Güncelleme Tarihi:
Ya da kupaya süper olacak kadar ilgi ve alaka gösteriliyor mu? Fatih Kaya yazıyor
Kupanın bir logosu yok mu? Kazanan takımın bilmediğimiz Süper gücü mü olacak?
Süper Kupa’nın 2007-2008 sezonuna göre hazırlanmış bir statüsü var… 2008 – 2009 sezonuna göre değil. Statü web sitesinde güncel bile değil.
TFF yönetim kurulunun aldığı karar ile Beşiktaş – Fenerbahçe finali oynanıyor.
Tabi ki, geçmiş statüye göre bu kadar alınmış.
Kupaya katılım maddesinde kural açıkça belirtilmiÅŸ; Â
Turkcell Süper Lig’i 1. (şampiyon) tamamlamış kulüp, aynı zamanda Fortis Türkiye Kupası’nı da kazanmış ise; Fortis Türkiye Kupası’nda final oynayan kulüp Kupaya katılır.
1967-1968 sezonunda CumhurbaÅŸkanlığı Kupası finalini, lig ve kupa ÅŸampiyonunun oynaması gerekiyordu.ÂFenerbahçe 2 kupayı da kazandığı için CumhurbaÅŸkanlığı Kupası alınan kararla Fenerbahçe’ye direkt verildi.
1982-1983 sezonunda yine Fenerbahçe hem lig hem de Türkiye Kupası şampiyonu oldu. Bu sefer Cumhurbaşkanlığı Kupası finalini, kupa finalinde yendiği Mersin İdmanyurdu ile değil, lig 2.si Trabzonspor ile oynuyor.
Çok geriye gittim belki ama bir karar alınacaksa geçmişteki olaylarda emsal taşıyabilir.
Aslında reklam ile kupanın ciddiyeti artırılsa statü incelemeye gerek kalmayacak.
Belki kulüpler için Türkiye’de oynanması cazip, fakat cazibe kupanın önemsizliğinden oluyor.
Almanya Federasyonu, finalin ülkelerinde oynanmasını istemedi diye 3 sezon önce alınan karardan caymak kupanın zaten az olan değerini iyice azalttı.
İlla Almanya’da mı oynanması gerekiyor? Belçika, Hollanda, Güney Kore, Japonya… Bu ülkelerde bir seçenek olamaz mı? Zira İtalyanların Süper Kupa Finali Çin’de oynanacak.
Federasyon bu kadar ilgisiz kalırsa, kupaya hak ettiği değeri kim verecek. Almanya Futbol Federasyonu mu?
Bu bir strateji, pazarlama yöntemidir. Süper Kupa, Türkiye Ligi’nin tanıtımı açısından bir fırsat taşıyordu. Alınan kararla bu fırsat kaçtı.
Şimdi ise kendi kendimize adını süper koyduğumuz bir kupa finali oynayacağız.
Tanıtım amacı ve stratejisi olmayan bir final…
Yıldırım Demirören’in değişimi
Aziz Yıldırım, Adnan Polat ve Yıldırım Demirören... 3 büyük takımın başkanları arasında en deneyimsiz ve genci Yıldırım Demirören...
Başkanlık yaptığı 6 sezonda hatalı transferler yaptı, yanlış demeçler verdi.
Deneyimsiz olması ve hatalı yönetici tercihleri de onun daha fazla hata yapmasına sebep oldu. Yönetimden ayrılan birçok ismin Demirören'in arkasından sürekli yersiz eleştirilerde bulunması da bunun göstergesi.
Tabii ki, basının Demirören'e üvey evlat muamelesi yapmasının da payı çok... Fakat Demirören'in hataları kadar örnek alınması gereken davranışları da var.
Bunun en başında, eşi ve çocukları ile tribünde yarattığı aile tablosu geliyor. Ailesini, tüm tepkileri göz ardı edercesine tribüne getirerek farklı bir hava oluşturdu. En son hangi başkanı böyle bir tabloda gördük? Sevincini ve hüznünü kimseye aldırış etmeden yaşadı.
