Burak Yılmaz gol rekoruna koşuyor

ZAMANI GELDÄ° MÄ°

Karabükspor’a 3, Eskişehirspor’a 2, Orduspor’a 3, Gaziantepspor’a 2... Burak Yılmaz atıyor, atıyor, atıyor. Hem de Türkiye Süper Ligi’nde 2011-12 sezonu başladığından beri golleri öyle bir iştahla atıyor ki gol krallığını şimdiden cebine koymuş gibi. Bu akşam oynanacak 27. hafta maçları öncesinde ligde 27 golü var. Üstelik bu 27 golü atarken cezası sebebiyle üç maçta da forma giymedi.
27 golle Türkiye Ligi’ndeki birçok eski gol kralını şimdiden geride bıraktı. Öyle ki Türkiye Ligi tarihinde 12 gollü krallar olduğu düşünülürse bugünkü rakam bile başlı başına etkileyici. Şimdi akıllardaki soru şu: Tanju Çolak’ın 39 gollük rekorunu da kırabilir mi?
Burak Yılmaz’ın önünde playoff’ta oynaması muhtemel maçla beraber 14 maç var. Bugüne kadarki ortalamasını korursa 40 golü bulması işten bile değil. Ancak, normal sezonda üç büyüklere karşı üç maçı var. Ayrıca Trabzonspor playoff’ta şampiyonluk grubuna kalırsa yine birbirinden zorlu altı maç oynayacak ki tüm bunlar ortalamasını düşürebilir. Ama lig tarihinde 30 golü geçmiş yedi oyuncudan biri olan Ali Gültiken’e göre rekoru kırmasa bile 35 golü geçmesi sürpriz sayılmamalı.

GOLLERÄ° NASIL ATTI

Burak Yılmaz, Süper Lig’de 23 maça çıktı. Biri hariç hepsinde 90 dakika forma giydi. İki maçta üçer, yedi maçta ikişer gol attı. Gol atamadığı yedi maçın üçü Beşiktaş, Fenerbahçe ve Galatasaray’a karşıydı. Bununla beraber gollerinin 17’sini iç sahada, 10’unu deplasmanda attı. Maç içindeyse ilk yarılarda 17 gol atarken ikinci 45 dakikalarda toplam 10 gol kaydetmiş. Bu arada beş de penaltı golü var.

TANJU ÇOLAK (39 GOLLE REKORUN SAHİBİ)
30 golü geçmesi bile büyük başarı

Sezon sonuna kadar kaç gol atacağını kestiremiyorum. Hatta playoff maçlarındaki goller sayılır mı onu da bilemiyorum. Ancak, bu sezon iyi bir ortalama yakaladığını söylemem gerek. 30 golü geçmek bile başlı başına önemli aslında. Rekorumun kırılmasına üzülmem. Ben de Metin Oktay’ın rekorunu 25 yıl sonra kırmıştım. Benimkinin üzerinden de 24 yıl geçmiş. Ancak, şunu eklemek lazım: Bugünün oyun kuralları hep forvet oyuncularının lehine. Gerek ofsayt kuralındaki değişiklik, gerek kolay kart gösterilmesi hep golcülerin işine geliyor. Ben Hagi, Alex gibi oyuncularla
bugünkü kurallar altında oynasam
40 golden az atmazdım.

ALİ GÜLTİKEN (30 GOLLE BEŞİKTAŞ’IN REKORTMENİ)
35 golden aşağı atmaz

Burak Yılmaz çok özellikli bir oyuncu. Hem hareketli, hem adam geçebiliyor, hem ceza alanı içinden hem dışından atıyor. Gözden kaçan bir özelliği de verimi. Bu özelliğini Beşiktaş’ta Tigana’yla çalışırken de keşfetmiştik. Ceza alanında buluştuğu topları gole çevirme oranı gerçekten çok yüksek. Bu sezon sonu gol sayısı mı? Maç başına bir golden fazla attığına göre 35 golü geçmesi sürpriz sayılmaz. Ben de 24 yıl önce 30 gol atmıştım. Bu rakama ulaşmakta takım arkadaşlarının desteği kadar takımın oyun karakteri de çok önemli. Hücuma yönelik oynayan bir takımda gol sayınız çok daha yükseğe çıkabilir.

