Alp ULAGAY
Oluşturulma Tarihi: Ekim 18, 2003 22:32
Galatasaray kulübü elde ettiği sportif başarılara karşın borç sorunundan bir türlü kurtulamadı. Futbol takımının büyük başarılardan sonra inişe geçmesi borç sorununu kulüp yönetiminin karşısına daha sık çıkarır oldu.
Beş yıldan bu yana her genel kurul ve divan kurulu toplantısında yönetim, borçla ilgili sorulara cevap vermekte zorluk çekiyor. Kulüp üyesi Suat Sucuka'nın hazırladığı rapora göre 1996'dan bu yana sürekli bütçe açığı veren
Galatasaray'ın geçmiş dönemden kalan borçları 80 milyon doların üzerinde. Sucuka'nın yaptığı tahmine göre ise bu borç yıl sonunda 95 milyon dolara dayanacak. Kulüp başkanı Özhan Canaydın'ın son açıklamasına göre de yıllık giderler, gelirlerden yaklaşık 15 milyon dolar daha fazla.
Başkan Özhan Canaydın geçen haftaki divan kurulu toplantısında Galatasaray'ın yaşadığı mali sıkıntıları bir kez daha dile getirdi. Canaydın'a göre kulübün yıllık gideri, gelirinden 15 milyon dolar fazla. Ve kulüp geçmiş dönemden kalan borçları tasfiye etmekte zorlanıyor: ‘‘Halka arz ve kulübe ortak almak gelirlerin artırılması için yapılır. Ancak, geçmişte bu işlemler sadece borçların kapatılması için yapılmış. Gelirlerin de beş katı borçlanılmış.’’ Canaydın'ın sözleri Galatasaray'ın durumunu gözler önüne seriyor.
Özellikle futbol takımı sayesinde son 20 yılda büyük bir gelir artışı sağlayan kulüp, giderlerin daha hızlı artmasına engel olamadı. Kulüp üyesi Suat Sucuka'nın hazırladığı 1979-2002 dönemini kapsayan ‘‘Rakamlarla Galatasaray’’ adlı çalışma bu eğilimi somut bir şekilde ortaya koyuyor.
Rapora göre Galatasaray'ın yıllık geliri 1980'lerin başında 1,5 milyon dolar civarındaydı. Gelirler 1990'da 4 milyon, 1995'te ise 18 milyon dolara çıktı. Alp Yalman'ın başkan olduğu 1990-1995 yılları arasında ise Galatasaray gelir fazlası olan bir kulüptü. Kulüp bu dönemde yıllık 4-5 milyon dolarlık gelir fazlası elde etmeyi başardı.
Bu dönemin başında Rumen Iosif Rotariu, Polonyalı Roman Kosecki gibi flaş transferler yapan kulüp mali açıdan sıkıntıya girdi. Bunun kötü sonuçlarını öngören Yalman yönetimi yıldız futbolcuları elden çıkarıp yetenekli gençleri takıma dahil etti. Oyuncu maaşlarını aşağıya çekip iki yıl içinde giderlerde yüzde 40'a varan bir düşüş sağladı. Bu sayede Galatasaray bilançosu düzenli biçimde gelir fazlası vermeye başladı.
1996'DAKİ U DÖNÜŞÜFaruk Süren'in kulüp başkanı seçildiği ve Fatih Terim'in futbol takımı teknik direktörlüğüne getirildiği 1996 yılı bir dönüm noktası olur. Süren'in hedefi Galatasaray'ı Avrupa'nın zirvesine taşımak ve daha da önemlisi futbol takımına yakışır modern bir stadyum inşa etmektir.
Sportif başarılar geldi ama stadyum inşaatı tam bir yılan hikayesine döner. 1996'da futbol gelirlerindeki artışa karşın kulüp bütçesi 8 milyon doların üzerinde bir açık verir. Terim'in döneminde Galatasaray Türkiye'de hiçbir kulübün elde edemediği başarılara ulaşır ama bunun bir bedeli de vardır.
Art arda yapılan Hagi, Ilie, Popescu gibi yıldız oyuncu transferleri, yükselen futbolcu maaşları ve primler nedeniyle giderler ok gibi fırlar. Öyle ki futbol takımının 1995'te 12 milyon dolar olan yıllık gideri 2000'de 65 milyon dolara çıkar. Özellikle Avrupa kupalarındaki başarılar sayesinde gelirler de artar. Futbol takımının geliri aynı dönemde 18 milyon dolardan 48 milyon dolara yükselir. Ama bu artış giderleri karşılamaya yetmez. Örneğin sadece 1999 yılında futbol şubesinin zararı 22 milyon dolardır. Ertesi yıl bu rakam 17 milyon dolara iner.
2000-01 sezonunda dört kariyerli oyuncu Hagi, Jardel, Popescu ve Taffarel’in maaşları toplamı 12 milyon doları geçer. Aynı sezonda Galatasaray futbolcularına 35 milyon dolar civarında bir ödeme yapar. Ancak, Galatasaray'ın borç yükünün artmasının nedeni sadece futbol harcamaları değildir. 1996-2002 döneminde basketbol ve voleybol şubeleri de cepten yer. Yedi yıl sonunda basketbol şubesinin toplam açığı 17 milyon, voleybolunki de 9 milyon dolardır. Önemli gelir kaynakları bulunmayan bu iki daldaki harcamalar da borçları artırır.
