OluÅŸturulma Tarihi: Temmuz 04, 2004 00:00
Yunan futbolu 80 yıllık sessizlikten kurtuldu. Şimdi tüm ülke avazı çıktığı kadar bağırıyor. Atina sokakları iki haftadır alev alev yanıyor. Kim bilir belki bu akşam turnayı gözünden vuracak Yunan futbolcular. Ev sahibi Portekiz’i bir kez daha yenerek Avrupa’nın zirvesine kurulacaklar. Halbuki, bu yıla kadar Yunanistan, büyük şampiyonalara katılmakta son derece zorlanmış, katıldığı iki şampiyonada da alay konusu haline gelmişti. Tribünlerde çıkan olaylar, stadyumların bakımsızlığı ve kulüp başkanlarının karıştığı yolsuzluklarla anılan Yunan futbolu, Avrupa Şampiyonası’nda bambaşka bir tablo çizdi. Sahadaki mücadaleyi son ana kadar bırakmayan, disiplin timsali takımın bu başarısında en büyük pay sahibi ise kuşkusuz Alman teknik direktör Otto Rehhagel. Yunan halkının gözünde bir kahraman mertebesine yükselen ‘Kral’ Otto’nun öğrencileri gelecek eylül ayında da hiç yenemedikleri Türkiye’nin karşısında galibiyet arayacaklar.Trayanos Dellas’ın Çek filelerine bıraktığı gol, Yunan futbol tarihine altın harflerle yazıldı. Çeklerin cevap vermesine en ufak bir imkan vermeyecek şekilde uzatmanın son dakikasında yaptığı kafa vuruşu Yunanistan’ı Avrupa Şampiyonası’nın finaline taşıdı. Üstelik Yunanistan bu noktaya tek maçlık bir başarıyla da gelmedi. Birinci turda İspanya ve Rusya’yı, çeyrek finalde son şampiyon İspanya’yı safdışı bıraktılar. Müthiş savunma disiplinleri sayesinde 265 dakikadır kalelerinde gol görmüyorlar. Bugün ev sahibi Portekiz’le Avrupa’nın en büyüğü olabilmek için mücadele verecekler.Aslında futbolla yatıp kalkan Yunanistan gibi bir ülkenin bugüne kadar milli takım düzeyinde hep başarısız kalması son derece şaşırtıcı. Yunanistan, bundan önce sadece iki büyük şampiyonaya katıldı. 1980’deki Avrupa Şampiyonası’ndan sadece tek beraberlikle ayrılan Yunanlıları, 1994’te çok daha kötü bir son bekliyordu. ABD’deki
Dünya Kupası’nda üç maçta puan almak bir yana tek gol bile atamazken, kalelerinde tam 10 gol gördüler. Bu sonuçtan sonra Yunan basını bile kendi oyuncularıyla dalga geçiyordu.MİLLİ TAKIM DÖKÜLÜRKEN KULÜPLER BAŞARILIYDIMilli takım düzeyinde müthiş bir hezimet yaşanıyordu ama buna karşın ülkenin önde gelen kulüp takımları Avrupa kupalarında zaman zaman çarpıcı sonuçlar da alıyordu. 1971’de süper zengin işadamı Onasis’in başkanlığını yaptığı Atina takımı Panatinaykos, İngiliz Everton ve Yugoslav Partizan’ı eleyerek Şampiyon Kulüpler Kupası’nda finale kadar yükseldi. Macar Puskas’ın teknik direktörlüğünü yaptığı takımın finale çıkarken Onasis’in parasal gücünden faydalandığı, bazı hakemleri ve rakip futbolcuları satın aldığı kulislerde konuşuluyordu. Ancak, Londra’daki finalde Cruyff önderliğindeki Hollanda fırtınası Ajax’a yenilmekten kurtulamadılar.1985’te de, Kupa Galipleri Kupası’nda yarı finalde Everton’a yenildiler. Panatinaykos 1995-96’da Şampiyonlar Ligi’nde yarı finale kadar çıkarken, Olimpiyakos 1998-99’da çeyrek finale yükseldi.Yunan takımlar zaman zaman Avrupa’da başarılı sonuçlar alıyordu almasına ama başta Atina’dakiler olmak üzere Yunanistan’daki stadyumların bakımsızlığı bu başarıları her zaman gölgeledi. Ağustos ayındaki Olimpiyatlar vesilesiyle yapılan tadilatlara kadar Yunan ligine damgasını vuran üç büyükler Panatinaykos, Olimpiyakos ve AEK bile derme çatma stadyumlarda mücadele etmek zorundaydı.SKANDALLARI EKSİK OLMAYAN KULÜP SAHİBİ İŞADAMLARIStadyumların döküntü haline ilaveten, futbolun popülaritesinden faydalanmak isteyen Yunan işadamlarının yarattığı skandallar da işin cabasıydı.Banker Yorgo Koskotas bundan bir süre önce kısa yoldan elde ettiği servetinin bir kısmını futbola vakfetti. İşçi sınıfının desteklediği, ülkenin en çok sevilen takımı Olimpiyakos’u satın aldı. Macar yıldız Detari gibi yıldızları kadroya dahil etmek için de milyonlarca doları gözünü kırpmadan harcadı. Armatör Vardis Vardinoyannis de Panatinaykos’un sahibiydi. O da tıpkı Koskotas gibi transfere milyonlarca dolar akıtıyordu. Ama transferlere döktükleri