Oluşturulma Tarihi: Mayıs 11, 2002 00:00
Riko ve ben ve Topesto; yani bir yerde ideal kadro, geçen yazlardan bir yaz, güzeller güzeli Kaş'a gitmeye niyetlenmişiz.Kaş beklemiyor tabii ki bizi. Kaldı ki; biz Kaş'ın umurunda değiliz herşeyden evvel.Kendimize göre bir sürpriz yapacağız bu güzide tatil yöremize.Senelerden sene beğenin gibi saçma bir muhabbete de girmeyeceğim elbet. *Daha spesifik olacağım: Sene 1987 filan...Açık konuşmak gerekirse, daha önce tatil hazırlığı yaşamışlığımız yok.O güne kadar bütün tatillerimiz, aile organizasyonunda gerçekleşmiş.Biliyoruz plaj havlusu nedir, kek durumuna düşmeden nasıl balıklama atlanır, güneş yağı vücuda sürülürken burun mu önce gelir, omuz mu?..Fakat bu alemde pratik sahibi değiliz...'N'apacaz peki usta?' diye sordu Riko biraderimiz...Topesto yanıtladı: 'N'apacaz, yekten Tahtakale'ye yazılacağız. Hakikat orada birader. Değeri, yılllar sonra anlaşılacak... Tatil imkanı için altyapı da orada, bebeler için bayramlıklar da orada...' Derken susturduk tabii. O yıllarda bile böyle sosyal bir açılıma hazır değildik...*İlk hedefi böylece belirlemiş olduk: Tahtakale...Riko biraderimiz kendisine suya girerken problem yaratmayacak bir cihaz arayacak.Bir adet sandal veya şambrel kullanmasını önerdim. Bana terbiyesiz bir insan olduğumu söyledi. Oysa samimiydim...Riko, bir müddet 1987 yaz mevsiminin erkek mayo modelleri üzerine konuştu çok anlıyormuş gibi.O dönemde mayolar 1970'lerden sonra en çirkin dönemini yaşıyor, bunu da hatırlatmak isterim arkadaşlar...'Ne halin varsa gör güzelim...' diyerek saldık bunu Tahtakale civarlarında.*Belki inanmayacaksınuz fakat, Riko mayo seferinden kuş yemi alarak döndü.Daha inanılmaz olanı, hayatı boyunca kuş beslememiş olmasıydı tabii ki!'Birader yem yüklenmişin eyvallah. Fakat kuş aldın mı peki?' diye sordu Topesto...Riko savunma yapmak yerine, yekten kafadan yüklenmeyi uygun gördü: 'Sen bana laf yetiştireceğine, o pantolonu açıkla...'*O dakika Topesto'nun poşete odaklandık ve dakika sektirmeden Riko biraderimizi takdir ettik...'Niye takdir ettin?' diyeceksiniz... Heken öksürelim: Topesto, Türkiye'nin en sıcak Temmuz aylarından birini yaşayan güzel memleketimizde, tatile çıkarken hem fitilli kadife pantolon, hem de (utanmadan!) sandalet almıştı.Biz 'Nedir usta bunlar?' makamından yüklendikten ve Topesto hafif bir kemküm yaptıktan sonra, 'Sandalet benim hemşireye, pantolonu da bermuda yapacaktım' filan dedi ama neticede Riko golü tavana asmış oldu...Bu arada alemin en akıllı adamı ben değilim elbet.*O yaşlarımızı (çok afedersiniz) kadınların bacaklarına odaklanmış vaziyette geçiriyoruz bir kere...Elemanlar fitilli kadife pantolon ve kuş yemi peşindeyken, ben de dünya barışı için ter dökmüyordum.Bu fakir, arkadaşlarına keh-keh gülerken, arkadaşları da sordular: 'Sen ne aldın peki şaşkın çekirge?..'Tabii ki 'Çin modeli çay süzgeçi' aldığımı söyledikten sonra, benim turşu arkadaşlarımın yaptığı yorumları burada sizinle paylaşmayacağım...*Her ne ise... Otobüs firmasından biletlerimizi aldık ve kişisel tarihimizin ilk 'bağlantısız' seferi için Topkapı'da buluştuk...Şoför aracı çalıştırdı.Biz walkman ve kitaplarımızı kontrol ettik, yola koyulduk...Dragos hizasına filan anca varmıştık ki; şoför sağa çekti aleti.'Pııısssssssssssss!' diye kapıyı açarken muavine şöyle dedi: 'Bah; burdan naaaaaa boooole aşaaaaa inecen'Çok merak ediyorsanız söyleyeyim, vardık o muavinle Kaş'a...Topesto, Türkiye'nin en sıcak Temmuz aylarından birini yaşayan güzel memleketimizde, tatile çıkarken hem fitilli kadife pantolon, hem de (utanmadan!) sandalet almıştı.
button