Güncelleme Tarihi:
Finale artık herkes inanıyordu. Galatasaray'ı adım adım izleyen İlhan Söyler, ‘‘Çanakkale geçilmez anlayışı artık geride kaldı. Bu takım aslında Şampiyonlar Ligi'nde yoluna devam etmeliydi. Ama şimdi UEFA'da dolu dizgin yoluna devam ediyor’’ derken, bir başka usta Turgay Şeren gururla şu yorumu yapıyordu:
- ‘‘Takım olarak tek pas, ayağa pas, çabuk pas. Galatasaray, Avrupa'nın en iyi takımı. Bu Galatasaray'ın hakkı final oynamak.’’
İlk kez bir Türk takımı Avrupa Kupaları'ndaki mücadelesini Mart ayına taşıyordu. Ve rakip belli olmuştu. Almanya'nın Borussia Dortmund takımıydı.
3 Mart'ta Dortmund'da oynanan maçta Cimbom rakibi ile oyuncak gibi oynadı. Hakan Şükür ve Hagi'nin golleri ile maçı 2-0 kazandı. Almanlara futbol dersi verdi. Ve Alman basını Fatih Terim'e ‘‘Boğazın İmparatoru’’ unvanını yakıştırdı.
İstanbul'daki rövanş maçı ise 0-0 sona erdi. Galatasaray artık çeyrek finalistti.
BÜYÜK HEDEF
Ve artık rüyalarını da gizlemiyordu.
‘‘Hedef belli’’ dedi.
- UEFA Kupası'nda final...
Yıllar önce bir rüya görmüştü. Bir Türk takımını Avrupa'nın zirvesine çıkaracaktı. Buna o dönemler sadece o inanıyordu. Ancak şimdi durum farklıydı. Sadece Türkiye değil, tüm Avrupa bu gerçeği artık kabul ediyordu. Sarı kırmızılı takımın her maçını Avrupalı menajerler izlemeye başladı.
YAHU İLHAN RÜYADA MIYIZ?
Çeyrek finaldeki rakip İspanyol Boğası Mallorca'ydı. Bu maç unutulmazdı. Unutulamazdı. Arif, Emre, Hakan ve Okan'ın birbirinden güzel golleri ile Cimbom, Mallorca'nın tozunu attı. Skora İspanyollar bile inanamıyordu: 4-1.
Karşılaşmanın 85. dakikasında Turgay Şeren, İlhan Söyler'e döndü:
‘‘Yahu İlhan’’ dedi.
‘‘Rüyada mıyız... Yoksa bu gerçek mi?’’
Evet rüya değildi. Terim, maç sonrası futbolcuları ile soyunma odasında kucaklaştı.
Onlara tek tek teşekkür etti ve uyardı, ‘‘Henüz daha yarı finalde değiliz. İstanbul'daki maçı kazanmadan rahatlamak yok.’’
Koridora çıktı. Yardımcılarına döndü, gülümsedi, ağzından şu sözler döküldü.
‘‘Yarı finalde kim çıkarsa çıksın. Artık korkum yok’’
Real Mallorca ile İstanbul'daki ikinci maçı da 2-1 kazandı G.Saray. Goller Capone ve Hakan Şükür'den geldi. Bu maçta numaralı tribünde yine yabancı konukları vardı sarı kırmızılı takımın. Avrupa'nın en iyi takımını izlemeye geliyor, devlere futbolcu beğeniyorlardı.
Yakın arkadaşlarından biri bunu Terim'e anlattı. İmparator'un yanıtı kısa ve netti:
- Ben 11 futbolcumu da izlemeye gelecekleri günü bekliyorum.
LEEDS CEHENNEMİ
Yarı finaldeki rakip İngilizlerin Leeds United takımıydı. İlk maç İstanbul'da oynandı. Galatasaray Hakan Şükür ve Capone'nun golleri ile finale rezervasyon yaptırdı ve rakibini 2-0 yendi. Ancak bu öncesi öldürülen 2 İngiliz taraftarı bahane eden İngiltere'nin bulvar gazeteleri tüm Türkiye'yi ve Galatasaray'ı üzen haksız bir karalama kampanyası başlattı.