CANSUN’LA KEMER SIKILDI
2001'de olağanüstü genel kurul sonrası başkan seçilen Mehmet Cansun kemer sıkma dönemini başlatır. Bir yıl içinde Hagi, Jardel, Popescu, Taffarel, Ümit Davala, Okan Buruk, Emre Belözoğlu, Hakan Ünsal gibi yıldız isimler yurtdışına
transfer olurlar. Maaş yükünü azaltan Galatasaray, Sportif AŞ şirketinin yüzde 20'sini halka açarak 20 milyon dolar gelir elde eder ve 2002 yılını sadece 3,9 milyon dolarlık bir bütçe açığıyla tamamlar. Bu kemer sıkma önlemleri 2002 yılında Cansun'un seçimi kaybetmesini önleyemez. Yeni başkan Özhan Canaydın da ağır borç yüküyle mücadele etmekten kurtulamaz.
Bu arada borç yükünü hafifletmek isteyen yönetim, 2002 başında bir de maliyenin vergi cezasıyla şoka girer. Transfer ve maaş harcamalarını maliyeden gizleyen Galatasaray bu yüzden verilen 116 trilyon lira (yaklaşık 85 milyon dolar) vergi cezasını hükümetin ve bürokrasinin kapısını aşındırarak 18 ayda ödemek üzere 3,7 trilyon liraya (yaklaşık 2.7 milyon dolar) düşürür.
2003'TE DURUM
Galatasaray'ın 1979-2002 dönemini inceleyen Suat Sucuka 2003 yılı içinde iyimser değil: ‘‘2003 mali yılı sona ermedi. Ama yılın büyük bir kısmını geride bıraktık. Şu ana kadar gördüğümüz tablo geçen yıllardan farklı bir durum yaşanmayacağını ortaya koyuyor. Normal olarak kulübün yıl sonundaki gider fazlası 10 milyon dolardan aşağı olmaz, muhtemelen 15 milyon dolar civarında olur. Yani yıl sonunda borç bakiyesi 90 milyon doları geçecek. Borcu düşük göstermek için gelecek yıllara ait alacakları bilançoya yansıtmak doğru değil. Galatasaray'ın Digitürk ile televizyon ve Aria ile sponsorluk anlaşmaları devam ediyor. Ama bu kuruluşların gelecek yıllarda ödeyeceği meblağları borçtan düşmek doğru değil.’’
GALATASARAY EKONOMİSİNİN KİLOMETRE TAŞLARI
1984: Jupp Derwall'in takımın başına gelmesi ve transfer hamlesi giderlerin yüzde 100'e yakın artmasına yol açar.
1985: Kulübün gelirleri bir önceki yıla göre yüzde 60'lık artışla 2,5 milyon dolara yükseldi.
1990: İlk özel televizyon Magic-Box kuruldu. Başta dört büyükler tüm futbol kulüpleri yüksek televizyon gelirleri elde etmeye başladılar. Ama yüksek transfer bedelleriyle yapılan yıldız oyuncu alımları ve onlara verilen yüksek maaşlar giderlerin de fırlamasına sebep oldu. Galatasaray mali yılı 4 milyon doların üzerinde bir zararla kapattı.
1991: Galatasaray Tanju Çolak gibi yıldızları satıp gençlere yöneldi ve giderleri düşürdü.
1993: Manchester United'ı eleyerek ilk kez Şampiyonlar Ligi'ne yükselen Galatasaray bu kárlı organizasyonun gelirlerinden faydalandı.
1996: Faruk Süren, Alp Yalman'ın yerine başkanlığa seçildi. Şifreli televizyon kanalı CINE 5 Türkiye Ligi maçları için havuz sistemini devreye soktu. Galatasaray'ın üç sezon boyunca yıllık 45 milyon dolar olan yayın pastasından aldığı pay yıllık 6 milyon doları aşıyordu.
1997: Fatih Terim yönetimindeki Galatasaray'ın başarılarına paralel biçimde giderleri de hızla yükseldi.
2000: Galatasaray UEFA Kupası'nı ve Süper Kupa'yı kazandığı yılı 85 milyon dolarlık rekor gelirle kapattı. Ama bu gelirin bir kısmı Sportif AŞ hisselerinin blok satışından geldi. Buna karşın giderlerde 85 milyon dolar olduğundan kulüp yılı çok az gider fazlası vererek kapattı. Aynı yıl Türkiye tarihinin en pahalı transferini gerçekleştirerek Porto takımından Mario Jardel'i tam 16,5 milyon dolar bonservis bedeliyle transfer etti.
2001: Şubat ayında tüm Türkiye derin bir ekonomik kriz geçirir. Bu yüzden Digitürk kulüplere ödediği televizyon yayın haklarında ayarlama yaptı. Tüm kulüplerin en önemli gelir kaleminde yüzde 40 oranında düşüş yaşandı.