Güncelleme Tarihi:
Babası NBA’in, kendisi ise WNBA'in yıldızlarından biri...
Daha önce Polonya, Çek Cumhuriyeti, İsrail, Rusya ve İtalya’da forma giyen Karl Malone'un kızı Cherly Ford, yeni sezonda Türkiye’de Canik Belediyesi forması ile kariyerine devam edecek…
2008 yılında geçirdiği sakatlıktan sonra doktorların “Bir daha basketbol oynayamazsın” demesine kulak asmadan çalışan Cherly Ford, “Hayatımın en kötü yılıydı” diye tanımladığı günleri kendisine inanan ve destek veren tek kişi; annesi ile aşmış. Birlikte inanmış ve başarmışlar...
O günleri anlatırken “Gördüğünüz gibi işte buradayım” diyen Cherly Ford, kendisine inanmayan birçok basketbol otoritesine karşı kazandığı zaferi bu kısa cümlenin arasına gizliyor ve yüzündeki gülümseme ile hala oynuyor olmanın mutluluğunu yaşıyor.
Basketbol kendi seçimi olmamasına rağmen basketbol sevgisi ve azmi ile sakatlığının üstesinden gelen başarılı oyuncu, birkaç yıl daha basketbol oynandıktan sonra bir aile kurmanın hayalini bizlerle paylaşırken, diğer taraftan da ya ticarete başlamanın ya da salonlarda antrenör olarak boy göstermenin planlarını yapıyor.
Geçtiğimiz sezon Euroleague Sekizli Finalleri için İstanbul’a gelen ve Galatasaray’a karşı forma giyen Cherly Ford, Beretta Familia takımıyla bu ligde normal sezonunu ribaund kraliçesi olarak tamamlamış ve kariyerine yeni bir başarı daha eklemişti. İstanbul’da az vakit geçirmişti ama Türkiye’yi de sevmişti. Üstelik Türk insanı hakkında da biraz olsun fikri vardı. Nasıl mı? Çünkü kız kardeşinin erkek arkadaşı bir Türk'tü…
Kendisi ile Spor Toto Türkiye Kupası B Grubu’nun elemelerinin yapılacağı Konya’da sohbet ederken merak ettiğimiz soruları sorduk. Samimi cevaplar aldık. Pozitif enerjisi ile birlikte içten kahkahaları ile sıcacık bir röportaj gerçekleştirdik. Basketbolun yanı sıra biraz günlük hayatından, gelecek planlarından, favori markasından, yapmak istediği işlerden konuştuk…
İşte bu söyleşinin tüm detayları;
Çocukluk dönemlerine geri dönersek, basketbol o zamanlar senin için ne demekti?
Sadece dışarı çıkmak, arkadaşlarımla oyun oynamak ve keyif almak için yaptığım bir şeydi. Zaten annem de basketbol oynadığı için başka seçim şansım yoktu. Arkadaşlarım da basketbol oynuyordu. Böyle olunca ben ne kadar basketbol oynamak istemesem de bu ortamın içinde kendimi buluyordum. Ne kadar dirensem de boşunaydı. Sonunda bir de baktım ki basketbolcu olmuşum.
WNBA tarihinde All-Star takımına seçilen ilk çaylak oyuncuydun. Bu kariyerini nasıl etkiledi ve neler hissettin?
Bu olay benim kendime olan güvenimi arttırdı. İyi olduğum için All-Star kadrosuna seçilmiştim ve bu ilk yılımda olmuştu. Basketbolcu olacağıma gerçekten inanmamı sağladığı için bu olayı çok önemsemiştim.
Canik Belediyesi’nden transfer teklifi geldiğinde ne düşündün ve bu transfere olumlu cevap verirken seni etkileyen faktörler neydi?
Geçen sezon Sekizli Finaller için İstanbul’a gelmiştim ve çok sevmiştim Türkiye’yi. Daha önce Avrupa’da Polonya, Çek Cumhuriyeti, İsrail, Rusya ve İtalya’da oynamıştım. Basketbol anlamında üst seviyede oynamadığım bir Türkiye kalmıştı. Teklif gelince bu tecrübeyi de yaşamak istedim ve hiç düşünmeden kabul ettim. Benim hayatım hep küçük şehirlerde geçti. Böyle yerlerde kendimi daha rahat hissediyorum. Alışık olduğum ortamdan da kopmamış oluyorum.
