Bu çocuğun niçin karnı ağrıyor?

Güncelleme Tarihi:

Bu çocuğun niçin karnı ağrıyor
Oluşturulma Tarihi: Nisan 12, 2005 21:41

Karın her zaman için bir bilmecedir. Bazı şeyler ters gittiği zaman pek fazla ipucu vermez. Sorun ne olursa olsun -basit bir hazımsızlıktan, ölümcül bir hastalığa dek- karnın yapabileceği tek şey ağrımaktır... Bir çocuk doktoru, karın ağrısı ve ateş şikayetleriyle kendisine başvuran bir hastaya nasıl teşhis koyduğunu anlatıyor.

Hastanın bana ilk yönelttiği soru şuydu: "Bu Cumartesi günü futbol antrenmanına katılabilecek miyim?" "Önce sana şöyle bir göz atalım. Anlaştık mı?" Ergenlik dönemindeki bu genci ilk kez birkaç ay önce genç amatörleri muayene ederken görmüştüm. Takıma katılmak için can atıyordu. Şimdi hasta masasının üzerinde, endişeli gözlerle beni izliyordu. Hemşire hasta kartındaki şikayet bölümüne "Ateş ve iki gündür abdominal (karın) ağrı" diye yazmıştı. Ateşi 38.6 civarındaydı.

Hasta eliyle karnının göstererek "Dünden beri ağrıyor" dedi. "Annem ateşim olduğunu söylüyor".

Karın, hep bir bilmece

Karın her zaman için bir bilmecedir. Bazı şeyler ters gittiği zaman pek fazla ipucu vermez. Sorun ne olursa olsun -basit bir hazımsızlıktan, ölümcül bir hastalığa dek- karnın yapaileceği tek şey ağrımaktır.

Háttá "abdomen" sözcüğünün etimiyolojisi (kelime kökü bilgisi) bile gizemlidir. Sanskritçe "koymak, yerleştirmek" anlamına gelen "dhe"den ve "uzağa" anlamına gelen Latince "ab" öneğinden türemiş olabilir. Dolayısıyla uzağa konulmuş, gizlenmiş anlamına gelebilir.

Tıp öğrencileri ve doktorlar için karın ağrısının nasıl teşhis edileceğine ilişkin çok sayıda kitap yazılmıştır. Karnın içinde bir düzineden fazla organ vardır ve bu organların herbiri ile ilgili en az bir düzine sorun çıkartabilir.

Genci muayene ederken bu konuda öğrendiklerimi ve deneyimlerimi anımsamaya çalışıyordum.

"Bana tam nerenin ağrıdığını göster" derken yüzünde hastalık ile ilgili bir iz arıyordum. Hastanın, 15 aylık ya da 15 günlük değil de 15 yaşında olması benim işimi kolaylaştırıyordu. Bebekler ağrının yerini ve tipini tam olarak tarif edemezler, ancak büyükler bu konuda çok yardımcıdır. "İşte burası" diyerek kaburgalarının tam altını, karnının sol tarafının gösterdi.

Ağrı tam nerede?

Önemli ipuçlarından biri de ağrının coğrafyasıdır. Ağrı sağ üst kısımda mı? Sol altta mı? Yoksa göbeğin çevresinde mi? Her yerin kendine özgü olasılıkları vardır. Sözgelimi pek çok insan sağ alt karın bölgesindeki ağrının apandisitin işareti olduğunu bilir.

Ancak çok az insan karındaki spesifik bir noktanın ĞMcBurney noktası- ağır apandisit durumlarında aşırı ağrıdığını bilir. Eğer bu noktaya bastırdığım zaman hasta acıdan bağırırsa acilen cerraha görünme zamanı gelmiş demektir.

Genç hastam üst, sol çeyrek daireyi gösterdiği zaman buranın apandisit ile ilgisinin olmadığını biliyordum. Eğer hasta koştuğu zaman burada kısa ancak keskin ağrılar hissediyor olsaydı, -eğer her şey de yolunda gidiyor olsaydı-, kendisine bu ağrının geçici bir kas krampı olduğunu veya kolonun üst kısımlarındaki bir gaz ağrısı olduğunu söylerdim.

Ancak ağrı bir günden daha fazla devam ediyordu ve ağrıya ateş eşlik ediyordu. Burada sürekli olan ters giden bir şey vardı.

Problemli bir durum

Anatomiyi yeniden gözden geçirdim. Dalak ve kolonun üst kısmı üst sol çeyrek daire içinde yer alır. İlerde, arkada periton’un (karın boşluğunu bir torba gibi saran ince zar) gerisinde ise sol böbrek, adrenal bezi ve pankreasın kuyruğu bulunur.

Birkaç soru daha sordum. Hastam 2-3 gün önce soğuk algınlığına yakalandığını ve hálá biraz öksürdüğünü belirtti. Ancak soluk almada bir güçlük yaşamıyordu. Bulantısı yoktu, kabız veya ishal değildi. Ve son birkaç günde alışık olmadığı bir yemeği yememişti -veya içmemişti-. Genel olarak sağlıklı ve iyi durumdaydı.

