Oluşturulma Tarihi: Kasım 30, 2003 00:00
Calvin Klein reklamlarındaki cüretkár pozlarıyla dünya onu tanıdı. Adı Travis Fimmel'di, Avustralyalı bu seksi genç adamın. Bu yıl bir Türk, Kıvanç Tatlıtuğ onun yerini alıyor.Şu isme bakar mısınız: ‘‘Mavi Köşe Pastanesi.’’ ‘‘Mavi Papağan Barı’’ gibi bir şey. Üç dakika sonra Ortadoğu'nun en baba casuslarından biri içeri girecek ve bir Martini içecek. Tabii bizim senaryoda, künefe yemesi gerekecek! Ya da üzerine kaymaklı dondurma konmuş şahane bir profiterol. Çocukluğum, Mavi Köşe Pastanesi'ne bakarak geçti. Evimiz tam onun karşısındaydı. Ama sadece bakmadım tabii! Sık sık da ‘‘Yeni çıkan tatlı ne var?’’ diye içeri daldım. Adana'nın sembollerinden biriydi orası. Sevgililer orada buluşur ve gizli gizli -evet ben de- el ele tutuşurdu. Meğer, dünya ne küçükmüş! Bu sayfada gördüğünüz şu güzeller güzeli adam, bir Türkmüş, üstelik Adanalıymış. Yetmezmiş gibi ailesi bizim kırk yıllık Mavi Köşe Pastanesi'nin sahibiymiş. Marie Claire Dergisi'nde dünyanın en iyi mankeni seçildikten sonra pılını pırtısını toplayıp Paris'e yerleşen 21 yaşındaki Adanalı hemşerim Kıvanç Tatlıtuğ'un haberini görünce, ne yaptığımı tahmin edersiniz: Teybimi kaptım, soluğu memleketimden fışkıran bu güzelliğin yanında aldım...ALLAH'INA KADAR SADIĞIMGüzel erkek ve güzel kadın birlikteliği... Azra Akın'la sevgilisiniz ya. Bu kadar güzellik, ekstra bir sorun yaratmıyor mu?- Ben aradığım insanı bulduğuma inanıyorum. Ama sorun yaratıyor. Beraberliğiniz herkes tarafından bilinince, yanınızda kimi görseler, abuk sabuk şeyler yazıyorlar. Ben 21 yaşındayım. Azra 22. İkimiz için de kariyer çok önemli. Azra, Elit'le kontrat yaptı, Amsterdam'da yaşıyor. Ben de Paris'teyim, sık sık yanına gidiyorum...İnsan sizin gibi genç ve başarılı bir erkek mankenin hayatı ‘‘hızlı’’ geçermiş sanıyor. Kızlar sizi rahat da bırakmıyordur. Bu trafik içinde sadece bir kişiye bağlı olmak sizi zorlamıyor mu?- Benim hayatımda iki ciddi kız arkadaşım oldu. İkincisi Azra. Birincisi de bir Kanadalıydı. O benim ilk beraberliğim. 3,5 yıl sürdü. O süre içinde başka bir sevgilim olmadı. Ben sadık biriyim. Allah'ına kadar!Yani Azra Akın'la göstermelik bir ilişki yaşadığınız lafları doğru değil...- Azra, dünya güzeli seçilmeden önce başladı bizim ilişkimiz. Haksızlık ediyor insanlar. Biz tanıştığımızda ben de Best Model seçilmemiştim. Ama işte herkes kafasına göre bir şeyler uyduruyor. Söylüyorum, ben aradığım insanı bulduğuma inanıyorum...Adanalı olmak nasıl bir ayrıcalık? Adana'dan bu yana kendinizde taşıdığınız ve sevdiğiniz özellikler hangileri?- Mertim. Laf kıvırtmam. Sonra, arkadaş satmam. Adam gibi adamım yani. Ama biraz saf taraflarım var! Çünkü taşra çocuğuyum ben. Bundan da gurur duyuyorum. Çok mütevazı bir aileden geldim. En önemli özelliğim de güvenilir olmam...Mavi Köşe Pastanesi sizin için ne ifade ediyor?- Orası bizim ailenin pastanesi! Hayatımın en güzel zamanları orada geçti. Okuldan çıkar, eve gelir, çantamı atar; doğru, bilardo oynamaya giderdim. Sonra da arkadaşlarıma tatlı ısmarlamak için, Mavi Köşe Pastanesi'ne. İki şubemiz vardı. Bir Vakıflar Sarayı'nda, biri de
