Güncelleme Tarihi:
Bank Asya 1. Lig'de zirve mücadelesi veren Kayseri Erciyesspor'un Teknik Direktörü Fikret Yılmaz, "Eğer iyi bir futbolcuysanız Türkiye'nin her yerinde oynarsınız. Onun için bazıları devreye adamlar sokarak bu çocuk yok kampa gitsin, yok kadroya girsin diye ricacı oluyorlar. Benim oğlum bugün futbolcudur. Ben antrenörüm. Allah şahidim olsun ki bir günden bir güne kimseyi devreye sokmadım, Burak'ı alın diye. Ben oğlumu tribünde kılık değiştirerek seyrettim. Çünkü oğluma sağdan soldan küfür ederler, beni tanırlar, ben de dayanamam diye maça kılık değiştirerek gittim. Ne yazık ki Türkiye'de bu sancıları da yaşadık, hâlâ yaşıyoruz. Mum dibine ışık vermiyor, vermez. Kendi memleketimizde başarılı olma şansınız çok az" diye konuştu.
Fikret Yılmaz, Kayseri Ticaret Odası'nın dergisinden araştırmacı yazar İrfan Birol'a verdiği röportajda, oğlu Burak Yılmaz'ın futbol macerasını şu ifadelerle anlattı;
"Burak, Antalya Spor Minik Takımı'nda futbola başladı. Tabi futbol oynadığı zamanlarda okuldan taviz vermedi. Çok yetenekli olduğunu bana söylediklerinde ilgilendim. Ama hep uzaktan ilgilendim. Hiçbir zaman için babası arkasından koşan bir çocuk asla futbolcu olamaz. Çocuğunuzun peşinden koşar okutursunuz, her türlü meslek sahibi yaparsınız ama asla futbolcu yapamazsınız. Çünkü futbol yetenek işidir. Allah vergisi yeteneğiniz olması gerekir. Ben de, oğlum da bunu fark ettiğimde ona sadece evde gıda olarak iyi baktım. Onun dışında benim oğlum Anadolu Lisesi'ni kazandı, göndermedim. Düz liseye gönderdim. Hiçbir zaman için Allah vergisi olan yeteneğini harcatmadım. Akdeniz Üniversitesi'nde okuyor, baba okulu dondurayım mı dedi, dondur dedim. Çünkü ben eğer ekonomik durumunuz iyiyse üniversiteyi bitirmenin yararı olduğu kanısında değilim. Burada yanlış anlaşılmasın, benim gibi bir insanın okumaya eğitime karşı olması mümkün değil. Ama şimdi oğlum Akdeniz Üniversitesi Beden Eğitimi Bölümü'nde okuyor. Onun için ben oğlumun futbol yeteneğini harcayamazdım asla. Şimdi oğlum Burak'a, kendine İngilizce öğretmeni tut İngilizceyi öğren dedim. İngilizceyi öğreniyor şimdi. Kimse kusura bakmasın okulu bitirmesinden İngilizceyi öğrenmesi daha yararlı. En büyük hobim oğlumun maçını izlemek, onunla ilgili haberleri okumaktır. Bir babanın kıskanmadığı tek kişi evladıymış. Ben de onun başarısıyla gurur duyuyorum. Her gün gazete alırım. Kendim için değil, oğlumun haberleri çıktı mı diye bakarım. Benim eşim, kızım Burak'ın maçını izliyor. O bitiyor benim maçımı izliyorlar. En büyük fedakârlığı ailemiz yapıyor."
"BURAK, FENERBAHÇE'Yİ ŞAMPİYONLUKTAN ETTİ"
Burak Yılmaz'ın attığı golle Fenerbahçe'yi şampiyonluktan ettiğini belirten Yılmaz, Beşiktaş'tan ise zorla koparılmasını hala hazmedemediğini vurgulayarak, "Bundan iki yıl önce oğlumun Fenerbahçe'ye attığı golü unutamam. Fenerbahçe, Burak'ın attığı golle şampiyonluktan olmuştu. Bursaspor şampiyon olmuştu. Bu bizim için unutulmaz bir olaydır. Ama bunun sonucunda çok mu mutlu olduk, çok mu üzüldük, o bize kalsın. Onun dışında oğlumun Beşiktaş'a transfer olması beni çok mutlu etmiştir. Çünkü kendim de Beşiktaşlıyım. En çok üzüldüğüm olay da onun Beşiktaş'tan ayrılmasıdır. Onu Beşiktaş'tan ayıranları hiç affetmiyorum, affetmeyeceğim de. Muhataplarına mesaj olarak gitsin bu ifadem. Oğlumun oradan Trabzonspor'a gitmesi benim için büyük gururdur. Trabzon'u çok seviyorum, ekmeğini yedim. Orada çalıştım. Çok iyi bir camiadır. Burak, Trabzonspor formasını giyiyor. Trabzon'u ben de, ailem de, oğlum da çok seviyoruz. Ama oğlumu Beşiktaş'tan ayırmaları benim içimde büyük bir yaradır. Çünkü haksız yere ayırdılar. Benim oğlum bonus olacak bir futbolcu değildi. Hayatta unutamadığım ender anlardan birisidir" şeklinde konuştu.