Burası New York değil!

Güncelleme Tarihi:

Burası New York değil
Oluşturulma Tarihi: Mart 06, 2010 16:49

Milli takımın başındayken yaşadıklarından, Trabzonspor'un hedeflerine kadar değişik konulara değinen, kendisini yoğun şekilde eleştirenlere de iğneleyici cevaplar veren Trabzonspor Teknik Direktörü Şenol Güneş, göreve tam hazır olarak gelmediğini ancak sezon sonunda şampiyon olma olasılığının da bulunduğunu söyledi.

Haberin Devamı

DHA'ya özel açıklamalarda bulunan Güneş, şampiyon olamadıkları dönemde hatalardan ders çıkaramadıklarını anlatarak, sadece paranın şampiyon olmak için yetmeyeceğini vurguladı. Geri pasa karşı olduğunu söyleyen Güneş, "Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk ne demişti, "Hücum."

İşte Şenol Güneş'e yönelttiğimiz sorular ve aldığımız yanıtlar:

"TAM HAZIR OLARAK GÖREVE GELMEDİM"

- Şenol Güneş neden Trabzonspor'a geri döndü? Tamamlamanız gereken bir misyon olduğunu düşünüyor musunuz?

"Sadece misyona bakmamak lazım. Bir sene önce teklif geldiğinde bir görevim olduğunu söylemiştim. O zaman Trabzonspor bir yabancı teknik adamla anlaştı. Kasımpaşa maçı sonrası ise antrenörle yollar ayrılınca benim de maçlarım bitmişti. Takımın bana ihtiyacı olduğu söylendi, ben de geldim. Aslında tam hazır olarak gelmedim. Gönül isterdi ki, Trabzonspor başarılı olsaydı da antrenörüyle yollarını ayırmasaydı. Sıkıntılı olan bir dönemde Trabzonspor'un ihtiyacına cevap verdim."

Haberin Devamı

"ŞAMPİYONLUK İÇİN HATALARDAN DERS ÇIKARMAK YERİNE HESAP SORDUK"

- Trabzonspor'un bu kadar uzun yıldır şampiyon olamayışını en çok hangi nedene bağlıyorsunuz?

"Aslında Trabzonspor'un şampiyon olamayışını tek sebebe bağlayamayız. Bir çok sebep var. Türkiye'de futbolun gelişmesi için iyi bir Trabzonspor'a ihtiyaç var. Buranın da iyi bir birlik ve beraberliğe ihtiyacı var. Geçmişe bakıldığında, eski - yeni yönetici kavgaları, oyuncu - antrenör, antrenör - yönetici kavgaları olmuş. Her şeyi zaman içerisinde ters yapmışız. Geçmiş yıllarda doğru yaptığımız işleri, sonuçlar başarısız olunca yanlış yapmaya başladık. Başarıyla, başarısızlığı gören bir kulüp olarak tecrübemiz var. Ama maalesef başarısızlıktan dersler çıkarmadık ve birbirimize hep hesap sorduk. Sonuç olarak da bu kavgalar Trabzonspor'u bir yere getirmedi. Bırakın saha sonuçları almayı, ekonomik olarak da tahribatlar büyüdü. Son dönemde geldiğimde de onu gördüm. İnsanlar bir araya gelmek için sebep arıyordu, ben onlara vesile oldum."

"GELDİĞİMDE HERKES KIRIP DÖKMENİN PEŞİNDEYDİ, BUNU BÜYÜK ORANDA DÜZELTTİK"

Haberin Devamı

- Sizin gelişiniz bu kavgaları bitirebilir mi?

"İşler başlangıç olarak yeterli olmasa bile olumlu gidiyor. Burada mühim olan herkesin olumsuz bakan düşüncesini olumlu hale dönüştürebilmek. Buradaki insanlarda dönüşmek istiyordu. Benim gelişim de buna vesile oldu. Yine de yüzde 10 veya 20'de olsa buna olumsuz bakan olabilir ama o zaman yüzde 80 olumsuzluk vardı. Herkes kırıp dökmenin peşindeydi. Herkes, kendine göre haklı sebeplerini ortaya koyup karşı tarafı suçluyordu. Bunların camiaya hiçbir yararı olmadığını çok net gördük. Şimdi o yüzden hızlı bir değişim oluyor. Çünkü ibreyi ters çevirdik ve her şeye olumlu bakmaya çalışıyoruz."

