Güncelleme Tarihi:
Fatih Kaya yazıyor |
Sene, eskiler için eski değil, fakat yaştan dolayı yeni nesil, yani benim için eski...
Yaş 8, kapalıdayım… Hani arabaların arkasına yazılır ya “babam sağ olsun” aynen o hesap…
O zaman malum üzerimizde korsan formalar var… Kartal yuvası yok ki lisanslı ürün alalım, arkasına da Metin’i, Ali’yi, Feyyaz’ı yazdıralım.
İlk yarı deniz tarafına "Sarı Fırtına" attı bir tane…
“Goooolllll” diye fırladık ayağa… Hakem önce golü verdi...
Sonra, Bursasporlu futbolcularla beraber yardımcısının yanına koştu... Ve golü iptal etti (Hakem Ülkü Tırpancı sonradan öğrendim)...
0-0 biten maçın ardından, o an anlayamadığım, uzun yıllar sonra anladığım bu zorlu(!) macera başlamıştı…
Senelerce kendi kendimiz ile o kadar çok uğraştık ki, bir Allahın kulu da çıkıp “kardeşim bir ara verin Beşiktaş elden gidiyor” demedi…
Tek taraflı, yanlı, çoğu zaman da kendi yanından, sağ kolundan darbeler aldı Beşiktaş, yıllarca hem de…
Ben 'gerçeğim, he-heeyy' diyerek ortaya çıkıp, topla tüfekle savaşa girer gibi saldırıya geçtiler...
Bunlar hep aynı hiç değişmedi, isimleri değişti sadece...
Zikir aynı...
"Mos mor oldu be o kol... Çalışacaksanız biraz da sola çalışın..." diyen bile olmadı...
Yıllarca okudum, ama hep aynı şeyler, şunu öğrendim; eleştirmek sanattır, herkesin görmediği, görülmeyenleri göstermektir asıl meziyet.
Hatalı transferler yapıldı, yönetici tercihleri çok yanlıştı...
Bunu kim kabul etmeyecek? Bunu herkes biliyor… Sapına kadar da doğru...
İyi de daha derinlemesine bakınca; okyanus kirlenmiş, siz sadece geminin kaptanına sallayıp duruyorsunuz...
Okyanusa bakmadan etmeden...
Önce oradan başlayalım temizliğe sonra kaptanı sorgulayalım...
Del Bosque, Rıza Çalımbay, Tigana, Ertuğrul Sağlam'a oynanan kötü futbola ve başarısız sonuçlara rağmen 'taraftarın yörüngesi çArşı' neden sahip çıktı?
Kara kaşları, kara gözleri için mi?
Mevzu Beşiktaş olduğundan, sessiz kalındı kimseye malzeme verilmedi...
Yönetimin hata ve yanlışları da, genel kurula, muhalefete bırakıldı...
Peki muhalifler ne yaptı?
Sürekli eleştiri var, icraat yok!
Her kötü gidişte "toplanıyoruz, toplandık" dediler...
Bir türlü toplanamadılar...
Efendim "takipteyiz, arkadayız, buradayız, ordayız!"...
Sürekli laf kalabalığı...
Eleştirirken? Varlar...
Takım şampiyon oldu, çifte kupa hem de!
19 sene olmuş... Başarı ise başarı?
Kutlarken? Yoklar...
O zaman, bu işte bir iş yok mu? Var...
E-e-e borç, e-e-e transfer...
Kekelemeyi bıraksanız da, gerçekleri görseniz artık!
Mustafa Denizliye Mektup
Sevgili hocam,
Tüm baskılara ve isteklere rağmen, Batuhan Karadeniz'i kadronuz da düşünmediniz. Alıştığımızın aksine, sessiz kaldınız.
2 tane ileri uçta oynatabileceğiniz futbolcunuz var. Nobre ve Bobo...
Allah göstermesin sakatlansalar, cezalı duruma düşseler sorumluluğu üzerinize alıyor musunuz? Alsanız bile, bu kadar beklentinin yüksek olduğu dönem de sonuçlarına katlanmaya değer mi?
Süper Lig, Şampiyonlar Ligi ve Türkiye Kupası en az 44 maç garanti oynayacaksınız... Süper kupa ve hazırlık maçlarıyla bu sayı 50'yi geçecek...
Bu bir risk değil midir? Elde Batuhan gibi yetenekli bir santrafor varken neden gönderdiniz?
Hangi maç ne olacağı belli olmaz. Geçen sezon sizin oyun düşüncenize göre 10 numara olarak oynatabileceğiniz Delgado, Tello ve Uğur varken, Yusuf'u getirdiniz...
Çok da doğru bir karardı. Ve takım Şampiyon oldu...
O zaman 2 kulvar vardı. Şimdi ise 3... Devler ligi faktörü çıtayı oldukça yükseltti...
Her ne kadar Nihat ve Holosko'yu da o bölgede değerlendirmeyi düşünseniz de... Bu iki oyuncu da strafor değil...
Lig de belki sıkıntı yaşamazsınız, ancak Şampiyonlar Ligi için aynı şeyleri söylemek mümkün değil...
Aynı problem stoper bölgesinde de var...
Ferrari, Sivok, İbrahim Toraman ve büyük olasılıkla Erhan Güven'i o bölgede düşünüyorsunuz...
Fakat, 1 tane daha kaliteli bir stopere ihtiyaç yok mu? Sakatlıklar, cezalar ve yeterlilik olarak düşünürsek...
Barış Kupası, Beşiktaş için iyi bir prova olacak...
Umarım bütün eksikleri görür ve gerekli takviyeleri yaparsınız...