Atatürk Caddesi'nde...İşte o, bizim evin karşısındaki!- Siz o zaman Sun Pastanesi'ni de bilirsiniz. Orası da amcamın!Ooooo siz aile boyu pastacısınız!- Tabii. Dedem, Adana'da ‘‘Tatlıcı Şevket’’ olarak bilinirdi. Sonra işi babam devraldı. Börek ve künefe işinde çok iyiydik. Sabahları okula gitmeden, bizimkiler, elime kıymalı börek ve su böreği tutuştururdu. Güzel günlerdi. Ne var ki, Adana'dan İstanbul'a taşınmak zorunda kaldık ve 120 yıllık Mavi Köşe Pastanesi serüveni bitti...3 erkek 2 kız bir ailede büyümek nasıl bir şey?- Çok iyi. Ben 4 numarayım. Hayatım boyunca hep şöyle düşündüm: ‘‘Tek çocuk olsam ben n’apardım?’’ Evde, kakara kikiri yok, şen şakrak bir ortam yok, sıkıntıdan patlar insan. Bizim öyle problemlerimiz Allah'tan olmadı. 5 kardeş çok bağlıyız biz. Ailedeki bütün çocuklar silme güzel mi?- Hepimiz eli ayağı düzgün tipleriz.Erkeklerin en güzeli siz misiniz?- Bilmiyorum ki. En büyük abim ve ablam esmer. Ortanca abimle, ufak kız kardeşim bana benziyor. Daha doğrusu biz babaya çekmişiz!Bu güzellik genleri babadan mı geliyor?- Ben öyle olduğuna inanıyorum. Küçükken hep dua ederdim: ‘‘Allah'ım lütfen babam kadar yakışıklı olayım!’’ Ama yanlış anlaşılmasın, benim annem de güzel! Çocukluğunuzdan itibaren, bütün parmakların sizi göstermesi hayatınızı nasıl etkiledi?- Küçükken akrabalarımız, komşularımız ‘‘Ay bu ne şeker çocuk!’’ derdi. Şu an gördüğüm ilgi beni şaşırtmıyor yani. Bu hep böyleydi. Alışıyorsunuz. Ama ergenlik dönemi biraz zor geçti, erkek arkadaşlarımla kavgalarım oldu, çekememezlikler filan. Bunların bir kısmının sebebi de, bence elimin, yüzümün düzgün olması. Profesyonel olarak basketbol oynuyordum. Adana'da Güney Sanayi'nde ve Çukurova'da. Maçlardan sonra kızlar soyunma odasına gelirdi. Rujla aynaya ‘‘Beni lütfen ara’’ yazarlardı. Ceplerimde ‘‘Seni seviyorum’’ diye notlar bulurdum. İstanbul'a gelince de sürdü bu. Burada Ülker,
Fenerbahçe ve
BeÅŸiktaÅŸ'ta oynadım... Peki bu kadar yakışıklı olmak, istenmeyen ilgileri de beraberinde getiriyor mu?- Evet. Yeri geldi, saçlarımı kestirmeyi bile düşündüm. Modellik yaptığım için bazen iddialı giyinmem gerekiyor. Ä°nsanlar acayip acayip bakıyor. Kızlar da, erkekler de. İçime düşeceklermiÅŸ gibi! 6 yaşına kadar kız çocuÄŸu gibi giydirilmek ve lüle lüle saçlarla dolaÅŸmak: a) Çocukluk resimlerime baktığımda sinirleniyorum b) Kendi çocuÄŸuma asla yapmam c) Ne var bunda? HoÅŸ bir ÅŸey.- Çok hoÅŸ bir ÅŸey. Hatta güzel bir anım var: 2 yaşında kuaför eve gelip, saçlarımı kestiÄŸinde, annem bunu videoya kaydetmiÅŸ. O kadar sevimli görüntüler ki. Hiçbir rahatsızlık duymadım. OÄŸlum olsa ben de yaparım...Adana'da kurduÄŸunuz yaÅŸamdan sonra Ä°stanbul... Arasında ne fark var? Nasıl bir kültür ÅŸoku?