A.A.
Oluşturulma Tarihi: Ocak 09, 2013 11:35
Mustafa Kemal Atatürk'ün Ankara'ya gelişinin anısına düzenlenen Büyük Atatürk Koşusu'nun 77 yıllık tarihinde, Darılmaz ailesinin önemli bir yeri bulunuyor.
Mustafa Kemal
Atatürk'ün Ankara'ya gelişinin anısına düzenlenen Büyük Atatürk Koşusu'nun 77 yıllık tarihinde, Darılmaz ailesinin önemli bir yeri bulunuyor. Galip Darılmaz ve Adnan Darılmaz birer kez birincilik kürsüsüne çıkarken, Armağan Darılmaz da yıllardır hakem olarak bu önemli koşuda görev alıyor.
1936 yılında yapılan ilk Büyük Atatürk Koşusu'nu Galip Darılmaz, 1939'daki 4. koşuyu ise kardeşi Adnan Darılmaz kazanmıştı.
İlk koşunun galibi Galip Darılmaz'ın oğlu Armağan Darılmaz yaptığı açıklamada, babasının ve amcasının yanı sıra koşuya katılan herkesin, ödülü değil, Atatürk adına düzenlenen bir koşuda yer almayı hedeflediğini söyledi.
Armağan Darılmaz, Büyük Atatürk Koşusu'nun, Atatürk'ün Ankara'ya gelişini ölümsüzleştirmek adına bazı atletizm severler tarafından organize edildiğini belirterek, “Atatürk Koşusu'na katılan bir sporcu maddi bir imkan sağlamayı düşünmez. Amaç, Büyük Atatürk Koşusu'na katılmaktır. Atatürk adına düzenleniyor olması önemlidir” dedi.
Babası Galip Darılmaz'ın 800 ve 1500 metre koşucusu olduğuna dikkati çeken Armağan Darılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü:
“O zamanın büyük atletleri bu koşuya katılırlardı. Babam Galip Darılmaz da 800 ve 1500 metre koşucusu olarak bu yarışa katıldı. Anlatılanlara göre, babam çok erken saatlerde kalkarak, uzun zaman idman yapardı. Listelerin açıklanması sonrasında babamın yarışa katılacak olması diğer atletler tarafından şaşkınlıkla karşılanmış. İlk yarış olması nedeniyle 12 atlet iştirak etmiş. Bu yarışa önemli isimler katılmış. Babam yarışı kazanmış. 800 metreci bir atletin 11 veya 12 kilometrelik bir yarışa girip de kazanması pek de sık görülecek bir durum değil. Havanın çok soğuk olduğunu, yolların buz ve karla kaplı olduğu ve yolların iyi olmadığı söylenir. Mesafenin de 11 kilometrenin üzerinde olduğu da bize anlatılırdı. Şimdi ise 10 bin 800 metreye düştü. O zamanın şartları bugüne kıyaslandığında daha zordu.”
-Ödül İsmet İnönü'den-
Armağan Darılmaz, ilk koşunun galibi babasının ödül olarak Nacar marka bir kol saati ve kupa kazandığını, bunları da İsmet İnönü'den aldığını kaydetti.
Atatürk'ün rahatsızlığı nedeniyle kendi adına düzenlenen yarışa gelemediğini anlatan Armağan Darılmaz, “Babamın Atatürk ile görüşmesi olmamıştır. Babamın ödülleri İsmet İnönü tarafından verilmiş” diye konuştu.
-Amcası Adnan Darılmaz da koşuyu kazandı-
Armağan Darılmaz, 1939 yılında yapılan 4. koşuyu amcası Adnan Darılmaz'ın kazandığını belirterek, “Amcam da 800 ve 1500 metre koşuyordu. Yani o da babam gibi orta mesafe koşucusuydu. O zaman da bir kol saati birincilik ödülü olarak verilmiş. Atatürk'ün Nutku, Gençliğe Hitabe bir çerçeve içinde verilmiş. Maddi bir ödül son zamanlara kadar yoktu” dedi.
