Güncelleme Tarihi:
Canaydın, Kanal 1 Televizyonu'nda yayınlanan Teke Tek Programı'nda canlı yayına katılarak, soruları yanıtladı.
Adaylar hakkında fikirlerini söyleyen Özhan Canaydın, Adnan Polat'ın 1992-94 ve 1994-96 dönemlerinde Alp Yalman yönetiminde, 2006-08 kendi döneminde görev aldığını belirterek, “1994-96 döneminde kamp merkezini yaptı, bir tecrübesi var. Adnan Öztürk genç, kafası çok iyi çalışan, saygılı, kendini yetiştirmiş bir arkadaşımız. Yönetim tecrübesi az. 1 sene benimle beraber çalıştı, yedek üyeydi ama kendisi ayrıldı. Ama kopmadı, Galatasaray için ne istediysem yaptı. Ribery'nin gelmesinde Adnan Öztürk'ün payı var” diye konuştu.
Canaydın, hedefinin oradaki tecrübeli insanları birleştirmek olduğunu kaydederek, “Kuvvetli bir yönetimle, en kıdemli yönetici kimse bana göre o Adnan Polat'dır. Hepsi bir araya gelirse güzel bir iş çıkacak. Bu tablo Adnan Polat'ı gösteriyor. Çıkan adaylar içinde gördüğüm o. En iyisi müşterek bir liste ile bir çatı altında toplanmaları. Tecrübeye istinaden söylüyorum. Galatasaray, uzaktan kolay gözüken ama zor yönetim tarzı olan kulüptür. Kuvvetli ve tecrübeli isimlerin faydalı olacağına inanıyorum” ifadelerini kullandı.
“KARARIMI SEZON BAŞINDA VERDİM”
Özhan Canaydın, başkan adayı olmama kararını sezon başında verdiğini dile getirerek, muhalefet içinde kendisine düşmanlık duyanların çoğaldığını ve buna tahammül edemediğini kaydetti.
Aday olması halinde belki de en rahat kazanacağı bir seçim dönemi yaşayabileceğini iddia eden Canaydın, şöyle konuştu: “3 dönemde de karşımda 1300 kişilik bir muhalefet var. Onlar hiç bir zaman bu rakamı arttıramamıştır. Bunların hepsi Galatasaraylı ve sevdiğim insanlar. Ben Galatasaray'ın kongre üyelerinin yüzde 65'ini tanırım. Bu kişilerin içinde düşmanlık duyanlar çoğalmaya başladı. Buna tahammül duyamam. Bu düşmanlıklar tribüne sıçradı. Bu kararı daha önce verdim. Takımın gidişatı, yatırımlar, stat gibi şeyleri düşündüm. Acaba seçim kaos yaratır, düşmanlıkları ortaya çıkarıp takıma zarar verir mi, diye düşündüm. Şampiyonluk şansımız çok büyük, bir seçim kaosu acaba bir sıkıntı yaratır mı diye düşündüm.
Kongreyi 2 ay erteleme hakkımız vardı, bunu bile düşündüm. Kararımı sezon başında vermiştim zaten, seçim ortamı kaos yaratmasın diye açıklamadım. 'Liseciler' olayı tribünde çıktı. Bunun sebebi kongre arkadaşlarımız olabilir. İnternet siteleri açılıyor aleyhime. Benim bir dönem daha devam etmem Galatasaray'a zarar verecekse, ben ceketimi alır giderim. Kazanacağım yüzde yüz de olsa.”
“BEN KENDİMİ BAŞARISIZ GÖRMÜYORUM”
Özhan Canaydın, kendisini başarısız olarak görmediğini ifade ederek, “2 şampiyonluk yaşadım, 100 yılın en önemli atılımı olan Seyrantepe Projesi'ni gerçekleştirdim. Futbol takımımız şampiyonluğa ve Türkiye Kupası'nı almaya doğru gidiyor. Basketbol ve diğer branşlarda başarılıyız. Ben görevimi huzur içinde devrediyorum, müsterihim, mutluyum. Hiç bir zaman kavga etmedim. Büyük alkışlarla, geri dön talepleriyle ayrılıyorum, bu benim için mutluluktur. Ben hak ettim. Yaptıklarım ortada, zaman her şeyi gösterecektir” diye konuştu.
“YATIŞTIRICI TAVRIM OLMASIYDI KAN GÖVDEYİ GÖTÜRÜRDÜ”
Özhan Canaydın, Futbol Federasyonu seçimlerindeki tercihlerinde ne politikadan, ne de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'dan baskı görmediğini söyledi.
Mehmet Ali Şahin veya Murat Başesgioğlu'ndan da baskı görmediğini vurgulayan başkan Canaydın, “Kulüpler Birliği'nde çok olaylar yaşadık. O kulüpler birliğindeki sakin ve yatıştırıcı tavrımı kullanmasaydım kan gövdeyi götürürdü. Enteresan günler yaşadık. Haluk Ulusoy aile dostumdur. O ayrı bir şey” şeklinde konuştu.
“TAKIM İÇİNDE DİNİ BASKI HİSSETMEDİM”
Canaydın, bir soru üzerine, takım içinde dini bir baskı hissetmediğini söyledi. Galatasaray'ın batıya açılan bir pencere olduğunu kaydeden Özhan Canaydın, “Ama ben Galatasaray Lisesi'nde okurken hademeler orada yatardı. Onlarla cuma namazına giden arkadaşlarımız vardı. Bütün takımlar içinde namazında niyazında olan futbolcular vardır. Brezilyalı oyuncular içinde de tarikata mensup oyuncular vardır. Takımda dini bir baskı olduğunu hissetmedim. Yabancılar haç çıkararak maça çıkıyor, bizim oyuncular dua edince olay oluyor” ifadelerini kullandı.
“AVRUPA'DA GERİDE KALDIK, VİCDANEN SUÇLU HİSSEDERİZ”
Başkan Canaydın, Avrupa kupalarında geri kaldıklarını ve bu nedenle kendilerini her zaman vicdanen suçlu hissedeceklerini söyledi.
Galatasaray'ın Şampiyonlar Ligi'ne en fazla kalmış takım olduğunu anlatan Canaydın, sözlerini şöyle sürdürdü: “1989'da Şampiyon Kulüpler Kupası'nda yarı finale kaldı. 2000'de UEFA Kupası, Süper Kupa şampiyonu olduk. 2001'de Şampiyonlar Ligi'nde çeyrek finale kaldık, sonra Real Madrid'e elendik. Galatasaray bu başarıları görmüş, yaşamış. Avrupa'da birçok takımda yükselişler, düşüşler oluyor. Biz de o dönemi yaşadık. Şu an Fenerbahçe'nin çıkışı var, takdirle karşılamak lazım. Biz bu işte geri kaldık, kendimizi her zaman vicdanen suçlu hissederiz. Ama biz çok dar bir ekonomik boğazın içinden geçmeye çalıştık.”
Özhan Canaydın, Seyrantepe Stadı'nda satışlara başlamak için talipli firmalar bulunduğunu da anlatarak, “2 tane yabancı işletmeci firma komisyon karşılığı satacaklar. Biri 60 milyon, biri 45 milyon avro teklif ediyor” dedi.