Tamamıyla sevgi ile oluşturulmuş bir bağ... Beşiktaş'ın da geçen sezon kazandığı kupaların en önemli sebebi bu... Rakiplerinden çok kötü bir performans sergilerken, futbolcular arasında oluşturduğu aile havası camiayı kenetledi. Güven verdi. Bir aile reisi duruşu sergiledi...
2004'ten 2009'a, geçmişteki hatalarından ders çıkararak adım adım bu günlere geldi. Artık daha tecrübeli... Örneğin Mehmet Topuz transferinden sonra misilleme yapması beklenirken büyük bir olgunlukla gerekli pozisyonlara transfer yapmaya devam etti.
DeÄŸiÅŸmiÅŸti.
İstenilen bir başkan olma yolunda devamlı kendini geliştiriyor.
Davranışlarıyla siyah-beyazlı camiadaki olumsuz bakışları tersine çevirmeye başladı.
Umarım başkandaki olumlu değişim devam eder.
3 Büyüklerin Değeri
Geçen gün ajanslarda 3 büyük kulübümüzün değerlerinin karşılaştırıldığı bir haber yayınlandı.
Kaynak olarak alınan web sitesi "transfermarkt.de".
Bu habere göre en değerli takım Galatasaray... Ve rakiplerine fark atmış durumda... Yalnız gözden kaçan bir gerçek var.
Galatasaray'ın kadrosunda bulunan 33 futbolcunun değeri 120.450.000 Euro, Fenerbahçe'nin 27 futbolcusunun değeri 97.200.000 Euro, Beşiktaş'ın da 23 oyuncusunun değeri 85.900.000 Euro...
Doğal olarak futbolcu sayısı arttıkça değerde artıyor... Ve haliyle Galatasaray'ın fark attığı görünüyor.
Olayın özüne dönersek yani futbolcu sayısına göre ortalama alırsak;
BeÅŸiktaÅŸ 3.735.000 Euro
Galatasaray 3.650.000 Euro
Fenerbahçe 3.600.000 Euro
Bu çıkan sonuca göre de Beşiktaşlı futbolcular daha değerli...
Aslına bakılırsa bu istatistiklerde önemli olan takımlarımız bu kadroları oluşturmak için ne kadar para harcamış oldukları!
Aynı internet sitesinin verilerine göre bir değerlendirme yaparsak.
Piyasa değeri 120 milyon Euro olan Galatasaray'ın bu kadroyu oluşturmak için harcadığı para 30 milyon Euro civarında. Maliyette başı çeken oyuncular Keita, Baros, Lincoln... Sadece 3 futbolcuya, 20 milyon Euro'ya yakın bonservis bedeli ödenmiş.
Fenerbahçe'de ise harcanan rakam 2 katı 60 milyon Euro civarı... Guiza, Mehmet Topuz, Emre, Özer, Edu, Alex bu rakamın bu kadar artmasının sebebi... (Mehmet Topuz ve Özer transferde bonservis ücretleri henüz yansıtılmamış)
Beşiktaş'ın harcadığı parada 50 milyon Euro düzeyinde. İsmail, Delgado, Holosko, Nihat, Sivok, Zapotocny ve Ernst en çok bonservis bedeli ödenen oyuncular...
Galatasaray'ın harcadığı paraya göre oluşturduğu kadro transfer politikasındaki başarıyı gösteriyor. Alt yapıdan çıkartılan Arda, Sabri... Bedelsiz ve düşük bonservis bedelleriyle kadroya dahil edilen futbolcuların yükselişi Galatasaray'ı diğer kulüplerimizden ayıran özellikler oldu. Aslına bakılırsa değerli olanda bu olsa gerek... Diğer türlü para harcayarak değer oluşturmak en kolayı...
FK