-Babası yangın tatbikatında keşfedilmiş-
Armağan Darılmaz, babası Galip Darılmaz'ın bir yangın tatbikatı sırasında keşfedildiğini ve sonrasında büyük başarılara imza attığını anlattı.
Armağan Darılmaz, şöyle devam etti:
“Babam 17 yaşındayken İstanbul'dan babaannemle ve amcamla birlikte Ankara'ya gelmiş. Ankara'da Makine Kimya Endüstrisi'nin (MKE) Tandogan'daki fabrikasında işe girmiş. O dönemde kurum ve kuruluşlarda yangın tatbikatları yapılırmış. Meydana bir ateş yakılır ve çalışan birimlerden kişiler, ellerinde kovalarla o yangını söndürme provaları yaparmış. Böyle bir tatbikat sırasında babam o fabrikanın komutanı tarafından keşfedilmiş ve alınıp atletizm sahasına götürülmüş. Babam idmanlara başlamış ve 800 ile 1500 metrede o günün en iyi derecelerine yakın dereceler elde etmiş. Sonrasında ise Türkiye rekorları kırmış. Amcam da babamın teşvikleriyle atletizme başlamış.”
-50 yıldır hakemlik yapıyor-
Armağan Darılmaz, kendisinin 1963 yılından bu yana atletizm hakemi olarak görev yaptığını ve atletizmin aileden gelen bir sevgi olduğunu söyledi.
Kendisinin de babası gibi atlet olarak yola çıktığını, ancak bir sakatlık sonrasında sporu bırakıp, hakemliğe yöneldiğini ifade etti.
Armağan Darılmaz, sakatlığı sonrasında annesinin sitemiyle hakemliğe başladığını ve 50 yıldır bu işi sürdürdüğünü anlatarak, “1963 yılında bir antrenmanda sakatlandım. O günden sonra atletizm hakemliğine başladım. Çok büyük hakemlerimiz vardı. Bunlardan ders aldık. Hakemliği çok sevdim. Hakemliğe başlarken düşüncem şuydu: 'Bu çok değerli hakemlerden edindiğim bilgilerin üzerine biraz daha koyup, onları geçeceğim. Ondan sonra beni geçen hakemleri yetiştireceğim. Bugün benim yetiştirdiğim ve emek verdiğim hakemler var. Bunlar beni fersah fersah geçtiler. Bundan dolayı mutluyum. Atletizm hakemliğinde yaş sınırı yok. Nefes aldığım sürece ve arkadaşlarımın bana, bilgime ve görgüme inançları devam ettiği sürece hakemliğe devam edeceğim” diyerek sözlerini tamamladı.
-Güzergah sitemi-
Armağan Darılmaz, 2 yıl önce yapılan güzergah değişikliğinin kendisi gibi tüm atletizm severleri üzdüğünü belirterek, eski parkurun tekrar gündeme alınmasını istedi.
Büyük Atatürk Koşusu'nun son dönemlerde bir duraklama devrine girdiğine dikkati çeken Armağan Darılmaz, sözlerini şöyle tamamladı:
“Atatürk ilk Ankara'ya geldiğinde Dikmen sırtlarını görmüş. Halkevlerinin oradan, bugünkü Atatürk Bulvarı'nı takip ederek, vilayet konağına gelmiş. Dikmen sırtlarından, Ulus semtine kadar insanlar orada toplanıyorlar. Bir zamanlar ilgi daha fazlaydı. Son dönemlerde yarış bir duraklama devri geçirdi. Bu da insanların duyarsızlığından kaynaklanan bir durum. Avrasya Maratonu'nda İstanbul'u yönetenler 42 kilometrelik parkuru trafiğe kapatıyorlar. Senede bir kere Dikmen'den, Ulus'a gelen o yolu maalesef doğru dürüst kapatamıyoruz. Her taraftan arabalar giriyor. İnsanlar hakemlerimizle tartışıyor. Gerçekten trafiği sıkıştırıyor. Geliş tarihi Atatürk haftası olarak düzenlenirse, mutlaka bu hafta içinde bir Pazar günü vardır. Pazar günü koşuyu düzenler ve insanları mağdur etmezsiniz. Atatürk Koşusu eski parkurda yapılırsa çok daha iyi olur.”