Bu iş kötüye gidiyor

Güncelleme Tarihi:

Bu iş kötüye gidiyor
Oluşturulma Tarihi: Eylül 16, 2008 00:00

Süper Lig’de 3 haftada çıkan 16’sı kırmızı, 131 sarı toplam 147 kart futbol sahalarımızda son dönemde yükselen gerilimin en çarpıcı örneği.

Buna Milli Takımlar Teknik Direktörü Fatih Terim’in Belçika maçı öncesi ve sonrası sebep olduğu olayları eklersek, işin ciddiyeti ortaya çıkıyor.

Can BARTU

Hakemler sezona formsuz başladı


BİR kere futbolcular kendilerine gelecekler. Eski sahtekarlıklar olmayacak. Doğru ya da yanlış kartlar verilecek. Ancak hakemlerin de formsuz olduğu bir gerçek. Sarı kartlarını yanlış kullanıyorlar, oyuncular sinirlenince de bu kartlar kırmızıya dönüşüyor. Yapılan faulleri doğru dürüst süzemiyorlar. Hacettepe-Fenerbahçe maçında Alex’in attığı nizami golü saymadı, Güiza’nın pozisyonu da ofsayt değildi. Belki art niyetli değiller, ama formsuz oldukları kesin. Bir tek Trabzonspor-Beşiktaş maçının hakemi fevkalde yönetim gösterdi.

Korkut GÖZE

Kartın hakkını ver gerisi kolay


BİZİM süper ligimiz bir felaket. Belki, dünyada böylesine sert ve gaddarca oynanan bir başka lig yok. Puan derdinin getirdiği aşırı stres ve bazen yüklü primler sinirleri geriyor. Ve sertlik bir anda kasıta dönüşüyor. İki rakip takım oyuncularına bakıyorum. Sahaya çıkarken, gülüyorlar, şakalaşıp, öpüşüyorlar. Oyun başlayınca, sanki iki düşman. Böyle bir ligde elbette sarı ve kırmızı kartlar birbirini kovalayacak. Anladım ki, dostluklar ve arkadaşlık bu sertliği engellemekte zorlanacak. İş hakemlere düşüyor. Elin sarı karta nasıl kolayca gidiyorsa, biraz yüreğini zorla kırmızıya da öyle sarıl. Hasan Şaş’ın suratını kana boyayan dirseğin karşılığı sarı kart mıydı? Lafın kısası, kartın hakkını ver, gerisi kolay. Kırarsın bu katliamı!

Ercan SAATÇİ

Futbolculara sabır testi mi uyguluyoruz


NE Volkan’ın ne de Ömer’in hareketinde yanlışlık görmüyorum. Sonuçta o sahada hakem dahil herkes insan. Spor yapmak için sahaya çıkan insanların ruh halini onları bu duruma getirenler düşünecek. Ama iş tahrike gelince değişiyor. Herkesin bir sabır noktası var. Futbolculara sabır testi mi uyguluyoruz. Bütün bu olaylarda en suçsuz olanların futbolcular olduğunu düşünüyorum. G.Saray seyircisi Ömer’e ana avrat sövecek. O çocuk sessiz protestodan kırmızı kart, Lincoln’den omuz yiyecek. Bu adil mi? Kuralları kulübe, seyirciye, hakeme de uygulamak gerekiyor. Federasyonun şu saat itibariyle ne yapacağı çok önemlidir. Yani bugün yarın bir açıklama yapıp, bu bizim değerlendirmelerimizi onlar da yapmazsa bu federasyonun ömrünün az olduğunu düşünürüm.

