Güncelleme Tarihi:
Bayern Münih altyapısında yetişen Ceyhun Gülselam, 2008 yılında Unterhaching takımından Trabzonspor’a transfer oldu. Bordo-mavili ekipte 89 maçta forma giyen Gülselam, 1 Türkiye Kupası ve 1 Süper Kupa sevinci yaşadı. 2011 yılında Galatasaray’a transfer olan tecrübeli futbolcu, kariyerinin en parlak dönemini yaşadı. Sarı-kırmızılılarda toplamda 5 kupa zaferi yaşayan milli futbolcu, takımına 47 maçta 3 gol ve 2 asistlik katkı sağladı. A Milli Takım formasını 6 kez giyen başarılı ön libero; Almanya’daki altyapı günleri ve Türkiye kariyeriyle ilgili bilinmeyenleri anlattı.
Ceyhun Gülselam'ın açıklamaları şu şekilde;
"ALTAY’DA MADDİ VE MANEVİ OLARAK ZOR BİR SÜREÇTEN GEÇTİK"
Bu sezon yaşadığı ekonomik sorunların ardından kısıtlı bir kadroyla mücadele eden ve TFF 1.Lig’e veda eden Altay’dan bahseden Ceyhun Gülselam, "Bu sene çok fazla sorunlarla uğraştığımız doğru. Maddi ve manevi olarak zor bir süreçten geçtik. Özellikle transfer yasağının olması ve takımdaki bazı arkadaşlarımızın ayrılması ile birlikte moral ve motivasyon anlamında da sorunlar yaşadık. Bu da sezonu kötü bitirmemize neden oldu. Burada kendi performansımdan ziyade takım olmaya ve genç arkadaşlara değer katmaya çabaladık." dedi.
"BAYERN MÜNİH’TE OLİVER KAHN VE GİOVANE ELBER GİBİ OYUNCULARIN YANINDA YETİŞTİK"
Kariyerinin başına döndüğümüzde Bayern Münih altyapısında yetişen ve oradaki gelişim sürecini anlatan Gülselam, "Bayern Münih Akademisi, disiplini ve okulu ön planda tutuyordu. Herkesin futbolcu olacağı garanti olmadığından dolayı okul ayrı bir önem taşıyordu. O dönem Bayern Münih Akademisi’nde iyi oyuncuların arasında çalışmak kendi performansımı da artırıyordu. Takımda Sandro Wagner ve Mats Hummels gibi oyuncular vardı. Çok genç yaşta olmama rağmen o seviyelerde iyi ve seçilmiş futbolcuların arasında olmak gurur ve heyecan vericiydi. Sürekli üst düzey bir rekabet ortamı vardı. Profesyonel olduktan sonra da rekabet ortamında bulunmak oradaki atmosferi olabildiğince tecrübe edinmemi sağladı. Ayrıca altyapı ile A takım o dönem aynı tesisi paylaşıyordu. A takım oyuncularının idmanlarını izleyerek onların yanında yetiştik diyebiliriz. Oliver Kahn, Giovane Élber, Mario Basler ve Lothar Matthäus gibi oyuncular vardı. Onların idmanını birçok kez izleme şansımız oluyordu" ifadelerini kullandı.
"ERSUN YANAL’IN PROJELERİNDEN SONRA TRABZONSPOR’A TRANSFER OLMAYI DÜŞÜNDÜM"
2008 yılında Unterhaching takımından Trabzonspor’a olan 36 yaşındaki futbolcu, Süper Lig kariyerine adım attığı dönemi şöyle anlattı: "Unterhaching takımında oynadığım dönemlerde ülkemizden ve yurt dışından çok sayıda transfer teklifi almıştım. O dönemde Fatih Terim tarafından A Milli Takım’a çağırılmıştım. Futbol hayatıma ülkemizde devam etme kararım daha fazla sıcak gelmeye başlamıştı. Trabzonspor’da teknik direktör Ersun Yanal’ın ve Trabzonspor yönetiminden Mahmut Aksu’nun ilgileri ve projeleri tüm düşüncelerimi Trabzonspor’a yöneltmeyi başarmıştı diyebilirim."
Trabzonspor’daki ilk döneminde başarılı bir futbol sergileyen ve Süper Lig 3.’lüğü sevinci yaşayan milli futbolcu, "O sene (2008 yılında) Trabzonspor çok fazla iddialı bir takım kurmuştu. Transferlerin çok fazla olmasıyla geniş bir kadroya sahiptik. Bu durum esasında bir o kadar iyi olsa da takımın birbirine ve Trabzon şehrine alışması biraz zaman almıştı. Takımın birbirine alışmasından sonraki 2 sezonda da ligde yaşamış olduğumuz başarılar ortadaydı." diye konuştu.
