olarak yapmadığım bir röportajdan dolayı ünlü oldum. Peki Hürriyet'le ilgili dedikodunun kaynağı ne olabilir? Kim, neye dayanarak iddia etti? Hangi barda, hangi komplo sonucu...Ä°S: Ben ErtuÄŸrul Özkök'e mektup yazıp, beni sizin gazeteye spor müdürü yapın demiÅŸ olsam, yazmadım diyebilir miyim, bunu reddedebilir miyim? Yani akıl var mantık var. Bu dedikodunun kaynağıyla ilgili bildiÄŸim ÅŸeyler var tabii ama açıklamak istemiyorum. Sadece bu spekülasyonları duydukça, okudukça spor gazeteciliÄŸi ve medyamız üzerine derin derin düşünmekten kendimi alamıyorum.Hürriyet'te çalışmak gibi bir isteÄŸiniz var mıydı? Böyle bir giriÅŸiminiz oldu mu?Ä°S Ben Hürriyet'e rakip olan Sabah Gazetesi'nde çalıştım. Sonra da Vatan'a geçtim. Yerimden ve halimden çok memnunum. Bu Hürriyet'in büyüklüğüne gölge getirecek bir ÅŸey deÄŸil, evet Hürriyet büyük bir gazete, kimse aksini inkar etmiyor. Ama mesele ÅŸu, diyelim ki Ä°lhan Mansız FB'ye geçmek istiyor, onun FB'yi arayıp gelmek istiyorum diyebileceÄŸini düşünüyor musunuz? Ancak talep varsa olabilir...Siz karı koca niye bir spor progamı yapmıyorsunuz?SA: KonuÅŸuyoruz böyle şöyler. Ama ben yazılı basını tercih ediyorum galiba...Ä°S: Ben de bir süre daha yazılı basında kalmak istiyorum. Ama bir sonraki adım mecburen televizyon olacak. Üç gün önce Åžansal Büyüka dedi ki ‘‘Ben 56 yaşındayım, sen 30. Aramızda neredeyse iki jenerasyon var. Sen bana inan. Benden sonra bu iÅŸleri yapacak adam sensin.’’ Beni veliahtı olarak mı görüyor nedir? Bir an önce televizyona geçmem gerektiÄŸini söylüyor. Bakalım...Son soru Sanem gerçekten spordan anlıyor mu?Ä°S: Sanem Altan çıldırtıcı bir ÅŸekilde spordan anlıyor. Nasıl anladığını ben de anlamış deÄŸilim ama harbiden anlıyor.Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!