"PARA OLDUĞU DÖNEMLERDE DE BAŞARISIZ OLDUK"

Haberin Devamı

- Bu kavgaların arkasında para mı var? Yoksa herkes aynı şeyi istiyor fakat farklı yolları mı tercih ediyor?

"Trabzonspor'un önemli bir marka değeri var. Çünkü geçmişten bugüne gelinceye kadar bütün bu işler para gücüyle yapılmadı. Manevi değerlerle, insanlarla yapıldı. Tabi ki parasal destekte önemli ama paraya rağmen başarısız olduğumuz dönemler var. Geçmiş, bizim gurur duyduğumuz bir olay ama oraya takılıp kalmayacağız. Şimdi planlamamızı geleceğe dönük yapıyoruz ama geçmişten de gerekli dersleri çıkarıyoruz. Kavgaların daha az olduğu, daha çok konuşabildiğimiz, bir birimizle ilişki kurabildiğimiz bir ortama geçiyoruz. Oyuncularımızdan başarılı olmalarını bekliyoruz. Onlarda bunun için burada. Yöneticiler ne istiyor: 'Başarı' Eski yöneticiler ne istiyor: 'Borçsuz başarılı bir kulüp.' O zaman hep aynı şeyi istiyoruz. Herkesin isteğinin aynı olduğu yerde, farkında olmadan kavga unsuruna dönüştürdük bunu. Bu konuda biraz mesafe aldık ama Türkiye'de sonuçlar iyi olmadığı zaman, bunu kullanıp kulübe zarar vermek isteyenler ortaya çıkabiliyor. İşte akli selimler burada ortaya çıktığında bunu toparlarız."

Haberin Devamı

"TÜRKİYE'DE SES GETİREN AVRUPA TAKIMI OLMAK İSTİYORUZ"

-Trabzonspor'un uzun yıllar şampiyon olamayışını kullanan kesimler var mı?

"Trabzonspor birikimleri olan bir kulüp. Yıllardan beri sadece takımlarda sıkıntılarımız vardı. Zaman zaman iyi çıkışlar yaptık, zaman zaman aşağı düştük ve camiaya yara aldırdık. Şimdi o yaraları düzeltmek durumundayız. Bu kulüp 25 - 26 senedir şampiyon olmamasına rağmen ayakta kalan bir camia. O halde bu takımı düzelterek, doğru yolda gidip marka değeri olan bir takım yaratmak istiyoruz. Türkiye'de ses getiren Avrupa takımı olmak istiyoruz. Dünya takımı olmak amacındayız. Bunu oyuncu üreterek, aldığımız oyuncuları yarıştırarak yapmalıyız. Borcu az olan, aldığımız oyuncuları yetiştirip pazarlayan, ilkeleriyle, prensipleriyle, oynadığı futboluyla keyif veren bir takım olmalıyız. Bunları yapacak gücümüz var. Bunları yaparken zaman zaman maç sonucu gelmediğinde, sabırsız olan bir kesim, bazıları iyi niyetle, bazıları farkında olmadan saha sonuçlarını kulübün aleyhine silah olarak çevirip, kavga ortamı yaratıyor. Bunlardan arınmamız lazım."

Haberin Devamı

"BU YÖREYİ BİLMEYENİN KATKISI BU YÖREYİ BİLENE GÖRE FAZLA OLMAZ"

-Trabzonspor'un ilk tercih olarak hep yabancı hocaya yönelmesini doğru buluyor musunuz? Eğer doğru değilse, niye böyle bir arayış içerisine giriliyor ?