"O DÖNEM FENERBAHÇE VE GALATASARAY’IN ÇOK FAZLA İLGİSİ VARDI"
Trabzonspor’da 89 maçta 4 gol ve 3 asistlik bir performans sergileyen, uzaktan attığı etkili şutlarla dikkat çeken başarılı futbolcu, 2011 yılında Galatasaray’a transfer sürecine değinerek, "Açık konuşmak gerekirse Trabzonspor’dan ayrılmak gibi bir düşüncem yoktu. Sözleşmemin sonunda Trabzonspor’un opsiyon hakkı vardı ancak o dönemin şartlarında sözleşme uzatmak nasip olmadı. Fenerbahçe’nin ve Galatasaray’ın o zamanlar bana çok fazla ilgisi vardı. Fatih Hoca’nın Galatasaray’ın başına gelmesi ve Galatasaray’ın o dönemde son derece iddialı bir kadro kurması benim için son derece önemli faktörlerdendi. Bu sebeple Galatasaray’ı tercih ettim diyebilirim" diye vurguladı.
"KADIKÖY’DE KAZANDIĞIMIZ ŞAMPİYONLUK BAŞARILARIMIN EN ANLAMLISIYDI"
Galatasaray’da oynadığı dönem toplamda 5 kupa zaferi yaşayan Ceyhun Gülselam, "Galatasaray forması ile çok fazla başarı elde ettik. O sene kurulan kadronun da asıl amacı buydu. Hepimiz o amaçla oradaydık ve o yüzden çok fazla unutulmaz başarılar elde ettik. Ayrıca harika anılar yaşadığım zamanlarımız da oldu diyebilirim. 2012 yılında Kadıköy’de kazandığımız şampiyonluk başarılarımın içinde en anlamlı olanıydı" dedi.
"FATİH TERİM’İN BİLGİ VE BİRİKİMLERİ BAŞARILARIMIZIN EN BÜYÜK ANAHTARIYDI"
Drogba, Felipe Melo, Sneijder, Selçuk İnan ve Burak Yılmaz gibi oyuncuların da olduğu efsanevi Galatasaray kadrosuyla ilgili düşüncelerini aktaran milli futbolcu, o dönemle ilgili olarak, "Bu isimlerle birlikte oynamak her zaman keyif verir. Trabzonspor’da da Jaja ve Yattara gibi isimlerle oynamıştım ve hep bir rekabet ortamı vardı. Bu durum benim için hem bir fırsat hem de şanstı. İki takımda da 3 yıl forma giydim ve güzel bir döneme denk geldim. Bu iki kulüpte de hep başarılarla dolu yıllarım oldu. O sene Galatasaray’da kurulan efsanevi kadroda yer almak ve birçok başarı kazanmak tarifi mümkün olmayan bir duyguydu. Böyle büyük isimlerin yanında çalışmak ayrı bir zevkti. Fatih Terim’in bilgi ve birikimleri, bu kadar üst düzey bir oyuncu grubunu yönetebilmesi başarımızın en büyük anahtarıydı diyebilirim. Biz sahada oynadığımız oyundan çok fazla keyif alıyorduk ve bu da skorlara ve başarılara yansıyordu. Taraflı tarafsız herkes tarafından da takdir edilen ve beğenilen bir oyun anlayışımız vardı" diye konuştu.
"JUVENTUS’U İSTANBUL’DA YENDİĞİMİZ MAÇ BİZİM İÇİN ÇOK ÖZELDİ"
2013 yılında Galatasaray’ın İtalyan devi Juventus'u 1-0 mağlup ederek Şampiyonlar Ligi'nde 2. tura yükseldiği maçla ilgili duygularını anlatan başarılı orta saha, şöyle devam etti: "İstanbul’un en soğuk günlerinden birisiydi. Mutlaka galip gelmemiz gereken bir karşılaşmaydı. Aslında iyi de oynamıştık. O soğuk havaya rağmen tüm stat tamamen doluydu ve taraftarlarımız bizleri ateşliyordu. Yoğun kar yağışı nedeniyle maç bir gün ertelenmişti. Ertesi gün tekrar sahaya çıktığımızda hiç ara verilmemişçesine oynadık ve beklenen an gelmişti. Sneijder’in unutulmaz golü ile maçı kazanmıştık. O dönemki kadroyla zaten inancımız hep vardı. Bizim için gerçekten çok özel bir maçtı."
"FATİH HOCA VEYA ROBERTO MANCINI’DEN BİRİ KEŞKE TAKIMDA KALSAYDI"
Fatih Terim’in takımdan ayrılmasının ardından Roberto Mancini’nin göreve geldiği süreci değerlendiren 36 yaşındaki futbolcu, "Futbolda bazı kararlar biz futbolcuların elinde olmuyor. Mancini de futbolda dünya çapında son derece etkili bir isim. Mancini’nin oyun anlayışı ve oyuncular üstündeki etkisi tartışılmazdı. Fatih Hoca veya Mancini’den biri keşke takımda kalsaydı, (Gülerek) ben de belki hala Galatasaray’da devam ediyor olabilirdim. Çünkü kiralık olarak gittiğim Kayserispor’dan döndüğümde Fatih Hoca zamanında iyi bir dönem geçirmiştim. Ayrıca iyi bir kamp süreci yaşamıştım. Normalde niyetimiz sözleşmem sona erdiğinde 3 yıl daha uzatmaktı. Bunu sözlü olarak konuşup, anlaşmıştık ama nasip olmadı. Daha sonra Fatih Hoca ayrılınca Mancini geldi. Mancini dönemi de benim adıma iyi geçmişti ama sezon sonunda Mancini ayrılınca ben de takımdan ayrıldım" dedi.
