Bodrumlu göçmenler

Güncelleme Tarihi:

Bodrumlu göçmenler
Oluşturulma Tarihi: Şubat 17, 2010 12:41

İlk 77 yılında gitmiştim Bodrum'a. Önce yazları sonra da bazen de kışları Bodrum'un yolunu tutar olmuştum.

Haberin Devamı

BODRUM GÖÇMENLERİ - MERVE İLDENİZ ( FOTO GALERİ)

Hepimizin bilindiği üzere 90 yıllara kadar sankin hatta yer yer doğal koy yaşamının sürdüğü hemde tatilcilerin yazlıkçıların geldiği bir yerdi. Hatta benim için mükemeldi, Bodrum'la çocukluk yıllarında ilk tanışmam ile yöreye karşı ayrı bir ilgin vardır. Önce kum, sonra deniz, sandal, dalmak derken Bodrum'un mavisi her an herkesi içine çekmekte. Aktur'da bir arkadaşımın lazeri ile yelken yapar hemde balık kovalardık serbest dalarak. Birçok arkadaşım, dostumsa çoktan yerleşti Bodrum ve çevresine İstanbullu yelkenciler ise çoğunlukta. Bir şekilde Bodrum'u hep İstanbul'a benzetmişimdir. Ne kadar kalabalık, bozuk ve yoğun yapılaşsa da gene de güzeldir.

Bodrum tatil yöresi olarak dikkatleri üzerinde çekmesinden sonra tatilciler için kısa sürede sürekli  yaşanır bir belde olmaya başlamıştı. Özellikle de İstanbul'dan göç almakta yaz aylarının da dışında sürekli Bodrum ve çevresinde yoğun bir kentli, doğal ve deniz dolu bir yaşam var. Sahilde yaşayan bu oldukça kalabalık topluluk su sporlarıyla ilgilenmekteler. Ciddi faaliyetlerde bulunmaktalar. Yeni nesil Bodrumlu çoçuklar ve büyükler için yelken yapmak, bir arkadaşın dostun teknesinde zaman geçirmek ise önemli bir istek. Yetişkinler içinse sosyalleşmenin ve yaşamın tamamen doğal parçası bu yazı dizimizde Bodrum'da güneyde yaşayan kendilerine fırsat yaratan eski kentli yeni güneylilerle sohbet edeceğiz. İlk konuğum Merve İldeniz. Bodrumda rasladığım Merve çoktan Bodrumlu sohbetimizde, deniz ve yelken 'senin için nedir' diye sorduğumda kendi anltımıyla şöyle ifade etti: 
 
Deniz  enginliği,gizemi ve canlı oluşu ile çocuk yaşlardan beri her zaman beni çekerdi..
Küçücükken iki büyük şansım olmuştu.Biri Kumburgaz da denizin hemen karşısındaki  yazlık evimiz ,diğeri ise zamanın en ünlü belgesellerini hazırlayan
kaptan Jacques Cousteau…Sanırım suların altına ilgi de o zaman başladı.Altı üzerinden de ilginç gelirdi çünkü üzerinde yüzer ,tekneyle dolaşır balık tutardık ama içi bilinmezlerle doluydu.
Çabuk yüzme öğrendim .hiç bir su sporu da beni korkutmaz aksine heyecanlandırırdı.Manken olarak çalışırken fiziğimize özen göstermek ve extreme sporlarla tehlikeye atılmamak şarttı ama
ben dayanamazdım.
İŞ hayatım boyunca yığınla jetski,yüzme ve  su kayağı yapmayı gerektiren çekim deneyimledim.bir tane de havuzda da olsa scuba bilgisi gerektiren bir su altı çekimi..o zamana kadar bana biraz
zor görünürdü..ama o sualtı takvim çekimi beni baştan çıkardı.İşi neden bırakmak istiyorsun dedikleri zaman söylediğim ilk şey şu olurdu.;
‘’_Doğdum  ,oynadım eğlendim büyüdüm çalıştım…küçükken yapmayı hayal ettiklerimi yapmak için fazla zaman kalmadı._o zaman 33 yaşındaydım_eğer her zaman çalışırsam ben ne zaman dalmayı
öğreneceğim? Oysa ben dalmak istiyorum..doğa ile olmak istiyorum..’’
Sadece dalma değil tüm doğa sporlarına ilgim vardı ama öncelik dalışındı..sonra dağcılık sonra rafting sonra yelken…hamile kalana dek hepsine saldırdım adeta..
Su altını tanımlamak istersem sadece bambaşka bir gezegen diyebilirim..orada da dağlar ovalar bitkiler ,rüzgarlar ve yaşayanlar var.Yaşam var ..En önemlisi de siz o gezegende
uçabiliyorsunuz,.sessizliğinin müziği var..kendi renkleri ve dokusu var.İnsan izlerine ve pisliklerine rastlamadıkça bambaşka bir dünya da varolmak… konuşamazsınız,,,yaptığınız şeyden
başka yerde olamazsınız ..düşüncelerinizi an da tutmak hayati önem taşır deniz sporlarında…
Bodrum benim için son derece uygun bir yer..yaz kış suyla haşır neşir olabilirsiniz ve her yanı doğa ile çevrilidir..Bodrum sadece bir turistlik eğlence merkezi
değildir.Gökovanın harika bir köşesidir ve özellikle kışın yeşil ve maviye doyum olmaz.Ben her ne kadar büyük şehirde doğup büyümüş de olsam kendimi bildim bileli oralara ait olamadım.
Kurallarına uydum gereklerini yerine getirdim oyuncakları ile de oynamaya çalıştım ama mutlu olamadım.Şimdi doğa ile iç içe mutlu ve huzurluyum.
Yelkene ilgim epeydir var ama bebek gelince gerekli vakte sahip olamadım.bazen eşin dostun teknesinde bişiler öğrendim bazen tanıdıklarla bazı yarışlara katılma ve ayak işleri
yapma şansım oldu..İlk kez bu sonbaharda neredeyse tamamı hanımlardan oluşan bir ekiple denize açılarak deneyim yoluyla öğrenme işine de başladık ve devam edeceğim.Yarışlar henüz bana göre değil.
Yelken dünyasının apayrı bir farkı olduğu,bu dünyadakilerin kendi aralarındaki sevgiyi ,bağlılığı ve paylaşımı  kolayca görebiliyorum.Bir çok sevdiğim dostum ve ne zaman arzu edersem aralarına katılma imkanım da var.
kendimi iyice geliştirmeden hiçbir ekibe ayak bağı olmak istemiyorum.:)Kızım 9 yaşına bastı ve işler kolaylaşıyor..aslında ona yelken eğitimi aldırmayı çok arzu ediyorum ama bilirsiniz o yaşlarda bu işler zorla olmuyor.
kendisinin de arzu
duyması gerekiyor.Eğer çocuğunuz sizden istekliyse sakın bir an bile durmayın hemen bir yelken kursuna yazdırın.Yapabileceği en güzel ve  üstelik en faydalı sporlardan biri..Bugün dünyada bir şey olsa ve tüm teknolojik alet
edevat çalışmasa bile bir yelkenci gene de
denizde yolunu bulur işini görür.Aynı anda hem denizi,hem rüzgarı hem özgürlüğü hem  sorumluluğu öğrenir. Yelkenciliğin kesinlikle kendine has bir felsefesi var.
Evin hemen önünde yelken klüp…bense Leyla hanım için uygun zamanı bekliyorum.pratik eğitimim dışındaki eğitimi onunla beraber almak için..bu kızım ve benim için de bir ilk olsun istiyorum.

Haberin Devamı

aerdem@hurriyet.com.tr

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!