Güncelleme Tarihi:
FB TV'de yayınlanan Kamp Günlüğü programında Fatih Demirkol'un sorularını yanıtlayan Kazım, genelde mutlu ve güler yüzlü bir insan olduğunu belirterek, "İnsan hayatında mutsuz, üzgün olduğu zamanlar olur. Ben bunları dışarıya çok fazla yansıtmam. Bu nedenle genel olarak mutlu ve güler yüzlü görünürüm" dedi.
Takım içinde çok iyi bir arkadaşlık ortamının bulunduğunu söyleyen Kazım, "Şu an için oyunda çok yer almıyorum, takım arkadaşlarım çok iyi seviyede ve bu kamp döneminde herkes birbiriyle çok iyi zaman geçiriyor. Genel anlamda takım içerisindeki arkadaşlık çok iyi.Takım arkadaşlarım arasında öncelikli bir ayrım yapamam ancak Stephen Appiah, Can Arat, Kezman ve Vederson ile daha yakınım. Çünkü onlar İngilizce konuştukları için, onlarla daha kolay iletişim sağlayabiliyorum. Takım içinde herkesle iyi bir iletişimim var. Örneğin bir Roberto Carlos, dünya starı ve çok büyük bir kalbi var. Ancak aynı dilde konuşabildiğim için bu arkadaşlarımla daha fazla yakınlık kurabiliyorum" diye konuştu.
Oyun tarzı hakkında konuşan Kazım, "Benim oyun tarzımı özetleyecek olursam, ben çok fazla dikine giden ve direkt oynayan bir oyuncuyum. Topu ayağıma aldığım zaman ilk aklıma gelen atak yapmak ve gol atmak, dolayısıyla takımımın gol atması. Dolayısıyla top ne zaman bana gelse dikine gidip, gol atmayı istiyorum. Şu anda sağ kanatta, çizgide oynuyorum. Fenerbahçe'ye gelmeden önce daha önde forvet arkasında oynuyordum. Takımın sistemi ve yapısı gereği hocamız Zico beni sağ kanatta oynatıyor. Geçtiğimiz yıllarda ortada oynadığım zamanlarda daha fazla şut çekme ve gol atma fırsatı elime geçiyordu. Ama dediğim gibi büyük bir takımız ve herkes her an istediği yerde oynayamayabiliyor. Ben de bunu yadırgayacak ve tartışacak değilim. Hocamız bana sağ kanatta yer veriyor ve ben de bu mevkide en iyi şekilde başarılı olmaya çalışıyorum. İnsanların benim futbol tarzımı İngilizlere benzetmesi çok normal. Çünkü ben futbolu İngiltere'de öğrenmiş bir insanım. Türkiye'ye geldikten sonra buradaki futbol stilini analiz ettiğimde, iki oyun tarzında büyük farklar olduğunu gördüm. İngiltere'de topu ayağınıza aldığınız andan itibaren dikine oynayarak rakip kaleyi bulmanız gerekir. Türk futbolu futbolcuların daha fazla teknik özelliklerini ortaya koydukları bir şekilde oynanıyor, daha çok yan paslara dayanıyor. Adapte olmak adına bana verilen görev itibariyle ve takım oyunumuz nedeniyle çok fazla bir zorluk çekmedim. Fenerbahçe'de halen yeni olduğum için çok fazla oynama fırsatım da olmadı ama, sahada daha fazla kalmaya başladığım zaman, kendi futbol tekniklerimi de sahada daha çok uygulama şansı bulacağım" şeklinde konuştu.
Beğendiği futbolcuları sıralayan Kazım, "En beğendiğim futbolcuları düşündüğümde ilk aklıma gelen Arsenal'in efsane golcüsü Ian Wright. İngiltere'nin gol rekoruna sahipti. Bu rekor ancak geçen sene kırılabilmiş. Ayrıca kendi dönemimden izlediğim ve gördüğüm futbolcular içinde düşünürsem Ronaldinho'yu da sayabilirim. Bütün dünya futbolu içerisinde ise Pele, Maradona ve Zico unutulmaz oyunculardı" ifadelerini kullandı.
Tek eksik yönünün kafa vuruşları olduğunu söyleyen Kazım, "Fiziksel avantajlarımın yanı sıra bence benim tek eksik olduğum konu kafa vuruşları. Bu konu üzerinde kendimi geliştirmeyi düşünüyorum" dedi.