"Yabancı hoca, sizde yoksa alınır. Artık her şey yabancı. Sizde olan bir şeyi dışarıdan alırsınız, yabancı o demek. Biz de bu sıkıntıyı yaşadık. Meraktan alınan şeyler bize hep tahribat getirdi. 'Hiç mi yabancı olmasın?'; gerekirse olacak. Milli takımda veya kulüpte olabilir. Çünkü artık evrenselleştik. Tamam, bu bölgenin ve şehrin takımıyız ama evrenseliz aynı zamanda. Biz nasıl oyuncumuzu dışarı veriyorsak, onlar da buraya gelebilir. Buna saygı duyarım. Ama bu ihtiyacı, kendi insanınla giderebiliyorsan, işini daha iyi yaparsın. Tabi o insanın da ona uygun davranıp kendisini geliştirmesi gerekiyor. Adamımızdır diye iş verip, kulübü batıramayız. Bizim için önemli olan kulüptür. Şahısları korumak için, şahıslarla kulübü büyütmek için burada olacağız. Acımasız şekilde, kulübe zarar veren kişinin önünü keseceğiz. Kim olursa olsun, bu yabancı yerli fark etmez. Yabancıların Trabzonspor'a uyumu zordur. Fikirleriyle katkıları olabilir ama hiçbir zaman bu yöreyi bilmeyen bir adamın katkısı, bu yöreyi bilene göre fazla olmaz.."

"TARAFTARINI BEĞENMEYEN FUTBOL TAKIMI, YÖNETİCİSİNE KIZAN TARAFTAR OLMAZ"

- Siz takımın başına geldikten sonra Trabzonspor çok iyi bir çıkış yakaladı. Neler değişti, Şenol Güneş'in elinde, 'Sihirli değnek' mi vardı? Yoksa onarılması gereken yerleri mi tamir ettiniz ?

"Aslında ben fazla bir şey yapmadım. Fazlalıkları atıyorum ve yanlışları düzeltmeye çalışıyorum. Bu işi oyuncu, yönetim, seyirci ve personel yapıyor. Ben aracıyım, rehberlik yapıyorum ve yol gösteriyorum. İşler de iyi gidiyorsa mutlu oluyorum. Ama şu anda daha bir şey yapmadık. Biz sadece, birkaç tane maç alarak her şeyi toz pembe görüyoruz. Bu yanlış. Abartılı bir şekilde yukarı çıkıyoruz. Hayata bakıştaki yanlışları düzelttiğimizde her şey düzeliyor. Bir takımda oyuncu alacağını sıkıntı ediyorsa bunu ön plana almamalı, bir futbolcu taraftarla sıkıntı yaşıyorsa, bunu sorun etmemeli. Seyirci de bir maçta gol kaçıran oyuncuya kızmamalı. Bu takımın başarısız olmasını sadece Trabzonsporlu olmayanlar ister. Taraftarını beğenmeyen futbol takımı, yöneticisine kızan taraftar olmaz. Biz taraftarıyla büyüyen bir takımız. Asıl gücümüz oradan geliyor. 25 - 26 yıldır beklenen şampiyonluğun gelmemesine rağmen hala büyüklüğümüzü koruyabilirsek, bu taraftarlarımızın sayesinde olmuştur. Ama bu oyuncumuz ve yönetimimiz hiçtir anlamına gelmiyor. Çünkü buraya gelen her yönetici bir şeyler yapmaya çalışıyor" dedi.

"EĞER ŞAMPİYONLUĞU HEDEF OLARAK BELİRLERSEK, ŞAMPİYON OLDUĞUMUZDA HER ŞEY SONA ERER"

- Trabzonspor şampiyon olunca neler değişir?

"95 - 96 sezonunda kıl payı şampiyonluğu kaybettik, ondan sonra da birkaç gere kaçırdık şampiyonluğu. Mesela geçen sezon da şampiyonluk kaçırıldı. Ama bizim için şampiyonluk araç olmalı, hedef olursa, bizi yıkıyor ve zarar veriyor. İlkeleriyle, düşünceleriyle ve yaptıklarıyla doğru yolda gitmemiz lazım. Bu bizi şampiyonluğa götürür. Getirmezse de iyi bir yerde oluruz. Şampiyonluğu araç olarak kullanırsak, iyi futbol oynayan, keyif veren ve oynadığı futboldan keyif alan futbolcular olduğu zaman, zaten doğru işler yapıyoruz demektir. Ama biz yanlış yaparak şampiyon olursak ve borç batağına girersek, yine yıkılırız. Şampiyonluğu hedef olarak seçtiğimiz zaman, şampiyon olduğumuzda her şey biter. Böyle bir şey olamaz. Tabi ki Avrupa'ya şampiyon olarak gitmek istiyoruz ama olmadığımızda da hayat devam ediyor. O yüzden sabırsızlığı baskıya dönüştürmeden işlerimizi doğru yapmaya çalışıyoruz.."

