Güncelleme Tarihi:
Bundesliga’da, Avusturya’da ve Türkiye’de çalıştırdığınız takımlara şampiyonluklar kazandırdınız. Bütün liglerde şampiyonluğa aynı yollardan mı gidiliyor?
Sadece futbolcularla değil, bütün kulüp çalışanlarıyla bir birlik kurmaya çalıştım. Bir futbolcu kendini geliştirirse bu benim başarımdır. (Dolabını açıp bir dosya çıkarıyor ve gözümüze Fenerbahçe klasörleri çarpıyor. Fenerbahçe klasörlerinin yanında, bugüne kadar çalıştırdığı bütün kulüplerin klasörleri var ve Daum’un arkasında duran siyah dolap onlarla dolu!)
"AKLINIZA GELEBİLECEK HER ŞEYİN KAYDINI TUTARIM"
Bütün çalışmalarınızı tek tek yazıyor musunuz?
Aklına gelebilecek her şeyin kaydını tutarım. Bu elimdeki Fenerbahçe’nin 2006 sezonunun klasörü. Bütün toplantılarımı, bütün görüşmelerimi yazarım. Yönetici ne demiş, futbolcu ne demiş… Futbolculara sürekli puanlar veririm. Bunu bütün teknik direktörlüğüm boyunca yaptım. Rakip analizleri, takımlarımın analizleri, rakip futbolcuların durumları, izlemeye aldığım, transfer için takip ettiğim futbolcuların gelişimleri… Her birini tek tek elimle yazarım. Çok kişilerden saldırıya uğradım. Robert Enke’yle yaptığım görüşmeden sonra yazdıklarım burada. (Bu sırada Robert Enke’yle ilgili el yazısıyla yazılmış bir sayfa açıyor) Robert’in psikolojik rahatsızlığını çok önceden biliyordum. Tarihe bakabilirsin. Konuşmamızın ayrıntılarını söyleyemem çünkü ona saygım var. O öldükten sonra “Onun hastalığını kimse bilmiyordu” dediler.
Hangi konuda saldırıya uğramıştınız?
Robert’in rahatsızlığını menajerine söyledim. O da biliyordu ama Robert’in üzerinden para kazanmak için beni dinlemedi. Tedavi edilmesi gerektiğini en başından söyledim. Çok üzgünüm.
Daha önce hiç böyle bir arşiv görmemiştik!
Dünyada başka bir kişinin elinde olduğunu sanmıyorum. Kimse uğraşmaz.
"7-1 ÖNDE OLSAK BİLE OYUNCULARIMA BAĞIRIRIM"
1994 yılında Beşiktaş, Kocaelispor’la bir maç yapıyor. Skor 7-1 ama siz yedek kulübesinden bağırmaya devam ediyorsunuz. Bunun gibi daha birçok sahne var aklımda. Futbolcularınızdan daha fazla ne istiyorsunuz?
Ellerinden gelenin en iyisini yapmalarını istiyordum. Skor iyi diye arkama yaslanamam. Her maç bir fırsattır. Belki o maçta futbolcularıma yeni bir şey kazandırırım. Mükemmel olmayı hedef olarak görmezsem oyuncuya hiçbir şey yaptıramam.
Fenerbahçe’de Aziz Yıldırım işlerinize ne kadar karışıyordu? Onunla da Süleyman Seba gibi bir iletişim kurabildiniz mi?
Süleyman Seba başka türlü yetişmiş, yaşı daha farklı bir insandı. İkisini karşılaştırmamız yanlış olur.
Alex de Souza’yı kim transfer etmişti?
2002-03 ve 2003-04 sezonlarında yine listelerimi vermiştim. Alex konusunda çok zorlandık. Aziz Yıldırım, Hakan Bilal Kutlualp ve Mahmut Uslu çok uğraştı. Defalarca Brezilya’ya gittiler. Haklarını yiyemem.
