Birkaç arabesk söyleyip fiziÄŸimi kullanabilirdim

Güncelleme Tarihi:

Birkaç arabesk söyleyip fiziğimi kullanabilirdim
OluÅŸturulma Tarihi: Mart 03, 2003 00:00

Sanat MüziÄŸi'nin 27 yaşındaki assolisti Umut Akyürek samimi konuÅŸtu: "Ä°kide bir niÅŸan yüzüğü alıyorduk, paramız kalmayınca gidip satıyorduk"Umut Akyürek, Türk halk müziÄŸinin genç yıldızlarından Elazığlı Oktay ErtuÄŸrul ile 8 yıldır niÅŸanlı. Türk müziÄŸinin son Umut'u iki yıldır ‘‘Gaggoş’’ Oktay'ın Halkalı Toplu Konutlar'daki mütevazı baba evinde oturuyor. Eve mis gibi börek kokuları altında girdik. MeÄŸerse Türk müziÄŸinin Arnavut kökenli ‘‘coloratur soprano’’su mantarlı Arnavut böreÄŸini yeni çıkarmış fırından. Kayınvalidesinden öğrendiÄŸi Elazığ usulü mercimek köftesi de cabası. Salona girdiÄŸimizde ise ‘‘AÅŸkım’’ın aşırı konukseverliÄŸi başımızı döndürdü; o geveze bir muhabbet kuÅŸu. Umut Akyürek, ilk bakışta sanki dokunduÄŸunuz anda tuzla buz olacak narin bir biblo izlenimi veriyor. Onu pamuklara sarıp cam fanusta saklamak geliyor insanın içinden. Ama söz Türk müziÄŸinden açılınca o Barbie bebek gidiyor, yerine yırtıcı bir diÅŸi kaplan geliyor. Bilesiniz ki, kaplanlığında bile ela gözleri buÄŸulanıyor, yüzünden gülücük eksik olmadığı gibi. Bakalım siz nasıl bulacaksınız Türk müziÄŸinin 27 yaşındaki son Umut'unu. Meraklanmayın, herkese yetecek kadar börek, çay var ama, mercimek köftesinden emin deÄŸilim. Sesim Allah vergisi ama ben ustalarıma hayranımVecdi Bingöl sanki onun için yazmış ‘‘O dudaklar yine yaz geldi de, bülbülleÅŸiyor’’ diye, Sadettin Kaynak da sanki onun için bestelemiÅŸ. - EÄŸer meÅŸhur olmak gayesiyle yola çıksaydım, ÅŸu anda meÅŸhurlukta 10 seneyi geride bırakmıştım Türkiye ÅŸartlarında. Kendime, eÄŸitimime, Türk müziÄŸine yakışmayan bir ÅŸey yapmamak için bugüne kadar bekledim. Gerçekten iyi bir sanatçı olabilmenin yolunun eÄŸitim ve TRT'den geçtiÄŸini düşündüm. Bülbül sesi çıkarmak için hiç özel bir çalışma yapmadım, Türk müziÄŸi eÄŸitimi içinde böyle bir ÅŸey yok, herhalde Allah vergisi. O bende tamamıyla doÄŸal geliÅŸti, ayrıca eserin orijinalinde de yok. Bu ÅŸarkıyı bana ilk kez Mustafa Erses hocam okutturdu. ‘‘Hocam içimden böyle bir doÄŸaçlama geldi, ne dersiniz?’’ diye sordum, çok beÄŸendi ve yapmamı istedi. Genç yaÅŸta bir ÅŸarkıyla özdeÅŸleÅŸmek çok güzel. Sadettin Kaynak'ı çok seviyorum, onun eserlerini kendime çok yakın buluyorum. Mediha Åžen SancakoÄŸlu'nun sanatçı duruÅŸuna, Serap Mutlu Akbulut'un üslubuna, Gönül Akkor'un buÄŸulu sesi ve içten yorumuna, Seçil Heper'in asillik ve zarafetine hayranım. TRT'ye ilk girdiÄŸimde beni Sabite Tur Gülerman'a benzetirlerdi, o büyük sesi hiç dinlememiÅŸtim. Dinledikten sonra gerçekten kendimi ona çok yakın buldum, bir de Mediha Demirkıran'a.Hüzzam ve hicaz beni aÄŸlatırÇok aşırı kırılganım, sulu gözlüyüm, kendimi kıyasıya eleÅŸtiririm, keÅŸke biraz sert mizaçlı olsaydım. Özellikle TRT çekimlerinde ÅŸarkı söylerken gözlerim yaÅŸarır. Hüzzam ve hicaz çok aÄŸlatır beni, özellikle ‘‘Ümidini Kirpiklerine BaÄŸladı Gönlüm’’ ÅŸarkısı.Parasızlıktan niÅŸan yüzüklerimizi sattıkUmut Özyürek, ne zaman ki niÅŸanlısından söz ediyor, o anda yanakları pembeleÅŸiyor, gözbebekleri parlıyor. Ve göğsünü gere gere anlatıyor TRT Türk halk müziÄŸi sanatçısı Oktay ErtuÄŸurul'a olan aÅŸkını. - Oktay'la 8 yıldır 24 saat beraberiz, kendi iç dünyamızda sanatımız dahil çok büyük savaÅŸlar verdik. Size bütün samimiyetimle ilk defa itiraf ediyorum, Oktay'la aÅŸk yaÅŸayalım diye yola çıktık ama, bunu yaÅŸama fırsatını bulamadık. Bu arada belirteyim, Oktay da bana aşıktır ama, ben ona daha fazla aşığım. Konservatuarda birlikte okurken küçük gelirlerimizle hem kendimizi yaÅŸattık, hem