"EĞER GALATASARAY, FENERBAHÇE VE BEŞİKTAŞLI BİRİ BİZİM ŞAMPİYONLUĞA OYNAMADIĞIMIZI SÖYLÜYORSA, BİR TAKTİĞİ VARDIR, İNANMAYIN"

- Bu sezon ligdeki zirve şansınızı nasıl değerlendiriyorsunuz? Müzede boş bir yer var, oraya bir kupa koyulabilecek mi sezon sonunda?

"Biz her maçta rakiplere göre üstün olup kazanmak istiyoruz. Bu sonuçlar bizi şampiyon yapar veya yapmaz bunu bilmiyorum, çünkü bu rakiplere de bağlı. Biz kendi işimizi doğru yapan ve iyi sonuçlar almaya çalışan bir takım olacağız. Bunları yaptığımızda şampiyonluk gelirse, ki gelebilir, o zaman mutlu oluruz. Ama, Trabzonspor şampiyonluğa oynamıyor derseniz buna kimse inanmaz. Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş takımlarının hangisine sorarsanız, hepsi bizim şampiyonluğa oynadığımızı söyler. Söylemiyorsa, bir taktiği vardır demektir, inanmayın. Trabzonspor'un bu yıl için ilk üçe girmesi başarıdır. Nereye çıkabiliyorsak oraya kadar çıkacağız. Kupada ise eşitiz. Dört takım arasında herkes alabilir. Kupayı almak istiyoruz ama olmazsa da hayat devam ediyor. Seneye ses getiren ve iddialı bir takım yapmak istiyoruz. Şu anda bu kadrodan kimlerle gelecek sezon yarışacağız onları belirlemeye çalışıyoruz."

"GÖKHAN'IN GİTMESİNİ İSTEMİYORDUM AMA GİTME İSTEĞİ VARDI"

- Teofilo'yu ne kadar tanıyorsunuz? Teofilo gelmeseydi Gökhan'ı gönderir miydiniz?

"Gökhan'ın gitmesini istemiyordum ama Gökhan'ın da gitme isteği vardı. Burada sıkıntıları vardı. Büyük paralara almışsınız, gol kralı ama burada kendi seyircisiyle barışık değil. Oyuncuyu zorluyorsunuz, elinden geleni yapıyor ama olmuyor. Seyircide ondan gerekli elektriği bulamadı. O günün koşullarında böyle bir karar verilmesi gerekiyordu. O zaman yine Fatih alınabilirdi ama transfer gerçekleşmedi. Teo da yetenekli bir oyuncu. Yeni geldi ve okyanusu ilk defa aşan bir futbolcu. Oynayacağı ve başarılı olacağını düşünüyorum."

"BURASI TRABZON. NEW YORK'LA BİR TUTULMAZ"

Trabzon kentinin özel yaşam koşulları olduğu bir gerçek. Bu nedenle de özellikle yabancıların bir çoğu zorlanıyor. Teofilo'nun gelmesiyle takımdaki Güney Amerikalı sayısı 3. oldu. Teofilo'nun transferinde bu faktörü göz önüne aldınız mı?

"Aslında Trabzon'un sosyal hayat sıkıntısı yok. Bu sosyal hayatı benimseyip, benimsememe sıkıntısı var. Oyuncu buraya futbol oynamaya geliyor. Sosyal yaşam olarak, kafasını dinleyeceği bir ortam, restoran veya eğlence yeri varsa ve bunu benimserse sorun olmaz ama farklı bir dünya isterse. Mesela Trabzon'la bir New York'u bir tutmayız tabi. İstanbul'da, Bursa'da farklı. Bir çok yabancı buna rağmen burada başarılı oluyor ve kolay benimsiyor. Bu hayat tarzına bağlı. Şöyle bir sıkıntımız var ve bu çok büyük sorun. Oyuncularımızın çocuklarının okul sorunu olabiliyor. Ailesi burada kalamıyor ve İstanbul'da duruyor. Çünkü okumak zorunda. Mesela takımımızda Song öyle. Bunlar sorun."

