"Bütçe değil disiplin"

Önemli yanıtlar veren Kunter’in, mali disiplin ve şirketleşme konusunda mesajları dikkat çekti. Euroleague’de kuralar çekildikten sonra çoğu kişi Beşiktaş’ın TOP 16’ya kalacağına inanmıyordu. Ancak en erken TOP 16 bileti alan ekip oldunuz…

Euroleague’e ilk kez katılan takımlar genellikle TOP 16’ya giremiyorlar. Bizim için önemli bir gurur… Bizim gibi yeni kurulmuş takımlarda hedef maç seçmek lazım, biz de bunu yaptık. Altı tane hedef maç seçtik, bunların beşini kazandık. Oyuncular da bu hedef karşılaşmalara çok iyi adapte oldular. Grubun kurgusu da istediğimiz gibi gitti ve TOP 16’ya kaldık.

TOP 16’da Fenerbahçe Ülker’le birlikte yine zorlu bir gruba düştünüz. Bu turu nasıl değerlendiriyorsunuz?

İlk tura oranla daha değişik bir şey yapacağız. Evimizde oynayacağımız bütün maçları hedef alacağız. İyi bir averajla 6 galibiyetin bizi çeyrek finale çıkaracağını düşünüyorum. Zaten içerdeki bütün maçları kazanırsanız çeyrek finale kalırsınız.

Burada da seyirci desteği önemli gibi görünüyor…

Seyircinin ilk turda çok büyük desteği vardı. Bunun daha da artacağını tahmin ediyorum. Tabii ki hedefimiz çeyrek finale kalmak. Cemal Nalga ve David Ewing’i transfer ederek kadromuza iki takviye yaptık. Zor bir grup ama her şey olabilir.

Takviye demişken; başka transferleriniz olacak mı?

Yeni kurulan takımlar uyum sorunu yaşarlar. Devamlı oyuncu takviye etmek takımın düzeni açısından problem yaşatıyor. Bizim en büyük eksiğimiz çok yoğun maç temposunda yeni takımların en büyük eksiği olan beraber çalışmayı yapamıyoruz. Haftada sadece 1 kez istediğimiz tempoda ve yoğunlukta antrenman yapabiliyoruz.

Cemal Nalga’nın transferinden sonra Beşiktaş taraftarının bir tepkisi oldu. Siz bu konuda neler söylersiniz?

Elbette Beşiktaş’ın belli etik değerleri var, bunları göz ardı edemeyiz. Hem Cemal’le hem de olayın içinde olan insanlarla konuştuk. Bir suçu yok, talihsiz bir olay yaşanmış. Yöneticisinin ve antrenörünün isteğiyle ama kötü niyet olmadan böyle bir olay yaşanmış. Biz onun suçsuz olduğuna inanıyoruz. Çok büyük hatası olduğunu düşünseydik transfer etmezdik. Ayrıca bize katkısı olacağı için de takıma kattık.

Deplasmanda ilk kez geçen hafta Aliağa Petkim karşısında galip geldiniz. Bunu neye bağlıyorsunuz?

Sezon öncesinde üst sıraları zorlayacağı düşünülen 6 takım vardı. Bu ekiplerden Karşıyaka, Banvit, Galatasaray ve Fenerbahçe ile deplasmanda oynadık. Yine de bu mücadelelerde kazanmaya yakın oynadık. Yoğun tempoda uzun süren 2-3 sakatlığımız oldu, hala da devam ediyor. Özellikle Tutku’nun sakatlığı bizi çok etkiledi. Ondan 11-12 maç hiç faydalanamadık. Karşıyaka deplasmanı olduğu dönemde Curtis Jerrells’ın adalesinde problem oldu. Fikstürün azizliğine uğradık. TOP 16 maçları da çok zorlu geçecek, fazladan dört karşılaşma daha yapacağız.

Curtis Jerrells, Galatasaray Medical Park maçında problemli bir futbolcu edasıyla sahanın kenarından dolaşarak yedek kulübesine geldi. Bu görüntü “Acaba Erman Kunter’le aralarında bir problem mi var” sorusunu getirdi.

Kesinlikle Curtis Jerrells’la aramızda bir problem yok.

Peki, Beşiktaş hücumunun Jerrells odaklı olduğuyla ilgili yapılan eleştirilere katılıyor musunuz?

Bu doğru bir tespit, kendimiz de özeleştiri yapıyoruz bu konuda. Bazen top onun elinde çok fazla kalıyor. Can Akın sakatlıktan çıktı ve ritmini yeni yeni buluyor. Tutku’nun sakatlığı devam ediyor. Curtis Jerrells’ı kenara alıp dinlendirme şansımız olmuyor. Bu durunda Jerrells, istemememize karşın hücumdayken enerjisini ekonomik kullanıyor. Sahada dinlenmeye çalışıyor. Biraz fazla dripling yaparak nefesleniyor. Tam kadro olsak onu dinlendirebileceğiz. Ewing’i getirmemizin sebeplerinden biri de bu. Topla hücum edecek bir oyuncuya ihtiyacımız olduğu için transfer yaptık. Jerrells 30 dakika ortalamayla oynuyor. Modern basketbolda uzun bir süre, daha aşağı çekmemiz gerekiyor. Üç tane oyun kurucumuz vardı ikisi sakatlandı. Bu da bize büyük sıkıntı yaşattı.

