Öyle bir
spor hayal edin ki, suyun beş metre altında oksijen desteği alınmadan oynansın ve neredeyse her şey serbest olsun. Bu sporda, içi tuzlu su dolu topu havuzun dibindeki potalara geçirme mücadelesi veriliyor. Mayo, şnorkel ve palete dokunmamak şartıyla rakibini itmek, çekiştirmek, hatta ısırmak dahi faul sayılmıyor. Bu şartlar imkansız gibi görünse de, sualtı rugby’si denilen bu sporun Türkiye'de ligi dahi var.
İlk kez İstanbul Teknik Üniversitesi'nin (İTÜ) girişimiyle 1991'de oynanmaya başlanan spor, özellikle üniversitelilerden büyük ilgi görüyor. İTÜ-SAS Başkanı Murat Kuruoğlu, ‘‘Avrupa'daki takımların kuralları çok daha sert. Biz onlara göre bebek gibi oynuyoruz‘‘ diyor.
İYİ YÜZMEK, İYİ DALMAK GEREKİYORİTÜ İnşaat Fakültesi Öğretim Üyesi olan Kulüp Başkanı Murat Kuruoğlu, sualtı rugby’si oynamaya 1992'de başlamış. Bu sporun, çok ciddi kondisyon gerektirdiğini belirten Kuruoğlu, ‘‘Aerobik olmayan bir ortamda, aerobik hareketler yapmanız gerekiyor. Aynı zamanda hem iyi bir yüzücü, hem de iyi bir dalıcı olmalısınız‘‘ diyor.
Oyunun üç boyutlu oynanması nedeniyle, esneklik gerektirdiğini söyleyen Kuruoğlu, Türkiye birinci ligindeki yaş ortalamasının kadınlarda 17, erkeklerde 23 olduğunu belirtiyor. Türkiye'de geçerli kurallar ile Avrupa'daki kuralların çok farklı olduğunu vurguluyor:
‘‘Türkiye'deki kurallara göre topu elinde tutan oyuncuyu itebilir, çekiştirebilir, hatta ısırabilirsiniz ancak bu hareketinizi birkaç saniye sürdürürseniz faul sayılır. Yaptığı faulun derecesine göre, hakem oyuncuya iki dakikaya kadar dışarıda kalma cezası verebilir. Sertlik açısından bakıldığında, biz Avrupa'daki oyunculara göre bebek gibi oynuyoruz.‘‘
Sporun sertliğinin, sualtında harcanan efordan kaynaklandığını belirten Kuruoğlu, bugüne kadar ciddi sakatlanmalar yaşamadıklarını anlatıyor. Müsabakalardan önce oyuncuların tırnaklarının kontrol edildiğini söylüyor. Hayati tehlike doğuracağı için, top elinde olsa dahi su yüzüne çıkmakta olan oyuncuya müdahale etmenin yasak olduğunu vurguluyor.
SUALTI HOKEYİ DE OYNUYORLARSualtı rugby’si takımındaki bütün oyuncuların, sualtı hokeyi de oynadıklarını söyleyen Kuruoğlu, oyunu şöyle anlatıyor:
‘‘Sualtı hokeyi, bir metre 70 cm derinliğinde bir havuzda ve yaklaşık 35 cm uzunluğunda bir ıstakayla oynanır. Bu oyunu, buz hokeyinin su altında oynananı diye tanımlayabiliriz. Sualtı rugby’sine göre daha yumuşak olan sualtı hokeyi, Türkiye'de yaklaşık yedi yıldır oynanıyor. Son zamanlarda su sporlarının yaygınlaştığı Gaziantep, Adana ve İskenderun'daki lise öğrencilerinden ilgi görüyor. Sualtı hokeyi, sualtı rugby’sine göre çok daha yumuşak bir spor.‘‘
Yurtdışındaki sualtı rugby ve sualtı hokeyi oyuncularının, fiziksel görünümlerinin birbirinden çok farklı olduğunu belirten Kuruoğlu, ‘‘Sualtı rugby oyuncuları yapılı ve kiloludur. Sualtı hokeyi oyuncuları ise tekniği daha fazla kullanan oyunculardır‘‘ diyor.
Oyuncular şiddetten ve sakatlıktan şikayetçi değil
BU SPORA AŞIĞIMBoran Bekbulat (Deniz Teknoloji Mühendisliği son sınıf)
Beni cezbeden yanı sert, kondisyon ve dayanıklılık isteyen bir spor olması. Karşı takımın üyeleriyle sürekli bir boğuşma, dalaş ve çekişme içindesiniz. Oyun sırasında acıyı hissetmiyorum. Zaten canı yanan çıkıyor. Sualtı rugby’si, bütün sporlardan daha fazla takım oyunu gerektiriyor. Futboldaki gibi tek başınıza kaleye koşmanız mümkün değil, mutlaka pas vermek zorundasınız. Profesyoneller ortalama 4-5 yıl oynadıktan sonra bırakıyor. Ben keşke bırakabilsem diyorum ama bu oyuna aşık olduğum için devam ediyorum.
