Güncelleme Tarihi:
Ahmet Hakan (Cumhurbaşkanlığı seçimini kast ederek) ‘Nisan ayı çok hayırlı bir aydır’ diyen Bülent Arınç’a hitaben yazdığı ‘açık mektup’ta T.S.Elliot’ın ‘Çorak Ülke’ adlı şiirinin şu ilk dizesini hatırlatıyordu: “Nisan, ayların en zalimidir” Nisan, ayladır en zalimidir... Dünyaya gelmek, insana yapılan en büyük zülûm olduğuna göre, ‘Nisan ayların en zalimidir’ gerçekten... benim için en azından! Pek bilmem, ama bildiklerim içindre Thomas Stearns Eliot’ın en çok KOF ADAMLAR’ını severim. Bilenlerin “çağdaş insanlığın ruhunun ölümü hakkında acıklı bir mersiye” diye tarif ettikleri The Hollow Men ...
I
Bizler içi oyuk adamlarız
Bizler içi doluk adamlarız
Birlikte eğilen
Kafaları saman tıkılı. Yazık!
Kurutulmuş seslerimiz
Birlikte fısıldaşınca
Sessizdir, anlamsızdır
Yel nasılsa kuru otlarda
Ya da sıçan ayakları cam kırımlarında
Kuru kilerimizde
Görünüş biçimsiz, gölge renksiz,
Kötürüm güç, jest kımıltısız;
Onlar ki göçüp gittiler
Göz kırpmadan ölümün öbür Ülkesine
Anarlar bizi, anarlarsa, derler ki
Yitik azılı canlar değillerdi, ama
İçi oyuk adamlardı
İçi doluk adamlardı.
II
Düşlerde bakamadığım gözler
Ölümün düşsel ülkesinde
Bunlar görünmez:
Orada, bu gözler
Günışığıdır kırık bir sütun üzre,
Orada, bir ağaçtır salınır
Ve sesler
Yelin türküsündedir
Daha uzak ve daha ağırbaşlı
Solan bir yıldızdan.
Daha yakına yaklaşmıyayım
Ölümün düşsel ülkesinde
Ben de kılık değiştireyim
Şöyle seçme giysilerle
Sıçan kürkü, karga tüyü, çapraz çomaklar
Bir tarlada
Ne yöne eserse yel, o yöne
Daha yakına değil-
İstemez o son karşılama
Alacakaranlık ülkesinde
III
Bu ölü ülkedir
Bu kaktüs ülkesidir
Burada taştan putlar
Yükselir, burada onlar kabullenir
Bir ölü elinin yakarışlarını
Solan bir yıldızın pırıltısında.
Hep böyle midir
Ölümün öbür ülkesinde
Yalnız uyanış
O saatte, biz tam
Titrerken sevecenlikle
Dudaklar ki öpüş içindir
Yakarışlar sunar kırık taşlara.
IV
Burada değil gözler
Burada göz ne gezer
Bu ölen yıldızlar vadisinde
Bu oyuk vadide
Bu kırık çenesinde yitik ülkelerimizin
Bu sonuncusunda buluşma yerlerinin
El yordamıyla aranıyor
Ve kaçınıyoruz konuşmaktan
Yığılmış kıyısına bu kabarmış nehrin
Görmeyeceğiz belirmezse
Gözlerimiz yerlerinde
Sonrasız yıldızı
Katmerli gülü gibi
Alacakaranlık ölüm ülkesinin
İşte tek umudu
Boş adamların.
V
Çevresinde döndüğümüz frenkinciri
Frenkinciri frenkinciri
Çevresinde döndüğümüz frenkinciri
Saat beşte sabahleyin.
Düşünceyle
Gerçek arasına
Devinimle
Eylem arasına
Düşer o Gölge
Çünkü Senindir Ülke
Kavrayışla
Yaratma arasına
Coşkuyla
Yanıt arasına
Düşer o Gölge
Hayat uzun mu uzun
Kösnü ile
Kasılma arasına
Cinsel güçle
Varlık arasına
Kök ile
Soy sop arasına
Düşer o Gölge
Çünkü Senindir Ülke
Çünkü Senindir
Hayattır
Çünkü Senindir o
İşte böyle kopar kıyamet
İşte böyle kopar kıyamet
İşte böyle kopar kıyamet
Gümbürtüyle değil iniltiyle
Not: Şiiri karakutu.com’dan aldım. Tercüme kiminmiş, bilemedim...