Güncelleme Tarihi:
Macaristan'ın başkenti Budapeşte'de yapılan şampiyonada serbest stil 55 kiloda dünya 3'üncüsü olan Sezer Akgül, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'den geldiğinde 2 kilo fazlası olduğunu ancak tartıya çıkana kadar yoğun diyet uyguladığını ve 55 kiloya indiğini kaydetti. Budapeşte'de karşılaşmalar öncesi bol antreman yapan, yiyeceklerine dikkat eden ve “ayakta tutacak" kadar su tüketen Akgül, şöyle devam etti:
"Tartıdan sonra serbest oluyor ancak yine de dikkat etmemiz gerekiyor. Sonuçta şampiyonada yoğun bir program, zorlu rakipler bizi bekliyor. Madalyadan sonra 5-6 kiloluk fark oldu, 61 kiloya çıktım. Böyle zamanlarda vücut zaten susuz kalmış, aldığı suyu tutuyor. Doğal olarak yediğin her şey kilo olarak kalıyor. Bu durumun vücuda zararı olabilir ama bir gerçek var yemeyince de gürşemiyorsun, ayakta kalamıyorsun. Sürekli kilomuzu korumamız mümkün değil. Maçlar öncesi 2 kilo fazlam vardı şimdi 6 kilo fazlam var. Keşke bu kilo sorunu olmadan yapabilsek ama bu sporun da böyle bir tarafı var."
Aileye hasret
Sezer Akgül, şampiyonalar öncesinde zamanlarını çoğunu kamplarda ailelerinden uzak geçirdiklerini belirterek, “Ama söz konusu vatan, bayrak yarışı olunca gerisi teferruat" diye konuştu. Türkiye Şampiyonası'ndan sonra kampların başladığını ve yılın aşağı yukarı 8-9 ayını evlerinden, ailelerinden uzak geçirdiklerini ifade eden Akgül, şunları söyledi:
"Yeri geliyor evimize dahi gidemiyoruz. Çoğunlukla 20 gün kamplarda, 10 gün evimizde geçiriyoruz. Böyle olunca hasret kalıyoruz ailelerimize ama sözkonusu vatan, bayrak yarışı olunca gerisi teferruat. Türkiyedeki yarışmalarda bayrağı taşımaya hak kazanınca sıra yurt dışına geliyor. Yurt dışında da madalya alarak bayrağımızı dalgalandırınca ne mutlu bizlere. Mesela Ramazan Bayramı'nda yurt dışında turnuvadaydık. Arife günü toplandık, ilk gün yola çıktık. Ama buacıların sonunda mutluluk olunca değiyor. "
"Bir saniyede maçın kaderi değişebiliyor"
Yoğun çalışma temposunun karşılığını kendisinin şampiyonada aldığını belirten Akgül, madalya alamayan arkadaşlarının üzülmemesi gerektiğini belirterek, sözlerini şöyle tamamladı:
"Budapeşte'ye gelirken hedefim altın madalyaydı. 2009'da gümüşte kalmıştım altına çevirmek istiyordum. Bronzda kaldık nasibimiz buymuş. Güreş karşılaşmaları 6 dakika sürüyor. Zannedilmesin 6 dakika güreş oluyor. Bu 6 dakikanın 1-2 saniyesinde oyununu yapıyorsun, puan alıyorsun ya da kaybedebiliyorsun. Son bir saniyede maçın kaderi değişebiliyor. Güreşte bir yıllık emeğinin karşılığını saniyeler içinde alabiliyorsun ya da kaybediyorsun. Çok şükür hiç olmassa bronz madalyayla ülkeme döneceğim."