AİLEM ENDİŞELİYDİLale Sertelin (İşletme son sınıf)
Ben kulübün dalış ekibindeydim. Bir gün hocamız havuza bir şnorkel atıp, bunu yakalayın dedi. Böyle başladık. Daha sonra disiplinli çalışmaya başladık. Sert bir spor ama, diğer sporlara göre sakatlanma riski çok daha az. Hokeyde ara sıra pak çarpmasından dolayı sakatlanmalar oluyor. Zor, kondisyon isteyen ama çok zevkli bir spor. Ailem, nefes tutulan bir spor olduğu için endişeliydi ama alıştılar.
TURNUVADA BURNUM KIRILDIBora Çakır (Mimarlık Fakültesi mezunu)
Sualtı rugby’sine, yüzeyim eğleneyim düşüncesiyle başladım ama içine girince bırakmak mümkün olmadı. Her yıl, bir yıl daha devam edeyim diyorum. Bu sporun sevdiğim tarafları suda yapılması, üç boyutlu olması ve takım oyunu gerektirmesi. Bir buçuk ay önce, hokey turnuvası sırasında burnum kırıldı. Bir anda suyun altındaki bütün oyuncular dışarı çıkınca biz yedekler girmek zorunda kaldık. Dibe daldıktan sonra kafamı yukarı kaldırdığımda, diskin yüzüme doğru geldiğini gördüm. Sonra da burnumun kırıldığını anladım. Yine de oynamaya devam ediyorum.
ÜÇ BOYUTLU DİYE SEVİYORUMÖzgür Köroğlu (Kontrol ve Bilgisayar bölümü mezunu)
Ben de diğer arkadaşlarım gibi, sualtı sporlarına scuba dalış yaparak başladım. Bir gün İTÜ rugby takımının çalışmalarını anlatan bir mail aldım. O günden bu yana neredeyse hiçbir antrenmanı kaçırmıyorum. Sualtında oynanıyor olmasını ve üç boyutlu hareket imkánı sağlamasını seviyorum. Başka hiçbir spor dalında, rakibinizin altından, üstünden geçemezsiniz. Sert bir spor ancak bence sakatlanma riski, sertliğine oranla çok daha düşük. Örneğin Amerikan Futbolu'nda da sertlik var ama onda sakatlıklar sık oluyor. Onu da yapmaya başlamıştım ama bu yüzden bıraktım. Kulaklıklı bonelerden takmadığım bir antrenman sırasında arkadaşım kafama çarpınca kulak zarım yırtıldı. Neyseki, bir haftada iyileşti. Takım içinde atışmalar ve birbirini kızdırmalar oluyor ancak hiçbir zaman kavgaya dönüşmüyor.
SIRTIMA VURANLAR OLDUSeray Timur (İnşaat Fakültesi son sınıf)
Takıma yeni katıldım. Kondisyon çok önemli olduğu için sürekli çalışıyoruz. Bir sualtı hokeyi maçında sopayla sırtıma vuranlar, kolumdan bacağımdan çekiştirenler oldu. Başka türlü bir şiddet olmadı. Genelde çok rahatız. Altta bazen en küçük nefese bile ihtiyacınız olabiliyor. O sırada yardım gelmezse, mecburen sinirli bir şekilde çıkıyorsunuz. Sinirlenmemize rağmen takım içinde kavga veya tartışmalar olmuyor. Bu spora gücüm yettiği sürece devam etmek istiyorum.
Sualtı rugby’sinin kuralları
4.5 kg ağırlığında, içi tuzlu su dolu ve saniyede bir metre batan hentbol topu büyüklüğünde bir topla oynanıyor.
Takımlar altışar kişiden oluşuyor. Oyuncular deniz gözlüğü, şnorkel, palet ve kulaklıklı bone takıyor.
Suyun içinde dalış takımları bulunan iki, dışarıda ise bir hakem bulunuyor. Hakemler, oyunu korna çalarak durduruyor.
Oyunun oynandığı havuzun, 12 metre boyunda ve dokuz metre eninde, üç buçuk- beş metre derinliğinde olması gerekiyor.
Oyun altı as, beş yedek oyuncuyla oynanıyor. Havuzun içindeki yedek oyuncular, oksijen desteği alınmadığı için, havuzun dibindeki oyuncularla sürekli yer değiştiriyor. Havuzun dışında da iki yedek bekliyor.
Kaleler metalden ve yaklaşık basketbol potası büyüklüğünde.
Maç, 15'er dakikalık iki devrede oynanıyor.