- Ä°nanılmaz zor oldu. BaÅŸta hiç alışamadım. Özellikle de Ä°stanbul çocuklarına. Yanar dönerliliklerine, riyakarlıklarına. Pek çoÄŸunun dilinde yalan var. Sonra yerinde duramıyor bunlar. Benim hálá Adanalı bir grubum var, Paris'te yaÅŸamama raÄŸmen, onlarla görüşüyorum. Babam 94'te bir kalp operasyonu geçirdi, ölümden döndü. Dediler ki, ‘‘Adana sıcak, imkanınız varsa Ä°stanbul'a taşının!’’ Pastaneyi devrettik, bir ay içinde geldik. Nasıl mutsuz oldum anlatamam. Tabii Adana, kutu gibi yer. SokaÄŸa çıkıyorsun, herkese selam veriyorsun. 15 yaşındayım, yeni bir okula gidiyorum, yeni arkadaÅŸlar ediniyorum. Kızlar ilgi gösteriyor, erkekler nefret ediyor. Ama sonra alıştım...Asıl tercihiniz modellik miydi, basketbol mu?- Kesinlikle basketbol! Ä°yi de oynuyordum. Ama hangi kulübe gitsem, antrenörlerim bile; ‘‘FiziÄŸin çok müsait en azından cep harçlığı için modellik yapsan’’ diyorlardı. Hangisinde daha fazla tatmin hissediyorsunuz: Basketbolda maç kazandığınız zaman, podyumda bütün gözler size odaklandığı zaman...- Bir basketbol maçından aldığım hazzı, dünyada baÅŸka hiçbir ÅŸeyden almadım. Galip gelsek de yenilsek de. Saha baÅŸka. Peki annenizin arkanızdan iÅŸ çevirip, fotoÄŸraflarınızı reklam ajanslarına ‘‘pazarlamasını’’ nasıl deÄŸerlendiriyorsunuz? - Bu güzel hikaye: Biz bu meseleyi, aile içinde 15, 20 dakika konuÅŸtuk. Ama orada kaldı. ‘‘Ben profesyonel manken deÄŸil, basketçi olacağım’’ dedim. Hayalim de Hidayet TürkoÄŸlu, Mehmet Okur gibi NBA'de oynamak. Ne var ki, kader iÅŸte, annem bir gün Migros'a giriyor, giriÅŸte ‘‘Profesyonel mankenlerle aynı podyumu paylaÅŸmak isteyen insanlar aranıyor’’ diye bir yazı görüyor. Çantasında da bütün çocuklarının fotoÄŸrafları mutlaka bulunur. Aklında bir ajansa benim fotoÄŸraflarımı yollamak filan yok ama iÅŸte önüne gelmiÅŸ, ‘‘Bari, gidip bırakayım’’ diyor. ‘‘Maalesef baÅŸvurular doldu’’ deniyor. Bizimki yine de bırakıyor. Daha o Migros'tan çıkmadan anonslar baÅŸlıyor: ‘‘Sayın Nurten TatlıtuÄŸ, lütfen danışmaya!’’ O kadar kendini alışveriÅŸe kaptırmış ki, duymuyor. Aradan birkaç gün geçti beni buldular. MeÄŸer, yana yakıla bir organizasyona davet etmek istiyorlarmış. Gittim. Annem de geldi. Ve çok eÄŸlendi. Ä°zleyiciler şöyle diyormuÅŸ: ‘‘Şu sarışın çocuÄŸu görüyor musunuz? Çok ünlü bir mankenmiÅŸ, Rusya’dan getirmiÅŸler!’’ Öyle baÅŸladık bu iÅŸlere...Sizin kazandığınız unvanlar tam olarak ne?- 2002'de Türkiye'nin en iyi mankeni (Best Model of Turkey) ve ardından dünyanın en iyi mankeni (Best Model of the World) seçildim. Sonra da, dünyanın en ünlü ajanslarından biri olan ‘‘Success’’ çok güzel bir teklif sundu, hiç düşünmeden kabul ettim. Yarışmadan bir buçuk hafta sonra Paris'in yolunu tuttum. Åžimdi annem rahatsızlandığı için Türkiye'ye geldim.Adana-Ä°stanbul-Paris. Ve yaÅŸ 21! Yarattığı handikaplar ne?