Cim Bom’a başkan olacağım

Güncelleme Tarihi:

Cim Bom’a başkan olacağım
Oluşturulma Tarihi: Mart 25, 2000 00:00

Haberin Devamı

Derya Büyükuncu havuz dışında da iddalı bir kişilik

Derya 9 yaşından bu yana Türkiye'nin en iyi yüzücüsü. Kendisine örnek olarak bir yüzücüyü değil, efsanevi basketbolcu Micheal Jordan'ı seçmiş. Atina'da düzenlenen Dünya Kısa Kulvar Şampiyonası'nda 3. oldu. Her defasında ‘‘Derya artık bitti’’ diyenleri utandırmaktan büyük keyif alıyor. 4 yıl daha yüzmeyi düşünüyor ve Türk yüzme tarihine yeni ilkler kazandıracağından emin. Yüzmeyi bıraktıktan sonra en büyük hedefi Galatasaray Spor Kulübü'nün başkanı olmak.

Derya Büyükuncu, geçen hafta Atina'da düzenlenen Dünya Kısa Kulvar Şampiyonası'nda 52:88'lik derecesiyle, 100 metre sırtüstü yarışında üçüncü oldu. Bu ilk kez bir Türk yüzücüsünün Dünya Şampiyonası'nda kürsüye çıkması ve 53 saniyeninin altına inmesi demek. Derya, Aralık 1999'da Portekiz'de düzenlenen Avrupa Şampiyonası'nda da 53:17'yle ikinci olmuştu.

FANATİK G.S’Lİ

Derya geçen yıl İstanbul'da yapılan Avrupa Şampiyonası'ndan önce konuştuğumuzda sakat ve iddiasız olduğunu söylerken çok sakindi. Bu başarının ardından da aynı soğukkanlılıkla konuşuyor. Hatta yüzmeyi bıraktıktan sonra Galatasaray başkanı olacağını söylerken bile ses tonu değişmiyor. Bu mevkiye gelmeden önce Galatasaray'da çalıştırıcılık dahil her türlü göreve hazır olduğunu söylüyor. ‘‘Dışarıdan belli etmem ama benden fanatik Galatasaray'lı bulamazsın’’ diyor. Kendisini sevmeyenlerden bahsederken bile en ufak sinir ve heyecan belirtisi göstermiyor. Gerekli yanıtı havuzda verdiğini düşündüğünden olsa gerek sadece hafifçe gülümsüyor.

Derya, yüzmeye ilk başladığı yıllarda efsanevi şampiyon Mark Spitz'e hayranmış. Ancak şimdiye kadar kendisine hiç bir yüzücüyü örnek almamış. Örnek aldığı sporcu bir basketbolcu, bir başka efsane Michael Jordan. 1996'da Chicago Bulls, Jordan'ının büyük katkısıyla NBA tarihinin tüm rekorlarını altüst ederek şampiyon olduktan sonra, sağ omzuna bir dövme yaptırmış. Bu Jordan'ın iki bacağı açık tek elle smaç yaparken meşhur silueti. Dövmeyi çok severek taşıdığını ve bir çok durumda kendisine yardım ettiğini söylüyor. ‘‘Bu senin uğurun mu’’ diye sorduğumuzda, ‘‘Hayır. Onu çok iyi tanıyorum. Kasetlerini izledim, kitaplarını okudum. Örnek aldığım bir sporcu çünkü beyin kapesitesi çok yüksek’’ diye cevap veriyor.

BOĞULMAMAK İÇİN

Yüzmeye boğulmamak için başladığını söylüyor. Dört-beş yaşlarındayken anneannesinin Büyükada'daki yazlığına giderlermiş. Ablasıyla birlikte sürekli denizde olduğu için anneannesi onları gözetlermiş, boğulmasınlar diye. Sonunda anneanne resti çekmiş ve annesine, ‘‘Ya bunlar yüzmeyi çok iyi öğrensin, ya da hiç gelmesinler’’ demiş. Böylece iki kardeş soluğu Galatasaray'ın yüzme okulunda almış.

Derya 23 yaşında. İlk kez milli olduğu ve ilk Türkiye rekorunu kırdığı 9 yaşından bu yana Türkiye'nin en iyi yüzücüsü. 300 kereden fazla milli oldu ve bir o kadar da rekor kırdı. Çeşitli yaş guruplarında Balkan şampiyonlukları, Avrupa gençlerde ve Akdeniz oyunlarında rekorları ve birincilikleri var.

HEDEF OLİMPİYAT

Derya 1991'den bu yana ABD'de yaşıyor. 1998'de üniversiteyi bitirdikten sonra çalışmak için daha fazla zaman bulmuş. Bu da onu fazlasıyla mutlu ediyor. Bir dört yıl daha yüzeceğini söylüyor. Önünde haziranda Finlandiya'da yapılacak Avrupa Şampiyonası ve eylülde Sydney Olimpiyatları var. Her iki yarışmada da derecesini geliştirerek iyi yüzeceğinden emin: ‘‘Derecem beni nereye koyar bilemem. ama mutlaka iyi bir yere koyacaktır.’’

İstanbul'da geçen yıl yapılan Avrupa Şampiyonası'ndan bu yana ne değişti de bu derece geldi?

- Oraya da çok iyi hazırlanmıştım. Ama bileğimden sakatlandım. Çok ağrım vardı, iğneyle yüzdüm. Ayak vuramadım bu yüzden. Ondan sonra beni çekemeyenler, beni tanıyıp ta sevmeyenler ‘‘yüzemez artık’’ demeye başladılar.

