Oluşturulma Tarihi: Mayıs 28, 2003 00:00
PEDAGOG değilim ama bana yanlış geliyor. Doğu Anadolu'daki öğrencilerin şu veya bu vakfın, bazen Genelkurmay'ın, bazen de iyi niyetli kişilerin girişimiyle bulundukları kentlerden kaldırılıp, İstanbul'a getirilip, bir süre misafir edilip geri götürülmelerini doğru bulmuyorum.Bingöl'deki depremde enkaz altından kurtarılanlar, Sabah Gazetesi'nin iyi niyetli girişimiyle şimdi İstanbul'dalar.Derslerine Darüşşafaka'da devam ediyorlar.Girişim iyi niyetli, ama acaba yapılan iş doğru mu?Bingöl nire, İstanbul nire?Çeltiksuyu Yatılı Bölge Okulu nire, Darüşşafaka nire?9-10 yaşında çocuklar müthiş bir ‘‘ortam değişimi’’ ile karşı karşıyalar...Sonsuza kadar İstanbul'da kalacak olsalar sorun yok. Ama yarın Bingöl'e dönecekler.Akıllarında, hayallerinde İstanbul...Damaklarında Boğaz'ın tadı.Geçmişte benzer bir girişimi TEGEV yaptı. Çocukları toplayıp toplayıp getirdiler. Sonra geri götürdüler. Ama çocuklar evlerinden kaçıp İstanbul'a gelmeye kalkıştı. Otogar'dan TEGEV'i arayanlar şanslıydı. Tekrar evlerine gönderildiler. Ya şanssız olanlar. Kimbilir belki de şimdi Beyoğlu'nun bir köşesinde tinerci oldular.Bu iş doğru değil diyor sezgilerim.Ve galiba asıl yapılması gereken Bingöl'den, Muş'tan, Hakkári'den çocukları buraya getirmek değil...İstanbul'dan, Robert Kolej'den, Alman Lisesi'nden,
Galatasaray'dan ve diğer okullardan çocukları yılda bir, 15 gün Bingöl'e, Hakkári'ye, Van'a götürmek.Bu ülkenin ‘‘televole’’ olmadığını anlamaları için...BDDK’da ‘tahsilat’ sorunuBDDK ile ilgili yazmak neredeyse ‘‘ayıp’’ haline getirildi. Cumhuriyet tarihinin en büyük soygununu ‘‘çözmek’’ için görevlendirilen kurum, ne yazık ki soygun düzeninin parçası gibi. Ama bunu yazmak ‘‘yürek istiyor’’; çünkü anında ‘‘medya savaşı’’ diye başlıyorlar vaveylaya.Giden milletin parası, sizin, benim, çocuklarımızın parası ama yazmak zor.Oysaki, bugün BDDK'nın ‘‘ilgi alanında’’ olan bu şahıslar yıllardır benim köşenin konuğu.Kim ne derse desin, ben bugün şu BDDK dosyasını yeniden açıyorum.Açıyorum ki, benim kızımın, sizin çocuklarınızın geleceğinden çalınan 40 küsur milyar doların hesabını sormakla görevlendirilen ama görevini yapmayanlar biraz kendilerine çekidüzen versinler.İlk konuğumuz Kamuran Çörtük ve onun BDDK içindeki ‘‘hamisi’’ Hasan Tengiz Beyefendi. Çörtük'ü biliyorsunuz. Bu ‘‘vatandaşı’’ yıllarca bu köşede yazdım. Yazdıklarımdan ders alsaydı bugün yüz milyonlarca dolar borçla batık olmazdı, ama batık. Batırdığı para bizim paramız. Fakat adamına göre muamele ustası haline gelen BDDK, Kamuran Çörtük'e pek bir ‘‘iyi niyetli’’.Banka batıranların neredeyse tamamına ‘‘yurtdışına çıkış’’ yasağı getiren BDDK, her nedense Kamuran Çörtük söz konusu olunca böyle bir yasak getirmedi. Kamuran Bey'in pasaportu cebinde... Dünyanın neresine isterse oraya gidebiliyor.Bunu öğrenince şaşırdım. ‘‘Bu adam nasıl oluyor da geziyor? Batan bankaların neredeyse odacılarına bile yurtdışına çıkış yasağı varken, bu adam niye dolaşabiliyor’’ dedim bir BDDK yöneticisine.Güldü. ‘‘Onun BDDK'da amcası var’’ dedi. Sonra öğrendim ki, Kamuran Çörtük'ün BDDK'daki amcasının adı Hasan Tengiz.Tahsilat Dairesi Başkanı olarak ‘‘Kamuran Bey'in yurtdışı çıkış yasağını’’ kaldırtmış. ‘‘Ne ayrıcalığı varmış?’’ diye sordum. Belli değil. Diyorlar ki, Tahsilat Dairesi Başkanı Hasan Tengiz'e kendini çok sevdirmeyi başarmış. Tabii bu ‘‘yasal olmayan’’ neden. Kılıf ise ‘‘yurtdışındaki işlerinden para getirecek’’.Şimdi Hasan Tengiz Bey'e soruyorum. Kamuran Çörtük, sizin sağladığınız olanaklarla rahat rahat gezdi. Bunun karşılığında siz, Kamuran Çörtük'ten ne kadar para tahsil edebildiniz?Çörtük'e verdiğiniz izin, devletin alacağını tahsile mi yaradı, yoksa Çörtük'e mi?Söyleyin Hasan Tengiz Bey, çekinmeyin.Söyleyin...NE ZAMAN ADAM OLURUZ?Şehirleri köy haline getirmenin şehirleşmek anlamına gelmediğini anladığımız zaman.
button