Bu arada biraz huzursuz görünüyordu. Burnu biraz akıyor olmasına karşın, boğazında ve kulaklarında bir sorun yoktu. Akciğerlerinden gelen ses normal ve sağlıklıydı. Üst, sol çeyrek daireye bastırdığım zaman acı duyduğunu belirtti. Ancak dalağı büyümemişti ve bağırsak sesleri normaldi.

Cerrahın saptaması

Kafam karışmıştı. Annesine çocuğu genel cerraha göstermelerini söyledim. Yarım saat sonra genel cerrah odamın kapısından içeriye kafasını uzattı.

"Galiba hastanın dalağında bir sorun var" dedi. "Bana bir gün önce anrenman sırasında o bölgeye sert bir topun çarptığını söyledi. Orada oluşan küçük bir yırtıktan kan sızıyor olabilir. Hastana bilgisayarlı tomografi çektirmesini ĞCT scan- söyledim."

Biraz bozuldum, çünkü hastama karnının o bölgesine bir darbe yiyip yemediğini sormamıştım. Cerrahlar bu tür olaylara alışıktılar. Ancak benim de bu soruyu sormam gerekirdi. Her hastadan bazı şeyleri yeniden öğreniyorduk.

Günlük işlerim sona erince hastaneyi aradım ve hastamın CT taramasının sonuçlarını aldığını öğrendim. Doğrudan radyoloji bölümüne gittim. Radyolog, "İşte görüntü" diyerek bana sonuçları açıkladı:

"Dalağında bir problem yok, ancak bu çocuğun zatüree geçirmekte olduğunu biliyor muydun?" Görüntüye baktım. Hastanın akciğerlerinin sol alt lobu, siyah zemin üzerinde beyaz bir kontrast oluşturuyordu. Çevresinde hava dolu doku bulunuyordu.

Soruyu "Bilmiyordum" diye yanıtladım. "Akciğerlerinden temiz ses alıyordum ve pek de öksürmüyordu."

Karnın dışında düşünün

Abdominal ağrı ile uğraşırken hocalarımız bizlere daima "karnın dışında düşünün" önerisinde bulunurdu.

Karnınız, boğaz ağrısı, kalça iltihabı veya zatürree durumunda ağrır. Akciğerin her bir lobu diyaframın üzerinde oturur. Bu kubbe şeklindeki kas, hem göğüs boşluğunun alt kısmını, hem de karın boşluğunun üst kısmını oluşturur. Dolayısıyla karın boşluğunu saran periton zarı, aynı zamanda diyaframın alt kısmını da sarar.

Bu genç sporcunun enfeksiyonu sol akciğerinin alt yüzeyine yakın olduğu için diyaframda ve peritonda lokal bir enflamasyona (iltihap) yol açmıştı. Karın ağrısının nedeni de buydu.

Hastanın göğsünü yeniden dinlediğim zaman, zatürree işareti olarak sol alt akciğerinden gelen çok hafif hışırtıyı duydum. Bu hışırtı sıvı birikiminden kaynaklanır. Mikroorganizmalar akciğerlerin derinliklerine doğru yayılmaya başladıkları zaman "alveoli" denilen minik, içi hava dolu torbacıklara erişirler. Akciğerdeki kılcal damarlar oksijeni bu torbacıklarda emer. Bağışıklık, enfeksiyon karşısında, reaksiyon olarak, enfekte bölgenin çevresinde sıvı salgılar. Eğer enfeksiyon kontrolden çıkıp, akciğerin geniş bir bölgesine yayılırsa sıvı birikimi nedeniyle kan oksijensiz kalır..

Mutlu son

Öykü Discover dergisinden aldığımız ve Honolulu’dan Dr. Mark Kohen’in bayına gelen bu öykü şöyle bitiyor:

Bu teşhisten sonra genci hastaneye yatırdım ve antibiyotik başlattım. Bir gün sonra karın ağrısı geçmişti ve kendini daha iyi hissediyordu. Birkaç gün sonra da evine döndü. Bir hafta sonra kendisini yeniden gördüğüm zaman tamamen iyileşmişti ve futbol antrenmanlarına başlayabilirdi.

Eskiler yine haklı çıkmıştı: karın ağrılarının kaynağını bulmak zordur, ancak bu kaynağın her zaman karnın içinde olması gerekmez.

BAKTERİ: Streptococcus pneumonia, kulak, burun, boğaz ve akciğerlerdeki enfeksiyonun en yaygın nedenidir. Bakteriler (mavi), boğaz kültüründen (pembe) alınmış hücreler ile birlikte görülüyor. Streptococci’nin çeşitleri vardır. Bazıları zarar vermeden dokularda barınırken, bazıları hastalıklara yol açar.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!