Bir sarışının bilimsel analizi

Güncelleme Tarihi:

Bir sarışının bilimsel analizi
Oluşturulma Tarihi: Şubat 18, 2002 17:25

Neredeyse tüm zamanların vazgeçilmez kadın tipi olan sarışınlar bugün de erkeklerin ilgisini çekmeye devam ediyor. Onlar sanatçı, seks sembolü, masum bir prenses hatta sokaktaki kadın bile olabiliyor.

Sarışınlar melek de görülebiliyor şeytan da. Zeki de aptal daÉ Peki gerçek ne?

Psikologlar, antropologlar ve genetikçiler sarışınların bilinmeyen yönlerini araştırdılar.


Türk erkeklerinin de oldukça meraklı oldukları bilinen sarışınlar konusuna ilk kez ve nihayet çeşitli bilim disiplinlerinden uzmanlar tarafından el atıldı! Sadece Türkiye’de değil, dünyanın hemen bütün ülkelerinde bazen bir mitos noktasina çıkartılan, tarihsel kökleri de olan sarışınlığa uygun görülen yakıştırmaların listesi bir hayli kabarık. Bunların arasında en ilginç olanı ya da en acımasızı da galiba ‘sarışınlar aptaldır’ olmalı.

Peki sarışınlar gerçekten öyle mi görünüyorlar?

Bu soruya bilim el attı.

Sarışınlar aptal

Almanya’daki Saarbrücken Üniversitesi Psikoloji bölümünce bir araştırma gerçekleştirildi. Bu araştırmaya katılan ve ‘Sarışınlar aptal görünüyorlar’ diyen 1243 kişi yanılmış olabilir mi?

‘Sarışınlar tercih edilir’ projesine İnternetten katılanlar, ağırlıklı olarak, sarışınlar en azından saçlarıyla birlikte daha aptal görünüyorlar, dediler.

Fakat fotoğraflarda saçlar gizlendiğinde sonuç değişti. Denekler bu durumda sarışınları esmerlerden biraz daha akıllı, kahverengi saçlılardan biraz daha aptal ama en az kızıl saçlılar kadar zeki buldular.

Saçsız kadınların güzel olup olmadığı sorusuna verilen yanıtlardan ortaya çıktı ki, sarışınlar kahverengi saçlılardan daha kötü görünüyor. Fakat perçemlerinin bir parçası bile ortaya çıkınca sarışınlar birdenbire güzelleşiyor, ama aynı zamanda da yaratıcılıktan yoksun, soğukkanlı bir kişilik sergiliyorlar.

Alman Spiegel dergisinde sonuçları yayımlanan araştırmaya göre, elde edilen sonuçlar biraz anlamsız gelebilir ama hepsi bilimsel araştırmalarla elde edilen bulgular.

Psikologlar, ‘çekici’, ‘naif’, ‘güvenilir’, ‘yaratıcı’, ‘kendinden emin’, ‘cinsel’ ve ‘ateşli’ vb kriterlerle yüklü 72 renkli fotoğraf yardımıyla saç renginin insanlar üzerinde ne gibi etkiler bıraktığını araştırdı. Araştırma diğer Avrupalı bilim adamlarının da ilgisini çekti.

Sarışınlar soğuk mu yoksa aptal mı?

Yatak çarşafları sarışınlarla daha iyi mi pazarlanıyor?

Erkekler onlardan ne bekliyor?

Ciltleri nasıl? İyi bir eş olabilirler mi?

Yoksa sarışınlar artık tükeniyor mu?

Antropologlar, psikologlar, genetikçiler ve dermatologlar şimdi sarışınların giz perdesini aralamak için uğraşıyorlar. ‘Sarışın efsanenin’ büyüsü çözülmek üzere!

Fakat onca çekiciliklerine rağmen tarih boyunca saçma sapan söylemler ve fıkralarla aşağılananlar yine sarışınlar oldu.

Ne ilginçtir ki onlar bu yakıştırmalardan pek zarar görmediler.

Almanlar ve sarışınlık

Tabii, sarışınlığın özellikle Almanya’da özel bir etnik- ırksal bir geçmişi var.