2008 yılına dönersek WNBA’de Los Angeles Sparks ile oynadığınız maçta kavgayı ayırayım derken ön çapraz bağlarını koparmıştın ve bir sene basketboldan uzak kaldın. Bu kariyerinde neleri değiştirdi?
Aslına bakarsanız bu herkesin yanlış bildiği bir detay. Ben bu maçtan 2 maç önce sakatlanmıştım ama fark edemedik. Bu bahsettiğiniz maçta da üçlük atarken bacağımda şiddetli bir ağrı hissettim. Antrenörüm çıkarmak istedi ama ben devam edebileceğimi söyledim. Sonrasında da kavga çıktı ve ben ayırmaya gittiğimde zaten sakattım. Yani kavgayı ayırdığım için sakatlanmadım. Ön çapraz bağlarım kopmuştu. Çok zor bir yıl geçirdim. Hayatımın en kötü yılıydı. Öyle kötü bir sakatlıktı ki; herkes bir daha basketbola dönemeyeceğimi ve dönsem bile iyi bir oyuncu olamayacağımı düşündü. Doktorlar da bir daha oynamamın zor olduğunu söyledi. Bense oynamak ve basketbola geri dönmek istiyordum. Bu dönemdeki tek destekçim ve bana tek inanan kişi annemdi. Gördüğünüz gibi işte buradayım.
Cherly Ford basketbol sahasının dışında nasıl biridir? Nelerden keyif alır? Neleri izler?
Çok özverili bir insanımdır. Aile ve arkadaşlarım benim için çok önemlidir. Alışveriş yapmayı severim. En beğendiğim marka ise Louis Vitton. Boş vakitlerimde yapmaktan hoşlandığım şey balık tutmak. Bu beni çok rahatlatan ve mutlu eden bir hobi. Erkek kardeşlerimden biri Amerikan futbolu oynadığı için onu destekliyorum ve bu sporu izlemekten de hoşlanıyorum. Ayrıca bir dönem oynadığım softball da favorilerim arasında.
Biraz da gelecek planlarını sorsak…
Şu anda bekarım ve evlenmek, aile kurmak istiyorum. Çocukları çok seviyorum. Benim gibi özverili, aile değerlerine önem veren, sevecen ve tabi ki uzun boylu birisi ile henüz karşılaşmadım. Aslına bana “Evleneceğin kişi de en çok neye dikkat edersin?” diye sorarsanız ben, annesini çok sevmeli derim. Çünkü annesini seven ve ona değer veren bir erkek eşini de çok sever. Planlarımın özel olan kısmı böyle, basketbol ile ilgili olan kısmında ise birkaç yıl daha oynamak var. Oyunculuk kariyerimi bitirdikten sonra ya kendi işimi yapacağım ya da antrenör olacağım. Buna daha karar veremedim.
Peki, kendi işini yapmak istersen bu iş ne olacak?
Bir ayakkabı mağazası ya da bir restaurant açabilirim. Biz uzun kadınlar güzel ayakkabı bulmakta çok zorlanıyoruz. Bu problemi yaşayan biri olarak büyük numaralı güzel ayakkabılar satmayı çok istiyorum.
Türkiye ve Türk basketbolu hakkında neler düşünüyorsun?
Türkiye çok güzel bir ülke ve ben burayı seviyorum. İstanbul’u çok beğenmiştim, Samsun da çok güzel ve tam benim alıştığım gibi bir şehir. Ülkenizde her şehirde farklı bir şeyler var. Mesela bugün Konya’da Mevlana’ya gittik. Açıkçası benim Mevlana hakkında çok bilgim yoktu, müzeyi ziyaret edince en kısa zamanda bu konu ile ilgili bir şeyler okumaya karar verdim. Türk basketbolu ise gerçekten üst seviyede. Türkiye’deki oyuncuların fiziklerini ve oyunlarını da çok beğeniyorum. Bu ligde mücadele edeceğim için heyecanlı ve mutluyum.
Son olarak Avrupa’daki kadın basketbolu ile WNBA’yi karşılaştırdığında ne gibi farklar ortaya çıkıyor.
Bana göre çok fark yok. İki tarafta da iyi oyuncular, üst düzey mücadele var. Rekabet aynı. Değişen tek şey WNBA’de arka arkaya çok maç yapıyor olmanız.