İlker YASİN

Sorgulamak ve saygı duymak


ÖFKE kültürünün egemen olduğu bir toplumdayız. İnsanların birbirlerine karşı saygısı, devletin en üst kademelerinden tutun, en aşağıdaki kahveciye kadar yok. Makyavelist düşünce içerisinde yukarı itmek değil aşağı çekmek düşüncesinde hayat felsefesi oluşturan insanlar, zaman zaman en yukarıda, zaman zaman bir futbol alanında, zaman zaman üniversite kampüsünde ve bazende bir kıraathanede bu eylemlerini icra edebiliyorlar. Sorun kişilerin değil toplumun sorunudur. Eğitimsiz, gelişmemiş ve ben merkezli toplumlarda kaçınılmaz resim budur. Bunu çok ağır cezalarla düzeltmek de mümkün değildir. Düşünmeyi, sorgulamayı karşı tarafa da saygı duymayı uzun yıllar alacak eğitim süreciyle topluma kabul ettirebiliriz. Bu da çok kolay bir iş değildir.

Erman TOROĞLU

Başbakan çok sert Terim felaket


TÜRKİYE’nin genel yapısı bu. Gerilim, Başbakan’dan başlayıp, futbolcuda bitiyor. Başbakan, çok sert konuşmalar yapıyor. Üslubu genelde sert. Milli Takım Teknik Direktörü derseniz, tam bir felaket. Bunların olduğu yerde futbolcular da, seyirci de gergin oluyor haliyle. Tam imam cemaat işi olmuş yani. Hakemler kuralları biraz katı uygulamaya başlayınca kart sayısında da artış oluyor. Hakemlerin de futbolcuların da hatası var. Hakemler sarı kartlarını fazla kullanıyor. Burada bir orantısızlık var. 4-5 sarı kart kırmızıya dönemezken, 11 sarı kartın ardından 1’i maç bittikten sonra 2 kırmızı kart çıkartıyorsun. 11 sarı kart 1 kırmızıya dönmez. 4-5 sarı karttan sonra 1 kırmızını çıkması lazım. Kırmızı kartlarda az hata yapıyorlar ama sarılara gelince hata oranı yüzde 90’lara çıkıyor.

İlhan SÖYLER

Otokontrol yoksa şikayet edemezsin


BU hafta kartlar havada uçtu. Kimine kırmızı kimine sarı. Hakemlerimiz özveri ile maç yönettiler olmadı. Şimdi futbolun içinde olan uygulamaları harekete geçirdiler. Hakemler değil, futbolcular korksun. Saha içinde oto kontrolden yoksun her futbolcu göreceği kırmızı karttan şikayetçi olmasın. Mesela Mehmet Yozgatlı, neredeyse Cüneyt Çakır’ın asistanı Bülent Gökçük’ün içine girecekti. Ya kaleciler Ömer ve Volkan’a ne demeli. Ömer herşeyi yapıyor, sonra da kendisini müdafa ediyor. Ya Volkan bey.. Hatalı goller yiyorsun ve formdan uzaksın bir de hakeme isyan ediyorsun. Artık bundan böyle hakemler saha içinde futbolcuya dayalı düzeni kenara koymak zorunda. Çünkü sahanın tek hakimi kendileridir. Bunları yaparken de adeletli olmaları şart.

Altan TANRIKULU

Herkesin üzerindeki baskı artıyor


MİLLİ Takım ile ligi ayırmak gerek. Fatih Hoca müthiş kariyerine karşın çok gergin bir insan. Provakasyonlar karşısında kolay tahrik olup kendini kaybediyor. Lige gelince... Futbol ekonomisinin gittiği yer çok yanlış. Dünyada büyük krizler yaşanırken, bir futbolcuya 170 milyon euro bonservis bedeli verileceği konuşuluyor. Türkiye’ye 14-20 milyon euroya futbolcular transfer ediliyor. Bütün bunlar da hem halk üzerinde hem de futbolcular üzerinde büyük baskı yaratıyor. Aşırı sıcak ve nemli havaları da ekleyin. Hakemlerin kart konusunda bütün kuralları harfiyen uygulamaları bu tabloyu doğurdu. Fair-Play için öncelikle taraftarın eğitilmesi şart. Futbolcu takımının attığı tek golün asistini yapıyor ama oyundan alınırken taraftarı tarafından ıslıklanıyor. O da taraftara yakışıksız bir harekette bulunuyor. Kısacası işin kökü çok derinlerde.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!