Oluşturulma Tarihi: Kasım 09, 2002 00:00
Türkiye'nin en önemli futbol müzelerinden birisi İstanbul'da Bayrampaşa'da. Hem de herhangi bir kulübe veya kuruma ait değil. 40 yıllık bir futbol ve
Fenerbahçe sevdalısı Paşalı Birol'un özel müzesi. Kazancının büyük bir kısmını Fenerbahçe'nin peşinde dolaşarak harcamış. Bununla yetinmeyip dükkanının üzerindeki iki daireyi müze haline getirmiş, bu yüzden kendi kirada oturuyor. Müze deyince küçümsememek lazım: Binlerce metrelik pankart, yüzlerce forma ve flama ile akla gelebilecek her türlü hediyelik eşya müzedeki parçalar arasında. Söylediğine göre bu koleksiyon uğruna 250 milyar liraya yakın para harcamış. Satın almaya kalkanlar olmuş ama o satmamakta kararlı. Bugünlerde Fenerin galibiyetinden dolayı sevinçli ama çıkan olaylardan da bir o kadar rahatsız. Bir de sevgisini esirgemediği kulübünün kendisine yeterince ilgi göstermemesi onu keyifsiz yapan. Tek beklentisi başkan Aziz Yıldırım’ın veya yöneticilerin gönderdiği bayram tebriklerine bir cevap yollaması. KADIN FUTBOL TAKIMLARI MERAKIPaşalı Birol'un bir merakı da kadın futbol takımları. 1971'de ilk kadın futbol takımının kurulmasıyla bu merak başlamış. 11 yıl boyunca Dostlukspor takımının yöneticiliğini de yürütmüş. Müze evinin bir kısmını dünyadaki kadın futbol takımlarıyla birlikte çektirdiği fotoğraflara ayırmış. 100'e yakın takımla fotoğraf çektirmiş. Dünya şampiyonu ABD takımı da bunlar arasında. Bu fotoğraflarla Avrupa'nın çeşitli şehirlerinde sergi açmış. Tüm koleksiyonu görmek için Hollanda Milli Takımı müzesini ziyarete gelmiş. Kadın futbolunu çok iyi tanıdığını, dünyadaki yüzlerce takım hakkında bilgisi bulunduğunu ısrarla belirtiyor. En son bu yıl özel bir turnuva sırasında Yunan Milli Takımı'yla fotoğraflanmış.Duvarlarının tamamı Fenerbahçe posterleri ve fotoğraflarıyla kaplı dairesinde Vecdi Teker, namı diğer Paşalı Birol heyecanlı heyecanlı konuşuyor. Tribünlere astığı ‘‘İlk Aşkımsın Kanaryam’’ pankartıyla duyurduğu, yüreğindeki Fenerbahçe sevgisinin büyüklüğünü anlatıyor. Vücudu da dilinden geri kalmıyor. El kol hareketleri sözlerine eşlik ediyor, yerinde duramıyor: ‘‘Doğuştan kimse Fenerbahçeli olamaz. Bunu kabul etmiyorum. Birilerinin, bazı olayların insana etki etmesi lazım. O sevgi öyle kolay kazanılmaz.’’Takımın kötü futbolu ve biraz da küfürlü tezahüratlar yüzünden altı aydır maçlara gitmediğini ve başkan Aziz Yıldırım'a kırgınlığını üzüntüyle ifade ediyor. ‘‘Başkanımızdır severim. Ama kendisine forma verdim, bir teşekkür bile etmedi. Her bayram tebrik yollarım, bir kere olsun cevap almadım’’ derken ilgi beklediğini hissetiriyor. 40 yılı aşkın bir süre Fenerbahçe'yi Türkiye'nin her köşesinde, hatta yurt dışında takip etmiş bir taraftar olarak biraz vefa görmek istiyor. Dile kolay 1959'dan beri yağmur çamur demeden tribünlerden seyrettiği Fenerbahçe maçlarının sayısı bine yakın. Eğer iki maç daha seyrederse o büyülü 1000 rakamına ulaşacak. Açık tribündeki yerini almak için sarı-lacivertlilerin biraz daha iyi oynamasını bekliyor. ‘‘Başkandan stat değil, şampiyonluk bekliyoruz. Bakın İzmir takımlarının 70 bin kişilik stadı var ama hiç şampiyonluk şansları var mı?’’ sorusunu boşuna sormuyor. Gönlünde, aklında hep şampiyonluk ve