2018-2021 yılları arasında Alanyaspor’da forma giyen Ceyhun Gülselam, şimdilerde Süper Lig’de ve Avrupa’da adından söz ettiren antrenörlerle çalıştığı döneme dair düşüncelerini anlatarak, "Alanyaspor’a gelmemdeki en büyük isim Başkan Hasan Çavuşoğlu ve Mesut Bakkal’dı diyebilirim. Hasan başkan ve o dönemki yönetim son derece başarılı işler yapmışlardı. Aslında Alanyaspor’da genç hoca jenerasyonu ile çalıştım diyebilirim. Sergen Yalçın, Erol Bulut, Çağdaş Atan, Francesco Farioli gibi isimlerle birlikte çalışmış olmak son derece keyifliydi. Alanyaspor’dan o dönem hem oyuncu hem de hoca olarak ülke futboluna katkı verecek birçok isim çıkmıştı" diye vurguladı.
"KENDİ MEVKİMDE ŞU ANDA EN FAZLA DİKKAT ÇEKEN İSİM OLARAK LUCAS TORREIRA’YI DİYEBİLİRİM"
Stoper pozisyonunun yanı sıra yıllarca ön libero mevkinde top koşturan Gülselam, şu an oynadığı pozisyonda en beğendiği ismi açıklayarak, "Genelde futbolda gol atan ve golü kurtaran isimler konuşulur. Bizim mevkimiz biraz gizli kahraman mevkisi gibi. O nedenle etkili performansı ve dinamikliği ile şu anda en fazla dikkat çeken isim olarak Lucas Torreira’yı diyebilirim" ifadelerini kullandı.
"ALMANYA 3.LİGİ’NDE FORMA GİYERKEN A MİLLİ TAKIM’A ÇAĞRILMIŞTIM"
Teknik direktör Fatih Terim tarafından A Milli Takım’ın 2008 yılının mart ayında Belarus ile oynadığı dostluk maçına davet edilen tecrübeli ön libero, milli takıma çağrıldığı andaki duygularını şöyle anlattı: "Almanya’da 3. Lig’de Unterhaching’de forma giymekteydim. Milli takıma ilk defa davet edildiğimde normalde Almanya’dan Ümit Milli Takım kampı için gelmiştim. Ancak hayatımın en ilginç gününü yaşamıştım diyebilirim. Ümit Milli Takım kampına davet edildiğim için İstanbul’a gelmiştim. Havalimanında TFF’den gelen görevli kişinin aracına bindim. Kamp yapılan otele geldiğimizde kapıda Oğuz Çetin ile karşılaştık. Sohbet ettikten sonra orada A Milli Takımın kamp yaptığını ve Ümit Milli Takımın başka otelde kaldığını söylemişti. Sonrasında Ümit Milli takımın kaldığı otele geçtim ve odama yerleştim. Yaklaşık 2 saat sonra Ümit Davala odasına çağırmıştı. Gökhan Zan’ın sakatlandığını ve Fatih Hoca’nın beni A Milli Takım kadrosuna dâhil ettiğini söyledi. Tabi o an ki mutluluğumun tarifi pek mümkün değil. Akşam A Milli Takım kampına dâhil olduğumda yine otel lobisinde Oğuz Çetin karşıladı ve bu sefer doğru otele geldiğimi söylemişti. Tam olarak rüya gibi bir gün yaşıyordum. Belarus maçı öncesi otelde yapılan son maç toplasında Fatih Hoca’nın ilk 11’i saydığında kendimi kadroda görünce rüya benim için devam etmişti. Böylelikle A Milli Takım formamı giymek nasip olmuştu. Hayatımın unutulmaz günlerinden birisiydi diyebilirim."
"MONTELLA, A MİLLİ TAKIM’A İYİ BİR UYUM SAĞLADI. EN AZ YARI FİNAL OYNARIZ"
Son olarak EURO 2024’de mücadele edecek olan A Milli Takım’la ilgili konuşan Ceyhun Gülselam, sözlerini şöyle sonlandırdı: "A Milli Takım’da son dönemlerde genç bir jenerasyon oluştu. Arda Güler, Kenan Yıldız, Barış Alper Yılmaz ve Kerem Aktürkoğlu gibi genç isimler son derece dikkat çekiyor. Bu genç isimlerin yanı sıra Hakan Çalhanoğlu ve İrfan Can Kahveci gibi tecrübeli isimlerin uyum sağlaması ile keyifli bir futbol izletiyorlar. Vincenzo Montella Hoca da etkili bir isim. Adana Demispor’da başarılı olmuştu. Sonrasında da A Milli Takım’a iyi bir uyum sağladı. Umarım 2024 istediğimiz gibi geçer. Gruptan çıkacağımıza inanıyorum. Kendi potansiyelimizi sahaya yansıtıp, baskıyı kaldırırsak en az yarı final oynarız."