Uzun yıllardır Beşiktaş’ta kadronun iskeleti neredeyse her sezon değişiyor. Şampiyonluktan sonra da böyle oldu. Gelecek yıl takımın iskeletini koruyacak mısınız?

Hedefimiz bunu yapabilmek. Bu yıl takım oyununu oturtarak önümüzdeki sezon 2-3 değişiklik yapmayı planlıyoruz. Genel olarak takımın iskeletini korumaya çalışacağız. Oyuncuların yaş ve fizik itibarıyla en az 2-3 yıl bu takımı götürebileceğini düşünüyorum. Basketbol şubesi olarak uzun vadeli planlar yapıyoruz. Kadroyu koruyup bir kez daha Euroleague’e katılabilirsek çok büyük deneyim olur, daha da ileri gideriz.

Şube Sorumlusu Abdullah Sözer’in, Beşiktaş Basketbol Şubesi’ni AŞ’ye çevirme ile ilgili açıklamaları oldu. Sizce de şubeniz AŞ olmalı mı?

Dikkatli bir harcamayla Beşiktaş Erkek Basketbol Şubesi elde ettiği gelirlerle giderlerini karşılar. Kulübün kasasından para çıkmaz, dikkat edilmesi durumunda da artırılır. Bilet, İddaa, Euroleague, TV yayın hakları gelirleri ile sponsor bulunmadan şubenin kendi başının çaresine bakabileceğini düşünüyorum. Bu AŞ’ye dönüşme işi gerçekleşip şubeler ayrılır ve sponsor da devreye girerse sezonu kasanızda parayla başlarsınız. Geçen yıllarda yapılan hatalar, ödemelerdeki aksaklıklar daha sonraki sezonlara sarktığı için kulübün kasasından para çıkıyor. Bu seneki bütçeyi sponsorsuz olsa bile dengeli olarak yaptık. Eski dönemden kalan borçlar yaptığımız bütçeyi bir miktar bozuyor.

Hatırlayabildiğim kadarıyla uzun yıllardır düşük bütçeli takımları çalıştırdınız. Yüksek bütçeli bir takım çalıştırmak istemez miydiniz, böyle bir hayaliniz var mı?

Arkanızdaki maddi güç ne kadar fazla olursa o kadar rahat hareket edersiniz, bu bir gerçek ama ben kulüplerin bütçelerinden ziyade mali disiplinlerinin daha doğru yapılara oturtulması gerektiğini düşünüyorum. Her şey bütçeyle olsaydı EA7 Emporio Armani TOP 16’la kalırdı. Çok astronomik transferlerin getirisinin garantisi yok. Öyle rakamlardan bahsediliyor ki, mesela CSKA’nın bütçesi aşağı yukarı 35 milyon dolar ama final-four yapacakları kesin değil. Bunun karşısında Barcelona’nın bütçesi 20 milyon doların üzerinde olmamasına karşın final – four şansını yüksek görüyorum. Beşiktaş’ın bu bütçesinin dikkatli bir yapıyla, en azından çeyrek finale gidebilecek şansımız olduğunu düşünüyorum. Çok büyük bütçelerle daha fazla imkanınız olur elbette ama takımlar arasında çok büyük farklar görünmüyor. Geçen sezon Beşiktaş’ta Deron Williams oynuyordu ama EuroCup’ta bir üst tura çıkamadı. Bundan 4 yıl önce Partizan 1 buçuk milyon avroluk bütçeyle final-four oynadı. Mühim olan oyuncu yetiştirmek, Türkiye’nin bu konuda çok eksiği var.

Tam o noktada Kartal Özmızrak’ı sormak istiyorum. Beşiktaş taraftarı takımında genç oyuncu görmeyi sever, Kartal da oyuna girdiğinde çok heyecanlanıyorlar. Siz Kartal hakkında neler düşünüyorsunuz?

Evet, taraftarın çok hoşuna gidiyor. Geçen seneki takımda biraz daha fazla süre alıyordu çünkü kadro kısıtlıydı. Bu yıl kadroyu daha geniş tuttuk, o yüzden ona daha az şans geliyor. Altyapı hamlesi bir senede olacak bir şey değil, en az üç yıla yaymak gerekiyor. Türkiye’de bizim bu koruda bir sıkıntımız var. Yunanistan’a bakın; Avrupa’da en azından 25 tane Yunan oyuncu oynuyor. Ama hiç Türk oyuncu forma giymiyor. Türkiye’deki maddi imkanların arkasına saklanabiliriz ama işin gerçeği o değil. Aynı şekilde Fransa Basketbol Ligi’nde yer alan takımların toplam bütçeleri CSKA’nınki kadardır. Ama NBA ve Avrupa’da üst düzey oynayan çok sayıda Fransız oyuncu mevcut.