REKORLARDA SÄ°YASET MÃœDAHALESÄ° DE VARDI

* Galatasaraylı Metin Oktay 1962-63 sezonunda 38 gol attı ve bir sezonda en çok gol atma rekorunu 25 yıl boyunca korudu. Ancak, 42 maçla tarihin en uzun sezonuydu. Siyasi baskıyla Türkiye Ligi’ndeki takım sayısı 22’ye çıkarılmış, TFF de çözümü ligi iki grupta oynatmakta bulmuştu. 20 maçlık ilk kademeden sonra final grubuna çıkanlar 22 maç daha yaptı. Sezonun son maçı ancak 26 Haziran’da oynandı. Beşiktaş karşısında maçın tek golünü penaltıdan atan Oktay 38’e de ulaştı. İlginç nokta, efsane golcünün o sezon sakatlıktan tam 16 maçta oynayamamış olmasıydı.

* Bundan tam 25 yıl sonra bir başka Galatasaraylı Tanju Çolak 1987-88 sezonunda 39 gol atarak rekoru kırdı. Tesadüf bu ya, 25 yıl sonra da ligin en uzun sezonu oynanmıştı. Lig 18 takımla başlamış ama zamanın başbakanı Turgut Özal’ın referandum öncesi bir propaganda hamlesiyle maçlar başladıktan sonra Bursaspor ve Kocaelispor geri alınmış, takım sayısı 20’ye çıkmıştı. Bu sayede 38 haftalık çok uzun bir sezon oynandı. Tanju Çolak da ligin ekstra takımları Bursaspor’a üç, Kocaelispor’a da beş gol atarak rekoru kırmıştı. Bir artısı da o sezon tüm maçlarda oynamış olmasıydı.

TÜRKİYE LİGİ’NDE 30 GOLÜ GEÇENLER

ÂOyuncu          Takım           Gol  Sezon
* Tanju Çolak (Galatasaray) 39 1987-88
* Hakan Şükür (Galatasaray) 38 1996-97
* Metin Oktay (Galatasaray) 38 1962-63
* Metin Oktay (Galatasaray) 36 1960-61
* Åženol Birol (BeÅŸiktaÅŸ) 34 1962-63
* Tanju Çolak (Samsunspor) 33 1985-86
* Metin Oktay (Galatasaray)33 1959-60
* Hakan Şükür (Galatasaray) 32 1997-98
* Fatih Tekke (Trabzonspor) 31 2004-05
* Tanju Çolak (Galatasaray) 31 1990-91
* Serkan Aykut (Samsunspor) 30 1999-2000
* Ali Gültiken (Beşiktaşy) 30 1987-88

Asyalı ve Harvardlı AMA NBA’de

Tayvan kökenli Jeremy Lin iki haftada NBA’in bir numaralı gündem maddesi. Çünkü basketbolun iki büyük ön yargısına aynı anda kırdı: ‘Harvard’dan basketçi çıkmaz’ ve ‘Asyalılar basket oynayamaz’... Harvard mezunu bu genç oyun kurucu şimdi Knicks’i sırtında taşıyor ve tüm New York’u ayağa kaldırıyor

Jeremy Lin

* NBA tarihindeki ilk Asya kökenli Amerikalı.
* 1954’dan beri NBA’de oynayan ilk Harvard mezunu.
* 31 yıldır ilk beş çıktığı maçta en çok sayı atan oyuncu
* İlk beşte çıktığı ilk dört maçta 109 sayı attı. Allen Iverson (101), Shaquille O’Neal (100) ve de... Micheal Jordan’dan (99) bile iyi.
* Twitter takipçisi sayısı iki haftada 400 bine çıktı.