Alman felsefeci Nietzsche’nin kardeşi Elisabeth daha 1886 yılında Paraguay cangıllarında gerçekleştirdiği öjenik, ari ırk deneyleri için küçük bir sarışınlar topluluğu kurmuştu. Çok sayıda sarışın ve mavi gözlü insanların yaşadığı bölge bugün bile hala ‘Nueva Germania’ olarak anılır.

Çoban köpeğine ‘Blondi’ adını veren Hitler de, Ari çocukların yetiştirildiği Lebensborn doğumevi gibi çılgınca bir düşünceyi açıkça sergilemişti.

Fakat Marlene Dietrich ile alevlenen sarışın mitosu her şeye, hatta Hitler’e ve ari ırk söylemlerine rağmen ikinci dünya savaşını da atlatabildi ve efsanesini sürdürebildi..

Brigitte Bardot altmışlı yıllarda hayranlarını eğlendirmeyi sürdürürken Alfred Hitchcock da Grace Kelly benzeri sarışınlarla filmlerinde belli bir kalite yakalamaya çalıştı: ‘Evde hanımefendi, takside fahişe’.

Andy Warhol ise sarışın ikon Marilyn Monroe’yu doğrudan doğruya anıtsal figürler arasına yerleştirdi.

Başarı

Örneğin Alman psikolog ve biyolog Stephan Lerner, Margaret Thatcher ya da Hilllary Clinton gibi, politik zirvelere ulaşmaya çalışan kadınların sarışınlığını bir avantaj olarak görüyor. Açık sarı saçların meleği, temizliği/saflığı ve güneşi temsil ettiğini söylüyor: ‘Esmerler gölgede kalır. Oysa ki ışıkta, şampanya ve verimli buğdayın tahtı parlar’.

Sarışınların geçmişi gerçekten de ilginç:

.Boticelli tarafından resmedilen Venüs ve erkekleri katleden su perisi Loreley sarışın değil.

.Hatta tüm insanların anası Havva bile koyu derili olarak betimleniyor.

.Peki sarışınlar nerede? Masalların iyi kalpli kadın kahramanları hep sarışın değil mi? Metrelerce uzunluğunda örülü sarı saçlarını beyaz atlı prensine uzatan Rapunzel’i ya da külkedisi Sinderella’yı hatırlayın.

.Kötü kalpli uğursuz cadıların siyah ya da kızıl saçlı olduğunu da anımsayacaksınız.

Göz bebekleri ve ışık

Peki bu parlak imaj neye dayanıyor? Psikolog Lerner bunun saçla pek ilgisi olmadığını düşünüyor: ‘Bütün mesele gözbebeklerinde. Çünkü renkli gözlerde daha etkili göründükleri için duyguları daha iyi yansıtıyorlar.

Ayrıca sarışınlar daha dürüst ve açık yürekli görünüyorlar’.

Yani kısacası Lerner’e göre açık renkli gözler yalan söylemiyorlar.

Kiel Üniversitesi antropologlarından Hans Wilhelm Jürgens, bu tür saptamaları gerçi biraz tuhaf buluyor, ama ne var ki kendi çalışmalarıyla da kanıtlamış. ‘Sarışınlar ve dürüstlük’ arasındaki bağlantıyı hiç anlamıyorum, sonuçta mavi gözlerde de mavi değil kahverengi pigmentler var’ diyor antropolog.

Ona göre mavi gözler tıpkı mazot damlasındaki mavi pırıltılar gibi bir yanılsama sadece.

Ticari başarı

20 yıldan fazla bir süredir ırkların kaynaşması gibi konular üzerinde çalışan antropolog ‘sarışın kadın tipinin’ pazarlamadaki yerini araştırdığında ilginç bir sonuca ulaşmış. Jürgens’e göre birçok firma elde ettikleri başarıyı sarışınlara borçlu.

‘Duygusal ve keyif verici konularda kahverengi saçlılar tercih edilirken, temizlik/saflık ve dayanıklılık /uzun ömürlülük söz konusu olduğunda sahneye muhakkak bir sarışın çıkar’ diyor.

Bununla birlikte her sarışın tipi saflık sembolünü temsil edemiyor. Marlene Dietrich ve Marilyn Monroe gibi platin saçlı prototipleri, antropolog, hafif meşrep olarak tanımlıyor, oysa altın sarısı ya da kızıla çalan sarı saçlılar evlilikte de şans getiriyor.

