Cam kıran da vardı namaz kılan da

Güncelleme Tarihi:

Cam kıran da vardı namaz kılan da
Oluşturulma Tarihi: Mart 19, 2011 00:00

İster bastırılmış duyguların dışa vurumu deyin, ister takım sevgisi. Bu öfkeli kalabalık insan selinin içinde cam kıranla, stada geldikten sonra karton üzerinde namaz kılan yanyana seyahat ediyordu.

DEV derbi öncesi çarşamba günü İstihbarat Şefimiz Adil Demirçubuk, “Ahmet, derbiyi basın tribününde değil, Fenerbahçe taraftarıyla birlikte izleyeceksin” dedi. Görevi aldım ve ilk iş olarak maç biletimi temin ettim. Ve Fenerbahçe taraftarı ile birlikte deplasmana çıktım.
Bakmayın siz benim biletimi aldım, deplasmana çıktım dediğime.
Bunun bir ritüeli var elbette.
BİR: Üzerinizde mutlaka takımınızın renklerini taşıyan bir aksesuar olmalı.
İKİ: Tek başınıza hareket etme lüksünü geride bırakmalısınız.
ÜÇ: Susma lüksünüz yok. Herkesle birlikte siz de bağıracaksınız.
DÖRT: Öyle dumansız hava sahası lüksünüz varsa TV başına geçin.
SAAT 15.30 Üzerimdeki Fenerbahçe formasıyla sarı lacivertli taraftarların buluşma noktası olan eski Salı Pazarı’na geldim. Fenerbahçeli kalabalık bir grup ile karşılaştım.
SAAT 15.35 - Her zaman sarı lacivertli takımın başında güvenlik amiri olarak maçlara giden Fenerbahçe Güvenlik müdürü Sertaç Öztürk de oradaydı. Onun da taraftarlarla birlikte Arena Stadı’na gideceğini öğrendim. Taraftarların güvenli bir şekilde stada ulaşması için özel olarak görevlendirilmişti.
SAAT 15.40 Neredeyse her otobüse bir güvenlikçi atanmıştı. Bunlar özel olarak seçilmiş ve sarı lacivertli taraftarlar üzerinde ağırlıkları olan kişilerdi.
SAAT 17.00 Otobüsler geldi. 15 araç ve tıklım tıklım doldu. Nefes almak zorlaştı. Otobüsler hareket ettikten sonra, havasız kalan taraftarlar bu yüzden camları tekmeleyerek kırmaya başladı. Yol boyunca da sağlam cam kalmadı.
SAAT 17.05 Otobüste her yaştan, her kültürden, her ekonomik konumdan insan vardı. Hatta taraftarların arasında eski Fenerbahçe yöneticisi Rahmi Eyüpoğlu ve Survivor programında yer alan Furkan da bulunuyordu.
SAAT 17.15 Tezahüratlar başladı. Bir taraftar, elini otobüsün tavanına vurdu. Elleri kanlar içinde kaldı. Buna rağmen, tamamen tavanı çökertene kadar vurmaya devam etti. Bir yandan da bağırıyordu, “Bu otobüs, bizim vergilerimizle alındı. O zaman bu camları kıracağız.”
SAAT 17.45 Otobüsün içinde öfke vardı. Buna isterseniz bastırılmış duyguların dışa vurumu deyin, isterseniz apaçık, kaba saba bir öfke. Öylesine ilginçti ki, otobüste camı kıran da vardı, stada geldikten sonra elindeki kartonun üzerinde namaz kılan da...
SAAT 17.50 Trafikte yol alanların bir kısmı öfkeli... Diğer bir kısmı ise kornalarıyla bize eşlik ediyor.
SAAT 17.55 Otobüs şoförü sanırım duruma alışkın. Camlar kırılıyor, tavanlar parçalanıyor ama şoför taraftarlarla birlikte eğleniyor.
SAAT 18.30 Stada yaklaştık. Bir taraftar otobüsün dışında yolculuk ediyor. Kırık camlardan dışarı çıkmış ve otobüsün benzin deposuna basarak, seyahatini sürdürüyor. Yolculuk boyunca da ağzından sigarayı hiç düşürmüyor.
VE GELDİK Otobüsteki özgürlük yerini bir anda baskıya bıraktı. Tribün liderleri öne geçti. Taşkınlık yapmamaları ve küfür etmemeleri isteniyor taraftardan. İlginçtir bu istek kusursuz bir biçimde yerine getirildi. “Bastırılmış duygular” şimdilik rafa kaldırıldı.