Fenerbahçe’de bir dönem Van Hooijdonk’u, bir dönem de Alex’i sivrilttiniz, takımları onların üzerine kurdunuz. Takım hep bir kişinin üzerinden yürürken işler iyiydi ama sizin zamanınızda Van Hooijdonk, sizden sonra da Alex kulüpten kötü bir şekilde ayrıldı. Bir süre sonra bu oyuncular sorun mu olmaya başlıyor?
Fenerbahçe’de hâlâ böyle bir arayış var. Takım bütünlüğünün bozulmaması için de ayrıca uğraşıyordum. Ayarı iyi tutturmak gerekiyor. Yoksa işin ucunu kaçırabilirsiniz.
Sizi beğenenler size “dâhi”, beğenmeyenler “deli” diyordu? Neden bu kadar uçlarda yorumlar alıyordunuz sizce?
İnsanları memnun edemezsiniz. Özellikle de herkesin istediği bir göreviniz varsa… Nasrettin Hoca hikâyeleri de var bunun gibi. Bayılıyorum onun hikâyelerini okumaya! (Gülerek bildiği birkaç hikâyeyi anlatıyor)
"TÜRKLER İÇİN HER ŞEYDEN ÖNCE ŞEREFLERİ GELİR"
Türklerin kafası nasıl çalışıyor sizce?
Türkler için her şeyden önce şerefleri gelir.
"DÜNYANIN HİÇBİR YERİNDE MAÇLAR 116 DAKİKA SÜRMEZ!"
Denizli’de şampiyonluğu kaçırdıktan sonra aynı şeyin yeniden başınıza geleceğini tahmin eder miydiniz? Ya da aynı şeyin olacağını bilseydiniz, yeniden Fenerbahçe’nin başına geçer miydiniz?
Bu kaç teknik direktörün başına gelebilir ki! Bir daha Denizli’deki gibi bir maç olmayacak çünkü dünyanın hiçbir yerinde maçlar 116 dakika sürmez!
Çalıştırdığınız takımlarda alışılmadık şeyler deniyordunuz. Hatta maç içinde sağ bekle sol bekin yerini değiştiriyordunuz, stoperden sağ açık yapıyordunuz… Bunu imkânsızlıklardan mı yapıyordunuz, yoksa her futbolcunun birkaç farklı mevkide oynaması gerektiğini mi düşünüyorsunuz?
Bunu ne zaman yapıyorsam bilin ki elimde o mevkide oynatacak oyuncu yoktur. Yani bu değişiklikleri çoğunlukla mecburiyetten yapıyordum.
"EVRA'YI İLK BEN KEŞFETTİM, HAMİT FENERBAHÇE'YE GELMEK İSTEMEDİ"
Nasıl bir scout ekibiyle çalışıyorsunuz?
Futbolcuları güvendiğim insanlara izletir ve gelişimlerini gözlemlerim. Fenerbahçe’ye Robert Kovac’ı istedim, alamadık. Juventus’a gitti sonra. Çok futbolcuları parlamadan istedim ama kulüplere söz geçiremedim. Birçoğunu Aziz Yıldırım istemedi. O hep Roberto Carlos’u istedi ve sonunda aldı. Roberto Carlos yerine Abidal’i alması için direttim. Michael Essien izlettim mesela. Daha keşfedilmeden Patrice Evra’yı alabiliyorduk, biliyor musun? Hamit’i almayı çok istedim ama Hamit gelmek istemedi.
Türkiye’de bir takımı şampiyon yapmak isteyen teknik direktörün nelere ihtiyacı var?
Bu bir yemek tarifi gibi bir şey değil. Beş madde saysam geriye 50 madde kalır. (Bu sırada bize bilgisayarından kulüplerin içindeki çalışan örgüsünü gösteren bir gösterim yapmaya başlıyor) İyi bir ekiple çalışmak en baştaki maddedir. Futbolcunun içtiği antibiyotiği bile takip etmek bu ekibin işidir.