Güncelleme Tarihi:
Öncelikle ve özellikle de, pazar günü Avni Aker Stadı'nı inleten Trabzonspor seyircisini tebrik etmek istiyorum. Doksan dakika susmadılar ve o eski şaşalı günleri bizlere yeniden yaşattılar. Gerçekten bu, yıllardır özlemini duyduğum bir görüntüydü... Kendilerini bir kez daha yürekten kutluyorum.
Sanırım bu yazıda kutlayacağım, çok kişiler var... İsterseniz önce Başkan M.Ali Yılmaz'dan başlıyalım. Karabük maçında tribündeki yerini aldı, yönetimiyle birlikte, taraftara ve takıma büyük moral verdi. Şahsen, bu görüntüsünün sürekliliğinden yanayım. Elbette ki, kutlanması gereken bir isim daha var... O da Özkan Sümer...
Önce Hüseyin'i, arkasından da Selahattin gibi, genç bir yıldızı Trabzonspor'a kazandırdığı için. Ki; bunların arkası geleceği de, apaçık belli. Yani birilerinin eleştirdiği gibi, Özkan Sümer yıllardır alt yapıda, yan gelip yatmamış!
Durunuz daha bitmedi... Aylardır, savunmanın sağ kulvarına birini yerleştirebilmek için arıyaş içerisinde olan Sümer, Karabük maçında izlediğim kadarıyla, Osman'la da bu işi çözmüş. Yani, Osman'ı da kutlamak gerekiyor. Umarım ona tanınan bu şansı iyi kullanır.
Kutlanması gereken isimler daha bitmedi... Ali Kemal Denizci ve Kadir Özcan... Bu teknik adamlar için, çok şey yazıldı. Ama onlar tüm dedikoduları, kulakardı edip, kendi işlerine baktılar. İkisi de, bir an önce teknik drektör olarak göreve neden getirilmediklerini sormadılar, bu olayla ilgili şikayetci bile olmadılar. Özellikle de Ali Kemal...
Demek oluyor ki, Trabzonspor'da doğru giden birşeyler var, onlar da bunun farkında. O zaman, bu yapılaşmaya çomak sokmanın bir alemi var mı?
Şimdi gelelim olayın özüne...
Trabzonspor'da yıllardır öyle yanlışlar yapıldı ki, bunları birkaç ay içerisinde çözmek mümkün değil. Ama sistemin giderek oturduğu da bir gerçek. Şu an Trabzonspor'da bir disiplin var. Konumu ne olursa olsun, herkes haddini biliyor!
O halde, yapılması gereken bir şey var... O da Trabzonspor'un bu yeni düzenine, köstek değil, destek olmaktır... Her zaman vurguladığım gibi, Bize, bizden yarar var... Bu ifademi kimse yanlış anlamasın. Artık, Ünal, Abdullah, Orhan, Tolunay, Nihat gibileri de bizden biridir. Benim arzum, yıllardan sonra yakalanan bu bütünlüğü, sahaya yansıtmak, özlenen şampiyonluğu yakalamaktır. Ve inanıyorum ki, bu inanç ve bütünlük, bu kez gerçekleşecektir... Yeter ki, biraz sabırlı olalım...