Güncelleme Tarihi:
Eurasia Aikido Organizasyonu'nun kurucusu Nebi Vural, "Amacım bu organizasyon sayesinde Türkiye'nin, Aikido alanında dünyanın önde gelen ülkelerinden birisi olmasını sağlamak. Merkezi Ankara'da bulunan organizasyonda 20 bin civarında kayıtlı sporcumuz var, bunların 12 bini Türkiye'de. Önümüzdeki yıl 10 ülkede daha temsilcilik açmayı planlıyoruz" dedi.
Aynı zamanda Türkiye Aikido ve Budo Federasyonu Teknik Direktörü olan Vural, dünyadaki en yüksek dereceli aikido çalışan, kaliteli, gerçekçi, geleneksel aikido yapmasıyla tanınıyor.
Yaşamını Fransa'da sürdüren Vural, 25 ülkede düzenli eğitim seminerleri veriyor.
Vural, eğitim semineri için geldiği Türkiye'de, yaptığı açıklamada, bir Türk olarak ülkesini temsil ettiğini ve bunu en iyi şekilde yapmaya çalıştığını belirtti. Fransa Aikido Federasyonu'nda 20 yıl süresince bulunduğu teknik sorumluluk görevinden fikir ayrılığı nedeniyle ayrıldığını dile getiren Vural, Eurasia Aikido Organizasyonu'nu kurduğunu bildirdi.
"Amacım bu organizasyon sayesinde Türkiye'nin, aikido alanında dünyanın önde gelen ülkelerinden birisi olmasını sağlamak" diyen Vural, şöyle konuştu:
"Son yıllarda Uzak Doğu sporlarında sporcu yetiştirme kaygısından çok, kar amacı güdüldüğünü gördüm. Uzak Doğu sporlarının en önemli özelliğinden birisi olan saygıyı suistimal edenler var. Buna karşı 'ne yapabilirim?' diye düşündüm ve bir organizasyon kurmaya karar verdim. Merkezi Ankara'da bulunan organizasyonda 20 bin civarında kayıtlı sporcumuz var, bunların 12 bini Türkiye'de. Önümüzdeki yıl 10 ülkede daha temsilcilik açmayı planlıyoruz. Yakında Milletlerarası Teknik Komisyonu kuracağız. Dan sınavlarını kendi kriterlerimize göre yapıp, belgeleri kendimiz vereceğiz. Bu sınavlar ve alınacak belgeler için sporcularımızdan hiçbir ücret almayacağız. Amacımız sınavları hak edenlerin geçmesidir. Herhangi bir kar amacı peşinde değiliz."
Öncelikleri aikidoyu iyi tanıtıp öğretmek
Organizasyon olarak daha önce Avrupa Aikido Federasyonu'na üye olduklarını ama ayrılma kararı aldıklarına dikkati çeken Vural, şöyle devam etti:
"Her yıl üyelik için 5 bin avro ödüyorduk ama herhangi bir söz hakkımız yoktu. Oradakilerin amacının aikidoya hizmet etmek değil ticari kazanç sağlamak olduğunu gördüm. Ülkemdeki sporcu kardeşlerimin parasını onlara vermemek için oradan ayrıldık. Aikidoya baktığımız zaman dünyada amaçlar değişmiş durumda. Müsabakaya dayalı bir spor olmadığı için, her hoca kendine göre çalışıyor. Maalesef eski hocalar yaşamını yitirdiği için yön veren yok artık. Günümüzde aikidoya olan ilgi azalıyor. Bazı organizasyonlar aikidoyu yeterince iyi temsil edip tanıtmıyor. Bizim önceliğimiz aikidoyu iyi tanıtıp öğretmektir."
Hedef, Türk hocaların kalitesini yükseltmek
Türkiye'de de aikido alanında çok değerli ve üstün yeteneğe sahip hocaların bulunduğuna değinen Vural, "Organizasyonumuza bağlı 100 civarında Türk hoca var. Bunlardan 10'u, 5. ve 6. Dan seviyesinde. Bu yıl eylül ayından itibaren sadece hocalarımıza yönelik bir hafta sürecek eğitim seminerleri yapmayı planlıyoruz. 10 kişilik gruplar halinde tam gün eğitim yaparak, hocalarımızın seviyelerini arttırmayı düşünüyoruz. Hocalarımızın seviyesini ve kalitesini yükseltirsek, bu sanatı en iyi şekilde tanıtmış oluruz" diye konuştu.
Uluslararası Aikido Festivali 28 Nisan'da Ankara'da başlayacak
Organizayon merkezinin her zaman Türkiye'de olacağını vurgulayan Vural, şunları bildirdi:
"Bu yıl dördüncüsünü 28 Nisan-4 Mayıs tarihlerinde Ankara'da düzenleyeceğimiz Uluslararası Aikido Festivali'ne 25 ülkeden yaklaşık 400 sporcu katılacak. Aikido camiasında böyle bir organizasyon yok. Bu tür organizasyonlar sayesinde ülke tanıtımına katkıda bulunmayı planlıyoruz."
Organizasyonun bir özelliğinin de üyelerinin yüzde 40'ının kadın olduğunu ifade eden Vural, diğer organizasyonların hiçbirinde bu kadar kadın sporcunun olmadığını söyledi. Vural, Aikido ve Budo Federasyonu'nun Türkiye'deki sporcularının yine yüzde 40'ının kadınlardan oluştuğunu ve üniversite öğrencisi ya da mezunu olduklarını aktardı.
Vural, Morihei Ueshiba tarafından ilk kez Japonya'da aikidonun, 1951 yılında Fransa'ya götürüldüğünü, Türkiye'de ise resmi olarak 1982 yılında başlandığını sözlerine ekledi.