- En çok annemin ilgisini özlüyorum. Annem, her akÅŸam ballı ve muzlu süt yapar, uyamadan önce içirirdi. Paris'te bu yok tabii! Komik ama en çok bunu arıyorum. Bir de o sabah kahvaltılarını. Ben ana kuzusu olarak büyümüş biriyim, ailemin gözbebeÄŸiyim...Ä°stanbul'a mı daha zor alıştınız, Paris'e mi?- Ä°stanbul'a tabii. Paris'e gittiÄŸimde 20 yaşıdaydım, biraz piÅŸmiÅŸtim.En korktuÄŸunuz ÅŸey ne hayatta?- Yalnız kalmak ve ailemden birini kaybetmek. BaÅŸka hiçbir ÅŸeyden korkmuyorum.TRAVIS'Ä°N YERÄ°NE BENÄ° SEÇTÄ°LERBir erkek model olmakla kadın model olmak arasında ne fark var? Türkiye'de ne fark var, yurtdışında ne fark var?- Türkiye'de bir erkek manken, kesinlikle bir kadın manken kadar ilgi görmüyor. Zaten genellikle kadın mankenler yaptıkları iÅŸten çok özel yaÅŸamlarıyla gündeme geliyorlar. Yurtdışında böyle deÄŸil. Bunları orada yaÅŸamaya baÅŸladıktan sonra öğrendim tabii. Sonra, orada yaptığınız iÅŸe son derece saygılılar. Yurtdışında, erkek mankenlerle kadın mankenler benzer paraları mı kazanıyor?- Dünyanın neresine giderseniz gidin, biz onların kazandığı paranın yüzde 10'unu kazanıyoruz! Garip ama gerçek.Bir Calvin Klein modeli olan Travis Fimmel iyi kazanıyor deÄŸil mi?- O bizim ajansta! Eski bir sörfçü, o da benim gibi tesadüfen manken olmuÅŸ. Bir gün Calvin Klein'dan teklif alıyor ve bütün hayatı deÄŸiÅŸiyor. BaÅŸka hiçbir çekimi yok adamın. Sadece Calvin Klein'ın modeli olması onun dünya çapında ün kazanmasına sebep oldu...Sizin de böyle hedefleriniz var mı?- Ben zaten Calvin Klein'ın kataloÄŸunu çektim! Geçen yıl Calvin Klein'ın modeli Travis'ti, bu yıl beni seçtiler.E bu müthiÅŸ bir ÅŸey! Dünyanın her tarafında Travis'in billboardları var. Åžimdi sizin de mi olacak?- Evet. Ä°ki üç ay sonra. Benim için de müthiÅŸ bir ÅŸey. Bir kere Calvin Klein çok büyük bir referans. Onun baÅŸ mankenisin düşünsene. Ayrıca ben Morgan'ın dünya kataloÄŸunu da çektim. Åžu ana kadar bir Türk kadın manken bu tür baÅŸarılara imza atmadı.E peki niye bunları herkese anlatmıyorsunuz? - Kimse sormuyor ki! Ben Türkiye'de çok tanınmıyorum. Yarışmanın hemen arkasından Paris'e yerleÅŸmemi de eleÅŸtirdiler zaten. ‘‘Benim için uluslararası bir kariyer burada medyatik olmaktan daha önemli’’ dedim. ‘‘Sen aptalsın!’’ dediler. Alem Dergisi geçenlerde bir çekim yaptı mesela, Deniz Akkaya'yla fotoÄŸraflarımızı çektiler, benim adımı bile yazmadılar. UnutmuÅŸlar. Oysa, ben Avrupa'da önemli iÅŸlere imza attım. Burada kim öle, kim kala. Bilmiyorlar bile...GAY MÄ°SÄ°N DENMESÄ°NE FIRSAT VERMEDÄ°MBir kadın model ünlendiÄŸinde, etrafında hemen yatak efsaneleri anlatılmaya baÅŸlanır. Sizin için de aynı ÅŸey söz konusu mu? Jigololuk, gaylik rivayetleri ortalıkta uçuÅŸtu mu? Nasıl baÅŸ ettiniz?- UçuÅŸmadı. Kimsenin böyle ÅŸeyler söylemesine fırsat vermedim ki! YaÅŸam tarzım, oturup kalkmam, konuÅŸma tarzım belli zaten. Gay olabileceÄŸinizden kimse şüphelenmedi yani...- Yok canım. Farklı cinsel eÄŸilimi olanlar kendini belli ediyor zaten. Niye şüphelensinler?Â
button