Galatasaray'ın Avrupa başarılarını gölgede bırakacak sonuçlar yatıyor.43 YILDIR İZLİYORVecdi Teker, şimdi 52 yaşında ve 1959'dan beri de Fenerbahçeli. Genç yaşından beri Fenerbahçe'yle ilgili her şeyi biriktiriyor. Maç biletleri, fotoğraflar, posterler, dergiler, hediyelik eşyalar... 1983'te ilk dükkanını açıp cebine biraz para girince pankart işine girmiş. O güne kadar tribünlerde çok az pankart bulunduğunu ve bunların da basmakalıp sloganlardan ibaret olduğunu görerek bu işe soyunmuş: ‘‘Ya ya ya, şa şa şa Fener Fener çok yaşa' sloganından bıkmıştım. Tribünlere biraz renk gelsin istedim.’’ Her maçta esprili, centilmenlik çağrısı yapan farklı bir pankartı stadyum tribünlerine asmış. Galatasaray ve
BeÅŸiktaÅŸ'ın uzun yıllar ÅŸampiyon olamamasını ‘‘Yapmayalım Laga Luga Çene, Bizler Beklemeyiz 14, 15 Sene‘‘ pankartıyla tatlı tatlı eleÅŸtirir. Bazen bir pankart da yetmez. 1985'teki Bordeaux maçında Ä°nönü Stadı'nın üç tribününde de Birol'un pankartları yer alır. ‘‘Sahada Rakip, Dışarda Dost Olalım, PaÅŸalı‘‘, ‘‘Sporun GüzelliÄŸini Küfürle Kirletmeyin, PaÅŸalı.‘1989'da bir grup holigandan aldığı tehditler yüzünden tribünden bir süre uzaklaÅŸmak zorunda kalır. Ama pankart aÅŸkı dinmez. Åžimdi hazırladığı tüm pankartları müzesinin ikinci katında poÅŸetler içinde özenle muhafaza ediyor. Kendi ifadesine göre Ä°stanbul'un üç büyük stadyumunun tüm tribünlerini aynı anda süslemeye yetecek sayıda pankartı var. Birkaç yıl önce müzenin ününü duyup, ta Almanya'dan gelen bir Türk iÅŸletmeci 30 milyar liraya tüm koleksiyonu satın almak istemiÅŸ. Ama cevap kısa ve net olmuÅŸ: ‘‘Burası benim hayatım. Bunları nasıl satarım. DeÄŸil 30 milyar, dünyaları verseniz satmam.’’80 BÄ°N FOTOÄžRAFI VARPaÅŸalı Birol yıllar boyunca gördüğü her fotoÄŸrafı toplamış. Elbette ağırlık Fenerbahçe'de. Tüm baÅŸkanların fotoÄŸraflarını çerçeveleyerek müze-dairenin en müstesna yerine asmış. Fenerbahçe'nin ÅŸampiyonluk yaÅŸadığı her sezon için bir bölüm var. O sezonun yıldız oyuncuları alt alta sıralanıyorlar. Ayrıca tribünlere astığı pankartları da belgelemeyi unutmamış. Gerek Türkiye'de gerek yurt dışında birçok tribünde alameti farikası bayrağı ve pankartlarıyla poz vermiÅŸ. Ä°spanya'dan Fransa'ya, Almanya'dan Ä°ngiltere'ye Avrupa'nın her köşesinde ünlü futbolcularla fotoÄŸraf çektirmeyi de hiçbir zaman ihmal etmemiÅŸ. ‘‘Yabancı dil bilmiyorum. Ama Almanya'ya gittiÄŸimde hasta Fenerbahçeli bir gurbetçi işçi bulup yardım istiyorum. O beni örneÄŸin Bayern Münih'e götürüyor, antrenmana sokuyor. Futbolcularla görüştürüyor. Onlara bayrak ve flama veriyorum. Benim amatör makinayla da fotoÄŸraf çektirince tamam oluyor.’’Tüm bunların yanında gerçek bir futbol centilmeni. Tribünlerde küfre ve kavgaya karşı yarattığı sloganlarla da tanınıyor. Öylesine centilmen ki 26 yaşındaki oÄŸlu Murat'ın BeÅŸiktaÅŸ'ı tutmasına, hatta kongre üyeliÄŸine kadar gitmesine hiç ses çıkarmamış. Ama kendisi Fenerbahçe üyeliÄŸini hiçbir zaman düşünmemiÅŸ. Kulüpten bir çıkar saÄŸlamak aklına gelmemiÅŸ. Müzesinin alt katındaki dükkanının ismini ‘‘PaÅŸalı Birol yatakları’’ diye deÄŸiÅŸtirmesini salık verenler olmuÅŸ. Ama, PaÅŸalı Birol Fenerbahçe sayesinde kazandığı ismi kendi çıkarı için kullanmak istememiÅŸ.PAÅžALI BÄ°ROL'UN MÃœZESÄ°NDE NELER VAR?