paralar ne kendilerine ne de kulüplerine hayır getirdi. Koskotas, usulsüz kazanç sağlamak yüzünden yargılandı ve hapse girdi. Vardinoyannis’in har vurup harman savurduğu meblağlar da Panatinaykos’u neredeyse iflasın eşiğine getirdi. Sadece bu iki kulüp değil, hesapsız harcamalar yüzünden üç büyüklerden AEK da, borçlarını sildiremedeği için iflasla karşı karşıya. Son dakikada bir kurtarıcı çıkmazsa önümüzdeki sezon Yunan ligine katılması bile tehlikeye girecek.RAKİBİN RÜZGARIYLA DÜŞEN TAKIM ŞİMDİ DİMDİK AYAKTATüm bu olumsuzlukara karşın, 10 yılda köprünün altından çok sular aktı. Rakibinin rüzgarıyla yere düşen o takım gitti, yerine üst düzey fizik güce sahip, bir an bile mücadeleyi bırakmayan, son dakikada kornerden gol kovalayan bir takım geldi. Tüm Avrupa takımlarının alan savunmasını benimsediği bir dönemde sahanın her noktasında adam adama savunmayı uygulayacak kadar disiplinli, dünyaca ünlü yıldızlara sahip rakibi karşısında topu dolaştıracak kadar kendine güvenen bir Yunanistan var artık sahada.Tabii bu başarıda en büyük pay sahibi Alman teknik adam Otto Rehhagel. 30 yıllık tecrübesiyle Rehhagel (66), 2001’de ele aldığı Yunan Milli Takımı’ndan adeta bir savaş makinesi yarattı. Ancak, ilk günden itibaren işi kolay değildi. Görev başındaki ilk maçında Finlandiya’ya 5-1 yenilirken çözeceği çok sorun vardı. Öncelikle oyuncuları disipline alıştırmak gerekiyordu.
Yemek masasına geç oturmayı seven, sabaha karşı uyumayı adet haline getiren futbolcular milli takım kampında çok sıkı bir Alman disipliniyle karşılaştı. Öyle ki Rehhagel’in talimatıyla herkes 23.30’da yatağa giriyor,
diyet uzmanının talimatlarına harfiyen uyuyordu. Bu disiplinin meyvelerini Avrupa Åžampiyonası elemelerinde verdi. Ä°lk iki maçta Ä°spanya ve Ukrayna yenilgileri kaptan Zagorakis (33) ve arkadaÅŸlarının moralini bozmadı. Portekiz’deki finallere son altı maçlarını kazanarak, grup birincisi olarak geldiler.DÄ°ÄžER AVRUPA ÃœLKELERÄ°NDE OYNAYAN FUTBOLCULARYunan Milli takımının baÅŸarısının altında yatan sebeplerden bir diÄŸeri de, 1995’ten sonra birer birer Avrupa’nın önde gelen kulüplerine transfer olan Yunan oyuncuların, edindikleri profesyonellik anlayışını ve tecrübeyi milli takıma taşıması. Bugün Yunanistan’ın kadrosundaki sekiz oyuncu Ä°talya, Almanya, Ä°ngiltere, Ä°spanya ve Portekiz’in seçkin kulüplerinde top koÅŸturuyor. Rehhagel ne kadar ‘70 milyonluk Türkiye deÄŸiliz, 10 milyonluk bir ülkeyiz’ dese de, elinde hiç yabana atılmayacak bir malzeme var. ÖrneÄŸin Monako’yla Åžampiyonlar Ligi finali oynayan Zikos, 23 kiÅŸilik kadroya bile alınmadı.TRÄ°BÃœNDEKÄ° OLAYLAR DAHA ÖN PLANDAYDI2004’e kadar Yunan futbolu deyince sahadaki baÅŸarılardan çok tribünde çıkan olaylar akla gelirdi. Gırtlağını yırtarcasına bağıran, kale arkası tribündeki tellere tırmanarak takımının golüne sevinen taraftarlar, birbiri ardına yakılan iÅŸaret fiÅŸekleri, hatta tartışmalı hakem kararlarına sözle tepki göstermekle yetinmeyip, sahaya inerek hakemi tartaklayan fanatikler adeta Yunan futbolunun hafızalara kazınan görüntüsüydü. Hatta tribünün en önündeki taraftarlar atılan iÅŸaret fiÅŸekleri gömleklerini yakmasın diye çıplak tezahürat yapardı.TÃœRKÄ°YE’YE HEP YENÄ°LDÄ°Avrupa Åžampiyonası’nın ardından Yunanistan’ın yeni hedefi 2006’da Almanya’da düzenlenecek Dünya Kupası finalleri. Bu kez Yunanistan’ın yolu Türkiye’yle de kesiÅŸecek. Dünya Kupası 2. eleme grubunda mücadele edecek iki takım bir büyük ÅŸampiyonanın elemelerinde ilk kez karşı karşıya gelecek. Bundan önce iki ülkenin milli takımları, beÅŸ kez özel maç için sahaya çıktı. 1948 ve 1949 yıllarında biri Atina’daki üç maçı da Türkiye kazandı. Ä°ki ülkenin yaÅŸadığı siyasi sorunlar yüzünden bir tatsızlık yaÅŸanmaması için özen gösteren UEFA ve FIFA da bundan sonraki dönemde iki ülkeyi eÅŸleÅŸtirmemek için büyük çaba harcadı. Son dostluk maçları bundan yaklaşık 15 yıl önce oynandı. 1988’de Ä°stanbul’da 3-1 ve 1989’da Atina’da 1-0 kazanan Türkiye, yenilgisizlik serisini sürdürdü.Â
button