İki ilán

Araştırmacı Jürgens çok satışlı birkaç gazeteye verdiği iki ilan için yaklaşık 260 yanıt almış. ‘26 yaşındaki tıp teknisyeni eş arıyor’ başlığıyla verilen ilanların farkı, birinde söz konusu kadının sarışın mavi gözlü, diğerinde ise koyu saçlı ve koyu renk gözlü oluşuydu.

Koyu saçlı kadın 200 kadar olumlu yanıt almıştı ama erkeklerin hiçbiri onunla evlenmek istemiyordu. Eş ve annelik için sarışın aday daha uygun görülmüştü. Hatta bazıları her iki kişiye de bu şartlara uygun teklifler götürmüştü.

Smallman-Syndrom

Uzmanlar bu tür eş ayrımını ‘Smallman-Syndrom’ olarak isimlendiriyorlar. Bu sendrom kendisine güven konusunda bocalayan erkeğin, ancak ender bulunan bir sarışının kendisine bağlanmasıyla mutlu olabileceğiyle açıklanmakta.

Çünkü gerçek sarışınlar daha etkili gözbebeklerine sahip olmakla birlikte, çok da enderler. Açık saç rengi kalıtıma daha çekinik yansıdığı için, sarışın çocuklara sahip olmanın yolu, kural olarak sarışın anne babadan geçiyor.

Oysa sarı saçlı anne ve siyah saçlı babanın ya da tersi durumlarda bebeğin sarı saçlı doğması çok küçük bir olasılık.

Sarışınlar azalıyor

Antropolog Friedrich Rösing’e göre kuzey Avrupa ülkelerindeki açık sarışınların bile göç nedeniyle eskisi kadar izole yaşamadıkları ve esmer evliliklerle renkler giderek karıştığı için yakında koyu saçlılar üstün duruma gelecek.

Wella kozmetik firmasının yaptığı araştırma da (açık) sarışınların son 20 yıl içinde önemli ölçüde azaldığını gösteriyor. Ancak gelecek bin yıl içinde kuzey Avrupa’da kaç tane koyu saçlı çocuğun dünyaya geleceğini söylemeye cesaret edemiyor Rösing henüz: ‘Kesin model hesapları yapamıyoruz. Sonuçta mesela Almanlarla Türkler arasındaki evlilik bağlarının nasıl geliştiğini bilmiyoruz’.

Genetik devrede

Genetikçiler saç renginin genleri tam olarak ne şekilde etkilediğini bilemeseler de, saç ve cilt rengi arasındaki bağlantıyı çözdüler. İskoç araştırmacılar geçen yıl, soluk ve güneşe hassas ciltten ve kızıl saçtan sorumlu olan bir gen mutasyonu keşfettiler.

Edinburgh Üniversitesi dermatologlarından Jonathan Rees şimdi yüz doğal sarışının DNA sekanslarını inceliyor. Rees, sarışın insanlardaki cilt yapısının, UV ışınlarına karşı neden daha hassas olduğunu öğrenecek.

Açık ten rengi ve sarı saç, uzun bir süre, Kuzey Avrupa iklimine uygun bir ayıklanma süreci olarak kabul ediliyordu. Çünkü bu tip, genetik açıdan az güneşli bölgeye uyumludur. Yaşamsal önem taşıyan D vitamini için insanın UV ışığına ihtiyacı vardır. Açık ten renginde olanlar daha az D vitaminiyle idare edebilirler.

Fakat bugün esmerler de artık solaryum, balıkyağı ve vitamin takviyesi sayesinde vitamin eksikliği hissetmeden kuzeylilerle karışabiliyorlar.

Yapay sarşınlık

Ve doğal sarışınlar günün birinde gerçekten de tükenecek olurlarsa o zaman E.H.Thiellay ve Leon Hugo tarafından keşfedilen hidrojen peroksit pekala yeni sarışınlar yaratabilir.

Bugün bile Almanya’daki sarışın kadınların %90’ı H202 kimyasalıyla saçlarını açıyor.