"YABANCI SAYISININ SERBESTLİĞİ DENENEBİLİR"

Kulüpler Birliği, bazı kriterler getirmek şartıyla, örneğin, futbolcunun sürekli milli takımında oynamış olması yada genç olması gibi, yabancı sınırlandırılmasının kaldırılmasını istiyor. Sizce sınırlar kaldırılsın mı, kaldırılmasın mı?

"Biz Avrupa Birliği'ne girmediğimize göre yabancının az gelmesini istiyordum. En fazla üç diyordum. Ama buraya geldikten sonra ekonomik kaybımızın fazla olduğunu gördüm. Türk futbolcuların aldığı ücretlere şahit oldum. Kulüplerin ekonomik yapısının iyi olması için belki, 'Milli takımda oynamış koşuluyla' sınırsız yabancı sistemin olması faydalı olacaktır. Çünkü oyuncu alışverişinde rakamlar çok yükseldi. Gerçi şimdi naklen yayınlardan gelen paralar arttı ama kullanımda sıkıntı var. Şu anda belki de böyle bir dönem geçirmek gerekiyor. Yabancı sayısını milli kriterini getirmek şartıyla yeni bir döneme başlanabilir. En azından bunun denenmesinde bir fayda var."

"AZINLIKLARIN FUTBOLU KÖTÜ YÖNLENDİRMESİNE İZİN VERİYORUZ"

Futbol söylendiği gibi kitlelerin afyonu mudur?

"Futbol bir keyif olayı ve dünya da seviliyor. Bunun olumsuz tarafına değil, olumlu tarafından bakmamız lazım. Buna, afyon yani uyuşturucu anlamında bakarsanız kötü bakmış olursunuz. Ama buna bir Fair - play olarak bakmalısınız. Birbiriyle savaş yapan ülkelerin bile ortak alanda maç yapabildiği bir oyun olarak bakmak lazım. Futbol seyir zevki alınan bir oyun. Avrupa da kişiler aileleriyle ve sevgilisiyle gelip maçı izleyebiliyor. Bizde de bu yapılabiliyor ama azınlıkta olan bir grubun bütün bir çoğunluğu etkileyecek olan davranışlarına izin veriyoruz. Biz izin vermesek futbol çok daha keyifli hale gelir."

"ARDA AVRUPA'YA GİDERSE FARKLI BİR DÜNYA GÖRECEK"

Arda Turan hep "Pasaportum farklı olsaydı şimdi farklı yerde olurdum" diyor. Haklı mı? Yani, Arda değil de, Ardinho olsaydı, dünya futbolundaki yeri değişir miydi ?

"Arda daha genç bir oyuncu, hedefini çok büyütmesi gerekiyor. Türkiye'nin yıldız oyuncularından bir tanesi. Avrupa'ya her zaman gidebilir. Türkiye'de oyuncuların aldığı paralar ve kulüplerin yapısından dolayı dışarı gidişlerde zorluklar var. Yabancı ve milli kriterleri koyuluyor Bunlar düzeltilirse, oyuncularımızın gidiş ve gelişleri daha kolay olur. Arda, şu anda Galatasaray'ın kaptanı ve iyi bir oyuncu. Eğer Avrupa'ya giderse farklı bir dünya görecek ve bu kendini geliştirme şansı olacak."

"MİLLİ TAKIM İÇİN VİCDANIM RAHAT"

Milli takım için sizin isminiz hiç gündeme gelmedi. Oysa gelmiş geçmiş, en başarılı milli takım teknik direktörü de sizsiniz. Bu işte bir tuhaflık yok mu?

"Ben çalışırken de beni yok sayıyorlardı. Burada bir anormallik görmüyorum. Yok sayıldığınız yerde siz işinizi yapıyorsanız ve vicdanen rahatsanız mutlusunuz demektir. Dünya kupasına ilk katıldığımızda ben 2 yaşındaydım. O zaman hayatı görmem ve anlamam mümkün değildi. Benim nesiller dahil dünya kupasını kimse görmemişti. 2002'de gördük ve bu benim dönemimde oldu. O dönem ben işin başındaydım ama beni yok sayıyorlardı. Olabilir, gayet de normal. Bana tecrübesiyle 2002 Dünya kupasına giderken yardımcı olan biri var mı? Daha önce ben şöyle şöyle yaptım da gittim diyen var mı? Ben buna rağmen bir şey yapmışsam, demek bir işi başardım. Finale kalamadık, doğru bunu yapamadım. Bunu bir başarısızlık olarak görüyorum, onu da yapmalıydık. Daha sonra Avrupa kupasına katılamadık ve başarısız olduğumuz için ayrıldık. Başarısızlığın mükafatı var da, başarının mükafatını biraz zor görüyorsunuz."