da ailelerimize destek olduk, oluyoruz da. Konservatuarı kazandıktan sonra imkansızlıktan bir ev tutamadım, Hisarüstü'nde oturan bir aile dostumuzun yanına sığınıp iki yıl onlarla kaldım. Parasızlıktan evlenemedik bile, iÅŸte hesap ortada. Ä°deallerimizden sapsaydık çok büyük paralar kazanabilirdik, hiç yeteneÄŸi olmayan insanların nasıl yaÅŸadıkları ortada. Belimizi birazcık doÄŸrultmamız son bir yılda oldu, sadece bir araba alabildik. Otobüs parası bulamadığımız için okula gidemediÄŸimiz günler de oldu. Ä°ki de bir niÅŸan yüzüğü alıyorduk, haftasına paramız kalmayınca gidip satıyorduk. 8 yıl göçebe gibi yaÅŸadık, öğrenci arkadaÅŸlarımızın evlerinde kaldık. Bunlar gariban edebiyatı deÄŸil, yaÅŸadığımız gerçekler, iyi ki de yaÅŸamışız.Alışılmış hoÅŸ hanım deÄŸilimNereden çıktı bu kadın, kimin nesi, arkasında kim var, Japonya konseri kimden torpili? - Arkamda sadece kendim varım, hocalarım, eÄŸitimim var, bir de Allah. Albümümle ilgili bütün çalışmaları, her ÅŸeyiyle Oktay'ın da yardımıyla ben yaptım. Daha önceleri Serap Mutlu'ya kasetler yapmış Türk müziÄŸi aşığı Yücel ailesi, 50 milyarla bu albümünün sponsorluÄŸunu yaptı. Kimse bana karışmadı, istediÄŸim ÅŸarkıyı seçtim, okudum. Dilek Hanif bedava elbise verdi, Nihat Odabaşı baÅŸkasından aldığının dörtte birini aldı. DMC'yle yapılan anlaÅŸmaya göre ben bir kuruÅŸ almayacağım, Yücel ailesi alacak, yani bu parayı bana hibe etmediler. Oktay'la birlikte saatlerce otobüs yolculukları yaparak Türkiye'nin dört bir yerindeki musiki cemiyetlerinde, derneklerde hiçbir ücret almadan konserler verdik. Oralarda otellerde deÄŸil, yöre insanının evlerinde kaldık. Bunları yapmak yerine gazino, kaset tekliflerini deÄŸerlendirip, bahaneler uydurabilirdim. Yener bey, Japonya benim Türkiye'yi yurtdışında temsil ettiÄŸim tek yabancı ülke deÄŸil, ayrıca hiç First Class'ta uçmadım. Defalarca Çankaya Köşkü'ne davet edildim, çok özel protokole hitap ettim. Sayın Demirel'in döneminde Ãœrdün Kralı'na, Gürcistan ve Romanya devlet baÅŸkanlarına konserler verdim. Bunlarla elbette gurur duyuyorum, ama herkese anlatıp ortalığı ateÅŸe vermedim. Japonya da iÅŸte böyle bir ÅŸeydi, ben böyle heyecanları fazlasıyla yaÅŸadım. Ayrıca Japonya'ya gitmen hiç önemli deÄŸil, orada ne yaptığın önemli. Bırakın sesimi, eÄŸitimimi, fiziÄŸimi kullanıp birkaç Arabesk ÅŸarkı söyleyip sahnelere çıkıp para kazanmayı ben bilmez miydim? Ben alışılmış hoÅŸ hanımlardan deÄŸilim, bana bugüne kadar yan gözle bakan olmamıştır. Babamla 11 sene görüşmedim ama ona kırgınlık duymuyorum - Ankara doÄŸumluyum ama, hiç Ankara'da yaÅŸamadım. ÇocukluÄŸum, ilköğretim yıllarım Adapazarı ve Sapanca'da geçti. Baba tarafından Arnavut kökenliyiz ama Adapazarı'nın yerlisi sayılırız. Geçenlerde öğrendim, büyük dedem Sultanahmet Camii'nin baÅŸmüezziniymiÅŸ. Babam Gündüz Akyürek'in Sapanca'da diÅŸ kliniÄŸi vardı, bir dönem belediye baÅŸkanı yardımcılığı da yaptı. Babamla 11 yıl küskün kaldıktan sonra Oktay'ın teÅŸvikiyle geçen yıl baÅŸladım görüşmeye. Annemden ayrıldıktan sonra bizi aramadı, biz beÅŸ çocuÄŸuyla hiç ilgilenmedi. Bütün yük benim omzuma bindi, konservatuarda okurken. Evi geçindirebilmek için orduevlerindeki gecelerde Kasım Ä°naltekin'le birlikte fasıllara çıktım. Üç beÅŸ kuruÅŸ olsun, yeter ki aile yeri olsun düşüncesiyle tercih ettim oraları. Babama olan kırgınlığım aslında kendi adıma deÄŸildi, ilgi ve ÅŸefkate benden çok kardeÅŸlerimin ihtiyacı vardı. Anne baba ayrılınca böyle ÅŸeyler olabiliyor, babam ÅŸimdi ikinci eÅŸiyle evli, ondan da 7 yaşında bir kız kardeÅŸim var. Bugün babama hiç kırgınlık duymuyorum, o günler artık geride kaldı. Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!