Güncelleme Tarihi:
Pele'den yoksun Brezilya, Garrincha'nın gol kralı olduğu finallerde ikinci kez kupayı kaldırıyordu... |
Gerçekten üyelerin bir çoğunda Şili gibi küçük bir ülkenin böylesi dev bir organizasyonun altından kalkıp kalmayacakları konusunda ciddi tereddütleri vardı. Arjantin, ev sahipliği için en güçlü adaydı ama Şili de ısrarını sürdürüyordu. FİFA'da sevilen ve bir çok kişinin de sempatisini kazanmış olan Şili temsilcisi Carlos Dittborn, "Bizim hiçbir şeyimiz yok... Bu yüzden finaller bize verilmeli" dedi ve dediği gibi de oldu. Dittborn'un ısrarlı tutumu, üyelerin çekincelerine karşın organizasyonu Şili'ye taşımıştı. Finaller, Amerika Kıtası'na taşınmıştı taşımasına ama bu futbol adamı, bunu göremeyecekti. Aradan geçen 6 yılda tüm hazırlıkları yapan Dittborn, finallerin başlamasına sadece bir kaç hafta kala hayata gözlerini yumacaktı.
Türkiye bu finallerde de yoktu. Elemelerde Sovyetler Birliği ve Norveç'le birlikte 3'lü bir grupta yer alan Türkiye, 2 galibiyet, 2 yenilgi ile finallere katılamamıştı.
Bu Dünya Kupası'nda Şili, futbolseverlere biraz yeni gelmişti. Diğer takımları az çok tanıyordu seyirciler ama ev sahibi ülke 1950'de Brezilya'da düzenlenen finallerden bu yana ilk kez şampiyonada boy gösteriyordu.
Şampiyonada tek bir sürpriz yaşandı; o da bir önceki kupada Brezilya ile final oynayan İsveç'in, gruptan çıkamayarak, daha ilk turda finallere veda etmesiydi. Geçen kupanın şampiyonu Brezilya ise finallere çok rahat geliyorlardı. Ne de olsa İsveç'teki finallerde fırtına gibi esmişler ve kupayı Avrupa'da bırakmamaışlardı. Turnuvanın kayda değer olaylarında birisi de daha ikinci maçında sakatlanan 58'in yıldızı Pele'nin daha sonraki maçlarda oynayamaması ve yerine forma giyen bir diğer genç futbolcu Amarildo'nun yıldızının parlamasıydı. Pele, daha sonra kendisine basın mensuplarının, "Hiç geçmiş olsun dileği geliyor mu?" şeklindeki sorusuna, "Bir sürü... Ama çoğu Amarildo'nun yakınlarından" diyecekti.
Şampiyon: Brezilya |
Bütün bunlar yaşanırken ev sahibi Şili ile sert futboluyla herkese korku salan İtalya grup maçında karşı karşıya geliyordu. Santiago'da 66 bin kişinin tribünlerde yerini aldığı maç, o kadar sertleşmiştiki tecrübeli İngiliz hakem Ken Aston da artık kontrolü kaybetmişti. Artık biribirlerini tekmeleyen futbolcular için yapılacak fazla bir şey kalmamıştı. Hakem Aston, İtalya'dan David ve Ferrini'yi maçtan ihraç ederek, durumu biraz olsun normalleştirmeye çalışmıştı. Şili, 9 kişi kalan rakibini, Ramirez ve Toro'nun attığı gollerle 2-0 yenerek çeyrek finale yükseldi. Şili basınında maçtan sonra yer alan değerlendirmelerde, İtalyanların, şampiyonaya futbol takımı yerine boks takımını gönderdiği yer alıyordu.
Çeyrek finalde yine Batı Almanya ile Yugoslavya eşleşmişti. Bu iki takım finallerin çeyrek finalllerinde hep eşleşirlerdi zaten. 1954 ve 1958'de de yine iki takım çeyrek finalde eşleşmiş ve yarı finale çıkan taraf hep Almanlar olmuştu. Bu sefer eşleşmede gelenek bozulmamıştı ama yarı finale çıkan taraf da gelenek bozuldu. Alman panzerlerini 1-0'la geçen Yugoslavya, yarı finale çıkan taraf oluyordu.