Ä°stanbul'daki üç büyük stadyumun etrafını bütünüyle dolanacak uzunlukta ve 100 milyar lira deÄŸerinde pankart80 bin fotoÄŸraf ve poster.2 bin futbol dergisi.500 maçın video kasedi.400 forma (Türk ve yabancı takımlara ait)500 flama (Türk ve yabancı takımlara ait)FB baÅŸta olmak üzere birçok takıma ait anahtarlıktan eldivene yüzlerce hediyelik eÅŸya.Futbolla ilgili her türlü yayın. Spor gazeteleri ve futbolla ilgili kitaplar da dahil. Erkek adam neden ritmik jimnastik hakemi olamıyor?Fırat NeziroÄŸlu (21) 16 yaşında girdiÄŸi Dokuz Eylül Ãœniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Tekstil Tasarım Bölümü Dokuma Programını bitirdi. Åžu anda aynı üniversitede tekstil üzerine yüksek lisans eÄŸitimi yapıyor. ÇeÅŸitli tasarım yarışmalarında birincilikleri var. Uzun yıllar bale yaptı. Dekorunu ve kostümünü hazırladığı Giselle Balesi'nin modern versiyonunda solist olarak yer aldı. 5 yıldır bir çok turnede ve konserde ud çaldı.‘‘Üç boyutlu dokuma tezgahı’’nın mucidi olduÄŸunu söyleyen Fırat, ritmik cimnastiÄŸe de tasarımlarında bu sporun figürlerinden esinlendiÄŸi için ilgi duymuÅŸ. Fırat'ın ayakkabı tasarımı ve dokuma alanında düzenlenmiÅŸ yarışmalarda çeÅŸitli dereceleri de var.Fırat NeziroÄŸlu (21) aslında genç bir modacı. Ritmik jimnastik yapan kızkardeÅŸi nedeniyle bu spora ilgisi var. Bir modacı olarak da tasarımlarında jimnastikçilerin figürlerinden ilham almış: ‘‘Bunun seyirci olmaktan farkı vardı. Giderek bu sporu geliÅŸtirmeyi düşündüm, katkım olsun istedim.’’ Aslında aklında daha fazlası var, sporun figürlerine müdahale edebilmek ve deÄŸiÅŸiklik yapabilmek! Jimnastik bir kadın sporu. Ãœstelik çocukken baÅŸlamak gerekiyor. Antrenör olması da bu iki nedenle kolay deÄŸil. Tek seçenek kalıyor geriye; hakemlik. Fırat, baÅŸvuru tarihi gelip çattığında, federasyona baÅŸvurmuÅŸ. Uzun süre beklediÄŸi cevap gelmeyince, aramış federasyonu. Aldığı cevap inanılmaz: Dilekçesi, erkek olduÄŸu için deÄŸerlendirilmemiÅŸ bile. Hakem Komitesi'nden yetkililer, Federasyon BaÅŸkanı, çalmadık kapı bırakmamış. Görünüşe bakılırsa, herkes iyi niyetli ama ‘‘teamül‘‘ böyle; erkek adam ritmik cimnastik hakemi olamıyor, demiÅŸler. Olamamış da zaten. Türkiye Cimnastik Federasyonu Hakem Komitesi Ãœyesi Ani Agopyan yazılı bir kural olmamasına raÄŸmen Federasyon kararlarının ve uygulamanın bu yönde olduÄŸunu söylüyor. Dünyada erkek hakem bulunmadığını söylüyor. Agopyan'a göre bir neden daha olabilir, cimnastikçi olan kızkardeÅŸ. Prensip olarak hakemlerin yarışmacılarla akraba olmaması gerekiyor çünkü.Federasyon BaÅŸkanı Attila Örsel de sorunu aÅŸmada yetersiz kalıyor. ‘‘Kadınlardan karşı olan yok, kıyameti erkekler kopartıyor. Konuyla bir yıla yakın bir süredir meÅŸgulüz. Fırat'a bu hak tanınacaktır. Bir seneyi bulabilir. Ona vazgeçmemesini öğütledim, genç arkadaşımızın baÅŸvurusu bugün olmasa bile, ilerde mutlaka gerçekleÅŸecektir.’’ Ä°ÅŸte bunu da Fırat'ın aklı almıyor. ‘‘Bir yıl sonra kabul edileceÄŸim belliyse neden bir sene kaybediyorum’’Merkezi Ä°stanbul'da olan Jimnastik Sevenler DerneÄŸi BaÅŸkanı Fatih Kızılgün ise bir turnuvada erkekler jimnastik müsabakası için gönderilen Avusturyalı kadın hakemi karşılarında görünce ne kadar ÅŸaşırdıklarını anlatıyor: ‘‘Önce bayanlar için geldiÄŸini sandık, daha sonra kendisi erkek karşılaÅŸmalarına hakem olarak gönderildiÄŸini söyleyince hepimiz ÅŸaşırdık’’ diyor. Türkiye'de iÅŸin içinden çıkamayınca bir de Uluslararası otoriteye danışalım diyoruz ve Uluslararası Jimnastik Federasyonu Basın ve Ä°letiÅŸim Direktörü Philippe J. Silacci'ye soruyoruz: ‘‘Bu konuda kısıtlayıcı bir kural yok’’ diyor kısaca. Bu cevap üzerine durumun Türkiye'ye özgü bir tuhaflık olduÄŸunu iyice idrak ediyoruz. Belki bizim federasyonun tüzüğünde de kısıtlayıcı bir madde bulunmuyor ama bayan müsabakalarına erkek hakem verilmesinden belli ki ‘‘rahatsızlık’’ duyuluyor. Â
button