Aslında doğal sarışınlarda eksik olan, doğru melanin karışımıdır. Çünkü her saç tipi, koyu kahverengi euymelanin ve sarımsı kırmızı kükürt içerikli phenomelanin karışımıyla renklenir. Her iki boyar madde de saç köklerinde üretilir. Sarımsı kırmızı phaenomelanin ne kadar az salgılanırsa saç biraz daha kül rengini alır. Doğal sarışınlık her iki maddenin de az ama dengeli bir karışımıyla ortaya çıkıyor. Hidrojen peroksit, melanini ‘soldurduğu’ için boyalı saçlar doğal sarı saçlardan daha açık olabiliyorlar.

Renk ve karakter

Gerçek ya da boyalı, hiç fark etmez diyor Lerner, sarışın kadınlara tutulan erkekler her iki durumda da bedel ödemek zorundalar. Saç rengi karakteri etkiliyor.

Çocukluktan itibaren güzel azınlığı temsil ettikleri için şımartılan sarışınlar, yeteneklerini geliştirmek için çaba harcamazlar. ‘Oysa daha az dikkat çeken kumral veya esmerler ya profesör ya da Nobel sahibi olurlar’.

Araştırmacı, bu tez konusunda gayet ciddi olduğunu açıklarken bir de örnek veriyor: ‘Bir klinikteki beyaz önlüklü iki kadından biri kahverengi saçlı doktor, diğeri sarışın hemşiredir. (Sarışın) hemşirenin lise diploması bile yok, çünkü başhekim zaten geleceklerini garantiye almıştır’ diyor.

Zor eş oluyorlar

Doğal sarışınların daha zor bir eş olduklarına da şaşmamak gerekir aslında. Her an patlamaya ve yakınmaya hazır olan sarışın, gerçeklerle karşı karşıya kaldığında da hayal kırıklığına uğrar. ‘Mesela diğerleri gibi kırmızı ışıkta ya da kasa kuyruğunda beklemesi gerektiğini fark ettiğinde’ diyor bilim insanımız. ‘Prenses’ olarak beklemeyi hiçbir zaman öğrenmediği için, bu gibi durumlarda hırçınlaşır’.

Ve saptamasını şu şekilde değerlendiriyor: ‘İnsanlar çok basit ortaşımlar kuruyorlar.’ Gerçek bu olmalı herhalde.


Beyaz’a sarışınları sorduk:


‘‘Neden sarışınları tercih ediyorsunuz şeklindeki bir soruyu kabul etmiyorum. Bu soruyu yeniden hazırlayıp bana göndersinler. Şaka bir yana şimdiye kadar yaşadığım ilişkilerde sarışın kadın ağırlıklıydı diyemeyiz.

Benim çok fazla sarışın sevgilim olmamıştır. Türk erkeklerinin sarışın kadına meraklı olmasının nedeni ise toplum olarak kara kaşlı kara gözlü esmer bir toplumuz. Bizim sarışınımız bile kumraldır.

Sarışın kadınlar Avrupalı bir havada oldukları ve ender bulundukları için sanırım Türk erkekleri sarışın kadını tercih ediyor olabilir. Yoksa bu tercihin nedeni sarışın kadın çekici olduğundan değil. Sarışın kadınların en önemli özelliği ise saçlarının sarı olmasıdır. Bunun dışında da onlar hakkında fazla bir bilgim yoktur.’’

Fatih Altaylı’ya sarışınları sorduk:


Sarışın kadınları değil, çok özel bir sarışın kadını çekici buluyorum. Eşimi.

Sarışın kadınların daha çekici oldukları doğru olabilir. Herhalde onlar da bunun farkında oldukları için kendilerine olan güvenleri artıyor ve bu da onları daha çekici hale getiriyor.

Yani bu pozitif yönde bir kısırdöngü oluşturuyor sarışın kadınlar açısından.

Yine de ten veya saç renginin çekicilik açısından çok da belirleyici olduğunu düşünmüyorum.

Kadını çekici yapan zekası ve espri yeteneğidir diye düşünüyorum.

Türk erkeklerinin sarışın merakı yok, kadın merakı var. Sarışınlar da bu meraktan nasiplerini alıyorlar. Sarışınların sayıca az olmalarından kaynaklanan bir ekstra rekabet ortamı yarattıklarına ise katılabilirim.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!