Öncelikli hedefinin Fenerbahçe olduğunu söyleyen Kazım, "Fenerbahçe'ye gelmeden önceki hedefim Şampiyonlar Ligi'nde oynayan dünya kulüplerinden bir tanesinde oynamaktı. Bunu başardığıma inanıyorum çünkü, şu an Fenerbahçe'deyim. Öncelikli hedeflerim arasında Fenerbahçe'de başarılı olmak ve Türk Milli Takımı'yla birlikte 2008'de Avrupa Şampiyonası'nda yer almak geliyor. İlerleyen yıllarda Avrupa'da da oynayabilirim ancak, öncelikli hedefim Fenerbahçe" diye konuştu.
İlk kez sezon arası kampı yaptığını söyleyen Kazım, "Kamp dönemi öncesinde çok kısa bir dinlenme sürecimiz vardı. Bu zaman içerisinde ailelerimizi gördük. Benim için ailemle birlikte olmak çok önemliydi. Ben ilk defa böyle bir kamp döneminde bulunuyorum, çünkü İngiltere'de sezon arasında kamp dönemi bulunmaz. Bu çok yararlı bir kamp, çünkü kendinizi tamamen konsantre edebiliyorsunuz. Tüm takımla birlikte zaman geçiriyorsunuz. Hocamız Zico ve kondisyonerimizin verdiği programlar bize güç kazandırıcı, motivasyonumuzu arttırıcı nitelikte. Bunların etkisini İstanbul'a döndüğümüzde ve lig başladığında göreceğinizi düşünüyorum. Antalya ile ilgili şunları diyebilirim ki, kamp yaptığımız yer çok güzel bir yer. Sabah uyandığımda önümde denizi görmek beni o gün içerisinde çok farklı bir şekilde motive ediyor. İngiltere'de sezon arası yok. Karşılaşmalar oynanmaya devam ediyor bu nedenle her maç geldiğinde kendinizi ayarlamak durumundasınız, belli bir seviyede tutmak zorundasınız. Türkiye'deki sistem bir bakıma iyi, çünkü biraz olsun dinlenecek ve kafanızı boşaltacak fırsatınız oluyor. İngiltere'deki futbolcular için zaman zaman bu sorun oluyor. Diğer taraftan bakıldığında ise sezonda verilen bu arada az da olsa futboldan uzak kalıyorsunuz. Kendinizi yeniden belli bir seviyeye getirmek için ekstradan bir efor sarf etmeniz gerekiyor. Ligin ilk yarısında sezon başında çok iyi başlayamamıştık. Sonrasında ligin ortasına doğru yakaladığımız ivmeyi, ligin sonuna kadar kaybetmeden arttırdık. Ben ligin 2. yarısında kaldığımız yerden devam ederek ipi göğüsleyecek ekibin biz olacağına inanıyorum. Türkiye liginde hedefimiz şampiyonluk. Şampiyonlar Ligi de çok önemli. Camia olarak, takım olarak çok iyi bir yere geldik. Son yıllara baktığınız zaman belki Avrupa'nın en iyi takımlarından biriyle karşılaşacağız. Şampiyonlar Ligi'nde de gidebildiğimiz yere kadar gitmeyi istiyoruz" dedi.
Basketbola ilgi duyduğunu söyleyen Kazım, "Hobi olarak basketbol ile ilgileniyorum. İngiltere'de iyi bir basketbol ligi olmamasına rağmen, basketbol bizim sokakta arkadaşlarla aramızda oynadığımız bir oyundur. Mümkün olduğu kadar ligleri takip etmeye çalışıyorum. Türkiye liginden de Fenerbahçe'yi takip ediyorum. Real Madrid maçına gitmiştim ancak ne yazık ki kazanamamıştık. Bunun dışında Avrupa liglerini ve NBA'yi takip ediyorum. Chicago Bulls'ta oynayan Michael Jordan efsanesi ile büyümüş bir insanım. Şu anda da Los Angeles Lakers'dan Mate'i takip ediyorum. Benim kalbim futbolda. Basketbolu sadece bir hobi olarak oynuyorum. Basketbol sizi çevik ve formda tutuyor, zevk aldığım için oynuyorum. Basketbolda çok iddialı değilim ama, teke tek maçta takımdaki herkesi yenebilirim de diyebilirim. Hatta doktorumuzla da aramızda böyle bir iddia var. Avrupa ligini çok iyi takip edemesem de bu ligde çok iyi oyuncularımız var. Örneğin bir Mirsad Avrupa liginde ribaund rekorunu kırdı. Onlar için her zaman kalbimden en iyisini diliyorum" diyerek sözlerini tamamladı.