"YAPTIKLARIMI ANLATMADIĞIM İÇİN YOK SAYILIYORUM"

Milli takım teknik direktörlüğü mü, kulüp teknik direktörlüğü mü daha rahat?

"Her ikisi de zor. Sorumluluk duymanıza bağlı. Eğer siz işinize ciddi bakıyorsanız ve sorumluluk duyuyorsanız ikisinde de zaman bulamazsınız. Milli takım antrenörlüğünde çok boş zaman var, bunlar doğru. Ama siz boş zamanınızı futbolcuların evlerine giderek, takımları izleyerek, hocalarla konuşarak geçirirseniz o boş zamanlar ortadan kalkar. Ben bunu çok yaptım ama bunu kimseye anlatmadım. Yaptıklarımı anlatmadığım için beni yok sayıyorlar. Milli takımda, kulüp takımı gibi çok birlikte olma şansınız yok. Benim her günüm takiple geçiyordu. Devre arasında tüm futbolcularla görüşmüştüm. Hocayla oyuncu arasındaki sorunlara müdahale ettiğim zaman bile olmuştu. Eğer bunları yapmazsanız çok zamanınız olur. Sadece toplandığınızda hocalık yaparsanız ise çok boş zamanınız olur."

"SAÇIMDA BERBERİ, GÖMLEĞİMDE DE FİRMAYI SUÇLADILAR. BENİ DEĞİL"

Milli takımın başındayken kravatınızı takışınızdan, gömleğinize kadar her şeye eleştiri getirdiler. Bunun nedeni neydi?

"Gömleğimi eleştirilenlerin hayat görüşü farklıydı. Onlar elbisemi ve saçımı beğenmediler. Saçım için gittiğim berberi suçladılar, elbisede de yapan firmayı suçladılar demektir. Bana bir şey demediler. Ben onlara çok olumsuz bakmıyorum. (Gülüyor..)

"TÜRK MİLLİ TAKIMIN BAŞINDA TÜRK ANTRENÖRÜN OLMASINI İSTERDİM. HATTA BEN TÜRKLEŞTİRİLEN OYUNCULARA DA KARŞIYIM"

Milli takımın başına Hiddink geldi. Onun başarılı olacağına inanıyor musunuz?

"Türkiye milli takımlar bazında baktığınız da Denizli, Terim ve benim dönemimde uluslararası alanda önemli başarılar kazandı. Yine daha geçmiş tarihlerde sıkıntı yaşasalar da başarılı olan antrenörler var. Ben Türk milli takımın başında Türk antrenörün olmasını gönülden isterim. Çünkü Türkiye'yi temsilen antrenörümüzün ne yapacağının göstergesidir bu. Hatta ben Türkleştirilen oyuncuların alınmasına da karşıyım. Bunu bende yaptım ama doğru bulmuyorum. Biz kendi oyuncumuzu üretmeliyiz ve bunu A milli takımda göstermeliyiz. Şimdi yabancı hoca alındı diye de karşı çıkmayı doğru bilmiyorum. Çünkü bir yönetim kurulu var bu karar verilmiştir. Belki hocanın geliş zamanı biraz uzamıştır ve Türk antrenörü yara almıştır. Ama Hiddink iyi ve başarılı bir antrenör. Milli takım bazında iyi işler yaptı ve bize de o yüzden geldi. Bunu daha speküle edip tartışmaya açmak doğru değil. Şimdi görevimiz ona yardımcı olmak. Bizde onun başarılı olmasını ve Türkiye'nin önünü açmasını istiyoruz. İnşallah, Dünya Kupasına katılırız. Onda o deneyim var."

