Güncelleme Tarihi:
İlk görüşte kanınızın ısındığı kadınlardan Feryal Pere. Radikal gazetesinin sarı kanaryası. Sarı-lacivertlilerin moral bulduğu bir yazar. Erkekler dünyasında, kelimenin tam anlamıyla 'dişi' bir futbol yazarı. Hayatı kolaylaştıran tavrıyla yoğun iş temposunun arasına sıkıştırıveriyor söyleşimizi. Sıkı rakıcı. Diyete başlasa da rakıdan vazgeçmeye niyeti yok. Rakı kesilmiyor ama sınır geliyor diyetle birlikte. Biraz zaruretten, rakıyı da içeren keyifli bir diyet programı oluşturuluyor Pere için. Ancak rakı diyet mönüsünde kalmayı başarsa da 'Güneş Kanunları' alttan alta işliyor Feryal Pere için.
Duygular ile yeme içme meseleleri arasında çok doğrudan bir ilişki var zaten..
Evet, ben de kendimi saldım o dönem. Yıllar geçtikçe de kilo aldım. Ama çok da farkında değildim kilolarımın.
Damak zevkiniz de geliÅŸkin midir?
Evet, maalesef. Tavuk bulyon bile kullanmam. Damak tadım iyidir. 'Taze ekmeğin kabuğunu   çok severdim'
Bu da dezavantaj belki, tatlara bu denli düşkün olmak...
Tabii ki vazgeçmek daha zor oluyor. Bir de fark ettim ki yıllardır benim evime mısırözü ya da margarin girmiyor, her şey tereyağlı, başka yağ yok. Şu da var; iş yerinde öğlenleri pek lezzetli geçmiyor, akşamları eve vardığımda şahane yemekler beni bekliyordu. Bir de her gün bir taze ekmeğin kabuğunu yerdim. Estetikten geçmiştim, umurumda değildi ama oğlumun çok üzüldüğünü fark ettim. Fotoğrafçılara laf ediyordum, kötü fotoğraf çekiyorlar diye. Ama sular çekilince beyaz balina gibi feci bir hal almıştım. Oğlumun da 'Eski annemi istiyorum' içerikli cümleleri biraz harekete geçirdi beni. Kardeşimin de yol göstermesiyle Osman Müftüoğlu'na gittim. Çok ama çok mutluyum gittiğim için. Orada Güneş'le (Güneş Aksüs) tanıştım, diyete başlamadan önce pazarlık ettim Güneşle, çünkü içki seviyorum. Diyete içki koyduk ama onu koyunca başka bir şeyi azalttık, dengelemeler yaptık. O yumuşacık üslubu, o güler yüzüyle istediği her şeyi yaptırdı bana Güneş.
Siz de istekliymişsiniz…
İstekliydim ama Güneş'in değişik bir otoritesi vardı ve ben memnuniyetle uydum. Bugüne dek hiç rejim yapmadım, çok zor geleceğini düşünüyordum. Ancak hiç hissetmeden 12 kilo verdim. 'Rejim yapıyorum ondan bundan mahrum kalıyorum' diye hissetmedim. Güle oynaya verdim bu kiloları diyebilirim.
Diyetisyenin kapısını çalıncaya dek uzun bir süreç geçer bazen…
Koşarak gittim ben, ama kaytardığım iki şey var; spor hocasıyla iki kere görüştüm, yürüme bandını nadiren kullanıyordum. Onun dışında bir de psikolog vardı, o yardımı da istemedim. Ben biliyorum, çok net bir şekilde vermem lazımdı. Daha da devam edeceğim, beş kilo daha vermem lazım. Hiçbir sıkıntı çekmeden güne heyecanla başlıyorsun. Bir de her sabah o tartıda 'İşte 100 gram gitti, ertesi gün bir 100 gram daha gitti' diye düşünmek o kadar büyük bir keyif ki. Bu motivasyonla diyete asılıyorsunuz siz de.
EÄŸlenceliydi yani...
Çok eğlenceli geldi gerçekten. Çok klasik örneklerdir ama fermuarı sonuna kadar çekebilmek, yemekten sonra bile üstündekinin dar gelmediğini hissetmek, müthiş motive ediyor insanı.
100 kilo verenlerle de konuştuk. Ama 10 kilo fazlası da insanı rahatsız eder herhalde.
Etmez olur mu? Fotoğraflarımdan nefret ediyordum. Her hafta sonu bir aşkım var, Fenerbahçe. Maçlara gittiğimde merdivenleri çıkarken zorlandığımı hissediyordum.
Maç seyrederken atıştırır mıydınız? Cips, bira içilir daha çok maç seyrederken…
Ben büyüdüğüm için rakı içiyorum!
Rakı da oldukça kalorili.