İNGİLİZLER BİLE ALKIŞLADI
Tüm bu kampanyaya rağmen sarı kırmızılı takım İngilizlerin Ellen Road Stadı'nda bir zafere daha imza attı. Günlerce Galatasaray'ı karalayan, zaferi onun ellerinden almaya çalışan ve tehdit eden İngilizler de bu sonuçtan sonra dayanamamışlardı. Önce Leeds United Kulübü Başkanı Peter Ridsdale ayağa kalktı. Ellerini iki yana açtı ve sarı kırmızılı zafere alkış tutmaya başladı. Sonra tüm tribünler ona katıldı.
Her 90 dakika sonrası futbolcularını ıslak yanaklarından öpen o adam ise sahada gururla yürüdü. Gözlerini fotoğraf makineleri ve kameralardan kaçırdı. ‘‘Artık onlar benim değil, Türkiye'nin aslanları’’ dediği aslanları ile birlekte ağlıyordu...
İşte, rüya gerçek olmuştu...
Yükseldi... Havada kaldı vurdu ve...
Ve Cimbom, İtalya'daki ilk maçta istediğini alır. Rakibi ile 1-1 berabere kalır. Ancak bu maçta İtalyanların konuştuğu tek bir isim vardı. Hakan Şükür. Bologna kalecisi Paglicua, Hakan Şükür'ün muhteşem kafa şutu için ‘‘HAYATIMDA YEDİĞİM EN GÜZEL GOLDÜ’’ yorumunu yaptı.
İtalyan TV'si RAİ'nin spikeri ise Hakan Şükür'ü ve o muhteşem golü şöyle anlattı:
- Yükseldi...
- Havada asılı kaldı...
- Kafayı vurdu...
- Ve umutlar söndü...
Artık herşey
bitti bayım...
Fatih’ten İtalyan gazetecilere:
Bologna maçından bir kaç gün önce Galatasaray idmanda çift kale maç yapıyordu. Tüm futbolcular hırslıydı. Ancak iki futbolcu vardı ki vurdukları yerden adeta kemik sesi geliyordu. Her pozisyonda ya Popescu acımacızca ya da Saffet (Şimdi Ankaragücü'nde) top kazanmak için birbirlerine sert giriyorlardı. Bu sahneyi izleyen Terim keyif içindeydi. Futbolcularına seslendi:
- Bayılırım savaşmaya... İşte hırs ve istek böyle olmalı...
İtalya'daki ilk maç 1-1 berabere bitiyor, İstanbul'daki 2-1'lik galibiyetten sonra İtalyan gazeteciler pozisyonlar hakkında imalı sorular soruyordu. Ama Fatih'in İtalyanca yanıtı, Galatasaray'ın başarısına gölge düşürmek isteyen İtalyan gazetecileri şok ediyordu:
‘‘TUTTO E FINITO SIGNOR (Herşey bitti bayım...)’’
Balıkçı teknesinde kutlama
Mallorca maçından sonra evine yorgun döndü. Ertesi gün tüm medya onu arıyordu. Yeniköy İskelesi'nin 500 metre uzağına, sahile siyah renkli lüks bir otomobil yanaştı. İçinden iki kişi çıktı. El ele tutuştular. Sahilde balık ekmek satan küçük bir balıkçı teknesine doğru yürüdüler. Adam, kadının elini tuttu. Tekneye binmesine yardım etti. Teknenin içindekiler şaşırmışlardı. Tüm medyanın peşinde koştuğu Fatih Terim zafer yemeğini eşiyle birlikte köhne bir balıkçı teknesinde yemeğe gelmişti. Önce meyve suları geldi. Sonra salata ve kalkan balığı... Terim, meyve suyu kadehini kaldırdı. Eşinin gözlerinin içine baktı ve ona teşekkür etti. 2 saat boyunca eşinin gözlerinden gözlerini ayırmadı. Sonra hesabı istedi. Garsona, ‘‘Teşekkür ederim. Burada çok dinledim’’ dedi. Eşinin elini tuttu. Tekneden indiler ve geldikleri gibi yine sessizce gittiler.