"KALECİDEN DAHA İYİ ANTRENÖR OLUR. ÇÜNKÜ KALECİ YALNIZ AMA YÜREĞİ UMUTLA DOLU BİR ADAMDIR"

Dünya genelinde bir çok kaleci kökenli antrenör var. Kalecilerin sezileri daha iyi olduğu için, kaleciden daha iyi mi antrenör oluyor?

"Bu gerçekten iyi bir soru ve ilk kez böyle bir soruyla karşılaştım. Aslında kaleciden antrenör olmaz diyorlar. Ben bu yüzden çok çektim. Gerçek ise tam tersi. Kaleciden çok daha iyi antrenör olur. Çünkü kalecinin oyun ve hayat görüşü çok daha zengin ve farklıdır. Yalnız adam görünmesine rağmen yüreği umutla dolu olduğu için her şeyi daha iyi ve zengin görebiliyor. Çünkü arkadan baktığı için herkesi iyi değerlendiriyor ve kimseye arkasını dönmüyor. Herkesi önüne alan bir adamdır. O yüzden herkesi kucaklayan da biridir. Kıyafeti de farklıdır. Ama hayata girdiği zaman sıkıntılarla yalnız kalsa bile o mutlulukları paylaşan bir kişidir. O yüzden antrenörlükte başarılı olur."

"SEN ANTRENÖR DEĞİLSİN DİYORLAR, ZATEN YOK SAYIYORLAR"

Şenol Güneş'in takımları büyük maç kazanamıyor" diye bir görüş var. Ne diyorsunuz?

"Lig şampiyonluğu hariç bütün kupaları aldım. Brezilya'yı Dünya Kupası'nda mağlup edemedim ama Konfederasyon kupasında yendim. Dünya kupasında büyük orada küçük takım mıydı? Sen antrenör değilsin diyorlar, zaten yok sayıyorlar. Niye yok sayıyorsunuz diye kızmıyorum. Ama bunları söylemek için dolambaçlı yollara gerek yok."

- Güney Kore'den futbolcu getirmeyi düşünüyor musunuz?

"Kore'den getirebileceğim üç tane oyuncu vardı ama ben gelmeden önce gittiler. Daha önce gelsem belki getirebilirdim. Koreliler içine kapanıklar ve o yüzden çok sıkıntı çekiyorlar."

- Sizce yıldız futbolcu tanımı nedir. Takım oyunu içerisinde görevini yapan mı, yoksa çalımlar atıp taraftarı coşturan mı?

"Her ikisi de değil. Yıldız futbolcu oynadığı futbolla öne çıkan ama takımı da oynatan bir futbolcudur. Görevini yapan bir oyuncu iyidir ama tek başına iş yapmaz."

"FATİH TEKKE GELMEDİ DİYE TRABZONSPOR OYUNCUSUZ KALMAZ"

- Fatih Tekke sizin için ne kadar önemli bir futbolcudur. Eğer gelseydi neler değişebilir di?

"Fatih Tekke bizim oyuncumuz ve kaptanımız. Yetenekleri fazla olan lider bir isim. Bizim de böyle bir oyuncuya ihtiyacımız vardı ama transfer döneminde ekonomik nedenlerden dolayı bu transfer gerçekleşmedi. Ama bu dünyanın sonu değil. Fatih Tekke gelmedi diye Trabzonspor oyuncusuz kalmaz. Fatih oynadığı yerde bizi temsil ediyor. İlerleyen dönemlerde buraya oyuncu veya antrenör olarak gelebilir. Çünkü o Trabzonsporlu Fatih."

"BELEDİYE BAŞKANLIĞI İÇİN TEKLİF ALDIM"

-Bir dönem Trabzon Belediye Başkanlığı'na adaylığınız gündeme geldi. Size böyle bir teklif geldi mi? Geldiyse neden kabul etmediniz?

"Belediye başkanlığı için dolaylı yollardan teklif geldi ama ben siyaseti düşünmüyorum. Aklıma yatana destek olurum ama siyasi hayata atılıp belli bir grubun içerisinde olmak istemiyorum. Beni sağa, sola çekmek istediler ama ben buna girmem."