Maalesef. Ama izinliyim ben, maç günleri özellikle izinliyim.
Ama bir sınırlama gelmiştir herhalde…
Evet, orada da yavaşlamayı öğrendim, biraz daha az koyup daha uzun sürede tüketiyorum, çünkü yarısı zaten heyecanı yatıştırmaya yönelik, psikolojik bir şey. Yoksa içtiğimin tadına bayıldığımdan değil.
Spora yer verebildiniz mi zayıflama sürecinde?
Evet, arada bir yürüyordum. Hala arada yürüyorum, yürümeyi sevsem de sistemli bir hale gelemiyor ne yazık ki.
Gardırobunuz da değişmiştir…
Değişti, iki beden küçük alıyorum artık. Ama son beş kiloyu verince kendimi daha iyi hissedeceğimi düşünüyorum.
Diyetle birlikte hangi gıdaları hayatınızdan çıkardınız?
Tereyağını hayatımdan tamamen çıkardım, bir pilavın zeytinyağıyla ne kadar lezzetli olduğunu gördüm, onun dışında taze ekmeği hayatımdan çıkararak, esmer ekmeğin tadına vardım, hele kızartılarak yenince lezzeti ötekinden çok daha iyiymiş. Rakıyı azalttım.
'Güneş Kanunları'
Neleri dahil ettiniz peki?
Suyu. Daha çok içmeye başladım, gereksiz bir yük gibiydi su içmek benim için. Ama 'Güneş Kanunları' sevgiyle uyduğum kanunlardı, su içmem gerektiğini söyledi, su da içilebilir bir şeymiş bunu öğrendim.
Aslında bildiÄŸimiz ÅŸeyler ama diyetisyen disipline ediyor sizi.Â
Aynen o disipline giriyorsun ve şöyle bir şey hissediyorsun, "Bir daha kontrole gittiğimde mahçup olmayayım". O çok önemli bir şey, çünkü kendi kendinize diyet yaptığınızda "Biraz kaçırdım ne olacak?' diyebilirsiniz.
Çevrenizdekiler adım adım hissettiler mi zayıfladığınızı?
Evet, herkes çok memnun, annem, kardeşlerim, arkadaşlarım. Demek ki iyi bir şey yapmışım.
İnsanın bedenine söz geçirmesi, disipline etmesi farklı bir başarı duygusu yaratıyor
Kesinlikle. Aynadaki ve ekrandaki görüntümü sevmemeye başlamıştım. Canın bir şey giymek istemiyor, hep aynı siyahlar. Hala siyahı çok severim ama mecburiyetten giymek can sıkıcı.
Bir de ekranın abartısı var tabii.
Olduğundan da felaket gösteriyor!
Mönüleriniz biraz deÄŸiÅŸti, evde yemek yapan biri var mı?Â
Yardımcım var. Ama yemek yapmayı seviyorum. Zeytinyağı mucizesini keşfettiğimden beri hayat çok daha iyi. Üzerimde yük taşıyormuşum, kurtuldum.
Tansiyon sorununuz var mıydı?
Vardı, ilaç alıyorum. Belki kilo verince o da yola girmiştir, ölçtürmedim daha. Ama mönüm değişince yemekler konusunda daha yaratıcı oldum, hayatta aklıma pirinç pilavına yeşil biber koymak gelmezdi.
Peki, bu diyetin içinde yasak yok muydu? Kan tahlilleri biraz kötüymüş…
Yoktu. Olmamalı da. Tahlilleri değiştirebilmek ve iyi sonuçlar görmek için mutlaka bazı alışkanlıklar değişti. Ama bunlara yasak dememek lazım. Biraz daha 'dikkat' edildi. Bu yanlış beslenme alışkanlıklarının değişmesi hem kilo kaybını, hem de kan tahlillerindeki olumlu değişimleri bize gösterdi. Son yaptırdıklarımızda çok mutlu olduk. Feryal Hanım nasıl beslenmesi gerektiğini, akşam rakısının yanında ne yiyeceğini ve ertesi gün ne yapacağını biliyor. Yaz döneminde kilo alsa bile hemen toparlıyor.
'Yasaklar yok' diyorsun ama yeşil erikleri sayıyla vermen biraz acımasızca değil mi?
Ondan ben de şikayet ediyorum. En sevdiğim meyvedir erik. Kalorisi de meyve grubu içinde en düşük olanlardan. Posa miktarı da yüksek. Ama ne yazık ki "Dilediğiniz kadar yiyin" diyemiyoruz, yeşil erik için de. Çünkü eriğin de kalorisi var. "İstediğiniz kadar yiyin" demeyi çok istesem de diyemiyorum. Keşke yaz kış yeşil erik olsa ve hep yesek! 10 tane erik demiştim, çok haklı!