Otobüslerin tepesinde köprüyü geçtiler

SAAT 18.10 Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’ne gelindi. Bu noktada bazı taraftarlar kafilenin kısa bir süreliğine polis tarafından durdurulmasını fırsat bilerek, otobüslerin üzerine çıkarak köprüyü böyle geçti.
Yolculuk anında küfürler hiç eksik olmuyordu. Zaman zaman otobüslerin yanından geçen araçlardan destek verenler olduğu gibi hareket yapanlar da vardı. Bazı taraftarlar otobüsten kopardıkları ve söktükleri parçaları araçlara fırlattı.

Tezahürat yapan şoför

Otobüs şoförleri bu duruma alışkın. Araçlar parçalanmış olsa da onlar taraftarlarla birlikte eğleniyorlardı. Hatta bazı şöförlerin başlarına Fenerbahçe şapkası da takmışlardı. Tezahüratlara eşlik eden şöförler de vardı. Yol bir türlü bitmek bilmiyordu. İstanbul polisi Fenerbahçe taraftarını direkt stada getirmek yerine, Kağıthane’ye sokup arka taraflardan ulaştırmayı uygun gördü. Ancak otobüslerin durduğu yerde Galatasaraylıların olması zaman zaman gerginliklere yol açtı. Polisle, taraftarlar arasında itişmeler yaşandı. Olay çıkmaması için tribün liderleri araya girerek, ortamı yatıştırdı. Ancak yolculuk bitmemişti. Yaklaşık, 1 kilometrelik yürüyüş mesafesinin ardından Arena Stadı’nda sarı lacivertlilere ayrılan yere geldik.

Turnikeleri kırıp tribüne girdiler

SAAT 19.30 Arena Stadı’nda tribüne gireceğimiz yere ulaştık ama gişeler kapalıydı. O ana kadar zorluklarla stada gelen sarı lacivertlilerin sabrı taştı. Önce Galatasaray yönetimi aleyhine bağırdılar. Ardından da tellere yüklenmeye başladılar. Tel örgüler baskıya dayanamadı ve çöktü. Ardından turnikeler de kırıldı. Polis bu duruma müdahale etmeyince, bileti olmayanlar da içeriye girmeyi başardı.

NOT: Otobüsten inerken bir taraftar yenıma geldi ve gülümseyerek şunları söyledi; “Önündeki camı kırdım, sayemde havadar bir yolculuk yaptın. Bir kahve ısmarlarsın artık bana:”

Maçı izlemek mümkün değil

SAAT 21.00
Maç başladı. Orada öğrendim ki, deplasman taraftarıysanız eğer maçı izlemeyi aklınızdan bile geçirmeyin. Niye mi?

Önünüze konulan cam bölmelerin kenarları sahayı görmenize engel oluyor.
Bunun altına çekilen tel örgü, özellikle alt taraftarı kaleyi görmenizi engelliyor.
Tribün liderleri maçı izlemenizi değil, sürekli bağırmanızı istiyor, ama sürekli. Bağırmayan taraftarı uyarıyorlar. Bu da karşılaşmayı izlemek yerine dikkatinizi sürekli tribün liderlerine vermenize neden oluyor.
Sadece tezahürat değil, rekabet de önemli. Rakip takım taraftarıyla aranızdaki rekabet de maç izlemenize izin vermiyor. Bütün taraftarlar emir- komuta zinciri içinde tribün liderlerinin söylediklerini yapmak için çaba harcıyor.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!