İki hafta öncesine kadar basketbol kariyeri bir belirsizlik yumağı halinde yuvarlanıp gidiyordu. Bir buçuk yıldır dünya basketbolunun zirvesi NBA’de tutunmak için çabalıyordu Jeremy Lin ama bir gıdım bile ilerleyememişti. 2010 NBA seçmelerinde hiçbir takımın gözüne girememişti. Basketbolcudan ziyade bilim adamı, hukukçu yetiştirmekle meşhur Harvard Üniversitesi’nden çıkma, üstelik Asya kökenli bu çelimsiz oyuncuyu hangi takım ne yapsındı ki? Basketbolun iki büyük ön yargısına aynı anda toslamıştı: ‘Harvard’dan basketçi çıkmaz’ ve ‘Asyalılar basket oynayamaz’...
Geçen sezon serbest oyuncu olarak Golden State’e imza atmış sıradan bir görev adamı olarak sadece ve sadece 378 dakika sahada kalabilmişti. Bu sezon Lin için daha da çetrefilli başladı. Zaten dört aylık lokavt yüzünden iyice gözden ırak kalmıştı. 9 Aralık’ta Golden State tarafından kadro dışı bırakıldı. Üç gün sonra Houston ile imzaladı. Tam da yeni sezonun arefesinde Houston da Lin’i gözden çıkardı. 27 Aralık’ta New York Knicks kadronun 15’inci elemanı olarak imza attırdı ona. Ve hemen pilot takımı Erie Bayhawks’a yolladı. İlk maçında çok iyi oynayınca New York’a geri çağrıldı.
Ancak arada sırada birkaç dakika sahada kalıyor, yedek bankına geri oturuyordu. Bu yüzden hâlâ bir garanti sözleşmesi sahibi de değildi. Koca New York’ta kafasını sokacağı bir dairesi bile yoktu. Bunun üzerine abisi Josh’un tek odalı dairesine sığındı. Orada kanepede yatıp kalkarken 4 Şubat Cumartesi akşamı birden talihi tamamen tersine döndü.
Sakatlıklar sebebiyle o akşam sahada daha uzun süre kaldı. Kaldıkça rakipleri onu çözmeye çalışırken New Jersey Nets potasına 25 sayıyı bıraktı. New York koçu D’Antoni bile şaşkındı. İki gün sonra bu kez ilk 5’e koydu Lin’i. Bu kez kurban Utah Jazz’dı. 28 sayıyla yine galibiyetin mimarlarından biriydi. Bu mucize iki günlük mü kalacaktı? Pek de öyle olmadı. Hele ulusal kanaldan yayınlanan Lakers maçı Lin’in şöhretine zirve yaptırdı. Bu maçta attığı 38 sayıyla artık bir masal kahramanıydı.
Bundan sonrası masalın pırıltılı kısmıydı. Lin, Knicks’in ilk 5’indeki yerini kaptırmadı. New York yedi maçtır kazanmaya devam ediyor. Ancak, öylesine yoğun bir ilgi var ki kendisine, sadece o değil çevresindekiler de şaşırmış durumda. Örneğin menajeri e-mail veya sesli mesajla gelen çağrılara yanıt verebilmek için asistan tutmak zorunda kalmış. Harvard Üniversitesi bile röportaj taleplerini karşılayamaz halde. Bu durumun Lin için tek iyi yanıysa nihayet garanti sözleşmeye kavuşması. Tabii bazı takım arkadaşları 15 milyon dolar kazanırken o bu sezon 762 bin dolarla yetinmek durumunda. Yine de artık abisi misafir getirecek diye evi boşaltmak ve kalacak yer bulmak zorunda değil. Çünkü White Plains semtindeki Trump Tower’da iki odalı bir daire kiraladı bile.

BURS BULAMAYAN 191’LİK ÇELİMSİZ

ABD’nin Batı kıyısında doğmuş büyümüş tipik bir Asya kökenliydi Jeremy Lin (23). Tayvanlı Ailesi, Kaliforniya eyaletinin teknoloji üslerinden Palo Alto’ya yerleşmiş. Jeremy de orada büyümüş, başarılı bir öğrencilik geçirmişti. ABD’deki birçok Asyalı genç gibi okulda hep başarılı. Ama bir yandan basketbola merak salmış. 1.68’lik babasına göre daha uzun boylu
olsa (191 cm) da çelimsiz haliyle hiçbir üniversiteden basketbol bursu kazanamamış. Kendi hazırladığı DVD bile üniversite koçlarını ikna edememiş.