SEYCAN AKSU
Oluşturulma Tarihi: Ocak 30, 2010 00:00
Beşiktaş Kulübü, bugünden itibaren kongre sürecine girecek. Bir tarafta 5.5 yıldır başkanlık koltuğunda oturan Yıldırım Demirören, diğer tarafta eski yöneticilerden Murat Aksu, başkan seçilmek için yarışacak. Aksu’nun listesinde yer alan Mine Vargı, Gülengül Altınsay ve Murat Akdoğan’la konuşup, “Neden yönetici olmak istediniz ve niye Aksu’yu seçtiniz?” diye sorduk...
Film yapımcısı olan Mine Hanım’ı Türkiye, Eşkıya, Kabadayı ve Amerikalı gibi filmlerle tanıdı.
Beşiktaş’ın eski yöneticilerinden İbrahim Altınsay’ın eşi olan Gülengül Hanım, yıllardır medyada Beşiktaş üzerine yorumlar yapıyor.
Murat Akdoğan ise, Baymak grubunun patronu...
Bu bir kurtuluş mücadelesidir
Beşiktaş Kulübü’nde yönetici adayı olmaya nasıl karar verdiniz?M.V: Biz ailecek Beşiktaşlıyız. Daha önceki dönemlerde de yönetimde yer almam istenmişti. Ancak o sıralar çok yoğundum ve istemedim. Ama artık ‘yeter’ demek yetmediği için görev almaya karar verdim.
G.A: ‘Yeter Yıldırım Demirören yeter’ diyenlerin sesi olmak istedim. Bu
seçim herhangi bir seçime benzemiyor. Artık değişim şart. Çünkü Beşiktaş’ın problemleri acil boyutlara ulaştı. Eğer bu seçimde yönetim değişmezse ileride üzerinde tartışacağımız bir Beşiktaş bile kalmayacak. Durum o kadar vahim. Ve ben bunu bir kurtuluş mücadelesi olarak görüyorum. Beşiktaş’ın geleceği için Demirören yönetiminin kesinlikle gitmesi gerekiyor. Bu nedenle ben de Murat Aksu önderliğinde bu yola baş koymaya karar verdim.
M.A: Bundan 3 yıl önce Demirören yönetiminde yer almam istenmişti. Ancak ben bugünkü olacakları baştan gördüğüm için yer almak istemedim. Ben bugüne kadar başarısız hiçbir işte görev almadım. Murat Aksu’nun başarılı olacağına inandığım için buradayım.
Bir kadından bir kadına...
Bu işe girerken eşlerinizin rızasını aldınız mı?G.A: Revna Hanım’ın dün gazetenizde yayınlanan röpörtajına bir cevap vermek istiyorum. Benim ilk aşkım Beşiktaş. Ölene kadar da öyle kalacak. Bu nedenle yöneticiliğin babaya, kardeşe ya da eşe sorulacak bir olgu olduğunu sanmıyorum.
M.V: Şu konuya kesinlikle katılmıyorum; kulüpler eşi kapmaz. Dolayısıyla bu konuyla ilgili olarak eşlere danışılması gerektiği hususunu yanlış buluyorum. Ben bu kararı aldığım zaman eşimle birlikte kutladık. Kadın-erkek eşitliğini bir kenara bırakın, ben kadınların daha önde olduğunu düşünen bir insanım. Baksanıza başkanı bile eşi kurtarmaya çalışıyor.
M.A: Ben de aynı röpörtaj üzerinden yola çıkarak bir yanıt vermek istiyorum. Eş kurtarıcı olamaz. Yıldırım Demirören eğer yeniden başkan seçilirse eşinin çabaları sayesinde bunu başaracaktır.
‘Yeter’ demek küfür değil protestodur
Yıldırım Demirören, “Tribünler temizlenmeli” dedi. Sizce bu konuda haklı mı? Ortada temizlenecek bir şey var mı?G.A: Aslında bu durum da yönetimlerin bazı gruplara verdiği tavizlerle ortaya çıktı. Yönetim tüm taraftarlara eşit davranmalı ve onların özgür iradelerine engel olmamalıdır. Sonuçta protesto etmek de bir haktır. Ama küfür etmek ayrı bir şeydir. Burada bu iki kavram kasti olarak karıştırılıyor. Bunları birbirinden ayırmalıyız. Artık her maçtan sonra Beşiktaş galip bile gelse ‘Yeter Yıldırım Demirören’ seslerini duyuyoruz. Bu protestoları küfür ediliyormuş gibi yansıtmaya çalışıyorlar. O ayrı, bu ayrı. Küfür konusunda ise ektiklerini biçtiklerini düşünüyorum. Dolayısıyla da ortada temizlenecek bir şey yok.
M.A: Başkanlar sadece atmosferi değiştirebilir. Taraftar grubunu değiştirme ya da susturma lüksüne sahip olamazlar. Atmosfer de ancak başarı sayesinde değişebilir.
Beşiktaş taraftarı gerçekten mutsuz
Sayın Demirören, “Sportif ve idari anlamda başarılı bir başkanım” diyor. Ayrıca Demirören’in, seçimi kazanması durumunda Metin Tekin’i sportif direktör olarak ataması söz konusu.M.A: 6 yılda 500 milyon dolar harcayarak bir tane şampiyonluk elde etmeyi başarı olarak nitelendiriyorsa bu Beşiktaş’ın formasına hakarettir. Metin Tekin çok doğru bir isim. Ancak Yıldırım Bey’in tavrı yanlış. ‘Bundan sonra tek başıma karar almayacağım, kurumsallaşacağız’ diyen bir başkanın, yine kendi kafasına göre karar vermesi hoş değil.
G.A: Bu kadar çok futbolcu ve teknik adam sirkülasyonunun olduğu takımın başkanı başarıdan söz etmemeli. Ben takımı bu bozuk yapıya rağmen başarılı buluyorum. Bu yönetimle daha iyisi olamazdı.
M.V: Eğer başarılıysa insanlar neden “Yeter” diyor? Neden takımları kazandığı halde mutsuzlar? Neden ben stada gidip maç izlemek istemiyorum? Yapılan anketler de ortada; taraftar artık bu yönetimi istemiyor.