"ÖĞRETMENLİKLE ANTRENÖRLÜK ARASINDAKİ EN ÖNEMLİ FARK PARA"

- Sizin bir öğretmen olduğunuzu biliyoruz. Bu bağlamda çalıştırdığınız takımlarda futbolcuların kişisel gelişimleri üzerine her hangi bir çalışma yapıyor musunuz? Hiç, keşke öğretmenliğe devam etseydim de, şu futbola girmeseydim dediğiniz oldu mu?

"Öğretmenlik de futbol antrenörlüğü gibi, ikisinde de yol gösteriyorsunuz. Öğretmenlikle futbol antrenörlüğü arasındaki en önemli fark, futbolda çok para kazanıyor olmanız. Öğretmenlik çok kutsal bir meslek. Bende 4 sene yaptım. O dönem askere gitmem söz konusuydu. Anne babaların teşekkür edeceği ilk insanlar öğretmenler olmalı. Maalesef son yıllarda öğretmenler kenara itildi. Futbolculara, öğrencilere de bir şeyler öğretmeye çalışıyorsunuz"

Oyun içerisinde geri pasa bakış açınız nedir?

"Geri pası hiç istemem. Geriye yapılan pasa hep karşıyım. Hep ileri, hücum. Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk ne demişti : "Hücum"

-Beğendiğiniz futbolcu var mı? Takımda görmek istediğiniz bir isim?

"Şu anda takımımdaki tüm oyunculardan memnunum. Hiçbir oyuncu istemiyorum."

-Biraz sıyrılan Türk oyuncuların, yabancı futbolcularla karşılaştırılmasına nasıl bakıyorsunuz?

"Türk oyuncuların yabancılarla kıyaslanmasına karşıyım. Ben oyuncunun, oyuncuyla karşılaştırılmasına karşıyım. Pele - Maradona karşılaştırması bile doğru değil. Her oyuncunun kendine ait değerleri vardır öyle kabul edilmesi gerekir."

- En iyi stoper zor durumda topu taca atabilen stoper midir?

"Kesinlikle hayır. En iyi stoper zor durumda topu alıp iyi kullanan stoperdir."

"TRABZON İNSANI STADI HAK EDİYOR"

- Hüseyin Avni Aker Stadyumu'nun yıkılıp yerine yeni stat yapılması fikrine nasıl bakıyorsunuz?

"Avni Aker'in bizim için hayati bir değeri var ama oraya veya başka yerde yapılmak koşuluyla çok büyük bir stadyuma ihtiyacımız var. Aynı zamanda Trabzon'da da sosyal manada düşünecek olursak böyle bir statla gelişme sağlanabilir. Bu şehre sanayi olarak bir yatırım yapılmadı, çocukken de burada işsizlik vardı hala var. Ama ülkesini ve milletini seven insanların olduğu bir yer burası. Bu bölgedeki tek beklenti bir stat yapılması. Bu stat burada iş imkanı da sağlayacaktır. Bu da olması gereken ve buranın insanın hak ettiği bir şeydir."

"FUTBOLCUNUN SADECE OYUNU DEĞİL, DAVRANIŞI DA BENİM İÇİN ÖNEMLİ"

Futbolcular şu anda sizin gözünüzde bir yarış içerisinde mi? Yani aslında gelecek sezonun kadrosunu mu şekillendiriyorsunuz ?

"Şu anda Yattara ve Tayfun sakat. Tayfun'un bu sezon dönmesi zor ama Yattara belki son dönemde aramıza katılabilir. Şu anki kadrom yeterli. Ama gelecek sezon değişebilir. Futbolcuların bu sezonki performansları gelecek sezonki kaderlerini tabi ki etkileyecektir. Ama sadece oyunları değil davranışları, takımı taşımaları, sevmeleri ve büyütmeleri gerekir. Bunların hepsi benim için önemli. Bu yarışa devam ettiğimiz zaman yarıda kalmak istemiyorum."

- Röportaj talebimizi kabul ettiğiniz için teşekkürler. Son olarak bordo - mavili taraftarlara ne söylemek istersiniz?"

"Bende size teşekkür ediyorum. Bu takımın sembolü, gururu ve geleceği taraftarlardır. Takımı desteklemeyi ve sevmeyi biliyorlar. Bu takım, bu kulüp onları hiçbir zaman mahcup etmeyecektir."

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!