Seni kötü etkilemedi mi bu sözler?

- Ben bunları 15 senedir duyuyorum. Her sene Türkiye şampiyonasından sonra ‘‘artık yüzemez, bu son senesi’’ derler. Bunları çok duydum. Bu yüzden kendime güvenimi hiç kaybetmedim.

Çok duyduğun için artık hırslanmana bile neden olmuyor herhalde?

- Oluyor aslında. Başarısızlığa gelemiyorum. Bana yapılan haksızlığı hiç unutmam. İnsanları haksız çıkarmayı da çok seviyorum. En büyük motivasyon kaynağım budur.

Başka ne motive ediyor seni?

- Başarı. İstanbul'daki Avrupa Yüzme Şampiyonası'ndan üç ay sonra Aralık'ta Avrupa Kısa Kulvar Şampiyonası vardı Lizbon'da. Ben yine çalıştım gittim. Orda en iyi derecemi yüzdüm ve ikinci oldum. Başarı beni daha da motive ediyor. Çalışmanın karşılığını görmek, daha çok çalışmaya itiyor beni.

Atina'daki Dünya Şampiyonası için daha o zaman umutlandın yani...

- Önümde iki aylık bir hazırlık dönemi vardı. ‘‘İki ay çok iyi çalışacağım ve kendi en iyi derecemi yapacağım’’ dedim. Atina'da kesinlikle daha iyi yüzeceğimi biliyordum. Ama o derece beni nereye koyar tahmin edemiyordum. Her zaman kendi en iyi dereceni yüzmek hedeftir. En iyi derecemi yüzdüm. Tabi üçüncü olmak ta üstüne iyi gitti.

Neden en iyi derecenin seni nereye koyacağın bilemiyorsun?

- Rakiplerimin form durumu değişebiliyor. Ayrıca hedefledikleri yarışlar farklı olabiliyor. Benim başarı hedeflediğim yarışta, o daha antreman ve yükleme safhasında olabiliyor. Bazı iyi yüzücüler o şampiyonaya katılmamamış olabiliyor.

O arada başka yarışmalara katıldın mı?

- Amerika'da küçük yarışmalara katıldım. Ama onlar hazırlıktan öteye gitmiyor. Yoğun bir çalışma temposunun içindeyken yorgun yüzüyorsunuz.

Amerika'da hangi takımda yüzüyorsun?

- Irvine Nowas. Onlarla çalışmak da önemli. Olanakları çok geniş. Türkiye'de sporcu imkansızlıklar içinde başarılı olunca ona bir şeyler veriyorlar. Orda başarılı olman için gereken maddi, manevi herşey sağlanıyor.

Atina için nasıl bir hazırlık programı yaptın?

- Çok özel bir program yapmadım. Sadece çalışma saatlerini arttırdım. Çok motive olmuştum. Daha büyük istekle çalıştım. Çünkü derecemin daha iyi çıkacağını biliyordum. Hatta sürekli yazıştığım arkadaşlara ‘‘gayet iyi yüzceğim’’ diyordum. İki ay süresince her gün sabah 7:30-9:30, akşam 15:30-18:30 arası yüzdüm. Ayrıca kara antremanları ve ağırlık çalışması yaptım.

Antrenörü Derya’yı anlatıyor

Şampiyon karakterli

Yılmaz Özükak Galatasaray'da ve milli takımda uzun yıllardır çalıştırıcılık yapıyor. Aynı zamanda Milli Takım Teknik Komite Başkanı. 1983'ten beri Derya Büyükuncu'yla çalışıyor ve onun özelliklerini ve gelişimini şöyle anlatıyor:

Derya altı yaşındayken kulübe ablasıyla beraber geldi. Ablası daha çabuk adapte oldu. Derya sessiz, sakin olduğu için pek belli etmedi havuzu sevip sevmediğini. Disiplin biraz sıktı Derya'yı. Üç-dört ay judo yaptı. Sonra tekrar döndü havuza. Derken iki kardeş arasında rekabet başladı. Ablası 10 yaş yarışlarında birincilikler kazanmaya başladı. Derya sudaki rahatlığı ve yumuşaklığıyla kendini hemen belli etti. Gösterileni hemen uygulayabiliyordu. Derya'nın yapısı ve karakteri bir şampiyon, bir rekortmen gibiydi. Suda rahat, su dışında uysaldı. Ayrıca fizik yapısı da müsaitti. Kol ve bacak uznulukları ideal ölçüdeydi. Derya yarışlara girdikten sonra kendi yaş grubunun iki üstündeki dereceleri elde etmeye, rekorlar kırmaya başladı. Böylece Derya'nın kumaşı ortaya çıktı. Bu bir şampiyonun kumaşıydı. Her şeyi çok ciddi yapan ve istenileni severek veren bir yüzücü oldu hep. Kendisine iyi baktı. Eczacı anne ve doktor babanın da bunda rolü büyük. Bazı çocuklar çok çabuk doyuma ulaşır. Derya öyle değildi. O dönemde Mark Spitz en iyi yüzücüydü. Derya antremandan sonra gider evde saatlerce Spitz'in kasetlerini seyrederdi. O yaşta ‘‘ben Spitz'i geçeceğim’’ diyecek kadar büyük düşünüyordu. Her antremanı bir müsabaka düşüncesiyle uygular. Programa bakar ve orda verilen tempoları yakalayıncaya kadar yüzerdi. Ben yeter dediğim halde havuzda kalırdı.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!