Brezilya ise bu turnuvadaki yıldızı Garrincha ile İngiltere'yi 3-1 yeniyor ve yarı finale çıkan taraf oluyordu. İngiltere, bir kez daha kabusu Brezilya karşısında teslim oluyordu. Diğer çeyrek final karşılaşmalarında ise Çek Cumhuriyeti, Macaristan'ı 1-0 yenerken, güçlü Sovyetler Birliği'ni 2-1 yenen ev sahibi Şili, büyük bir sürpriz yaparak yarı finale çıkıyordu.
Artık büyük finale bir adım kalmıştı... Yarı finalde iki Latin Amerika takımı ile iki Avrupa takımı eşleşmişti. Diğer bir ifadeyle final Avrupa-Amerika karşılaşması olacaktı.
Brezilya, yarı finale çıkmanın kendileri için büyük başarı olduğunu söyleyen Şili karşısında, ilk 30 dakikada Garrincha ile 2-0 öne geçti. Ancak Şili'nin maçı bırakmak gibi bir niyeti yoktu. Toro'nun 41'de attığı golle tekrar maça ortak oldular ama golcü Vava, tekrar farkı 2'ye çıkardı. Şili, L.Sanchez'in 61'de penaltıdan kaydettiği golle bir kez daha ümitlendiyse de Vava, 77'de skoru belirleyen golü, Şili filerine gönderiyordu: 4-2
Diğer yarı final maçında ise Çekoslavakya, Kadraba, (49') Scherer'in(2) (80', 87' pen.) attığı gollerle Yugoslavya'yı 3-1 yenerek finalde sambacıların rakibi oluyordu.
Final maçı öncesi 16 Haziran'da oynanan üçüncülük maçında Yugoslavya'yı 90. dakikada Rojas'ın attığı golle 1-0 yenen Şili, bronz madalyanın sahibi oluyordu. Bu galibiyet Şili'nin tarihinde elde ettiği en büyük başarı oluyordu.
Rojas'ın attığı bu gol, Şili takımını hayat vermişti ama çeyrek final maçında Sovyetler Birliği'ne attığı galibiyet golü, bir taraftarın hayatına malolmuştu. Televizyonu başında maçı izleyen 67 yaşındaki taraftar, galibiyet golüyle birlikte heyecanına yenik düşmüş ve olduğu yere yığılıp kalmıştı. İşin ilginç yanı hayatını kaybeden taraftarın da adının Rojas olmasıydı.
Final günü geldi çattı... Pele'den yoksun Brezilya, maçın daha başında Masopust'un golüyle 1-0 yenik duruma düşüyor ama 2 dakika sonra genç Amarildo'nun golüyle 1-1'lik eşitliği yakalıyordu. İlk yarısı 1-1 berabere biten maçın ikinci yarısında son şampiyon, Zito (68') ve Vava'nın (77') attığı gollerle ünvanını koruyordu.
Diğer finallerin aksine bu şampiyonanın kralı yoktu. Çünkü tam 6 futbolcu rakip kaleleri 4'er kez havalandırmışlar ve aralarından bir "Gol Kralı" çıkaramamışlardı.
GOL KRALLIĞI | ||
Garrincha (Brezilya) Valentin Ivanov (S.S.C.B.) Leonel Sanchez (Şili) Vava (Brezilya) Florian Albert (Macaristan) Drazan Jerkovic (Yugoslavya) | : : : : : : | 4 gol 4 gol 4 gol 4 gol 4 gol 4 gol |
İSTATİSTİKLER | ||
Toplam Maç Toplam Gol Gol Ortalaması Atılan Oyuncu KK Atılan Gol Toplam Seyirci Seyirci Ortalaması | : : : : : : : | 32 89 2,78 6 - 776,000 24,250 |